- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gündüzün Tonları
Birinci Ton
Bulutlar, gökyüzünde parçalara ayrılmış haldedir.Gökyüzünden yeryüzüne doğru güneşten kopan ışık kublelerinin
büyük çoğunluğu bulutların ağına takılmıştır. Yalnız zaman zaman bulutların arasından olmadık yerlere bu ışık kublelerinden şanslı olanlar yeryüzüne çarpar.Kimi zaman bir buğday tarlasında görürüm bu aydınlığı.Sahte sahte parıldar etrafa ışığın vurduğu temiz buğday taneleri.Sahte diyorum çünkü her yer gündüz saatinde karanlıkta kalmışken tek buğday tarlası aydınlıktır.Öyle parıldarlar ki ,güneş tüm haşmetiyle yeryüzünü aydınlatıyormuş hissi verirler.Halbuki gerçek, karanlığın hakimiyetidir.Gözümü farklı yerlere çevirdiğimde de rastlarım bu sahte aydınlıklara.Bir gölün üzerinde de vardır bunlardan. Beni olabildiğine yaralar bu sahte aydınlık parçaları.Uyanıp nefes almaya benzettiğim ve her seferinden farklı olan ve olacak olan gün doğduğunda kapalı iken, hava ayrı bir huzur ile doluyken ansızın çıkagelir bu sahte aydınlık parçaları.Kimi zaman çok mutlu bir şekilde sokakta oynayan küçük çocuğun ödevini yapmadığında yaşadığı karmaşık hissiyatı uyandırır bende. Ve bende , aynı küçük çocuğun bu halden kurtulmak uğruna arkadaşlarına daha sevecen yaklaştığı, oyuna daha konsantre olduğu gibi gözümü bulutların ağına takılan ışıkların olası düşecekleri yerlere gözlerimi kaçırır, hafif seyre dalar ve orada oturmayı hayal ederim.
Bu bahsetmiş olduğum ilk tonun bir kötü özelliği daha var ki düşünürken dahi göğüs kafesimi heyecana benzeyen , içinde bir tutam da özlemin olduğu hisse kapılmama sebep oluyor. Bahsi geçen his, sahte aydınlıkların doğurduğu ’’saf bir karanlık gündüz özlemi’’ ve geceyi bekleme arzusudur. İşte bu kötü huyu yüzünden sabırsızlanarak geceyi beklemeye başlarım. Güneş, yaşadığım yarım küreden ışıklarını çektiği vakit daha bir sabırsız, daha bir iştahlı ve hüzünlü olurum. Nedenlerini şöyle sıralamayı bir kenara bırakın aklıma gelince dahi az önce bahsettiğim göğüs göğüs kafesimi zorlayan heyecanla karışık bir tutam hüzne , bir tutam öfkeyle beraber özlem de basıyorum.
İşte lafı gecenin gündüze ve gündüzün de yeniden geceye döndüğü vakte kadar devam ettirmek istesem de, alanı dünya ölçü birimleriyle birkaç metrekareyi bulmayan bu göğüs kafesimin nasıl olur da yorulumadan bu kadar hissi bir kafeste taşıdığına inanamayarak ve ürkerek gecenin gündüze düştüğü vakit bu bahsettiğim tonu yaşayacağıma ,son veriyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.