YAŞADIĞIM BİR ANIYI AKTARACAĞIM SİZLERE...
Yıl 1997 Balıkesir’in Altınova ilçesinin Salihler altı diyebir semti var,
Orada küçük bir iş aldım,takımlarımı arabama yükleyip gittim.
Çarşıya hayli uzak,yazlıkçıların oturduğu bir belde..
İzmir yoluna takriben 2 km mesafede sahilde sakin bir yer,
Oldukçada yerleşim alanı sitelerle dolmuş hayli büyük yerleşim yeri..
Orada 2 yıla yakın çalıştım,sonra çocuklar durmak istemediler
zorunlu olarak dönmek zorunda kaldım.
Bana kalsa idi oraya yerleşecektim,olmadı kısmet değilmiş demek ki.
2 km uzunluğu,nerdeyse bir o kadarda genişliği var arazinin..
Salihler altı bir köy adınıda bu köyden almış detaylı araştırmadım.
İzmir yolu arazinin tam ortasından geçmiş..
Yol kenarına Benzin istasyonu,bakkallar,kahveler,kasaplar,nalburiye
Lokantalar ne ararsınız ticaret için gerekli işyerleride açmışlar..
Lastik tamircisinin kenarında küçük bir lokanta vardı.
Kurufasulye,Pilav,ciğer,köfte satarda 1,5 m genişliği var yok.7-8 m.uzunluğu vardı.
Yemek yapamadığımız zaman arabası olan çıkıp orda fasulye pilav karnımızı doyururduk.
Birgün baktım hararetli,hararetli birşeyler konuşuyorlar,kulak misafiri oldum.
Lokantanın sahibi diyor ki,arkadaş şuna bak ya (( anana avrat sövüyor biryandan da ))
Kendi yurdumuzda yabancı olduk,şerefsizler geldiler yerlerimizi işgal ettiler diyor.
Tıpkı (( FİLİSTİN’de olduğu gibi..? ))
Lokantamı yıkmak için gene tebligat gönderdiler bana diyor..Lokanta demek içinde
bin şahit lazım..Lastikçinin saçağının altına derme çatma bir yer uydurmuş..
Meğer lokantanın işletme ruhsatı yokmuş,yani kaçakmış..
Bir zamanlar bu dediğim arazi bu lokantacının imiş..Baba ölünce 10 dönüm,
20 şer dönüp bölüp,bölüp satmış..
İzmir’de pavyon kapatır,bir ay bindiği arabaya bir daha binmezmiş..
Cumhuriyetin kurulmasından sonra yunan istandan getirilen göçmenlere
rumlardan kalan malları vermişler..Tabiki yunanistanda da türklerin olan malları rumlara
vermişler..
Bu içimde bir yara oldu..Birgün yine öğlen yemeğini yemeye oraya gittik,
adama konuyu açtım evet dedi..
Peki dedim şimdi sana soruyorum..Bir Allahın kulu gelipte senin araziyin
üstüne bir ağaç diktimi ? hayır dedi..Zorla satış yaptırdı mı ? hayır..
Ne diye sövüyorsun o halde..Baka kaldı..
Ben doğma büyüme TÜRKİYELİYİM senin dedelerin geldi benim yurduma
yerleşti,benim dedem o zaman sövmedi,kızmadı..Biz siz göçmenlere amelelik ediyoruz bak
daha doğrusu kölelik yapıyoruz adalet mi bu dedim..Cevab yok..
Meğerse 1970 de Ecevitin iktidarı döneminde sahiller imara açılmış,o zamanlar
bunlar bu topraklara tuz,kireç karıştırarak ankaraya zirat fakültesine toprak analizine göndermişler
hileli yoldan tarıma elverişsiz diye rapor çıkarttırmışlar..
Mevkinin adı üstünde ALTINOVA kuruağaç diksen yeşerir..
Kendi ülkemizde göçmenler bize yabancılar diye sövüyorlar..
Şu an bulunduğum yerde GÖLCÜK’te GÜRCÜ köleri var..O KÖYÜN halkından başkası
o köden bir karış toprak satın alamaz..
Sahibi satsa köylülerden birileri baskı yapar korkutur,satın alır ama yabancıya sattırmazlar..
Şimdi ben bunları niye yazdım..Hani SURİYELİLERE VATANDAŞLIK verilecek ya en çok karşı
çıkan gürüh bİR ZAMAN BURAYA GÖÇMEN olarak gelenler..
Dünyaya bakarmısınız arkadaş..
Sanki 3,000,000,00 SÜRİYELİ türk vatandaşı olacakmışda..Olsa olsa 300,000 bini bulmaz..
Yok efendi TOKİDEN BEDEVA EV VERECEKLERMİŞ..HASSİKTİRİN GAVATLAR...Onlarda
parasıyla alacaklar,bize neler uygulanıyorsa onlara aynısı uygulanacak bu kadar basit işte..
Durak YİĞİT
YORUMLAR
KİM BU MONŞERLER
"Bin dokuz yüz, yirmi yedi" yılında
"İki yüz bin" #Yahudi,
"Sekiz yüz bin" #Ermeni’ye kimsenin ruhu duymadan
isim-soyisimleri Türkçe’ye çevrilerek Türk kimliği verildi.
Aslında bu pek önemli bir konu değil.
*
Bundan daha can alıcı olan konu şu ki;
#Kripto dediğimiz bu 1 milyon yahudi ve ermeni kitle
hiçbir zaman yırtık elbise giymek zorunda kalmadı.
Hiçbir zaman açlık, susuzluk, yokluk veya yoksulluk çektirilmedi.
Kimisi general yapıldı, ordu idare etti.
Kimisi müdür yapıldı, okul idare etti.
Kimisi başhekim yapıldı, hastane idare etti.
Kimisi hoca yapıldı, cemaat ve tarikatlar idare etti.
Kimisi hâkim-savcı yapıldı,
nice koçyiğitlerin ve mübareklerin canına kıydı.
*
....vs. vs.
Hepsine de Anadolu insanının üzerinde idareci sıfatı verildi.
Tiyatro, edebiyat, müzik, sinema, basın, yayın, gazete,
tv hep onların tekelinde bulunduruldu.
Ve bu kriptolar anıtkabir yollarında sürekli şu cümleyi kullandılar;
"Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız!"
Onlar zeki, bilgili, demokratik, ilerici ve çağdaştılar.
Onlara köpeklik etmeyenler ise
her zaman gerici, yobaz, cahil, karanlık...
Onlar azınlıktı ama gayet zengin ve
şatafatlı bir hayat içinde kendilerini efendi,
bizi ise köle olarak gördüler.
Cümle âlem çatır çatır araba, uçak, silah fabrikaları kurarken,
Bu kriptolar bizi suni başörtüsü sorununa,
suni Kıbrıs sorununa, suni Kürt sorununa hapsetti.
Yiyecek bir dilim ekmek,
bir zeytin dahi bulamaz olduk.
*
Taa ki, 8 Şubat 2018’e kadar.
Bu tarih, her vatandaşın #Soyağacını görebildiği,
Devletin, "Hepinizi tanıyoruz !
Ananızı babanızı, nereden gelip nereye gittiğinizi biliyoruz !"
dediği önemli bir günün başlangıcıydı.
KENDİLERİNDEN OLMAYAN
Recep Tayyip ERDOĞAN öyle dengelerini bozdu ki,
şoka girdiler, neye uğradıklarını bilemediler,
psikolojileri darmadağın oldu.
Kendilerini bu vatanın aslı unsuru olarak gören,
devletin dahi kendilerinden haberdar olmadığını zanneden
soysuzların kıçı kabak gibi açılıverdi.
*
Barolar daha özgür olacak dediğimizde,
tabibler odası kapatılmalıdır dediğimizde,
mimar ve mühendisler odası haddini bilecek dediğimizde
93 yıldır kurdukları kahpe saltanatı ölümüne savunma derdine düştüler
ve düşmanlıklarını alenen yapmaya başladılar.
Siyasette ittifak kuruyorlar...
Sermayede birlik oluyorlar....
Eğitim ve sağlık alanında toplanıp bildiri imzalıyorlar...
Sakın ha, "bunlar kim ?" diye sormayın
vallahi çok gücenirim.
Ağzı olan konuşur. Kervan başı başı alır yürür. Bu ülkede o kadar çok göçmen var ki ne gariptir hep onlar karşı cıkar...ev yönetemeyenler devlet yönetiyor da Şaşırıp kalıyorsun. ..😄...çok okuyan mı bilir çok gezen mi. ..yaşayıp yazacaksın ....Bu yazıda yaşanmış lık. ..selam ve muhabetle