- 986 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
GOCAMAN IRABBIM KİMSEYİ AÇIKLA TERBİYE EDİVEEMESİN.
Şiir etkinliğimiz bitmiş, artık eve dönme zamanı gelmişti. Arkadaşım Bekir Odacı ile konuşa konuşa durağa geldik. Orada yollarımız ayrılıyordu. Ben normalde minibüse binecektim ama baktım ( hayret bir şey ) bizim mahalleye giden otobüs durakta bekliyor ve kalkmak üzere. Hemen daldım tabii ki.
Otobüs adeta boştu. Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde bir dede ve on iki yaşlarındaki torunu gelip tam önümdeki koltuğa oturdular veeeee Macera başladı.
Dede torununu yanına oturttuktan sonra sordu?
-Acıgıveedin mi gınalı guzum?
Gınalı guzusu belli ki fena acıkmıştı.
-He dede. Çok acıgıveedim. Hindi borda bi çebiş olsa tek başına yerin. ( Efendim, çebiş Ege yöresinde keçiye denir. Belli ki bu dede torun Egeli.)
Dede sakallarını sıvazladı.
-Az daha sabır gınalı guzum. Bag sene ne deycen? Isanlar ( yani insanlar) niçin acıgır bileyon mu?
Çocuk, fen bilgisi derslerinden öğrenmişti bu sorunun cevabını belli ki. Anında cevap verdi:
-Isanlar bir şeyler yer. Yedikleri enerci olur vücutlarında. Ama zamanla bu enerci dükenir. İşte o zaman yeniden enerci depolamak için yemeleri lazımdır. Yanı yediklerimiz arabanın benzini gibidir. Benzin bitiverise araba duru. Benim benzin dükenmek üzere dede.
Dede gururla baktı torununa.
-Afferim benim agıllı torunum. Emme ısanların yemek yemeleri için bir sebep daha vardır. Yüce Irabbım ısanları açlık ile imtihan eder. Bakem aç iken de bene şükredecekler mi? Öyle ya varlıgda şükretmek goley. Sıkıyosa yoglukta şükredecen ki Allah gatında makbul olsun.. Yani torunum açlık bir nevi imtihandır.
Torun merakla sordu:
-Bizim TEOG gibi mi ?
Dede bilmiş bilmiş başını salladı.
-Ben deyverem KPSS, sen deyver TEOG. Emme bu imtihan daha zorlu. Şeytan bile bu imtihana dayanamamış.
Allahım Allahım. Dede değil derya. Dört kulağımı açmış dinliyorum adamı.
Dede devam etti.
-Gocaman Irabbım bir gün meleklerini çağrıvermiş. Onlara demiş ki ‘’ Gidin bene o şeytan denen deyyusu çağırın.’’ Melekler birbirlerine bagıveemişler. ‘’ Ülen şeytan bu. Kim bilir yine gimleri gandırıyo cavırın donuzu. Nerden bulceez’’ Diye düşünüveemişle. Gocaman Irabbım meleklerin tereddüt ettiğini görünce ‘’ Dur şunlara yardım ediverem. Yoksa bulamaycekler’’ Demiş. Sonra demiş ki. ‘’ Şu sıralarda Pensilvanya’da eyleşiyo. Dutun gollarından getiriverin.
Melekler dooru Pensilvanya’ya ucuveemişler. Bagmışlr şeytan orada yaşlı bi herifle gonuşuyo. Herife deyo ki: ‘’ Ula aagedeş anlameyon. Allah beni yarattıysa seni niye yarattı? Seni yarattıysa beni neye yarattı?’’
Hikayenin en güzel yerinde torun soruyu patlattı:
-Dedeee. Şeytan neye benzeyo?
Dede gayet ciddi bir şekilde cevap verdi:
-Buba anneni gör şeytanı görme. Aynen buba annene benzeyo.
Torun cevap verdi:
- E o zaman baya gözelmiş şeytan?
Dede atıldı.
-Ah dorunum ahhh. Bi de ‘’Ben dogtora gelmem. Gözlerim sağlam.’’ deyodun. Bag, gözlerin bozuk işte. Dogtor boşuna mı gözlük yazdı sene? Neyse nerede galmıştık?
Hah. Melekler şeytana deyo ki: ‘’ Haydi hazırlan. Yüce Irabbım seni isteyo.
Neyse…Sonunda melekler şeytanı Yüce Irabbımın huzuruna çıkartmışle. Yüce Irabbım şeytana öfke ile bağırmış. ‘’ Ula deyyus söyle bagem ben kimin, sen kimsin?’’
Şeytan hükela hükela ( Ukala bir şekilde yani ) cuvab veemiş: ‘’ Sen sensin, ben benin’’
Yüce Irabbım iyice gazaplanmış. Meleklere emretmiş :’’ Atın bu deyyusu cehenneme de Hanyayı Gonyayı göösün gavat.’’
Melekler şeytanı gollarından duttuğu gibi cehennemin gapısına götüveemişler.
Cehennemin gapısında zebaniler begleşiyoomuş.
Çocuk yine dayanamadı.
-Dedee. Zebani ne?
-Cehennemden sorumlu üst düzey bürogratlara zebani deyolar o alemde.
-Üst düzey bürograt ne?
-Yani cehennemin cumhurbaşganı, başbaganı, baganlar gurulu.
-Eee şeytanı cehenneme adıveemişler mi?
-Hele diine, annedecen. ( Hele dinle anlatacağım)
Zebaniler şeytana ‘’ Gel bagalım bizim oğlan. Seni begleyiyoruyduk’’ deyip içeri atmışlar. Sooona veemişler odunu gazanın altına, goca goca körüklerle basmışlar havayı, ataşı eyice bir çoğaltmışlar.
Böylece aradan tam yüz sene geçiveemiş. Yüz sene sonra Gocaman Irabbım meleklere ‘’ Gidin şeytanı alıp huzuruma getiriverin gari. Bagem agıllandı mı gıran giresice deyyus?’’ Demiş.
Melekler yüz sene sonra tekrar cehennem kapısına gelmişler. Zebaniler soruveemiş ‘’ Hayrola, neye geldiniz ki?’’ Melekler cuvab vermiş: ‘’Rabbımız şeytanı isteyo’’
Zebani itiraz etmiş.’’Gusura galma gaadeş. Burası cehennem. Giriş va, çıkış yok.’’ Melekler şaşırmış ‘’ Len ooolum burası Şükrü Saraçoğlu Stadyumu mu ki giriş va çıgış yok? ‘’
Gapı önündeki zapırdıyı duyan baş zebani goşa goşa gelivemiş ‘’ Ne höngürdüyonuz ooolum?’’ Diye çıkışıveemiş melekler ile zebanilere. Durumu ona aanadıveemişler.
Baş zebani meleklere ‘’Gusura galman gardaş. Püresedür böle.’’ Deyince Yüce Irabbım bir başga meleğini gönderiveemiş hemen. O melek hemen olaya müdahale edip demiş ki ‘’ Yüce Irabbım deyo ki ‘’ Başlarım onların püresedürüne. Hemen salıveesinle şeytanı, yoksa alayını cennete sokarın.’’
Ben ağzım açık dinlerken torun yine araya girdi.
-Dedee ‘ Püresedür ne?
Dede cevap verdi:
-Gelenek diyem anna garii. Yani cehenneme giren bi daha çıgamıyo. Hele de şeytan oluusa çıkmasının normalde mümkünü yok.
Dede daha başlamadan torun bir soru daha sordu:
-Eyi ya zebaniler salmasınlar şeytanı. Allah da zebanileri cennete atsın. Bundan daha güzel şey mi olur?
İçimden ‘’ Aha da şapa oturdun dede. Haydi buna da cevap ver.’’ Dediğim anda dede cevabı patlattı:
-Torunum ! Zebanile çoook uzun zamandan beri hep cehennemde çalışıveediklerinden o ortama alışıveemişle elbette. Isanın memleketinden ayrılması goley mi? Sen hiç gurbet görmediğin için nerden biliverecen? Zordur gurbetlik. Hasreti va, yeni bir ortama alışması vaa, dilini bilmen, adetini töresini bilmen. O yüzden ‘’Cennet’’ lafını duyunca ödleri sıdıyo ( Ödleri kopuyor yani) zebanilerin.
İçimden ‘’ Helal dede. İyi kıvırdın.’’ Dedim. Gerçekten de dede süperdi doğrusu.
Dede devam etti.
-Melekle, şeytanı alverip Irabbımın huzuruna çıkarveemişler. Irabbım sormuş yine ‘’ De bagalım şetan-ı alyehinnahle. Ben kimin, sen kimsin?’’
Şeytan yine ükela ükela cuvab veemiş: ‘’ Sen sensin, ben benin.
Irabbım fena halde gazaplanmış. ‘’ Götüveerin bu deyyusu bin yıl daha cehennemde galsın. O zaman görür ebesinin örekesini’’
Torun atıldı.
-Dedeee. Öreke ne?
Dede cevap verdi.
-Hanı ninenin vaa ya kirmen. O işte.
-Eee. Kirmen ne alaka?
-Torunum ! Irabbımın cezasına uğrayan biri hayalında hep bu kirmeni görürmüş. Neden böyle imiş bilemeyon gaari. Takdir-i ilahi…
Neyse…Melekle şeytanı yine alımış yine cehennem gapısına getiriveemişle. Demişle ki: ‘’ Bu deyyusu bin sene daha fırında dudacakmışsınız. Yüce Irabbımın emri.’’
Baş zebani itiraz ediveemiş. ‘’ Ohooooo, iyice suyunu çıgarıveediniz. Bundan kelli artık eline bir tepsi baklava, iki dene badılcan, bir dene oğlak budu alan ‘’şunu da fırına adıvee’’ diye kapımıza dayanıveri gari. İşin yogsa aaşama gada millete badılcan közle, mısır pişir… Yok yani mesai filan da veren yok. Boğaz tokluğuna çalışan ısana bu gada zulum da olmaz ki.’’
Melekle üzüntüyle başlarını eğmişle. ‘’Haglısın gaadeş. Emme bizim de edeceğimiz bir şey yok. Biz de emir guluyuz. Yüce Irabbım ‘’Götürüverirn ‘’ Dedi. Yoosa biz de meraglı değiliz senin nar-ı cehennemine.
Derkene şeytanı bin sene daha cehennemde dutmuş Irabbım. Bin sene sonra meleklere yine ‘’ Gidin o deyyusu çıkarıverin gari. ‘’ Demiş.
Bin sene sonra melekle bir kez daha cehennemin gapısına gelmişle. Zebanilerle verirdin, vermezdin, kavga döğüş sonunda alıveemişler şeytanı, yine Yüce Irabbımın huzuruna çıkarmışlar.
Yüce Irabbım yine sormuş şeytana ‘’ De bagem goca namıssız. Ben kimin, sen kimsin?
Şeytan ‘’ Yav beni ikide bir solaryuma sokup sonra ne diye bu soruyu soruyon ki. Sen sensin ben de benin ‘’ Diye cuvab veemiş.
Yüce Irabbım ‘’ Hay Allah’ım yaaa. Ulen namıssız haglı. O ateşten yaradıldığı için ateş tesir etmiyo köpeğe. Başka bir çare düşüneyin’’ Demiş. Meleklere emretmiş:‘’Bunu zencire vurun. Elli sene aç galsın. O zaman görecen ben onun fiyakasını’’
Melek demiş ki: ‘’ Biz hiçbir şey yemiyoz içmiyoz bize bir şey olmuyo. Bu namıssız bin sene ateşte yandı yine aglı başına gelmedi. Şimdi elli sene bir şey yemese ne olacak ki?’’
Yüce Irabbım ‘’ Len siz işinize bagsanıza. Size ne deyosam onu yapın. Allah Allah yahuuu. Son zamanlarda bunlara da bir şey oldu. Emirlerimi sorgulayıveriyolar. Şeytan diyo hepsini sok cehenneme’’ dediği anda şeytan atılmış: ‘’ Ben ne deycen? Bene ne , cehenneme mi adıyon, burada mı dutuyon. Bene sorduğun mu va? Bene sorsan sevap işleyenlerin alayını cehenneme, günah işleyenleri cennete almaz mıyın?
Yüce Irabbım ‘’ Evet o konuda haglısın. Senin bir şey dediğin yok’’ Dedikten sonra meleklere dönmüş ‘’ Ula siz hala burada mısınız? Gıvrag olun. Şu namıssız cavırı bağlayın. Ne su ne ekmek verin.
Eyvaaahhhh. Torunun gözler kapanmaya başladı. Tam da korktuğum gibi çocuk uyumaya başladı. Olamaaazzzz. Aha da uyudu.
Dede, torunu uyuyunca haliyle sustu .Ben - aslında bildiğim ama böyle bir anlatımına ilk defa şahit olduğum- bu kıssanın devamını dinlemek için can atıyordum. Yavaşça adamın omzuna dokundum.
-Abi Allah’ını seversen kesme. Bak buraya kadar can kulağıyla dinledim seni. Gerisini bana anlat.
Dede, hafif yan dönerek anlatmayı sürdürdü.
-Daha elli sene dolmadan şeytan başlamış ağlemeye. ‘’ Ne olur bene ekmek verin, su iledin. Len sizin Allah’ınız kitabınız yok mu? Müslümana bu yapılır mı’’ Diye.
-Pardon..Şeytan mı diyor ‘’ Müslümana bu yapılır mı’’ Diye?
-He şeytan deyo.
-Eeeee?
-Yüce Irabbım şeytanın ağlemelerini duyveemiş. Meleklere ‘’ Çözün şerefsizi, getirin huzuruma.’’ demiş. Melekle, şeytanı Irabbımın huzuruna ilediveemişler. Irabbım sormuş: ‘’ De bagem. Ben kimin, sen kimsin?’’
Şeytan cuvab veemiş. ‘’Allah seni bildiği gibi yapa e mi? Açlıgtan midem sırtıma yapıştı.
Irabbım yine sormuş: ‘’ Len de haydi bagem: Ben kimin, sen kimsin?’’
Şeytan cuvab veemiş: ‘’ Sen Canab-ı Rabbül aleminsin, ben ise aciz bir kulunum’’
Yüce Irabbım. ‘’ Hımmmm, algın başına geldi nihayet ha’’ Dedikten sonra meleklere emretmiş: ‘’ Tez bu deyyusa güzel bir zeytinyağlı Ayşegadın fasülye, piriç pilavı yapıverin. Bolca ayranı da unudmayın. Haa datlı olarak da bol yımırtalı revani yapverin gari.
Şeytan adılıveemiş: ‘’Oldu olcek guru soğan da isterin.’’
Irabbım ‘’ Tamam len tamam. Madem ki sen benim Rabbül alemin olduğunu kabul ettin, sene ikramiye olarak bir baş da guru soğan veriyon yemeğin yanında’’ Demiş.
- Zeytinyağlı Ayşekedın fasülye, pirinç pilavı, ayran, revani, kuru soğan mı?
Dede gevrek gevrek güldü.
-Gelin aaşama onları yapverecegti. Aklıma onlar gelveeedi. Yani Şeytan Allah’a ‘’ Sen Rabbül Aleminsin, ben aciz bir kulunum’’ Dedikten sonra Yüce Irabbım izzetiyle şeytanı doyurmadan göndermemiştir huzurundan değil mi?
-Haklısın abi. Rabbimin izzet ve keremi o kadar boldur ki O isterse Şeytanı bile aç koymaz. Allah razı olsun. Çok güzel bir kıssaydı. Peki sence bu kıssanın ana fikri nedir.?
Dede yüzüme baktı bir müddet. Sonra cevap verdi:
-Ben ana fikir, buba fikir aanamam. Aanadığım bir şey vaasa o da Irabbım , şeytana iyi ayar vermiş. Ve tabii ki bi de ‘’Irabbım hiç gimseyi açlıkla terbiye ediveemesin.’’
- Haa haa haaaa. Sanırım en doğru sonuç bu: Allah şeytana iyi ayar vermiş. Tekrar Allah razı olsun.
-Allah senden de ırazı olsun.
Bu ülkenin ne güzel insanları var değil mi? Yeter ki onların sözlerine kulak verelim. Anlattıklarını dinleyelim. Varsın anlattıkları hikaye olsun, varsın kendilerinden bir sürü şey katsınlar. Varsın anlatılanlar bilimsel olmasın. Yahu her şeyde ille de bilim aramak zorunda mıyız? Evet… Camilerde hocalardan, Ramazan aylarında koskoca İlahiyat Profesörlerinden , şimdi de bir dededen dinlediğim şu kıssada ilim yoktu elbette ama irfan olmadığını kim söyleyebilir?
YORUMLAR
Devlet memuru olmayı beceremedim ama,
yine de kaderde varmış, ülkemin dört bir yanını dolaşma,
insanlarımı tanıma fırsatım oldu.
3,5 yıl kadar Bodrum'da yaşamıştım.
Kış mevsiminde,
oranın yerli halkı ile baş başa kalıyorsunuz.
Aralarında çok güzel günler yaşadım.
Hikayenizi,
o güzel insanların her birini hayal ederek okudum.
Çok güzeldi.
Selam olsun o güzel insanlara.
Siz de sağ olun hocam.
sami biberoğulları
Ülkemde Karadeniz Bölgesi 1, Ege Bölgesi 2.
Bu iki bölgeden birinde yaşıyorsanız her gün oldukça ilginç konular ve mizahı yakalamanız işten bile değil.
Gerçekten de güzel bir ülkede yaşıyoruz.
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Komutana deki!!! Ben Öğretmenim sen komutansın. Benim gördüğümü duyduğumu sen göremez duyamazsın! Sen Sokağa çıkınca Asker gibi davranırsın, ben de ne anlarım diye çevreye kulak veririm.
Yüreğine sağlık Ağabey yine nasihat dolu bir yazı okuduk.
Allah u Teala kimseyi açlıkla terbiye etmesin inşallah.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Ufacık bir olayı ele alıp kendimden o kadar çok şey katıyorum ki, ortaya böyle kocaman bir hikaye çıkıyor.
Selam ve sevgilerimle.