- 637 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DEMOKRASİ DEMOKRASİ DEMOKRASİ
Milletimiz dünya sahnesinde var olduğu günden bu yana kendisinden ve ülkesinden bahsettirmesini bilmiştir. Hürriyet ve istikbaline karşı gelenlere fırsat vermemiştir.
Demokrasi insanlığın tecrübe ile tanıdığı ve sahiplendiği bir yönetim şeklidir. Bu yönetim şeklini biz dinimizde de görmekteyiz.
Cumhurun rızası veya onayı ile gerçekleşen yönetimler demokrasi değil midir?
Cumhurun rızası ile gerçekleşmeyen, bazı kişi ve kuruluşlar tarafından ele geçirilen yönetimler her zaman zulüm ve haksızlık yapmaya mahkûmdur. Bu şekildeki yönetimleri biz orman kanunu diyoruz. Bu yönetimler dönemin siyasi veya ekonomi güçlüleri tarafından idare edilirler. Güçler dengesi değiştikçe yönetimlerde değişir ki, bu yönetimlerde istikrar değil her zaman sinsi planlar hâkimdir.
Yurdumuz yakın zaman içinde adını ne dersek diyelim bir vahşet yaşamıştır. Bu vahşeti yaşatanların demokrasi düşmanı olduğu kesindir.
Milletin imkânlarını kendi şahsi menfaatleri için millete karşı kullananların geçerli hiçbir mazeretleri olamaz. Devletin imkânlarını milletin hür iradesi ve canı üzerine seferber edenlerin izahını ancak demokrasi hainliği olarak açıklayabiliriz.
Bu ayaklanmayı millet iradesine karşı yapmadıklarını söylemeleri mümkün değildir. Biz kalkışmadan sonra yine millet iradesine başvuracaktık diyorlarsa eğer, o zaman kendilerinin bazı makamlara gelmesi için akıttıkları bu kanların ve yok ettikleri canların hesabını verebilecekler mi?
Bu darbe girişimde şehid olanların hesabını, bu işi tezgâhlayan ve girişenler hem bu dünyada hem de ahir dünyada vermeyecekler mi?
Üç günlük dünya makamları için ahiretini cehenneme çevirenler akıllı insanlar mıdır?
Millet iradesine başvuracaklarsa eğer milletin bugünkü iradesine niye saygı göstermiyorlar?
Millet bugün seçtiklerini yarın yine seçmeyecek mi?
Millet iradesinin karşısında hiç bir güç duramamaktadır. Darbe yönetimleri kendi egolarını tatmin ettikten sonra çekildiklerinde millet tarafından ağır toplumsal cezalar verilmektedir.
1960, 1980 darbelerinden ve 1970 muhtırasından sonra sosyal hayat değişse de siyasi düşünce ve partilerde önemli sapmalar olmamıştır. Ancak kişi ve parti isimleri değişmiştir.
1980 darbesinden sonra verilen siyasi yasaklardan sonra bile siyaset hayatında varlık gösteren liderler halkın iradesi ile orada değiller miydi?
Halk kendi seçtiği liderlerini sahip çıkıp, ölümünden sonra rahmetle anarken, darbecileri hiçbir zaman rahmetle anmamıştır.
“Başınızdaki emir, siyah Habeşli bir köle olsa da, ona mutlaka itaat edin. (Buharî)
Peygamber Efendimizin yukarıdaki Hadis’i Şerifini iyi bilip, Allah’a isyan taşımayan “ulü’l-emr”e itaat etmek dinimizin emridir.
Devlet yönetimlerine karşı yapılan isyan veya ayaklanma büyük fitne ve fesada yol açacağından hayr değil şer ve suçtur.
Bu kapsamda demokrasi sahip çıkmak için mücadele vermek, nöbet beklemek ve “ulü’l-emr” sahip çıkmak İslami bir görevdir.
Milletimizi bu kargaşadan bir an önce kurtarmanın tek yolu şahsi kırgınlıklarımızı, siyasi ayrılıklarımızı, kıskançlık ve egolarımızı bir tarafa bırakıp, haksızlık yapmadan suçluları bulmaktır. Provokatörleri ve bulanık suda balık avlamak isteyenleri fırsat vermeyip, sapla samanı ayırabilmeliyiz.
Vatanımızı, demokrasimizi, kardeşliğimizi, dirliğimizi ve birliğimizi bozmaya çalışanlara rabbim fırsat vermez inşallah.
Muhabbetle!
27.07.2016
Osman GİRGİN
[email protected]
osmalıhaber.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.