DOĞAL BESİNLER & G.D.O.lar ÜSTÜNE

• 2 Eylül 2016 Cuma 18:38:55

Vücudumun kendine has bir dili olduğunu ve canımın ne istediğini bana söylediğini öğrendim artık. Bu konuda daha önceleri yeterince hassasiyet göstermezdi vücudum. Ne zaman midemden kötü huylu bir tümörden dolayı zorlu bir operasyon geçirdim ve akabinde Kemoterapi ve Radyoterapi tedavisi almaya başladım, o zaman vücut direncim hayli sınır noktalara kadar zayıfladığı için vücudumun da hassasiyeti arttı. Örneğin hasta olmadan önce haftada en az dört defa Manavgat tekne turuna çıkardım profesyonel turist rehberi olarak, öğle yemeklerinde ya alabalık ya da tavuk ızgara ana yemek olarak verilirdi. Ancak Alanya Dim Çayı’na gidersek ızgara köfte de seçenek olarak vardı.

Hepinizin bildiği gibi, kuş gribi vakaları nedeniyle ülkemizde tavuklar topluca itlaf ettirildi ve köy tavuğu eti bulunması neredeyse imkansız hale geldi.
Tavuklar da alabalıklar da hormonlu yemler ile beslenerek ve tavuklara hasta olmaması için aşırı dozda antibiyotik verilmesi nedeniyle insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştı.
Bu tür gıdaları artık ağzıma alasım gelmediği gibi, adını duyunca nefret edecek noktaya geldiğimi söyleyebilirim.
Vücudum artık ağzıma aldığım anda kabul etmiyor ve kendiliğinden ‘’ Hayır yeme!’’ sinyalini veriyor. Ancak tavuk suyuna başkaca sebze ya da pirinç karıştırılıp çorba yapılınca buna hayır demiyor vücut.

Pirinç denilince yine ortaya bir sorun çıkıyor; G.D.O., marketlerde aldığımız pirinçlerin içinde Osmancık Pirinci ve Trakya Pirinci gibi yerli üretim, lezzeti ve besleyici değeri yüksek kaliteli pirinç olduğu gibi, dışarıdan ithal edilmiş çok ucuz pirinç türleri de var; satıcıya sorarsanız ‘’Osmancık pirinci var mı?’’ ‘’Var!’’ deyip, hemen açık çuvalı gösteriyor fakat burada dikkatli olmak gerekir; eğer paketlenmiş Osmancık pirincini biçimsel olarak tanımıyorsanız, size ithal pirinci Osmancık Pirinci diye yutturmaya kalkıyor, benim başıma geldi ve satıcıyı fena bozdum.

Peynir konusunda benzer sorunları yaşıyoruz belki 100 çeşit peynir satılıyor, 90 çeşidinin peynirle alâkası yok!

Diyeceğim özetle; her türlü sera ürünü sebze ve meyve, her türlü ithal dana, somon v.s. eti, her türlü alabalık ve tavuk, standartları fazlasıyla aşar derecede hayati tehlike arz eden zehir maddesine dönüştürüldü desek hiç de abartı değil.
Bu anlamda toplum sağlığı milli tohumculuk ve ulusal varlığımız açısından hayati derecede önem arz eden bir konudur. Bu konuda toplum sağlığını daha fazla tehdide maruz bırakmaksızın, doğal beslenme hakkımıza kavuşturulmayı BEN BİR YURTTAŞ OLARAK ‘’T. C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI’’NDAN BEKLİYORUM. Vücudum hormonlu besinlerin G.D.O.’lu besinlerin zerresini dahi kabul etmiyor ve bu nedenle doğal besin bulmakta sıkıntı yaşadığımı beyan ediyorum.

Hal böyle iken, kurbanlık et ihtiyacının karşılanması amacıyla bu yıl yurt dışından kilosuna 3,9 USA $ ödeyerek dana ithal etmemiz bu iktidar için yüz karasıdır, vatandaşa acaba kaça satacaksınız?! On dört yıldır iktidardasınız, bu mu sizin ............ ve KALKINMA....! anlayışınız?! TV da ‘’Anadolu’dan kurbanlıklar İstanbul’a gelmeye başladı diye habire haber pompalarsınız!..

Umarım oy verdiğimiz vekiller HELAL GIDA HARAM GIDA TARTIŞMASINI NOKTALAYIP bu konuda acilen bir SAĞLIKLI ULUSAL GIDA SEKTÖRÜ oluşturmak için gerekli tedbirleri alırlar. Tarım alanlarımızı koruyup, yerli hayvan üretimini ve yerli tohum üretimini teşvik ederler.

Akademisyenlerin bu konuda benden çok daha güçlü ve etraflı söylemlerinin olacağı muhakkaktır; biz sizlerin Profesör ünvanlarınıza saygı gösteriyorsak, kara kaşınıza kara gözünüze vurgun olduğumuz için değildir bilesiniz; aldığınız maaşların bedelini millete lütfen geliştireceğiniz projeler ile ödeyiniz!!!

Saygıyla...

ŞABAN AKTAŞ·1 EYLÜL 2016 PERŞEMBE
01.09.2016 - 21.43

Fotoğraf: Şaban AKTAŞ