- 733 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YIKILAN HAYALLER (5.Bölüm)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
YIKILAN HAYALLER (5.Bölüm)
Kerime Hanım elindeki paraları nereye koyacağını düşünürken aklına yatak odasında bulunan şifonyerin üst çekmecesi geldi. Rasim nasılsa gece yarısı eve geldiğinde vurur kafasını yatar, aklına da çekmeceleri karıştırmak gelmez, öğleden sonra da icra dairesine gider borcumuzu öderim diye düşündü.
Rasim Bey gün boyunca kumar oynamış, cebindeki son parasını da tükettikten sonra mekan sahibi Gecekondu Hasan’dan borç para istemişti.
- Neye karşılık Rasim Bey? Vereceğim para neye karşılık olacak söylesene? Paran varsa oynarsın kumarı, paran yoksa oynamayacaksın paşam.
- Bulurum bir çaresini, bana on beş gün mühlet ver Hasan. Bu güne kadar paran mı kaldı bende?
- Yalvar yakar daha geçenlerde de istedin, verdim. Kazanır veririm dedin, ütüldün. Ay olacak neredeyse, beyimiz kazanacak da verecek. Önce borcunu ver Rasim Efendi!
- Borcumu ödeyeceğime söz verdim, verdim ama sözümü tutamadım, haklısın. Bir şans daha ver bana.
- Söz demek, namus demektir. Namuslu adamsın, bu güne kadar bir yamuğunu görmedik. Görsek zaten buraya ayak basamazdın. Neyle ödeyeceksin? Nedir güvencen?
- Gü... Güvencem? dedi kekeleyerek,
- Güvencem ailem. Ödeyemezsem borcumu, vereyim evin adresini, alın götürün karımı da kızımı da!
Büyük bir sessizlik oldu kahvehanede. Sinek uçsa vızıltısı duyulurdu. Gecekondu Hasan öyle bir hışımla geldi ki Rasim Bey’in üzerine, bir eliyle gırtlağına çökerek, gök gürlemesini andırır bir sesle :
- Rasim ! Rasim ! ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu ulan senin? Sana adam dedik, bey dedik. Sen bize ne dedin şimdi? Yıllardır bu alemin içindeyim, düzülmedik bir kulağımın arkası kalmıştı, duyduğum şu lafa bak! Ulan kumarbazsak, pezevenk olmadık! Kalk ulan ayağa! Kalk! Ne yapayım şimdi seni? Elimde kalacaksın!
- Vur! Temelli öldür beni Hasan! Yaşarken ölmüşüm, vursan ne olur? derken sesi öküz böğürtüsünü andırıyordu.
- Bak hâlâ konuşuyor. Sus ulan!
Gecekondu Hasan bu kez iki elini de Rasim Bey’in gırtlağına geçirdi. Adamları derhal yanına gelerek kollarından tuttular. İri yarı uzun boylu olanı, Gecekondu Hasan’ı bir kenara çekerek kulağına fısıldadı :
- Bırak patron, bu herif zaten ölmüş. Dirisi para etmez ama ölüsü kıymete biner. Defolsun gitsin mekandan. Ya da emret, kafasına sıkalım!
Gecekondu Hasan adamının sözüne uydu, cebinden çıkardığı paranın bir miktarını Rasim Bey’in suratına tokat gibi çarparak hiddetle ve yüksek sesle son sözünü söyledi :
- Defol ulan buradan şerefsiz ! Bir daha da buralara ayak basma! Herkesin onuru, gururu var. Önce borcunu öde kavat! Kalk, git, derhal. Elimden bir kaza çıkacak şimdi.
Rasim Bey o anda çocuklar gibi ağlamaya başladı. Elini yüzüne kapattı, başını masaya koyarak uzun uzun ağladı, sonra da mekanı terk etti, evine doğru yol aldı.
Yolda yürürken aklına olmadık düşünceler geliyordu. Kalın bir ip bulayım, ağaca bağlayayım, ne olacaksa olsun! diyordu. Ayık kafayla ölemeyeceğini kendisi de biliyordu. Bir güzel kafayı çekeyim, sonra da ip tedarik edeyim, bu son gecem olsun diyerek meyhanenin yolunu tuttu. İçti, içti, içti.. Saatlerce içti.Kafası iyice güzelleştikten sonra yalpalaya yalpalaya dışarı çıktı, aklına evin kömürlüğünde bulunan kalın urgan geldi. Hızlı adımlarla bir o yana bir bu yana düşüp kalkarak kendisini evinin kömürlüğünün kapısında buldu. Kapı kilitliydi. Yukarı çıkıp kömürlüğün anahtarını alacaktı. Vakit bir hayli geçmişti. Karısı ve kızı uyuyor olmalıydı. Sessizce evine girdi, yatak odasına yöneldi. Duyulmasın diye ışığı açmadı. Sanki eve giren kendisi değil de, hırsızdı. Bu lanet kömürlüğün anahtarı da neredeydi? Aklına şifonyerin çekmecesini açmak geldi. Açıp baktığında karanlıkta bir şey göremediğinden el yordamıyla çekmeceyi karıştırdı. Karıştırırken eli kağıtlara dokundu. Parayı görmese de dokunması, parayı tanımasına yetmişti. Bir tomar para… Hem de kuru para. Hem de en müşkül durumda ilaç gibi gelen, her kapıyı açan sihirli güç. Başka gözlerde para var mıdır diye, diğer gözlere de baktı, nafile… Anahtarı da bulamamıştı. İyi ki de bulamamıştı. Yaşamak varken, ölmek de neyin nesiydi? Paraları ceketinin cebine koyduktan sonra sessiz bir şekilde odadan çıktı, parmaklarının ucuna basa basa salonu geçti, dış kapıyı usulcacık kapatıp dışarı çıktı.
Kerime Hanım sabahleyin içinde garip bir hisle uyandı. O ne zaman bu hisse bürünse, muhakkak kötü bir şey olurdu. Gözü hemen yanındaki yastığa ilişti. Rasim demek ki bu gece eve gelmedi, yine sabahlamış olmalı kumar masasında diye düşündü. Sonra gözü çekmeceye ilişti. Çekmece açık kalmış, yere de birkaç kağıt para düşmüştü. Kan beynine sıçradı. Gözü karardı. Çekmecenin içine baktığında paraların olmadığını gördü. Derhal kocasını aradı, her zaman olduğu gibi telefonu kapalıydı. Doğruca Yeşim’in odasına gitti.
-Yeşim, Yeşim… Uyan kızım! Uyan!
- Ne var anne! Ne oldu?
- Uyan kızım, sorma başımıza geleni. Baban tüm paraları almış gitmiş!
- Neee.. ne diyorsun anne sen. Nereye koymuştun ki paraları?
- Çekmecenin içine koymuştum. Baban bulmuş. İcra Dairesine yatıracaktım bu gün. Ahhhh! Ahhh ben nerelere gideyim? Amma da çileli başım varmış. Allah canımı alsa da kurtulsam!
- Arayalım babamı. Durumu anlatalım.
-Para mı kalır şimdiye kızım. Çoktan kumara oturmuştur bile. Aradım, cevap vermiyor telefonu.
Ana kız yüzlerinden düşen bin parça düşünceli düşünceli susmayı tercih ettiler.
Rasim Bey kovulduğu kumarhaneye çalımlı çalımlı girdiğinde Gecekondu Hasan’ın adamları derhal yanına yaklaşıp, kapı dışarı etmeye hazırlanıyorlardı ki, Rasim Bey ‘’ Durun, durun bir dakika! Borcumu ödemeye geldim.’’ dedi ve cebindeki paraları göstererek, en yakın masaya oturdu. Gecekondu Hasan’a seslenerek masasına davet etti.
- Ne var ulan! Gelme demedim mi sana! Ne işin var burada?
- Borcumu getirdim. Al, al işte para!
- Banka mı soydun sen? Nereden buldun ulan bunları?
- Nereden buldumsa buldum! Kaç kuruş sana olan borcum, sen onu söyle!
Gecekondu Hasan ağzı kulaklarında, cebinden sigarasını çıkartarak :
- Hele bir sigara yak Rasim Bey! diyerek, sigara ikram etti. Sigarasını kendi eliyle yakarak, garsona seslendi :
- Oğlum, bak buraya! Rasim Bey’e şöyle esaslı bir içki hazırlayın da ciğerleri bayram etsin. Bundan böyle kendisine saygıda kusur edilmeyecek tamam mı? diyerek orada bulunan adamlarına talimat verdi.
Bu iltifatlara ve yakın ilgiye oldukça şaşırmış bir o kadar da sevinmiş görünen Rasim Bey Hasan’a hitaben :
- Yahu Hasan, sen yiğit, mert bir adammışsın. Bana sövüp saydın ama, o dünde kaldı. Bu gün yeni bir sayfa açıyoruz değil mi?
- Tabi, tabi, senin her zaman kredin vardır bizde.
Gevrek gevrek gülüşünü sürdürüp parayı elden tahsil ederek çelik kasaya yöneldi, evrakların bulunduğu çekmeceyi açarak senetini verdi. Rasim Bey, senete göz attıktan sonra yırtıp çöpe attı. Dün yaşanılan tatsız olaylar çarçabuk unutulmuştu. Rasim Bey içkisini yudumlayıp keyif sigarasını içtikten sonra kumar masasına oturdu. Saatlerce vakit geçirdi, gün ışırken dışarı çıktı, soluğu işkembecide aldı. Bol sarımsaklı, sirkeli işkembe çorbasını içtikten sonra doğruca evine gitti.
(Beşinci bölümün sonu. Devam edecek)
Vecdi Murat SOYDAN
04/08/2016-Isparta
YORUMLAR
SEVGİLİ MURAT, MÜTHİŞ BİR DRAM DEVAM EDİYOR. DEVAM ET YAZMAYAİ BİZ DE OKUMAYA... ÇOK DÜZGÜN VE KOLAY BİR ANLATIMIN VAR, OKUMAK KEYİFLİ OLUYOR... ARADA UFAK TEFEK TASFİRLERLE DESTEKLERSEN YAZI DAHA DA GÜÇLENEBİLİR...BİR DE EKLEDİĞİN ŞU MÜZİK. EVET, GÜZEL PARÇALAR SEÇİYORSUN, FAKAT NESİR OKURKEN MÜZİK DİKKATİ DAĞITABİLİR VE ZATEN ÇOĞU OKURUN MÜZİĞİ KISIP OKUYOR, DİNLEMİYORDUR. SELAMLAR, SAYGILAR
Kemnur tarafından 8/4/2016 12:00:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Mesaj alınmıştır ustam. Bu fon müziğini bilerek seçtim, siz dinlerken en azından tebessüm edersiniz diye düşündüm. Kalp kalbe karşıdır, ilk okuyanın siz olacağınızı adım gibi tahmin etmiştim ve fon müziğini dinlerken, özellikle bunu, kesinlikle bu müzik konusuna girecek Kemnur abim dedim... Yanılmamışım.
Ağabey, ben çocuk yaşta hayata atıldım. Yaşıtlarım tatil yaparken yaz tatillerinde, ben çalıştım. Kahvehanede de çalıştım. Hatta bu yaşanılan öyküde o kadar gözlemleyerek bizzat yaşadığım gerçekler var ki...
Kulaklarımla duymuştum, adam kızını ve karısını kumar masasında bıraktı... :( Bu olay beni çok çok etkilemişti.
Çocuk yaşımda yaşadığım bu acı tecrübelerimin birikimi olan bu öykümü ileride roman şeklinde yayınlamak en büyük arzum..
Sağlıcakla , Eskişehir'e selamlar..