- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OTO SANAYİİ VE PAZARLARIMIZIN HAL-İ PÜR MELALİ..
Bir arkadaşımla Yeni Sanayideki bir kaportacıya tavsiye üzerine gittik.Aracının sol şöför kapısı sürtünmeden dolayı etek altında 30-40 cm.bir alanda göçme olmuştu.Bize bilgisayardan yaptığı işlerin eski ve yeni resimlerini gösterdi.Bu işlerin çok zaman aldığını, çok zor yapıldığını izaha kalkıştı.
Boyasına zarar vermeden vakumla yerine getireyim diyen orta yaşlı ustamız arabayı saat 14.de bırakın gece 12 veya 01 de arayıp bittiyse gelip alın dedi.
Bu işler karanlık ortamda hava karardıktan sonra yapılır dedi.Fiyat olarak da 400 tl.olur dedi.300 tl olmaz mı derken 350 tl.ye anlaşmıştık ki hocam bir başka ustaya gösterelim dedi ve oradan ayrıldık.
Hocamın tanıdığı bir ustanın kalfasına vardık.Bakınca kolay dedi elimden geleni yaparım dedi fiyatını hiç konuşmadan işe başladı.
15 dakika içinde, ısıtılan siyah silikon yapıştırıcı ile bir alet yardımıyla çekerek vakumla sacı yerine getirdi.
Üstüne pasta cila yaptı sol kapıya sol arka ve ön çamurluklara ve sol arka kapıya hepsine birden.
Borcumuz nedir dedim.30 tl.alalım yeter dedi.El insaf 30 tl.nerede 350-400 tl.nerede.Hiç de öyle değil işler..
İşten işe ustadan ustaya da fark vardır.Biri on beş dakikada yaptı hemence biri saatlerce uğraşacak orijinaline yakın iş çıkartacaktı galiba.Ustanın işine karışılmaz ne demişler işi ehline vereceksin beş lira da fazla vereceksin.
Ahilik nerde Esnaf loncaları nerde şimdiki ustalar kalfalar ne halde.İçki kullanmayan namazını kılan esnaflarda biraz iş ahlakı var ötekilerde arama..
Randevusuna uyan yaptığı işin hakkını veren işi zamanında eksiksiz bitiren usta var mıdır.Ben iş yaptırdıklarımda göremedim belki de vardır.Parasının tamamını verdiğim hiç bir ustaya işi layıkıyla yaptıramadım ama hepside parasını hakkıyla aldılar..Ya eksik bıraktılar ya da istenileni yapmadılar..
Tanımadığınız yerde iş yaptıracaksanız bir iki ustaya gösterip fiyat almadan yaptırmayın siz siz olun.
İşi bitirmeden de asla paranın tamamını vermeyin.İşin sanayici dilindeki raconu bu..
Yoksa hep kazıklanan siz olursunuz..Yoksa Alamancı sanıp yaz aylarında bir güzel soyar sizi bu usta milleti...
Allah ustalarımıza biraz vicdan biraz Allah korkusu ve empati yapabilme yeteneği versin..
Pazarların durumu içler acısı.Semt pazarlarımızda sebze ve meyvelerin iyisi ile kötüsü bir arada satılmakta öne iyileri arkaya çürük ve küçükleri konulmakta müşterinin farketmeyeceği bir şekilde torbaya kötüler konulmaktadır.Maalesef bunu son zamanlarda görmekte ve şehrimiz insanları adına korkmaktayız.
Zabıtaların görevi nedir.Zabıta esnafın malını denetlemeyecekse ve tartıda malın arzında yapılan hileleri önleyemeyecekse müşterilerin aldatıldığı durumlara engel olmayacaksa zabıtalar ne işe yarar demek lazım değil midir?
Ankara’da Keçiören ve Pursaklar pazaryerlerini de gezdim.Ne bağırıp çağıran esnafa rastladım ne de çürük meyve ve sebzelere rastladım.Malların hepsi sabah erkenden saplarından ayıklanıp tezgahta yerini almıştı.Balıklar taze pırasalar sapları ayıklanmış ve elmalar ayvalar cinsine göre hepsi de aynı ebatlarda olmak üzere yer almıştı tezgahlarda.
Bizim Kırıkkale’de neden böyle olmuyor.Neden içi çoktan geçmiş karpuzlar kavunlar müşterinin önüne sunuluyor.Neden elmaların büyükleri irileri tazeleri önlere küçük ve bozulmuş olanları arkaya konuluyor ve müşteri farketmeden terazide tartarken kötüler torbaya dolduruluyor.Bunu zabıta kontrol etmeyecekse kim kontrol edecek.
Ufacık bir pazarcı çocuğun müşteriyi azarladığına yıllarca şahit olmadık mı?Hanımın yanında kavga etmemek için alttan aldık.Pazarcı esnafının ne kadar şirret oldukları herkesin malumudur.Tabii iyilere lafımız yok.Marketlerden yüksek fiyata almak daha iyi diyenler haklılar bence.Aynı fiyata geliyor hiç değilse seçip alıyorsun.
***
HERKESİN DUASI KENDİNE GÖRE ..
"Dünya bir tuzaktır, tanesi de arzulardır." Hz. Mevlana
Kayseri Oto Sanayii’nde çalışan kaporta ustalarından biri, acil ödenmesi gereken
bir senet borcunun günü geldiği için kendi kendine dua ediyormuş:
"Allah’ım hiçbir kardeşime bir şey olmadan, borcumu ödemem için bana iki devrik,
Bir çarpık araba gönder."
Ülkemizin trafik kazalarında dünya şampiyonluğu herkesin malumu...
Çok geçmeden kaporta ustasının duası kabul olmuş ve ustaya iki devrik,
bir çarpık araba gelmiş tamir için... Ve hemen arabalar tamir edilip senet borçları ödenmiş.
Bir müddet sonra ’iki devrik bir çarpık araba’ duasının sahibi kaportacı,
halı sahada top oynarken düşünce ayağı çıkmış ve soluğu meşhur bir kırıkçı-çıkıkçıda almış.
Çıkıkçıdan içeri girdiğinde kendi ettiği ’iki devrik bir çarpık duası’ hatırına gelmiş.
Usta, dayanamamış sormuş kırıkçının çocuğuna:
"Ayağı kırılan, çıkan çok olsun diye çok dua ediyor musun?
Uyanık çocuk cevap vermiş. "Tabi ki ustacığım. Siz nasıl devrik ve çarpık arabadan
para kazanıyorsanız biz de kırık çıkıktan para kazanıyoruz.
Anlaşılan, kaporta ustası gelmeden önce çocuk ve babası da "iki kırık bir çıkık" duası yapmış!
***
Peki dinimize göre ticaret nasıl olmalı isterseniz dini meviza kitaplarından araştırdığım yazının önemli yerlerini tekrar yayınlayalım.
İslam Dinine göre bir çok kazanç yolları vardır.Fakat bunlar içinde en karlı olanı ticaret yapmaktır.Peygamber Efendimiz ümmetine ticareti birçok hadisi şerifleriyle tavsiyede bulunmuştur.
’Ticareti benimseyin,muhakkak rızkın onda dokuzu ticarettedir’ hadisi şerifi bunlardan birisidir.
Ticaret hayatına atılacak müslümanların İslam şeriatına göre alış veriş etmesini bilmeleri farzı ayındır.
Yoksa kazançlarına haram karıştırmış olurlar.Haram ateş gibidir.Ateş nasıl herşeyi yakar mahvederse haramda müslümanın amelinin sevabını yakar mahveder.
Haramla beslenen insanların bütün uzuvları birer fesat makinesi gibi şerre çalışır.Peygamber Efendimiz.sav.’İnsanların yedikleri taam amellerinin tohumudur buyurmuşlardır’.
Büyük Halife Hz.Ömer Ra.Efendimiz Ra.’Din bilgisi olmayan,fıkıh ilmini bilmeyen sakın bizim pazarımızda alışveriş yapmasın.Sonra yanlışlıklar eder,harama düşer,hesaba çekilip azar işitir’ buyurmuşlardır.
Ticarette bazı kurallar vardır,bunlara riayet eden kolay kolay harama bilerek düşmez.Bunları bir bir inceleyelim.
Yalan büyük günahlardandır.müslüman yalan söylemekten son derece kaçınmalıdır.Yalan yere şahidlik dinimizde en büyük günahlardan kabul edilmiştir.Yalanın ticarette ve toplumsal ilişkilerde açtığı yaralar kapanmayacak izler bırakır.Yalan insanların birbirine güvenini azaltır.
Safvân İbnu Süleym radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?""Evet!" buyurdular."Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:"Evet!" buyurdular. Biz yine:"Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular."Muvatta, Kelâm 19, (2, 990).
Esmâ Bintu Yezîd radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ey insanlar! Pervanenin ateşe atılması gibi sizi yalanın peşine düşmeye sevkeden şey nedir? Halbuki, üç yer hariç yalanın her çeşidi âdemoğluna haramdır:
Bu üç yere gelince:1. Erkeğin, rızasını sağlamak için hanımına yalanı,2. Harpte söylenecek yalan. Çünkü harp bir hileden ibarettir.3. İki müslümanın arasında sulhü sağlamak kasdıyla söylenen yalan."Tirmizi, Birr 26, (1940).
Resulullah Efendimiz birgün alışveriş için pazara giderler.Yanlarına birkaç eshabı kiramıda alırlar.Cebrail as.Resulullaha rehberlik yapmaktadır.Pazarda buğday satan birisini görür.
Buğdayın içine ellerini daldıran Allahın Resulü içerisinin ıslanmış olduğunu görürler.Satıcı bundan utanır.Resulullah -Bizi aldatan bizden değildir diye ikazda buyurmuşlardır.Bu çok dehşetli bir ikazdır.-Keşke kuru olanını ayrı,yaş olanını ayrı olarak satsaydın buyurmuşlardır.
İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kim müslüman bir kimsenin malı hakkında yalan yere yemin ederse, (Kıyamet günü) Allah’la karşılaştığında O’nu kendisine karşı gadablanmış bulur!" buyurdular.
Sonra Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bu sözlerini tasdik eden ayetleri Allah Teâla’nın kitabından okudular: "(Ahir zaman peygamberine iman hususunda) Allah’a verdikleri ahdi ve ettikleri yemini, az bir dünya malı karşılığında değiştirenlere gelince, onların ahirette hiçbir nasîbi yoktur.
Kıyamet gününde Allah onlara ne bir hitapta bulunur, ne rahmetiyle nazar eder ve ne de onları temize çıkarır. Onların hakkı pek acı bir azabtır" (Âl-i İmrân 77).
Buhâri, Eymân 17; Müslim, İman 234, (138); Ebu Dâvud, Eyman 2, (3243); Tirmizî, Tefsîr, Âl-i İmrân, (2999).
Çok yemin etmek karı artırır belki ama bereketini kaldırır.Ekşi yiyen dedenin torununun dişi kamaşır derler eskiler.Kanserden ölenin imanı varsa şehit olur.Haram lokma kanserden daha tehlikelidir.
Haram yiyen dedenin yedi göbek torunundan çıkar bu haram lokma, dini hikaye kitapları bunun misalleriyle doludur..
Dinimize göre her türlü malın üretiminde dürüst davranılmalı,hileye başvurmamalıdır.Diğer esnaf yapıyor diye seninde onu yapacağın fetvası çıkarılamaz.Aracın km.sini düşürmekten tutunda,malı eksik,noksan tartmak,paketleme hilesi yapmak,makineyi kusurlu metalden üretmek,giyim eşyalarında kanserojen maddeler kullanmak,yapmadığı tamirin parasını almak,makineden parça aşırmak,gıda maddesinde olmayan ürünü var gibi göstermek,elmanın çürüğünü bilerek pazarda vermek,hayvan üretiminde hormon kullanmak,küspe yedirmek,sebzede aşırı hormon kullanmak,sigortadan haksız kazanç elde etmek,sahte ürünler imal etmek vb.Misalleri çoğaltabilirsiniz.
Malın hakkını vermek lazımdır.Mecburen böyle şeylere tevessül etmek zorundayız,yoksa piyasada tutunamayız mazereti geçerli değildir.Yapma o zaman kardeşim o işi,başkası güzel yapsın...
Dini meviza kitaplarında yazar.Adamın biri hayvan besiciliği yapar.Çoban,yoğurt,süt sağar götürür pazarda bunları satar ağasına verir.Ağa çobana süte süt katmasını sıkıca tenbih eder her gün..
Bu böyle devam eder gider.Bir gün yağmur çok yağar,ortalığı seller götürür,şimşekler çakar,hayvanların üzerine yıldırım isabet eder,hepsi telef .olurlar.Ağası sorar.-Nerde benim hayvanlar.-Ağam yağmur yağdı,sel oldu,şimşekler çaktı.Senin hayvanlar su kattığımız süt gibi suya karıştı gitti der.Ağası hatasını anlar ama nafile...Bunda hakikat payı vardır...
İmamı Gazali Rahimehullah İhyaü ulumiddin adlı eserinde güzel bir misal anlatır.Bağdat tacirlerinden Yunus Bin Abid adlı biri vardır.Manifatura üzerine çalışır.Birgün yeğenini dükkana koyup namaza gider.
Tacir namazda iken çocuk ,gelen bir müşteriye değerinden fazla bir fiyata bir kumaşı satar.Camiden dönerken Yunus Bin Abid malı görür tanır.Kaça aldığını sorar.Fazla fiyata aldığını öğrenince adamın parasının üzerini verir ve yeğeninide azarlar.
İslamda belli bir kar marjı tesbit edilmemiştir.Alıcı ve satıcının insafına,vicdanına bırakılmıştır.
Eskiden malların üstüne alış ve satış fiyatı yazılır,belirli ürünlere Belediye tarafından narh konulurdu.
Enflasyon fiyatları artırmıştır.Malın çoğalması ile rekabet ortamıda artmıştır.
Alıcıaldanmayacak,satıcıda aldatmayacaktır.Aksi durumda faize girerler ve kul hakkına tecavüzde bulunmuş olurlar.Satıcının haddinden fazla fiyat istemesine İslamda ’gabni fahiş’ denilir.
Yüksek fiyatla alıcıyı aldatma,ayıplı mal satmak,alıcıya malın kusurlarını söylememek,yalan yere yemin etmek,malı pazara inmeden yolda karşılayıp ucuza almak.Bunlar da haramdır,aldatmaktır.Alıcı isterse bu alışverişten cayar.İlmihal kitaplarımızda bu bahisler uzunca yer alır.
Hz.Ebu Bekir ra.halife olunca ona hazineden bir tahsisat vermek düşünüldü ve 2000 riyal veya dinar tahsisat önerildi.Hz.Ebu Bekir ra.bir süre sonra ben bu maaşı haketmiyorum,bunun hakkını verememekten çok korkuyorum dediler.Kendi isteğiyle bunu yarıya düşürmüşlerdir.
İşverende,işçilerde kanaatkar olacak,yaptığı işin hakkını vermeye çalışacaktır.Memur mesai saatim dolsun diye beklemeyecek,saatine dikkat edecek,işini Devlet işi de olsa hakkıyla yapmaya çalışacaktır.Namaz vaktinde kısa süre içerisinde bu ibadetini yapacak fazla oyalanmayacaktır.
İşveren işçinin özlük haklarına riayet edecek,mesai saatleri dışında kendi işinde kullanmaktan imtina edecektir.Kar çok kalsın diye zam yapmamak,ücretini geç vermek,işçiler arasında ayrım yapmak dinimizin hoş görmediği fiillerdir.Hayvanın bile hakkını düşünen yüce İslam dini işçi-işveren meselesini çok güzel bir şekilde kurallar koyarak belirlemiştir.
Resulüllah Efendimize birisi gelerek -Ya Resulallah ben geçinemiyorum dedi.Aldığım ücret yetmiyor evimde huzurum yok dedi.-Kaç dirhem alıyorsun buyurdu Resulullah Efendimiz.-Beş dirhem dedi.-Bundan sonra üç dirhem alacaksın buyurdular.Aradan bir müddet geçtikten sonra karşılaşırlar.Nasıl düzeldimi evin,ailen buyurur.-Evet işlerim biraz düzeldi,evimde huzurum çoğaldı dedi.
-Bundan böyle 2.5 dirhem alacaksın buyururlar.O eshabın evinde berekette ,huzurda çoğalır,ziyadeleşir.O Eshab Resulullaha bunun sebebini sorar.-Senin çalışman 2.5 dirheme denk geliyordu,fazla aldığın ücret senin evinde bereketsizliğe,huzursuzluğa sebep oluyordu.Şimdi hakettiğini alıyorsun ondan buyurdular..Şimdi sendikalar var,böyle bir şey olabilir mi?Olması gerekiyor ama..
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah’ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir."
Buhari; Rikâk 30; Müslim, Zühd 8, (2963); Tirmizi, Kıyamet 59, (2515).
Rezin bir rivayette şu ziyadede bulundu: "Avn İbnu Abdillah İbnu Utbe rahimehullah dedi ki: "Ben zenginlerle düşüp kalkıyordum. O zaman benden daha heveslisi yoktu.
Bir binek görsem benimkinden daha iyi görürdüm; bir elbiseye baksam, benimkinden daha iyi olduğuna hükmederdim.
Ne zaman ki bu hadisi işittim, fakirlerle düşüp kalktım ve rahata erdim."
Müslümanın sözü senettir.Senet,sözleşmeler mutlaka yazılmalıdır,bu konuda ayet kerime vardır.
Noterlik müessesesi bu sözleşmeleri resmileştiren kurumlardır.Ev,araba,şirket evrakları noterde kayıt altına alınmalıdır.Veresiye satışta mutlaka yazılmalıdır.O gün geldiği zamanda ödeme yapılmalıdır.
Satıcı alıcıya mühlet verirse sevap kazanır.Kolaylık göstermek sevabtır.Dinimizde bir parayı din kardeşine ödünç vermek övülmüştür.Buna ’Karz-ı hasen’ denir.Parayı hibe edene bir sevap,karzı hasen yapana onsekiz katı sevap olduğu hadis kitaplarında geçmektedir.
1.MİSAL:Çölde giden atlı bir arabi yolda gördüğü yayan birisine acır.Adama gel seni gideceğin yere götüreyim der.Adam devenden inde tanışalım karnım aç,yiyecek birşeylerin varsa yiyelim der.Yaya olan yolda bir fırsatını bulur ve deveye bindiği gibi kaçmaya başlar.
Arabi ardından şöyle seslenir.-Devemi aldın gidiyorsun ama nolur bunu kimseye anlatma.Bu şayia duyulursa kimse kimseye merhamet etmez,iyilikte bulunmaz der.
*AVM lerde bazıları reyonların önünde tatmak için servis edilen zeytin,salam,kuruyemiş vb.yiyecekleri haddinden fazla alıp yiyorlar,karnını doyurup çıkıyorlar..Bu adaba mugayirdir.Ordaki çalışan izin veremez,sahibi o değildir,mal sahibiyle helalleşmek icap eder,nerde bulacaksında helalleşeceksin.Bundan son derece kaçınmak lazımdır.
*Peygamber Efendimiz sav.’Bir arpa miktarı haram yiyenin kırk gün Cenabı Hak duasını,amelini kabul etmez ’buyurmaktadır.Yenilen bir lokma ancak kırk günün sonunda insan vucudundan dışarı atılır.Kursta Hocamız ilk önce bize çocuk yaşımızda bunları İmamı azamın babası Sabit hz.lerinin başından geçen elma ve Şeyh Vefa hz.lerinin su kırbasını delen çocuk kıssalarıyla körpe zihinlerimize güzelce yerleştirmişlerdi.
*Yediğimiz içtiğimiz rızıklar tayyib güzel olmalıdır.Helal belli,haram belli.Birde şüpheli olan,mekruh olanı var.Müslümanlar bundan da kaçınmalıdır.
*Sigara gibi içene kesin zararlı şeyleri satanın kazancı helal ama şüpheli, tayyib değil,ama tv,cd cihazı tamir edenin kazancı helal,tayyip derdi bir hocaefendi sual ettiğimde.Buradaki incelik bilgisayar,tv iyiye de kötüyede kullanılabilir,günahı kullanana aittir ama sigaranın vb.nin zararlı olduğu aşikardır.Satanın kazancı da şüphelidir diye izah etmişlerdi.
2.MİSAL:Peygamberimizin Züheyr isminde bir sahabisi vardı.
Bu sahabi oldukça kananatkar ,fakir biriydi.Yüzünün de sevimsiz,elinin birinin de engelli olduğu söyleniyor.Beş,on tavuğu vardı onların yumurtalarını,hayvanın sütünü sağıp satarak geçimini sağlıyordu.
Pazarda alışverişini yaptıktan sonra Resulullahın mescidine gelir,namazını onun arkasında kılar,sohbetine katılır ve duyduğu güzel,birer inci mesabesindeki hadisi şerifleride unutmaz,bir kağıda yazar,gelip evdeki ehli ıyaline anlatırdı.
Onları da Resulullahın fem-i saadetlerinden çıkan hakikatlerden haberdar ederdi.
Evlerinde muazzam bir bereket olur,yüzlerine bakan Allahın verdiği nurun farkına varırdı.
Birgün yine pazara gider,getirdikleri yiyecekleri satamaz,satmak, ticaret yapmak için bekler dolayısıyla Resulullahın sohbetini dinlemek için mescide gidemez,çok üzülür.
O bu karmaşa durum içindeyken Resulullah Efendimiz sav.ikindi namazını beraber kıldıkları birkaç sahabisine gelin birlikte pazara gidelim der.
Hz.Züheyri bulurlar.
Yerde mallarının yanında çömelmiş durmaktadır.
Resulullah Efendimiz sav.onun arkasından gelerek iki eliyle gözlerini kapatır.
Züheyr bu şakayı bana kim yaptı diye sorar.
Resulullah olduğunu anlar.
Sen misin Ey Allahın Resulu diyerek birbirleriyle kucaklaşırlar.
Züheyr ra.nın engelli olan elini tutarak havaya kaldırır ve
-Bu el Arşda ve Kürs de en sevilen eldir buyururlar.
Kalbimiz Allah ve Resulünün sevgisiyle dolu olursa kolay kolay ticaret yaparken harama düşmeyiz inşaallah..
*İmam-ı Rabbani Hz.Leri,Kabede Hac yaparken gördüm diyor.Nice insan vardı eli yarda,kalbi kardaydı.Nice insanda gördüm eli karda kalbi yardaydı buyuruyorlar.
*Az olsun,öz olsun,zor olsun ama helalinden ve tayyibattan olsun.
Son olarak şunuda ilave edeyim.
Muaz bin Cebel ra.nın rivayet ettiğine göre,şeytan avanelerini toplar ve talimat verirmiş.
Alış veriş yapanlara yalan söylmeyi,yalan yere yemin etmeyi,müşteriyi kandırmak için hile yapmayı ve ihanet etmeyi güzel gösterin diye..
Cenab-ı Hak müslüman tacir kardeşlerimizi şeytanın bu oyunlarına düşmekten korusun.
Bu tuzaklara ve oyunlara düşenler para yerine ateş topluyorlar demektir.
Rabbim herkese helalinden kazanmayı ve cennet ve cemalini görmeyi nasip etsin..Amin..
21.10.2013-KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.