- 383 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYFER ABLA (2)
Birinci bölümü kaleme aldıktan sonra epey zaman geçti. Seni yazmaya kararlıydım, ahdetmiştim kendi kendime. Anlattıkların ve anlatacakların beynimde çoğalsın, olgunlaşsın ondan sonra kâğıda dökeyim diye bekledim. Memleketin hali malum. Hergün öyle dramlar yaşanmakta ki her birini ayrı ayrı kaleme alsan tuğla kalınlığında romanlar olacak kuşkusuz. Azgınlaşmış dünya siyasetinden soyutlanmak ne mümkün. Gezegenimizde bombalar niye patlar, silahlar niye kan kusar anlamak ne mümkün. Hiçbiri olmasa da herkes mutlu olsa birbirlerini sevse ne olurdu sanki. Bu dünya Sultan Süleyman’a mı kaldı ki şimdiki krallara kalsın.
“ Sonu Belli Değil,” olsun demiştin beni anlatan romanın adı. Yani okuyanların beyninde öyle soru işaretleri kalsın ki bu kadının hayatı nasıl sonlandı diye merak etsinler ama bulamasınlar. Aslında üç beş gün pazara gelmeyince biz merak etmiştik, bu kadına ne oldu diye.
Telefonun öbür tarafından gelen boğuk bir ses, bizi fazlasıyla üzmeye yetmişti bile.
“ Koah hastası oldum, evde oksijen tüpüne bağlandım, iyi olduğumda yine pazarlara döneceğim.”
Sensiz geçen "pazar günleri " geçmek bilmedi inan. Dev cüssenle ve elinde sigaranla pazarda nasıl da farklılığın belli oluyor. Hadi bırak o baş belâsını. Ama ondan vazgeçemiyorsun bir türlü. Ekmeğimi kes, suyumu kes lâkin sigaramı benden mahrum etme. Hadi öyle olsun. Gitsin gidebildiği yere kadar. Mezarına bir torba tütün koyacağım, iç içebildiğin kadar.
“ Yine gözlerin nemli, sesinde burukluk var, derdini sormuyorum çünkü senin her tarafından dert dökülüyor.”
“ Çolda çocukta, kocada, hiç kimseden beklentim kalmadı. Babamın köyüne gitsem, bir kulübe yapsam ve doğayla iç içe yaşasam, en büyük mutluluğu işte o zaman bulacağıma inanıyorum.”
“ O kadar karamsar olma. Dertler bizim için…”
“ Dayanacak gücüm kalmadı bre abi. Herkesten tekme yedim, yine de ayakta durmak zorundayım.”
“ İşte seni farklı kılan da bu değil mi ? Zamanı geldi mi hakkını aramak için erkek Fatma gibi kükrüyorsun.”
“ Ne yapalım be abi, öyle işte deliliğe vurduk bir yerde. Yoksa kartal gibi çöküyorlar insanın üzerine.”
Dudağındaki sigarası izmaritine dek yanmış, hâlâ içine çekiyor dumanı.
“ Sen yokluk içinde çırpınıp duruyorsun, sevdiklerine değer veriyorsun ama gel gör ki seni takan yok. Sanki fazlalık gibi görüyorlar...”
“ Boşver be Ayfer Abla, hayatı olduğu gibi kabul etmek lâzım bence. Sepet koluna herkes yoluna diyeceksin.”
“ Bak müşteri geldi tezgâhına.”
Ağzında sigarası, koca gövdesiyle kalkıyor tabureden, giderken de :
“ Çay saatimiz geldi abi, bi kafa çayı yap da gözümüz açılsın.”
Ayfer Abla, bu yazdıklarımın haricinde öyle dokunaklı şeyler anlattın ki şimdi buraya yazsam inan ki ağlayacağım. Aslında sen beni çok katı birisi sanıyorsun ama öyle değil, sen hayatını anlattıkça ben de içime gözyaşlarımı akıtıyorum.
En çok da annenle ilgili anıların beni çok etkiledi, biliyor musun. Demek bütün analar böyle ha. Benim anamın da yaşadıkları pek farklı değildi. Hep çile hep çile. Biz erkeklerin bir hatasını evde kimler çekmiyor ki…Sonrasında enkazın kaldırılması hep anaların omuzlarına kalıyor.
“ Bütün mahallenin dert küpüydü, bütün kadınlar bizim fakirhanemize gelirlerdi, anamın başında yumak olur, onu dinlerlerdi. ”
“ Evin bütün işlerini becerdikten sonra sekiz kardeşin üzerine kol kanat gererdi, akşam olduğunda babamdan yine dayak yemekten kurtulamazdı.”
“ Sanki bir ödüldü, öyle mi?”
“ Öyle…”?
“ Annen kaç yaşında öldü?”
“ Kırksekiz.”
“ Çok gençmiş!”
“ Kurtuldu ama biz öksüz kaldık. Ah ben de bir ölebilsem ama ölemiyom işte.”
“ Güzel günler seni bekliyor Ayfer Abla, yaşamalısın.”
Sigaranın biri biterken diğerini dudaklarına yapıştırıyor. Boğuk boğuk öksürüyor. Göz kapakları şiş. Gözlerinin altı derinleşmiş. Bakışları yorgun.
“ İki turşu bidonu sattım abi. Bütün yorgunluğumu şu anda unuttum. Çay oldu mu?”
Biraz demini alsın. Hem arkadaşları da çağırırız şimdi çay sohbeti bambaşka oluyor. Küçük Esma Abla’nın da anlatacakları vardır illaki. Sen dinlenirken onu dinleriz.
Gülümsüyor.
“ Hadi öyle olsun!”
“Sonu Belli Değil “ romanı gittikçe güzelleşmeye başlıyor gibi…
YORUMLAR
Görürsün, fark edersin,hissedersin ve de yazarsın.
Yazınca da kavi yazarsın.
Daha bu hikaye çok yazı kaldırır.
Sen yaz. Ben yanındaymış gibi zevkle, istekle heyaçanla okurum.
Yazınca eymeden, bükmeden,abartmadan yazarsın.
Seni bilirim gardaş.
Cansın canımsın sen.
Öperim gözlerinden.
Ayfer ablama selamlar. saygılar...
Senin de öperim gözlerinden.