- 1041 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Vali pompa ve hırsızlar
Dünya klasikleri arasında yer alan üç silahşörleri bilmeyenimiz yoktur.
Vakti zamanında elli sene kadar evveli Mardin de yaşamış olan üç azılı hırsızın başlarından geçen hadiseler üç silahşörler kadar meşhur olmasalar da yazmaya değer buldum.
Arkadaşım Mehmet ÇAKIRCA nın rahmetli dedesinden dinlediği anlatımlarından bu üç hırsızın yaşanmış traji komik gerçek hikayelerini siz okurlarıma nakletmek istiyorum.
Mardin Dinlerin ve Kültürlerin harmanladığı eski tarihiyle açık hava müzesini andıran şehir yapısıyla Anadolu nun güzelliklerini özünde barındıran yüksekçe bir dağın üzerine kurulmuş taşın beyazından nakşedilmiş çok güzel bir şehirdir.
Altmışlı yılların ortalarında Mardin e atanan yeni Vali hem şehri yakından tanımak hem de halkın içine karışarak toplumu doğal haliyle görmek için tebdili kıyafetle yanına aldığı birkaç sivil polis ile şehri gezmeye başlar.
Atatürk heykelinin bulunduğu meydana geldiklerinde meydanın bir köşesinde on on beş kadar kişinin daire şeklinde toplandığını ve bu kişilerin ilgiyle bir noktaya baktıklarını görünce Vali bey mahiyeti ile kalabalığa doğru yönelir.
Vali kalabalığın arasından herkesin baktığı noktaya bakınca atılan üç kağıdı gördü ve kurulan tezgahı anladı o da herkes gibi olanları izlemeye başladı.
Ortada dandikten küçük bir masa üzerinde kurnazın biri elindeki üç kağıdı atarken bul karayı al parayı diye izleyenlere kağıdın karasını göstererek reklam yapıyordu.
İzleyicilerden biride üç kağıtçının çığırtkanlığını yaparak izleyenleri gaza getiriyor
Ben gördüm şuna bas şuna bas
Diye garibanları tezgaha düşürüyordu.
Bir diğeri parayı basıp da karayı bulamayan vatandaşın ensesine bir tokat patlatıp
Sende bilemedin eşek!
Diye gülüyordu.
Olan biteni izleyen Vali elini cebine atarak çıkardığı parayı bir kağıdı gösterip üstüne koydu.
Açılan kağıt kara değildi ve herkesin ensesinde bulduğu tokadı o da yedi
Sende bilemedin eşek!
Hiddetle arkasını dönen Vali ensesine şamarı patlatan şahsa
Vali:
Asıl sen bilemedin eşek ben Valiyim
Dedikten sonra okkalı bir tokadı adamın yüzünde patlatıverdi.
Sivil polisler kaşla göz arasında bu üç kağıtçı çetesini zapt ederek alıp Valilik binasına getirdiler.
Vali bu üç şahıs hakkında polisten bilgi istedi gelen dosyalar çok kabarıktı.
Yıllardır Mardin halkını canından bezdiren bu üçlü çete son icraatlarında kötü toslamışlardı.
Suç dosyalarını okuyan Vali hiddetle yerinden kalkarak odadaki bir Bekçiye
Vali:
Hemen bir hava pompası getir
Bekçi şaşkın bir şekilde Valinin yüzüne bakarak
Bekçi:
Pompa mı?
Diye sorunca
Vali bağırarak
Vali:
Evet pompa
Dedi
Fırmıt, Şeyh Mehmet ve Aziz el bela (belalı Aziz) lakaplı bu üç hırsız kendilerini Vali beye af ettirmenin derdindeydiler ama tüm yalvarmaları yakarmaları nafileydi.
Bekçi elindeki hava pompasıyla valinin odasına girince
Vali:
Bunların pantolonlarını çıkartın ve domaltın
Diye odadaki polislere emri verince durumun vahametini anlayan üç azılı hırsızın yalvarışları daha da arttı ama dinleyen yoktu verilen emir uygulandı
Vali Bekçiye dönerek
Vali:
Bunların makatlarına elindeki pompayla hava bas
Diye ikinci bir emir verdi.
Bekçi bir anlık şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra elindeki emmeli basmalı hava pompasıyla bu üç azılı hırsıza makatlarından bir bir bastı havayı.
Bekçi emri yerine getirdikten sonra ayağa kalkan Vali hırsızlara dönerek.
Vali:
Size yarın sabaha kadar mühlet ya Mardin i terk edersiniz ya da yakalandığınız yerde ömür boyu hapishanelerde çürürsünüz bir daha güneş yüzü göremezsiniz size bunu ben Mardin valisi olarak garanti ediyorum.
Dedi
Serbest bırakılan bu üç hırsız başlarına gelen ve herkese nasip olmayacak bu olayın utancıyla sabahı beklemeden o gece Mardin i terk ettiler
Fırmıt İstanbul a Şey Mehmet Diyarbakır a Aziz el bela da Erzurum a kaçtılar.
Peki bu üç hırsız aldıkları pompanın derin havasıyla yaptıkları hırsızlıklara tövbe ettiler mi?
Elbette ki Hayır
Fırmıt İstanbul kapalı çarşıyı iki defa soydu nasılmı ?
Çöpleri karıştıran meczuplar olur ya o kılığa bürünüp kapalı çarşının akşam kapanmasına yakın saatinde çöp bidonuna saklanır gece çarşı kapandıktan sonra ortalık süt liman olunca çarşı içinde gezen bekçilere görünmeden bir iki kuyumcu dükkanının kapısını kırıp vitrinde asılı olan altınları toplayarak çöp torbasına doldurduktan sonra kimselere görünmeden tekrar çöp bidonuna girerek çöplerin altına saklanır sabah soygun fark edilmeden çöpten çıkarak meczup rolünde elindeki altın dolu çuvalla çarşıdan uzaklaşırmış.
Bu yöntemle iki ayrı soygun yapan Fırmıt üçüncü soygunun da sabah çöp bidonundan çıkamadan fark edilir bir çuval dolusu altın ile yakalanır.
Diyarbakır a gelen şey Mehmet adındaki ikinci hırsız çevre köylerin ahırlarına dadanır karlı kış günlerinde ahırdan aldığı iki koyunu omuzlarına koyup köyden çıkmadan önce ayağındaki çizmeleri ters giyerek geldiği yoldan geri dönerken karda bıraktığı izlerden gece köye iki kişinin gelip hırsızlık yaptığı zannediliyordu.
Ama garip olan bu kişilerin köye geldikleri bellide çıktıklarını gösteren ayak izleri olmadığından köylüde oluşan kanaat hırsızlar köyün içinden diye birçok köyde şüphe ve husumet çıkmasına sebep oluyordu.
Erzurum a giden Aziz el beladan bir haber alınamadı tahminimce Mardin halkından aldığı hayır dualarının kabul olduğunu düşünürsek Erzurum yollarına başına neler gelmiş olabileceğini varın siz düşünün.
İşte üç kahraman hırsızın hava pompasıyla başlayan maceraları böyleydi
Arkadaşım Mehmet ÇAKIRCA bana bu yaşanılanları bu kadar detaylı anlatınca aklıma takılan soruyu sormadan duramadım.
Mehmet nasıl bu kadar konuyu detaylı biliyorsun diye sorduğumda
Mehmet Gülerek cevap verdi
Mehmet ÇAKIRCA:
Hava pompasıyla havayı basan Bekçi vardı ya
E……
İşte o benim Dedem Bekçi Hasan idi.
Selçuk KORKMAZ 02/09/2016