- 447 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜYEBİLMELİ ÇOCUKLAR
“ Sancı Dergisi Kasım sayısında savaşlarda ölen tüm melekler için yazdığım yazım.
Yüreğim gittikleri yerde yoldaş, sevgim ışıkları olsun... “
Sevgili Aşkın Ayrancıoğlu’ nun muhteşem sanatına eşlik ederek..
BÜYÜYEBİLMELİ ÇOCUKLAR
Ne güzeldir çocuk olmak. Masumluğun, saflığın ve güzelliğin adıdır çocukluk.
Ve çocuklar nasıl güzel bakarlar dünyaya kırılmamış, incinmemiş gözleriyle mutluysalar ve güvendeyseler....
Oysa biz Kemalettin Tuğcu’ nun o acıklı eserleri, bebekken terk edilen çocukların dramlarıyla büyümüştük. Gözlerimiz yaş içinde okurduk o kitapları, burnumuzu çekerek sinemada izlerdik filmleri. İnanamazdık, uzak gelirdi bize bu derece acımasız yaşamlar. Korkardık için için.. Sıcacık evlerimizde bizleri koruyan kollayan büyüklerimizin yanında o filmler, o romanlar, o öyküler gerçek gibi gelmezdi hiç bize.
Televizyonda Jack dizisi oynarken ölürdük bir çocuğun çektiği acılardan.
Louisa May Alcott’un Küçük Kadınlar’ ında Beth ölür ve zaman durur orada. Jo’ dur adımız ve yitirmişizdir kardeşimizi.
Küçük Prenses’ te babasının kaybını yaşarız Sara’ nın gözlerinden bakıp.
Oysa baba neler yaşamıştır kızından uzak bilemeyiz.
Küçük Lord’ ta kederleniriz hep o zarif çocuğun dertlerine.
Samet Behrengi’ nin Küçük Kara Balığı’ dır bazen yüreğimiz ya da Kırmızı Sakallı Topal Karınca’ dır.
Aslında bilemedik romanların, öykülerin, filmlerin gerçekleri anlattığını. Çocukların acıları kirlenmemiş, nasır tutmamış yüreklerinde nasıl derin ve devasa boyutta hissettiklerini anlayamadık.
Ve Küçük Prens. Bizim güzeller güzeli Küçük Prens’ imiz.
Çocuklar hep Pıtırcık, hep Küçük Prens olsun isterdim. Acı çekmesinler. Yanmasın o küçücük bedenlerindeki kainatlar kadar kocaman yürekleri.
Çocuklar bilyeleriyle, topaçlarıyla oynamalı, boyalı kalemlerle kağıtlara mutluluğu çizerek dünyayı rengarenk boyamalılar. Çocuklar büyüyebilmeli, ama sevgi, barış, mutluluk dolu bir dünyaya büyümeli. İncecik vücutları savaşlarda paramparça olup insanı insan olmaktan, hatta yaşıyor olmaktan utandırmamalı büyükleri. Minicik bedenleri ateşlerde kavrulup, denizlerde yok olmamalı. Deniz bile insanın insana, hele de minicik çocuklara yaptığı zulümden utanıp, o bedenleri içine sindiremediğinden getirip kıyıya usulca koymamalı.
Ve insanın yaptığı zulümü unutturmak için usulca okşamamalı dalgalarıyla ölü çocukları.... Deniz utanmamalı artık sırf hırsları için insanların bebeklere dahi ihanet etmesinden.
Sempe ve Goscinny’ in Pıtırcık’ ı gibi mutlu ve şımarık olmalı çocuklar.
O kocaman gözleri sınırsız güvenle bakabilmeli insana ve insanlığa.
Ve çocuklar kırık oyuncaklar gibi yerlere, sahillere atılmamalı sanki hiç bir önemi, hiç bir değeri yoklarmış gibi acımasız bir vicdansızlıkla.
Köprü Altı Çocukları, Sokak Çocukları bile olma lüksleri olamıyor yaşam hakları büyükleri tarafından ellerinden alınan masumların.
Bilir misiniz?
Savaşlar aslında suçluları hiç vurmaz.
Savaşlar masumları yok eder.
Tülay Tuncaboylu
7 Eylül 2015