BABAMIN VALİZİ
Can Yücel o meşhur şiiri, hani şu “Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim” de,
Bilmezdiki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi!
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbeti, der.
Bu şiir, babamın demiryolu müfettişi olduğu yıllardaki seyahatlerini ve o yolculuklarında yanından eksik etmediği valizini hatırlatır hep. Adana merkez olmak üzere Afyon ile Mardin Nusaybin arasında demiryolu güzergahı boyunca teftiş amaçlı gittiği yerlere dair tuttuğu raporları temize çekme işini bazen bana verirdi. Coğrafya atlası çalışır gibi bu raporlarla orta ve güneydoğu anadolu coğrafyasını öğrenmiştim. Maraş’ın Türkoğlu, Urfa’nın Ceylanpınar, Adana’nın Ceyhan, Pozantı, Afyon’un Sultandağı, Mardin’in Nusaybin istasyonları gibi pek çok durakla bu coğrafyayı tanıdım.
Babamın teftiş seyahatleri bir haftadan az olmaz, onbeş güne uzadığı olurdu. Bir de demiryolu güzergahında sel, kar gibi doğal engeller dolayısı ile veya bazen kaza sebepli trafik durduğunda babam yine “ yola giderdi”. Yanına aldığı valizini seyahat öncesi hazırlaması adeta bir ritüeldi. Çamaşır, pijama, gömlek, havlu yanında pekçok şahsi eşyasını özenle yerleştirirdi. Metal kutusu içinde imrenek izlediğim kuru boya kalemleri için, “babam ne yapar , bana verse ya” derdim içimden. Otomatik mezuro da olmazsa olmazıydı valizin. Biraz büyüyünce demiryolu aplikasyon projeleri üzerinde çalışmak için lazım olduğunu anladım. El feneri, gece gitmek zorunda olduğu dağ, bayır tren kazalarında, aydınlanmak için kullandığı vazgeçilmez şahsi aksesuarıydı. Yün eldiven, yün başlık tedbiren hep o valizde dururdu. Kimbilir ne kar ne ayaz gördü.
Ben, sabun kutusunu ilk babamın valizinde gördüm o çocukluk yılllarında ; yeşil ambalajı içinden çıkan reksona sabununun kokusu valiz ile özdeşleşmişti adeta. Diş macunu, diş fırçası olmazsa olmaz parçalarındandı valizin. Kişisel temizliğin ilk pratiklerini babamın valiziyle yapmışım meğer.
Her işi görebilen isviçre çakısı tamamlardı yol hazırlığını. Trenlerde, masasız sofralarda yenen yemeklerin en büyük lüksü sayılabilir çatal, kaşık , bıçak olabilen, hatta türbişonu bile bulunan çakı o yıllarda çok bulunan bir şey değildi.
Babamın valizi ile görevin kutsallığını öğrendim herşeyden önce. O valiz hazırlandı mı akan sular durur, başka herşey ötelenir, göreve gidilirdi. Düzen ve intizam o küçük hacme sığan koca bir öğretiydi. Her şeyin yeri ve zamanı geldiğinde hazır olması lazımdı. Unutulmadan her ayrıntı düşünülüp planlanmalıydı görevde başarıya ulaşmak için.
Yıllar geçti ; hayatın cilveleri, anladım ki babamın valizi gibi düzen ve intizam ile hazırlansanız bile bazen bütün hazırlıklarınıza galebe çalabilir. Önemli olan bu zorluklarla başa çıkabilmek, en az sarsınıtı ile atlabilmek için o valizdeki gibi hazırlıklarınızı eksiksiz yapmak.
Herkesin bir dünyası , tamamlaması gereken bir yaşamı var. Siz artık valizinize ne koyarsınız bilmem!
HARUN ÖZMEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.