- 565 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Biz Deklarasyonu 1
Ön ittifakı sürece gelindiğinde, totem dönem anlayışına özgü aktif edici kural tabuların önemi giderek gerilemeye başlayacaktı. Totem dönemin sonunu getiren süreç; totem dönemin kendi totem meslekli üreten ilişkilerdir. Totem meslekli üreten ilişkiler nedeniyle yapılan gruplar arası ittifaklar, totemin üstesinden gelip; yapamayacağı bir sentez süreçti. Totem dönem olan totemi yol, yalın ve yalıtılmış dediğimiz kendi grubu içinde müesserdi.
Totem meslekli üreten ilişkilerin gelişmesi, giderek totem grupların arasında yapılan ön ittifaklarıyla, yeni ittifaklar totem dönemin sosyal işlevini bitirmiş oluyordu. Eskisi olmayan yeni ittifak ilahi olan sosyal işleviyle yola devam ediyordu. Totem dönemi bitme işi bıçakla kesilir gibi birden bire olmakla ortaya konan bir işlevin aniden bitirilmesi değildi. Sosyal olaylardaki bu kabil süreçler hiç bir zaman böyle birden bire ve aniden bitirilemezlerdi.
Totem; yalınlık üzerine olan söz ve davranışların değer yargılarını kotarırken; totemi süreci gruplar arası sentez aşamasına kadar getirmekle totem; yeni durumun sentezi olan değer yargılarını ortaya koyamazdı. Totemin inşa çapı yeni ittifakı sentezli yapının kotarılma işine yetmezdi. Yetse dahi böyle bir şey fazladan totemin kendi eliyle kendi ipini çekmek olurdu.
Totemi alan yeni süreç karşısında kendi direnciyle geri durmak zorundaydı. Sentezi kotaracak olan yeni mana anlaması; ilahi mana anlaması olacaktı. İlahi mana anlamasının da; yalın ve izole olan totemi grup sürecini yönetmesi, olası değildi. İlahlık etkisi her bir grup iradesinin ittifak içinde alınan kararlar üzerinde grupların ortak hükmü olmasını onaylayan ittifakı alanın etkisiydi..
İlahi dönem; totem süreçler içinde, totem süreçli kimi değer yargılarını değiştirmekle yoluna devam ediyordu. Bu nedenle kimi totemi mana, ön ittifakı mana içinde yıkılması gereken bir tabu olmuştu. Totem dönemin kendisine özgü işlev sel tabularının olması başka şeydi; ön ittifak içinde atıl kalmakla totem dönemin, kendisinin "tabu" olması başka şeydir.
Ön ittifaklar olmasa, totem dönemin kendisi tabu olamazdı. Totem dönemin tabu olması başka bir şeyin (ön ittifakın) içinde; başka bir düzey düzlem ilişkilerine göre tabu olmuştu.
Totem dönem kendi grubu içinde ortaklaşan paylaşımlarını (müşterek paylaşımları) bize sağlama ve sağlatma yaptırıyordu. Totem, salt kendi totem grubu ekseni içinde olmakla paydaşlımaydı.
İlahi dönem ise, salt totem döneme özgü olan kendi grubu içindeki paydaşlık yapmanın zihniyetini yıktı. İlahi mana; ilahi müşterekliğe göre olan ortak paylaşımları, farklı gruplar arasındaki paydaşlık ve paylaşmalarını, kendi ittifaklısına sağlatmasını yaptırdı. İlah; gruplar arası iş birlikçi tevhidin bilinciydi.
Özel mal, mülk ve köle sahipliği olan köleci sistem de; ilahi dönemin servetine konmanın, hatim duasını okuyacaktı. İlahi dönem, özel mal mülk sahipliği olan süreci, başarmanın kotarıcısı olamazdı. Bu nedenle kişisel mal, mülk ve köle sahibi olmayı kotarmanın mana düzenleyici de Mamon’du mana anlamasıydı. Köleci dönem içinde, ilahi dönem hurafeydi. Ve ön ittifak köleci dönem içinde yıkılması gereken bir tabu olmuştu. Köleci dinler bu tabu karşıtlıklarını işleyecekti.
Ne totemi dönemde, ne ön ittifakı dönemde "karşı cinsle toka yapılmaz"; "kızlarla erkekler yan yana gelmez"; "kadınlar başını örtüp, erkeklerden sakınacaktırlar" türü tabuları, asla yoktu. Ve tür tabuları bilmiyorlardı.
Kaçgöç türünden yararsız ve insanı, insana; insanı sosyal yapısına; insanı toplumuna yabancılaştırma olan tabular; gelişmenin gerisine düşen tabular olmayıp; köleci dönemle efendi yararını ortaya koyan “sahiplik” kaygılarıyla ortaya konan Mamon’cu tabulardı. Bu sahiplik içinde miras bırakacağı doğacak çocuğun kendisinde olduğuna emin olmak isteyen sahiplik (kocalık) kadını kafese sokuyordu.
Totem alan içindeki işlevsel tabular ve ön ittifakı alan içindeki tabular “biz” diyen tabulardı. Biri totem grup içindeki bir tek grup aitliğine biz diyordu. Diğeri de ön ittifak içindeki birden çok olan farklı totem grup müşterekliğine “biz” diyordu. Böyle olunca ön ittifaklı süreç içinde kendi totem gruplarıyla birlikte gelen pek çok totemi tabular vardı. Bu tabular, geliştirici nedeni oldukları ön ittifaklı sürecin gelişmesinin gerisinde kalmakla, yararsız tabulardı.
Köleci dönem içinde de “biz” diyenler vardı. Bu biz deyişler, ne totem dönemin biz deyişiydi. Ne de ön ittifaklı ilahi dönemin biz deyişiydi. Tümele ait olmayan bizdi. Malı mülkü kölesi olanların biz demesi vardı. Maldan mülkten yoksun olanların biz demesi vardı.
Mal, mülk, köle sahipliği, mamonluk olan bizdi. Bunlar hem mamondular. Hem de görünüşte mamoncu manaya ram olanlardı. Mamonun mülkü vardı. Bunların da mülkü vardı. Mamon; kul, köle sahibiydi. Bunlar da kul, köle sahibiydi. Mamon irade kullanıyordu. Bunlarda irade kullanıyordu. Hem de sorgusuz sualsiz kölelerini öldüren bir iradeyi kullanıyorlardı. İşte Mamon olmakla “biz” diyen bir kısım köleci zihniyete göre ortaklık gibi birçok ön ittifaklı tabular; yararsız, yıkılması gereken tabulardı.
Köleci dönem tabuları, genellik arz etmezler. Sınıflara göre genellik ve görecelik arz ederler. Yani zenginlik ya da fakirlik veya nimet ya da külfet herkes için aynı değildir. Bu nedenle rızk sağlamadan tutun da, bölge savunmasındaki ölümlere kadar; asayişsizliklere uğramaya kadar vs. de, eşitsizdirler.
Eşit eylemlilik, köleci dönemle eşitsiz eylemliliğe dönmüştü. Köleci dönemle biz; eşitsiz olmanın biz gruplarına bölünmüştü. Eşitsizlikler önce sınıf sal ve sonra da kişisel ıralıdırlar. Böyle olmakla köleci dönem tabuları tümden genelce olmayan bağlamları nedeniyle yararsız tabulardı. Genellik arz edemez olan yararsız tabulardı. Yararsız tabular, yukarıdaki miras ve çocuk sahipliği örneğindeki gibi öznel nedenlerle ortaya konan sahiplik ve sahiplenmeyle; daha çok artmıştı.
Başka deyişle söylersek, totem dönemde; totem ya da biz; sağlayan, sağlatan ilişki ortaklaşmasını gerçekleştirenlerin tümü biz olandı. Biz, alan işbirliğiyle, alan işbirliği içindekilerinin ortaklaştırılma duyuşuydular. Kıt ve zor olan sağlama, sağlatma ilişkilerinin sonsuz olmaması nedenle, totem alan birliği olan biz; kendilikten dış dünyaya zıt ve karşı oluştu.
Totem dönemin biz dediği kendi totem alanlarının içiydi. Kendilerinin totem alanı dışında, her ne kadar başka totem grup, ya da başka "biz" benzeri olan, bizler olsa da, onlar hiç bir zaman kendi totem aitliği oluşla, biz olan biz; değildiler. Eş deyişle kendileri insan sa onlar insan değildi. Kendileri kutsal sa onlar kutsal değildi. Yani biz dışındakiler, biz değildiler. Zaten hemen hemen istisnaları dışında temas içinde de değillerdi.
Ön ittifakı süreç içinde biz ya da ilah; aynı sağlama ve sağlatma içinde olmakla, "üreten gruplar" arası işbirliklerinin ortaklaştırma tevhidiydi. Gruplar arası üreten ilişki, totem dönemin karakteri değildi. Bu nedenle gruplar arası üretim ilişkileri birliği vardı. Böyle olunca tevhit, “gruplar arası üreten ilişkiler bağlaşıklığıyla biz”, ya da tümel ilah aitliğiydi (mensupluğuydu). Üreten ilişkileri nedeniyle her iki kesikli sürekli tümeli aitliklerle olan biz; yavaş yavaş kendilerini ve kendi sentez aitliklerini dıştaki başka türden gruplara ve daha sosyal sentez aitliklerine göre de, ifade etmeye başlamışlardı.
Köleci dönemde de biz deniyordu. Köleci dönemdeki mamon aitliğindeki biz olanların hiç biri, ne totem dönemdeki; ne ilahi dönemdeki biz değildiler. Serveti içinde mal, mülk, köle sahibi olan “biz”le; maldan, mülkten yoksun olup; temel ihtiyaçlarını malı, mülkü olanların “dirliği” içinde çalışmalarıyla ancak sağlar ve sağlatılır olanların, “biz” olmaları vardır. Yani köleci dönem içinde boyun eğdiren; boyun eğilen biz’le; boyun eğenlerin ayrı ayrı biz, oluşları vardır.
Totemi bizle, ilahi muktedirlik içindeki biz olan açık açık görünen, alan içinde çalışıp, çabalayan gruplar müşterekli gayretliklerdi. İlahi ortam, biz demenin kendisi olmakla; grupların her birini ifade eden ilahi tüzelinli ortak aklın; “biz” üzerindeki, bizi imleyen salınımlarıydılar.
Totem, totem alanın biz olmasıyla; totemi alan içinin bilinciydi. İlah, ilahtı alanın biz oluşuyla müştereken konuşuyordu. İlahi toplumun dili ben demiyordu. Mamon; özel malı, özel mülkü olup; kendi malını, mülkünü biz dedikleri kendilerine dağıtmanın muktedirliğine biz diyordu. İki farklı biz, birbirine karşı dayanışıp dirençleşen iki ayrı tekillik olmakla; ötekine “biz” ya da “ben” demek olacaktı.
Mamon; "Biz rızkları eşitsiz dağıtmışız diyordu". Ve "Mülk bizim" diyordu. "Mülkün sahibi biziz" diyordu. "Bizden başka mülkün sahibi yoktur" diyerek kendi öncesindek ön ittifakın birikmiş sevetine el koyuyor; ortaklaşmanın ittifakını yıkıyordu. Artık ön ittifakı ortaklığı Mamon’un sözüne karşı şirk sayılıyordu. Mamon denen biz dayanışması kendi kararları üzerinde ortak tanımazlığını “ biz” diye deklare ediyordu.
Köleci dönemde biz; mal, mülk sahibi olmakla; söyleyecek sözü olan, hitap eden “biz”di. “Biz” hitaplı olan mal, mülk sahibi; "El rızk" oluşla hitap edendi. Malı, mülkü olmayanlar da, hitap edilen, bizlerdi. Malı mülkü olmakla söz söylemeyi bilen birileriyle; malı mülkü olmadan söz söylemeyi bilmeyenin bir olmadığı, bizdi. Malı mülkü olmayanlar, vahiy alanlar olmakla; " Ubartutu, içinizden biri; sizler gibi olan biri" denilişle, kendilerine hitap olunanlardı (apilulardı).
Ortaklaşma içinde çıkan köleci süreç, ortaklığın servetini eşit ya da eşite yakın oluşla herkese dağıtmamıştı. Ortaklığın serveti, genel çoğunluğa verilmemişti. Kimilerine verilmiş ve verilenlere de, hiç verilmeyenlere olduğu gibi eşitsizle, verilmişti. Bu tarihi kırılma o aşama içindeki bütün ön ittifaklı sosyo- toplumlarda sosyal deprasyonlarla ikinci bir travmaya neden olmuştu. İşte Mamon’du anlama bu travmatik süreci, bin yıllardır dirliği olan kesimleri dirliği olmayanlara sindirtmenin türlü türlü anlatışları olmanın ihsasıydırlar.
"Biz kulumuz (kölemiz) Utnapiştim’e, Ziusudra’ya hitap edeniz”. “Biz; Utnapiştim’in, Ziusudra’nın (Sümer Utnapiştim’in) El’i olan Rabbiz". "Biz El Şadday Dağında, kulumuz Terah’a görüneniz". "Biz kulumuz Şuruppak’lı, Ubartutu’yla duvar gerisinde ve rüyasında onunla konuşup, ona ilhamımızı vermişiz" diyordu; mal mülk sahibi olan yeni Enlil’in; Mamon versiyonu bizler.
Sözü olan, söz söyleyen varsıllığı olan biz; ön ittifak içindeki ilahi görünürlüğe karşı; perde gerisinde, duvar gerisinde, rüyalarda vs. görünme oluşuyla gölge yansıma olacaktı. Çalışan ön ittifaklı ilaha karşı malı mülkü olan Mamon; kendisine çalışılan , kendisine hizmet edilendi. Mamon’du anlam, malı mülkü olmayan kölelerden ayrı katlarda (sarayda) oturmakla; bu katların kasrı içinde kölelerine hitap ediyorlardı.
Bu hitap biçimi içinde, köleci dönemde keyfi takdirle (iradeyle) mal mülk verilmesinin beraati ile; “ katımızda sizden kime bir iyilik (himmet) vermişsek bu bizdendir” diyecekti. Bu demelerle, bu söylemiyle oluşan Mamon’du anlamlar; giderek sosyo toplum dışına çıkmanın mana ayrışması olmanın anlamalarına da dönüşecekle; kasırları dışına görünmez olacaktılar.
Günümüzde bile bir iyelik dayanışması olan 17-25 Aralık olan sürece “milat oldu” denecekti. Haksızlığa, zulme, Ergenekon, kafes, casusluk, balyoz gibi akıl almaz kumpasların düzmece kanıt ve iftiraları nedeni ile oluşan hukuksuz yükün ağırlığına dayanamayanların ölümünü “milat” yapamayanlar; yani mal mülk sahipliğiyle sözü olanlar ; “Biz 17-25 Aralığı milat aldık” diyecekti. Bu tipik bir “biz” dayanışmasıydı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.