- 1933 Okunma
- 15 Yorum
- 2 Beğeni
ÜÇ KIZ BİR ANNE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
BİZİM AİLE
(Bener anlatıyor:)
Genellikle köylerde Ali, Ahmet, Mehmet gibi isimler konulurken, babam benim ismimi BENER koymuş.
“Nereden aklına geldi bu isim?” diyenlere:
“Pancar şefi Bener Beyi görmüyor musunuz? Bener Bey, Bener Bey diye nasıl etrafında fır dönüyorlar? Benim oğlum da Bey olacak” dermiş.
Ah benim canım babam. Beyliğin isimle değil, adamlıkla olacağını ne bilsin. Gönlü öyle istemiş işte…
Biz yedi oğlan bir kız, sekiz kardeştik. Sondan bir evvel ki bendim. En sonuncumuz da kız kardeşimiz Şenay. Babam kız kardeşimize -Yedi gümüşün bir altını-derdi. Onu bütün ağabeylerimiz severdi. Ama Şenay’la benim birbirimize olan sevgimiz daha bir başkaydı.
Ben ona abla, o da bana ağabey derdi. Babam beni askere geç gitsin diye kardeşimden küçük, kardeşimi de çabuk gelin olsun diye benden büyük yazdırmış. O zamanlar böyle düşünülüyor, böyle işlemler yapılabiliniyormuş demek ki.
Büyüdük. Anne baba çekip gitti bu Dünyadan.
Babamın arzu ettiği gibi Bey, Hanım olmasak ta devlet memuru olduk ikimiz de. Evlendik çocuklarımız oldu. Beraber ayran içmedik ama ileriki yıllarda ayrı düştük birbirimizden. Kardeşim başka yere yerleşti, Ben başka yere. Ama hep arar sorardık birbirimizi. Yaşlar ilerledikçe birbirimizin kıymetini daha iyi bilir olduk.
Büyük yeğenim Nilay aradı:
“Nasılsın Dayı?” Sesi ölgündü.
“İyiyim” dedim. Bir olağanüstülüğün olduğu sesinden belliydi.
“Hayırdır?”
ÜÇ KIZ BİR ANNE
(Nilay anlatıyor:)
-Aylardır saklıyoruz. Artık dayanamıyorum. Ara dayını gelsin-dedi annem.
“Pek hayır değil dayı. Annem çok hasta”
Hemen yola çıkmış dayım. Geldi.
İki kardeş birbirine sarıldılar. Annemin başörtüsü takma âdeti yoktu. Dayım başındaki örtüyü açtı. Saçsız başını gördü. Her şey anlaşılmıştı. Sarıldılar. Ağladılar. Gözyaşları birbirine karıştı. Dayım yüzüme baktı. Gözlerimi kaçırdım.
Annemin üç kızının en büyüğü benim. Ailemin karşı çıkmasına rağmen eşimle severek evlendim Yıllar ilerledikçe aşk azalıyor, huzursuzluklar çoğalıyordu. Eşimle ayrı yörelerin insanıydık. Örflerimiz, adetlerimiz, alışkanlıklarımız birbirine benzemiyordu. Karşılıklı çok emek versek de yürümedi evliliğimiz. Ayrıldık. Bu ayrılıkta benim de suçum var. Ben istikrarsızdım. Çok sık karar değiştirirdim. Bazen bir davranışım diğer bir davranışıma benzemezdi. Sonbaharda dalından kopan bir yaprak gibi çok sürüklendim. Ama şimdi kendimi dine adadım. Annemle beraberim. Böyle daha huzurluyum.
Benim bir küçüğüm Ahsen. Aslında iyi biridir. Ancak diktatör bir yapısı var onun. Emreder. Tenkit eder. Ben evlenmeyi tercih etmiş, okumamıştım. O okudu. Bir şirkete yönetici oldu. Şirketi çok iyi bir konuma getirdi. O da ayrıldı eşinden. Eşi fazla dayanamadı herhalde onun tahakkümüne. Arada bir uğrar yanımıza. Ama dışarıdan verdiği direktifler hiç eksik olmaz. Ne olursa olsun. O da benim canım kardeşimdir.
En küçüğümüz Ayten. Belki de en akıllımız odur bizim. Çok zeki, çok çalışkan biridir. İyi bir işi, iyi de bir geliri var. Eşiyle de çok mutlu. Gelir hal hatır sorar. İhtiyaçlarımızı karşılar. Para bırakır bize. Bunları yaparken çok dikkatlidir. Gururumuzu incitecek hiçbir davranışı olmaz.
Yıllardır hapishane de babam. O hep çok zengin olmak isterdi. Nereden nasıl tanışmışsa tanışmış, karanlık yüzlü, karanlık fikirli arkadaşlar edinmişti. Arada bir bize- bak göreceksiniz çok zengin olacağız çook- derdi. Bazen kaybolur günlerce gelmezdi. Bir gün polisler gelip götürdüler.Babamın-onlar benim arkadaşlarım- dediği insanlar şirketler kurdurup kötü işlerine alet etmişler babamı. İhtirasının ve iyi niyetinin kurbanı olmuştu babam.
Annem hem analık hem babalık yapsa da babanın yokluğu hep hissediliyor. Annem yıllarca bize siper oldu. Aldığımız yanlış kararların sonuçlarını hep göğüsledi. Hayat şartlarıyla, bizlerle uğraşırken de neşesinden de hiçbir şey kaybetmemeye dikkat etti. Çocukları çok severdi. Güzel çirkin, zengin fakir ayırt etmez hepsini- Şirin Çocuk- diye sever onlara hediyeler, paralar verirdi. Çocuklar annemin adını bilmediklerinden – Şirin diyen teyze – derlerdi. Bu daha sonra Şirin Teyzeye dönüştü.
O da yoruldu sonunda. Bu stresli yaşama fazla dayanamadı. Yataklara düştü.
Annemle dayım uzun uzun sohbetler ettiler. Bazen güldüler bazen ağladılar. Dayım vedalaşıp ayrılırken annem sıkı sıkı tembih etti dayıma:
“Sakın otobüste telefonunu kapatma”
ACI YOLCULUK
(Halit kaptan anlatıyor:)
Uzun yıllar otobüs kaptanlığı yaptım. Eskiler hatırlarlar. Bir radyo programı vardı. İstenen parçaları çalarlardı. Programa;
“Sayın sürücüler gözünüz yolda kulağınız bizde olsun” diyerek başlarlardı.
Biz kaptanların gözü hep yoldadır. Ama görünmeyen fark edilmeyen başımızın arkasında da bir gözümüz daha vardır sanki. Yolumuza devam ederken yolcularımızın durumlarını onlar fark etmeseler de biz takip ederiz.
Yola çıktık gidiyoruz. En önde oturan bir yolcumuz çok huzursuzdu. Telefonu hep elindeydi. Arada bir çalmış da duymamış gibi kulağına götürüyordu. Sonunda çaldı telefonu. Hemen açtı. Karşıdaki sesi duyunca öyle bir yürekten;
“Eyvahh” dedi ki. Ağzından çıkan bir ateşti sanki.
“Kaptan… Kaptan…”Dedi. Sonunu getiremedi.
“ Kötü bir haber mi? Kaza mı?”
“ Yanından yeni ayrıldığım kardeşim ablam canım ciğerim…”
Ağlıyordu. Anlamıştım.
“Başın sağ olsun. Sakin ol. 15-20 dakika sonra mola vereceğim. Mola yerinde seni geldiğimiz yöne giden otobüslerden biriyle geri gönderelim.
Öyle de yaptım.
Ölüm gelmiş, yine birilerinin yüreğine ateş düşürmüştü.
Çok olaylarla karşılaştım kaptanlık yıllarımda. Ama o yolcunun yanaklarındaki yaşı, yüzündeki kederi sesindeki o “eyvahhı” hiç unutamadım…
YORUMLAR
Yaşanan hayatların hepsi ayrı ayrı birer hikaye...
Çok etkileyiciydi .. Kutlarım güne yakışan yazınızı.. Selam ve saygılar
Bedri Tokul
Beğeniniz beni mutlu etti.
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla.
Bedri komutanım yazını geç okuduğum için özür dilerim güzel bir anlatımla acıklı bir öyküyü kaleme almışsın tebrik ediyorum.
İleride yazılarımda anlatacağım ne öyküler ne hadiselere şahitim bir keresinde (yazarsam ayrıntılarını açıklayacağım)otobüsü yemek modasına yanaştırdığım anda babası arkadaşım olan tesisin sahibi beni kapıda karşılayarak -abi babanız sizlere ömür,deyince nutkum tutuldu gözlerim donuk donuk bakınca olayı kavramak için düşünürken -abi acilen geri dö meniz lazımmış dedi.
Neyse biz gene arkası yarın diyelim de heyecanı sonraya kalsın.
Kutluyorum seni ayrıca yazıda beni de yaş ettiğim içinde teşekkürler.
Saygılar komutanım.
Bedri Tokul
Senin ihtisas alanına girdim.
Bilmiyorum ne kadar becere bilmişim.
Ama gayem seni de anmaktı.
Selamlarımla...
Halit Kesler
Yazının güne gelmesine sevindim ya bu seçki kurulunda yolculuğu seven biri var galiba benimde ilk yazı güne gelmişti,profil resmimde güzel bir bayan resmi değildi ama.Kaldı ki şiirlerimden sanıyorum altın değerinde düşündürücü mesaj verenler var ama nasılsa değil haşarat böcek alsın bir kaç samimi arkadaşım tarafından beğenildi.
Aslında bu beni daha çok mutlu etmiştir.
Bekle geliyorum komutanım ha birde Sivaslı muavin deli Mesutun sana selamı var 😀😂
Allah gani gani rahmet eylesin
"Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı"
Akıcı, sürükleyici bir yazı ama gücünde acıklı bir öykününde payı var
Çiğ köfte tadı
Nihayet Hocam
Güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
"Çiğ köfte tadı" ne güzel bir benzetme bu !
Teşekkürler.
Selamlar...
Ne diyeceğimi şaşırdım!
Anlattığınız yaşam biçimi çok var ülkemizde.
Kaleminiz lezzet katmış acı ve kedere.
Selam ve sevgilerim Bedri'ye.
Bedri Tokul
Hayat bu.
İstediğin gibi devam etmiyor.
O istediği gibi devam ettiriyor.
Teşekkürler.
Selam ve Muhabbetle...
Bedri Tokul
Yaşamdan bir kesitti.
Olaya yakın olunca insan daha hissederek yazıyor demek ki.
Övücü sözleriniz için çok teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla Hocam.
Merhaba Komutanim, öyle hayatlar yaşaniyor ki her biri bir roman. Yaz yaz bitmez.
Yazmakta maharet isteyen bir şey. Siz bunu başarıyorsunuz.
Kalemin, hayatın ta kendisini su gibi akıtmış sayfaya.
Tebrik ederim. Selamlar.
Bedri Tokul
Hoş geldin sefa geldin.
Benim yazıma bir yorumla geldiğine göre
yakında da bir yazı veya şiirle
bu defterdeki mutena yerini alacaksın demektir.
İyi dileklerin için teşekkür ederim.
Selamlarımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bedri Tokul
Her ne kadar hüznümüzü dağıtalım başka şeyler düşünelim
desek de bu kadar oluyor işte.
Selamlarımla...
Merhaba Bedri Abim. . .
Çok güzel örneklerle yazılmış (yapılmış bir heykel var karşımızda, dikkatle inceleyelim) bir yazı okudum.
Her bölümü ayrı güzeldi. Mesela, benim en çok hoşuma giden taraflardan biri; o zamanlarda bir babanın kız evladına altınım diye tanımlaması.
Her zaman söylerim Bedri Abi, şakası bir yana siz iyi bir yazar olursunuz. Bence bu işin biraz üzerine gidin.
Sevgi ve saygımla.
Bedri Tokul
Hoş geldin sefa geldin.
Benim yazarlığım burada başladı.
Burada da bitecek hayırlısıyla...
Tacettin'in çok sevdiğim bir lafı var.
"Atta hüner çok ta dizde derman kalmadı" der o.
Sonsuz selam ve hürmetlerimle...
Can komutanım, yeminle şuraya gelirken ne tv, ne gazete, ne de internet sokmayacağım diye karar vermiştim...lakin bu edebiyatdefteri bir bağımlılık olmuş hayatımda, dozsstlarım ne yazmış giye araya sıkıştırıp açıyorum...bu yazını da o vesileyle okumuş oldum... hüzünler bitmiyor hayatımızda, hüzün dolu bir yazıydı seninki de... Allah hiç bir hüznü yaşatmasın o koca yüreğine inşallah...selamlar saygılar... KEMNUR (Kusura bakma, benim bilgisayar yok, hanımınkinden yazdım, onun da adını değiştirip kendi adımla giremedim... )
Nurten Paracıkoğlu tarafından 7/22/2016 11:18:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Antalya da olduğunu biliyor, bu yazıyı okuyamayacağını düşünüp
hayıflanıyordum. Şimdi çok mutlu oldum.
Keyfine bak. Antalya'nın tadını çıkar. Sağlığına dikkat et.
Sana ve Sayın öğretmenime selamlar, saygılar
üç kız bir ana
çıkmışlar dama
ağlarlar yana yana
Kurbani Kılıç
(başka eseri yok
varsa da önemi yok) ın eseridir
ve
yazacaklarımı unuttum
https://www.youtube.com/watch?v=Cn4Kj9POHU0
Allaha emanet olasınız
Bedri Tokul
Bundan daha güzel yorum mu olur.
İlgine, katkılarına çok teşekkür ederim.
Sağ ol USTA
İbrahim Çelikli.
DAĞARCIK birikim de paylaştım
https://www.facebook.com/profile.php?id=100012359526907
onur duyarak teşekkür ederim..
Allaha emanet olasınız
saygılarımı sunarım
ülkemizin gündeminde öyle hızlı olaylar oluyor ki.... şaşkınlığımız diz boyu...stresler içinde gündüzler geceleri kovalıyor....yazını okurken yanaklarımdan süzülen yaşlar ilaç gibi geldi....içim boşaldı.... bana bak battal kalem....sen yazmıyorsun kalemin tüm duyularımıza fısıldıyor biliyor musun?????....
Bedri Tokul
Ne zaman bir yazı yayınlayacak olsam uyku tutmaz seni.
Geçersin ekranın başına,
alırsın başını iki elinin arasına öylece beklersin.
İlk okuyanlardan olur, yatarsın.
Uyku tutmaz seni bu seferde yapacağın yorumu düşünürsün.
Sabah ilk işin yorum yazmaktır
Öğrenmenin yaşı yoktur derler.Ne kadar doğru bir söz.
Dostluğu, fedakarlığı, özveriyi, sadakati senden öğrendim ben.
Haa... Birde şunu derler. "Gerçekler teferruatta gizlidir"
Bundan daha güzel bir örnek nasıl olabilir ki?
Acaba ben aynı duyarlılığı gösterebiliyormuyum?
Zannetmiyorum.
Selam sana, saygı sana
Dostum, arkadaşım, gardaşım.
Büyüdük. Anne baba çekip gitti bu Dünyadan. Benim de; anne baba çekip gitti Dünya'dan.
Birden hayatımdan pay çıkarttım daha doğrusu, 4 kardeşiz 4 yas küçüğüm erkek kardeşim, oğlu için bir uyarıda bulunmuştum, incitme, falan yok ve beni çıkarttı hayatından. Sayfayı iki kez okudum. düşündüm durdum ,böyle hastalık veyahut ölümlü günlerde mi, görüşmek kısmet olacak. Bedri bey çok etkiledi yazınız...
Zamanla nasıl değişiyor insanlar, Anne baba ve kardeşlerinle paylaştığın o sıcak yuvada büyüdüğümüz, dönüşü olmayan yıllar, ne çok değerliymiş meğer, dargınlıklar çok yakıyor insanın içini...
Güzel duygusal bir konu...
Emeğe Saygımla...
Oya gedik tarafından 7/22/2016 7:27:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Hatta günler bile. Ne pazartesi eski pazartesi,
ne cuma eski cuma..
Ya Dostlar?
Değişimi ilk onlar başlattılar.
Peşinden kardeş evlat geldi.
Çok şükür bu değişimden bana pay düşmedi.
Huzurlu olayım istiyorsan duygusuz olacaksın.
Bak bakalım nasıl rahat ediyorsun.
Selamlarımla...
Oya gedik
Selamlarımla...
Değerli Abim.
Uzun zaman senden ses çıkmayınca endişelenmeye başlamıştım işin doğrusu. Şimdi oldukça hüzünlü bir yazıyla burada görünce sevindim.
Evet...Yazın oldukça hüzünlüydü ama sen buralardaydın. İçim rahatlamış bir şekilde uyuyabilirim artık.
Selam ve sevgilerimle...İyi geceler.
Bedri Tokul
Bu son olaylar dilimi damağımı, kalemimi kuruttu.
Konuyla ilgili senin yazılarını dahi okumak gelmedi içimden.
İnşallah alınmamışsındır.
Selamlarımla Sayın Hocam.
Güzel bir yaşam öyküsü. Güzel bir anlatım. Bir zamanlardan başlayıp, günümüze bağlanan bir zaman gezintisi. Çok eskiye gitmeden, eskinin esintileri de var.
Kalemine sağlık Abim. İki aydır satır yazmadım bu köşeye. Hani belki de yeniden yazarım. Kal sağlıcakla.
Bedri Tokul
Oralarda o yazıları yazman daha yararlı oluyor.
Evet.
Gel buraya biraz dinlenir, kafanı dağıtırsın.
Aklı yüreği olan her insan gibi çok gerildik.
Öperim o bilge gözlerinden.