- 782 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHİRLERDE APARTMAN HAYATI ÜZERİNE..
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Allah katında en sevimli olanınız, ahlâken en güzel olanınız ve halk ile de güzel geçineniniz, onlarla ülfet edip, onlardan ülfet göreninizdir. Allah katında en sevimsiz olanınız ise, insanlar arasında laf getirip götüren ve böylece kardeşlerin arasını açan, temiz ve iyi insanlarda da kusur ve ayıp arayanlarınızdır.” (Taberani rivayet etmiştir)
Yine buyuruyor ki: “Kendisinde şu üç haslet veya hiç değilse (bu üçten) biri bulunmayan kimseye siz de asla değer vermeyiniz.
İsyandan, günahtan kendisini çekip çevirecek, Allah korkusu bulunmuyorsa. Kötüye ve kötülere karşı kendini susturacak veya susmasını bilecek bir hilm, bir olgunluk yoksa. İnsanlar ile iyi geçinmesini sağlayacak güzel bir huy/ahlâk yoksa..." (İmam Gazali, İhya Tercümesi, C. 3, S. 119) ’’
Yine Veheb ibni Münebbih Hazretleri anlatıyor:
Şeytan bir âbide yol arkadaşı oluyor. Ve yol boyunca onu saptırmaya çalışıyor. Muvaffak olamayınca, “Ben insanoğlunu hangi hilelerim ile dalalete düşürürüm, sana anlatayım mı?” diyor. O âbit de: “Anlat” deyince. Şeytan: “İnsanları ya üç şeyle veya onlardan biriyle dalalete düşürüm” diyor ve onları sayıyor:
Cimrilik: İnsanoğlu cimri olunca, ben onun kalbine vesvese verir, malı ne kadar çok olursa olsun ona az gösterir ve böylece onu mali mükelliyefetleri yerine getirmeyen bir kimse yaparım.
Hasetlik: Onu insanlara, komşularına, haset ettiririm. Haset de, haset eden bir insanı, çocuğun oyuncakla oynadığı gibi oynatır. Biz de onunla oynarız. Hatta böyle bir kimse, yaptığı dualar ile ölüleri diriltecek kadar bir makama bile yükselse, bizim ondan en ufak bir endişemiz olmaz. Yeter ki onda, mü’min kardeşlerine karşı haset etme damarı ve hastalığı var olsun. Zira hasetçi, yaptığı bütün amelleri bir kelime ile yıkar, yıkabilir.
Sarhoşluk: Tıpkı bir çobanın koyunları güttüğü gibi biz de sarhoşu istediğimiz yere ve tarafa çeker-götürür, güderiz. (Tenbihü’l-Gafilin Tercümesi, C. 1, S. 228)
Halis Ece merhum..
***
’Apartman, birden fazla ailenin kendilerine ait birimlerini paylaştığı bir konut biçimidir.Apartmanın başlangıcı yeni değildir.Antik Roma’da böyle kiralık yapılar vardı.
Ortaçağ biterken Kahire’de bu tarz katlı yapılar mevcuttu.15. yüzyılın ilk yarısından başlayarak Edirne ve İstanbul gibi Osmanlı metropollerinde de vakıflara ait kiralık dizi odalar bulunuyordu.
Çok sayıda ailenin aynı yapıyı bağımsız odalar ve ortak sağlık donatılarıyla paylaştığı bir barınma formatıydı bu.18. yüzyıl İstanbul’undaysa, hiç örneği kalmamakla birlikte, varlığı dönemin resmi belgelerinden öğrenilen,her katı bağımsız olan,ayrı mutfak ve tuvaleti olan konutlar mevcuttu.
Kırsal kesimden kente göçün hızla arttığı günümüzde, şehirlerdeki nüfus artışı ,barınma sorununu da beraberinde getirmiştir.
Tek katlı, bahçeli, müstakil evler yerini hızlı bir biçimde ,apartman dediğimiz çok katlı kollektif yapılara bırakmıştır. İçinde en az 8-10 ailenin, kendilerine ait dairelerde yaşadığı bu yapılar şehirlerin tipik görünümünü oluşturmaktadır.
Apartman " denilen bu çokkatlı binalarda ortak yaşam alanlarının fazla olması, bir takım kuralları gerektirmiştir.En önemli kurallardan birisi ,apartmanın ortak giderlerinin finansmanı olarak toplanan aidattır.
Herkesin bu ücreti zamanında ve tam olarak yatırması gerekmektedir.Binanın ortak yaşam alanlarının temiz tutulması da önemli bir kuraldır.
Apartmana çöp atılmaması, duvarların boyasına dikkat edilmesi, dairelerin çöplerini zamanında çıkarmaları gibi kurallar, beraber yaşamanın gereklerindendir.
Gürültü de pek çok apartmanda sorun olabilmektedir.İnce bir duvarın ayırdığı dairelerdeki en küçük bir ses bile yan dairedekiler tarafından duyulmaktadır.
Dolayısıyla yüksek sesle dinlenen televizyon, müzik seti; gece geç vakitlerde çalıştırılan çamaşır ve bulaşık makinaları ya da bazen haşarı çocuk gürültüsü, apartman sakinleri arasında büyük tartışmalara ve anlaşmazlıklara neden olabilmektedir.
Gürültü çıkarabilecek bir diğer unsur da hayvanlardır.Apartman yaşamı, evinde hayvan beslemeyi sevenler için her zaman uygun olmamaktadır. Özellikle köpekler apartman yaşamına uygun değildirler.
Müstakil evlere göre, apartmanların hırsızlara karşı daha güvenli olduğu kanısı son yıllarda biraz azalsa da, komşular arası iletişimin sağlam kurulduğu kollektif yaşam modelinde, güvenlik için alınan tedbirler gerçekten etkilidir.
Pekçok insan kendisini ancak bu tarz bir apartmanda yaşarsa güvende hissetmektedir.’Bilgisayarıma apartman nedir diye yazdığımda sadece bir pencereden bu bilgilere ulaştım...
***
Apartman bize sonradan gelmiş Batı Kültüründen geldiği söylenen bizim aile yapımıza uygun olmayan bir yerleşim tarzı.Büyük şehirlerde arsaların azalmasından dolayı mecburen bu türden binalarda oturmaya mahkumuz bir bakıma..
Yoksa kim ister yukarda birisinin olmasını,konuştuklarımızı başkalarının dinlemesini,kızımıza ailemize birilerinin göz gezdirmesini..
Eski adamları getirip mezardan kaldırıp gösterseler bu dinsizler bu donsuzlar nerden türemiş,İstanbulu Bizanslılar tekrar ele geçirmişler diyecekler neredeyse..
Düşünsenize size yaşam tarzı dini giyim kuşamı hiç benzemeyen anne babasına saygı duymayan Huzurevine anne babalarını terkeden gavur müziği dinleyen komunistlerle aynı çatı altında yaşamak zorunda kalıyorsunuz.
Yolda görseniz selam verilmez bunlara denilecek dinden diyanetten uzak gayr-i müslim vatandaşlarla İstanbul’da İzmir’de birarada kalıyorsunuz.
Ahir zaman fitnesi dedikleri bu işte..Komşusuna kapı açmayan hasta olduklarında gitmeyen ölüsü olsa kapıda gördüyse toprağı bol olsun diyen bir Alman’dan İngiliz’den farksız bir yaşam tarzını benimsemiş çocuklarına İslami terbiye vermeyen ailelerle bir arada yaşıyorsunuz...
20 seneyi devirdik apartman kültüründe hiç bir şey anlamadım desem yalan olmaz..Mecbur olmasam bir dakika durmam bu canlı canlı girdiğimiz bu tabuta benzer katlı evlerde..
Kimse kimseden habersiz kim oturuyor belli değil hayt desen huyt deyip kafana yumruğu geçirecek görgüsüz aptal bir o kadar da saygısız insanlarda gördüm komşusuna ikram eden hastalandığında koşup gelen yemeğinden ikram eden iyi insanlarla da bir arada oturdum.
Aidatmış tadilatmış çatıymış onlar ikinci üçüncü planda gelir.İnsanlık ölmüş apartmanlarda ama kimse farkında değil..Şu kanıya vardım aynı değerleri paylaşıyorsanız hanımı hanımınıza kızı kızınıza oğlu oğlunuza benziyorsa ekonomik durumunuz birbirine yakınsa orada iletişimde var gidip gelme de var saygıda var huzur da var.
Yok sizinle ortak yanları olmayan yeni yetme gençler çalışan aileler varsa oğlu oğlunuza kızı kızınıza babaları babanıza benzemiyorsa çekeceğiniz var..İnsan oğluyla kavga eder ya komşunuz oğlunuzun yaşında hayt desem huy diyecek bana vuracak saygıdan bi haber insanlar..
Hergün biriyle kavga ederse hergün otopark yüzünden komşusunu rahatsız ederse hergün tepenizde gürültü yapan birisi olursa geçim olur mu?Eskiler ev alma komşu al diye boşuna söylememişler..
Bazı apartmanlarda kurallar vardır ama kimse uymaz.Çöpü adam beş dakika önce çıkarsa kapının önüne no’lur?
İnsan bu yüzden komşusuyla kavga eder mi?Ben bu adamlarla neyi konuşacağım ben bunlarla biraraya gelip hangi meselelere çözüm bulacağım?Ya da apartmanın otoparkına ben girerim sen giremezsin boş alanlara ben eşyalarımı koyarım sen koyamazsın olur mu?...
Apartman yöneticiliği yaptım yıllarca kapalı tuttuğum sığınak benzeri alanın kapısını kıranı da gördüm çatıya dairemin üzerine depo yapanı da gördüm bazı alanları düğünde bayramlarda sadece ben kullanacağım diyeni de gördüm.
Çatıya izinsiz günej enerjisi konulur mu çatıya çanak anten konulur mu?Hani komşusu razı olmadan insan cennete giremezdi?
Hani komşuyu o kadar anlattı ki Cebrail as. bana nerdeyse komşusu ölünce komşuları ona mirascı olacak zannettim diyordu Hz.Peygamber as..Bunlara benzer durumları daha önceki yazılarda anlatmaya çalıştım..
Apartmanda dargın ,herkes birine, Herkes kara diyor, ak dediğime, Ben görmedim var mı, mutlu bir kimse, Apartman işkence, bir hapishane.
Koyma ayakkabını,kapının önüne, Çıkart çöpü hemen,vakti gelince, Merdivende asla, sigara içme, Apartman eziyet, bir hapishane.
Aşağıda okusak ,güzelce Kuranı, Olur mu şimdi bu,okey oynamalı, Halbuki herkesten ,kabul görmeli, Apartman gönüllü, bir hapishane.
Parayı soran yok, harcarlar bir yere, Tamamda ayda bir, olsun sergile, Bilelim paramız, çok emin ellerde, Apartman işkence, bir hapishane.
Güven yok bitmiş, artık burada, Sanırım arkamdan, konuşurlar bana,Kalbim çok bozuldu,bunca yıldan sonra, Apartman sıkıntı, bir hapishane.
Komşu nasılsınız, isteğin var mı, Şöyle yapacağız,nasıl uygun mu, Bir kişi istemezse, o yapılmaz ki, Apartman gönüllü, bir hapishane.
Üç beşi birlik olmuş, çevirir durur, Karar oldu bitti hemence yazılır,Ya Allah nidası, arşdan duyulur, Apartman işkence, bir hapishane.
Ölsem cenazem,kalır günlerce, Hasta olsam bir kez, sormazlar bile, Yaşarken girdim ben, bu süslü kabire, Apartman eziyet, bir hapishane. ..
Ölsek kimsenin bir haberi olmaz kimse kapınızı çalmaz arayan soran olmaz komşular duymaz inanın..
Bir teyze ölmüştü de kaç gün sonra çocukları kapıyı zorla kırarak kadının cenazesini çıkardılar bir kaç apartman ötemizde..
İnsan yaşarken canlı canlı kabire girer mi giriyor hem de 300-400 bin lira parayı dişinden tırnağından artırarak giriyor.
İlk günler seviniyor müstakil evlerden gelenler akrabaya eşe dosta hava atıyorlar bak biz yüksek katlarda yaşıyoruz diyerek.Allah canını almasın yüksek katta oturma da, yüksek şahsiyetli adam ol, erdemli adam ol kibir kibir nereye varacak bu işin sonu..
Babasının necaset deliğinden çıkıp anasının necaset deliğinden dünyaya gözlerini açan sonunda leş olacak olan,leşleri kabul eden toprağın altına girip de hayvanatın üzerinde necasetini boşaltıp da üzerinde otlar bitecek insanoğlu sen hala neyin kibrini taşıyorsun?
Mezarlıklar kibirli insanlarla dolu niye gidip bakıp da ibret almazsın?Yoksa sıranın bir günde sana geleceğini duymak bilmek görmekten korkuyor musun?..
***
Apartmanları ve Yöneticileri kategorize edebiliriz:
Birinci grup eski beş altı katlı apartmanlarda oturanlar hemen içlerinden birisini Yönetici olarak seçmek zorundadır yoksa işler ilk aydan sonra yürümez çöpler yığılır, kimse götürüp atmaz ortalık pislikten geçilmez.
Bu uygulama bu mutevazi apartmanlarda sırayla yapılır, gönüllülük esasına dayanır.
Güvenilir bir hacı amca,camii hocası veya öğretmen seçerler hemen paramız da evimizde hem temiz hem de sağlam ellerde olsun isterler.
Sırayla kurayla ev sahipleri bu işi huzurhakkı veya aidat parası almadan üslenirler.Öyle kiracıya ve de güvenilmeyen tiplere nedense bu işi vermezler.Bir kaç sene yöneticilik yapar, ödemeleri zamanında yapar paraları toplar ya da ayağına getirip verirler.
Burda huzur olur bir araya gelinir ortak işler kolayca yapılır.Komşular birbirine gider gelir bayramda hastalıkta ölümde aile gibidir böyle yerler..
Aidatını ödemesini geciktiren olursa da vermeyen asla olmaz.Çünki burada aynı gruptan insanlar ya baştan ya da sonradan komşu seçerekten bir araya gelmişlerdir.Kooperatif tipi konutlar genellikle böyledir.
Bir de yapan müteahhit paradan evvel komşuluğu düşünerek aynı görüşten insanlara ev satıyor ise burada geçim olur.Kiracı sayısı fazla olan sitelerde geçimsizlik illa olur.Herkesin görüşü farklıdır da ondan..
Bu binalarda evini satan ya da yabancıya kiralayan olursa sorunlar başlar.Eşek arıları gibi ortaya sokan ısıran arılar girerse olacağı budur...
***
İkinci grup biraz daha büyük yirmi otuz üyeli ve birkaç binadan oluşan apartmanlarda sırayla yöneticilik yapılamaz.Aidat vermeyen, kömür parasından muaf olan yönetici tipleri burada vardır.
Küçük çaplı para alanlarda vardır.İlk ay toplantı yapılır insanlar gruplaşmışlardır.Hemen içlerinden uyanık olanlar gruplaşır, beraber ev almışlardır.Ailecek gidip geliyorlardır.Ağızları iş yapan idareci uyanık tipler vardır.
Yada sorunlu üst kattta oturanlar çatıyı iyi korumak için hemen yöneticiliğe soyunurlar..
Kafamıza göre bir yönetici seçelim, apartmanı istediğimiz gibi yönetelim.Arabamıza otoparkta park yeri önceliğimiz olsun,işleri yapmakta sözümüz geçsin,apartmanın bağımsız alanlarından düğünde Kurbanda hep biz yararlanalım derler.
İnsanlık adamlık erdem empati-iyi komşuluk geri planda kalır.Hayt huyt yakarım, yıkarım, ayağımın altına alırım der diğer sakinleri ezer geçerler..Aidat vermezler yakınları da kızı oğlu damadı da aidat vermezler.
Nerden biliyorsun kırk senedir işin içindeyim bizzat yaşadım gördüm oradan biliyorum.
Hesabı kitabı kimseye göstermezler ki işin aslı esası anlaşılmasın.Para hesabını sadece bunlar ve yakınları ortakları bilir.Veren verir vermeyen geç verir bazısı da hiç vermez kimselerde onun vermediğini bilmez.
Kapıcı apartmanı mahkemeye verdi.Benden üç sene evvelki yönetici toplamış parayı adamın tazminatını vermemiş.Elinden bir kağıtta almamış.Adam azılı bir avukata vermişti.
Dört apartmandan oluşan sitenin birinde de ben yöneticiydim.18 daireden altısından ilk ay parayı toplayıp eski yöneticiye verdim.Ertesi ay bir kez daha öbür ay bir daha aynı kişilerden para toplayıp İcraya yatırdılar.
Veren veriyor vermeyen git eski yöneticiden al diyor bir de küfür savuruyordu.Allah aşkına bu adamlar akan sıvaları dökülen benim altıncı katttaki dairemin üzerini yaptırırlar mıydı?
Alacağım hakkım olsun.Ahiret bunun için var.Siz namaz kılıp orucu iyi tutun Efendiler!! Vallahi ahirette mahşerde yakanızdan tutmazsam namerdim.
Kömürün kötüsünü getirip yıkarlar.Sen hemen anlaşmalı yerden eylülde alırsın kömürü, bazıları mayıs gelince en kötüsünden alır bıraktırır.Yöneticiye yakın tipler akrabalarıdır bunu yapanlar çoğunlukla..
Yapılan harcamalar bunların insafına kalmıştır.Kimse bu yöneticileri denetleyemez hiç kimseye derdinizi anlatamazsınız.
Her şey bu adamların insafına kalmıştır.Eviniz basıp hakaret ederler kurala uymayan kiracıyı kovarlar,arkanızdan kötü haberleri şerefsizce, namussuzca yayarlar.
Yani sizi sistemin dışına atarlar.Uyarsan böyle uymazsan defolup git derler.Evin önündeki apartmanın içindeki otoparkı vahşice parsellerler.Yöneticiliği yıllarca kimseye bırakmazlar kendi yandaşlarıyla gül gibi geçinip giderler.
Bunlar hacı hoca dindar dinsiz olmuş farketmez.Değil miki kendilerinden para çıkacak masrafa yanaşmazlar.Avukata mahkemeye gitsen hemence zamanla çözülür ama artık o binada rahat yaşatmaz sizii bu adamlar.
Çatı akar yapmazlar, çatıya çıkıp kiremitleri kırarlar, eşyaları varsa çatıda kaldırıp atarlar ya da sizikileri çalarlar.Çatıya koyduğum eski sobamı, borularımı, fazla kapılarımı ve şofbenimi kim çaldı bulamadım bir türlü..
Diğer apartman sakinleri bunlar şerli adamlar,bunlar belalı aman başımız belaya girmesin diye sineye çekerler.
Beş vakit namazın sonunda bunu reva görenlere bedduaya dururlar.Zehir zıkkım olsun da derler Allahım gülerek yedirmesin derler,ne derlerse dilleri neye dönerse onu derler..
Allahım sana havale ediyorum sen hesabını gör derler.Bu türden düğünde, bayramda, cenazelerde,binalarda gidip gelmeler vardır, ama dedikoduda vardır şöyle yapan biri varmış gibisinden yani gruplaşma başlamış insanların birbirine güveni azalmıştır.
En kötü senaryoyu yazdım, buna benzer binalarda kaldım, buna biraz yakın durumları yakınen yaşadım..Çevremde o kadar çok ki eş dost sohbetlerinde duyduğum senaryoları yazdım hikaye değil yaşanmış gerçekler bunlar..
Çoğunluğu iyi olsa da böyle kötü apartman yöneticileri ve kötü komşular her yerde vardır...
***
Yukarda Hacı Baba, şu an belki secdede, Aşağıda komşumuz, birasından çekmekde, Bahçede oğlan kıza,bakıp gözü dikmekte, Apartman mı bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
Birisi çok zengindir, biri de çok fukara, Herkesler hep dengine gider apartmanlarda, Gürültü kavga nizah,bitmez boldur burada, Komşular mı bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
Gizlice çekermiş , alttaki komşu kafayı, Olsun zararı yok ki, kendi çeker zararı, Azab-ı İlahiyi, çeker mi ki günahı, İçenler mi bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
İlla da dediğini, yapmaz ki Yönetici, Katı kurallar keser,olan muhabbeti, Kalbimiz çok bozuldu, dayar döşer evi, Yönetim mi bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
Katı kural, katı karar bu bizimkisi,Kalplerimiz bozuldu,yorgun bir kuş gibi, Kapitalist sistemin,bize bu getirisi,
İnsanlar mı bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
Heyhat! Komşumuzu , dinlesek bizler şimdi, Geçti güzel ömrümüz, sanki bir günmüş gibi, Para pul vermiyor ki,geçen ömrümü geri, Zamanlar mı bozuldu,acep bilmiyom kardeş.
***
Üçüncü grup Park,Şehir,Kent adı verilen büyük sitelerde Yönetici yoktur, Yönetim Kurulları vardır.
Apartman sakinleri ilk ay toplantı yaparlar.İçlerinde mühendis, doktor, avukat, öğretmen, sağlıkçılar gibisinden kelli felli uyanık bürokrat,idarecilik yapmış tipler vardır.
Laf yapanlar çok olduğu gibi işi bilen ve yapanlar da çoktur.Karar almayı kural koymayı önceden oturdukları binalarda staj yapmış oldukları için de pek zorlanmazlar.
Yönetim Kurulu hemen kararları alır, uygulamaya sokar.Yönetim Kuruluna epeyce bir miktar Huzur Hakkı denilen maaş verilir.Bunlar aidatta vermezler ayrıca..
Aidatını ödemeyen pek olmaz olursa da gecikme zammı konularak avukat- icra-mahkeme marifetiyle tahsil edilir.
Güvenlikçi kapıcılar derken aidatların miktarı da biraz fazlalaşır haliyle..Birinci gruptakiler 30 tl,İkinci gruptakiler 50-80 tl.Üçüncü gruptakiler 200-300-500 tl.aidat verirler.
Ankara İzmir ve İstanbul’da 1+1 rezidans dairelerde aidat parasının kirayı yakıtı geçtiği vaki olmuştur.Yönetim rezidansı yapan müteahhit olunca olacağı budur.Oralarda ancak parasının hesabını bilmeyenler yüksek tabakadan olanlar oturabilir.
Binanın tadilatında hiç sorun olmaz, güvenlik iyi olur ama bu faturaya yansır..Bazı bu türden binalarda son zamanlarda dışardan Yönetim Kurulları oluşturulmaktadır çoğunlukla da hukuk büroları,avukatlar ve muhasebeciler tarafından yönetilmektedirler.
Bu binalarda insanlar aidatı vereni düşünmezler birbirine saygılı olurlar,kuralları kabullenirler.
Sadece farklı yapıda insanlar bulunduğundan birbirine gitme, hasta ziyareti, taziye kesin olarak toplu şekilde yapılamaz.
Gruplaşan insanlar başka apartman ve sitelerde oturan yakınlarını komşu olarak kabul edip, bu apartmanda kimin oturup kimin oturmadığını bile bilmezler.Asansörden girip çıktıkları içinde ölen olsa bir hafta bir ay sonra bile duyamazlar..
Bir dördüncü grup apartman siteleri var ki bunlar tamamen yapanlar tarafından işletilen sistemler.
Devremülkler 1+1 evler içinde bir çok sosyal tesislerin de olduğu tesisler..Buralada aidatların yüksek olduğunu neredeyse kira kadar hatta ondan daha yüksek aidatlarında olduğunu basından takip etmekteyiz.
Buralar size bize göre değil gençlerin iş çevrelerinin siyaset adamlarının rağbet ettiği ultra lüks konutlar..Boşuna çenemizi yormayalım.Zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler..
***
Vallahi o kadar insan gördüm asla ölürken hakkını başkasına helal etmiyordu.Nasıl etsin ki öbür tarafta hak lazım sevap lazım.Benim cennete gideceğim garanti olsa bütün yakınlarıma komşularıma hakkımı helal ederim.Belli değil.
Haydi annem babam hakkını vermez helal etmez ise cehennem ateşinde yanarsam diyen çoğu insan hakkını bu dünyada ölmezden evvel helal etmeden öte taraflara bir bir gittiler.
Bana sorarsanız ben de aynı kanatteyim.Annem le babamla iki kardeşimle ölmeden önce helalleşemedim birden gittiler öbür tarafa..Bana hakkını helal et diyenlere dilimin ucuyla tamam desem de içimden helal etmem asla.Dua ederken bile üzerimde hakkkı olanlara bana haklarını helal etmeleri kaydıyla hediye ediyorum derim.
Eskiden hemence helal ederdim.Hakkımı yiyenlere de beddua ederdim.Okuduğum bir Hadisi Şerife göre beddua eden bu dünyada ondan hakkını almış ödeşmiş olurlarmış.Bunu öğrendikten sonra beddua etmemeye çalışıyorum.Hakkımı ötelerde Mahşer Meydanında alacağım diyorum.
Beddua ettiğim insanların başına olmadık haller gelmedi değil bedduam inanın yüzde yüz tutuyor bunu gördüm.Birde beddua edilenlerin hem bu dünyada hem de ahirette perişan olduklarına inanıyorum.
Yöneticilik yapanların sonu da eğer hak yedilerse iyi olmuyor.Bunca milletin ahı tutuyor.Kızı ayrılıyor.Çocuğu sakat doğuyor.Çocukları ortada kalıyor.Hepsinin nedeni ah almak ve hak yemek..
Eski oturduğum evde yöneticilik yapan arkadaş ile bir kaç komşu ben evi sattıktan sonra bana hakkını helal et diye geldiler.Komşularla alakalanmadım ve kesinlikle ahirette davacı olacağımı söyledim.
Üç yıllık kira ve evimin aşağı fiyattan satıldığı gerekçesiyle kabarık bir rakamda parayı bu dünyada getirmez iseler ahirette on parmağımın yakalarında olacağını alamaz isem sevaplarına ortak olacağımı belirtip evden çıkardım.
Evimin çatısı akmış odalarda sıvalar dökülmüş ve kiraya veremediğim evimi değerinden aşağıya satmak zorunda kalmıştım.Komşuluk asla bu olmamalıydı.
***
Son devir dersiamlarından Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyye-i Müceddidin kolu silsilesinin 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri anlatıyor:
“Evlatlarım! Bizim evin karşısında bir adam vardı (komşumuzdu). Vefat edeceği zaman mahallenin muhtarını çağırtmış ve ona: ‘Ölünce beni yıkamayın ve namazımı kılmayın’ diye vasiyet etmiş.
Fakat ahir zaman fitnesi olan bizim cami imamı ömründe bir defa bile alnını secdeye koymamış olan bu adamı bizzat kendisi yıkamış sonra da namazını kıldırdırmıştı...” Böyle komşulara da dikkat!
Ve yine dikkat: Rasûlüllah Efendimizin zahir ve batınına hakkıyla ve kemaliyle varis olan böyle bir bir zatın ateist bir komşusu... Ne tuhaf değil mi? Demek ki başlıkta ifade etmeye çalıştığımız gibi, komşu ateist de olabilir, ateist komşu da… Önemli olan, komşunun her türlüsiyle -İslâmi ölçüler dâhilinde- geçinmesini bilmek, geçimsiz olmamak.
Özellikle günümüzde aynı site, aynı apartman… kısacası aynı çatı altında her nevi inanca sahip ya da inançsız insanlar birarada bulunmuyorlar mı? O halde İslâm’ın komşuluk hukukiyle, ahlâki düsturlarıyla alakalı hükümleri, içinde bulunduğumuz devirde çok daha büyük önem arz etmektedir.
Mahut imamın, o kişinin cenazesini yıkayıp namazını kıldırması ise ayrı bir mesele, farklı bir durum… Aslında bu noktada yapılacak en doğru iş, -hem İslâmi hem de insani açıdan- kişinin vasiyetine uymaktır. Aksi takdirde vebali muciptir.
Halis Ece merhum..
***
Son olarak hem tüm yöneticilere benden bir mektup var..
’Ey Yönetici Kardeşim,arkadaşım,
Yöneticilik görevi kendisine verilen Muhterem ve Muhteşem arkadaşım,nolur kendi evin gibi ,kendi cebinden çıkıyormuş gi harcama yap ve yönet apartmanımızı..
Yöneticilerle ilgili bir çok Hadis-i Şerif var.Yarın her yönetici ellerinde dosyaları olduğu halde mahşer meydanına getirilecek ve yönettiği insanlar da orada olup Allahın huzurunda hesaplaşacaklar.
Ahirette mahşer meydanına o apartmanda birbiriyle hak- hukuku olan bütün kişiler getirilir.Herşey tek tek incelenir gözden geçirilir.Bir milim bile haksızlık olmadan hak sahipleri birbirinden hakkını orada alır.
Yöneticiler tek tek hesaba çekilir.Haksızlık varsa cezası haklısına ödetilir.Paranın geçmediği yerde sevaplarını hak sahiplerine vermek suretiyle imanı varsa cehennemde o kadar yanarak, yoksa da ebedi cehennemde kalarak o da temizlenmiş olur.
Bir lira bile hak yemiş olsa, binlerce rekat namazı orucu onu kurtarmaz orada.Haklılara hakkını ancak sevaplarını vererek ödeyebilir.
Bir kişiyi yöneten de binlerce insanı yöneten de aynı ..Hz.Ömer ra. gibi bu insanları gözetin, hizmet edin yönetmeyin buyurmuştur..
Parayı kendi paranızmış gibi harcayın derim.Bir kuruşu size vermeyeceklerini ahirette yakanızdan tutacaklarından emin olun..
Etmez hiç kimse hakkını kusura bakmayın,İlahi Mahkemede hesap görülmedikçe asla etmez .Yapılan işlerde hakkı gözetin, sakın eşe dosta yakınlara yaptırıp bizi zarara sokmayın..Hakkınız neyse onu alın, yapmak istemiyorsanız bırakın bir yapan bulunur elbet ortada kalmaz.
Herkesten aidatı mutlaka alın kural neyse onu uygulayın.Eşe dosta sakın iltimas yapmayın onun vermediği para diğerlerinin fazla vermesi demektir bunu bilesiniz..Kimseye borç takmayın borcun hesabını biz değil parayı elinde tutan sizler verirsiniz ahirette huzuru ilahide bilesiniz.’
Hayat devam ediyor bir anlamda..Bazı insanlar üç günlük dünya için kemik görmüş kelpler gibi dünyanın malına, arabasına, hatununa gönül bağlayıp ebedi hayatlarını tehlikeye atıyorlar..
Hiç bu dünyadan bir gram malı götüren olmadığını bile bile...Bir çok cenaze yıkanırken kefen biçilirken yanında bulundum, hiç birisine kefen yapmadılar ve yanına bir şey de koymadılar.Olmaz ki dünyanın dinimizin kuralı bu..
Geçmişte firavunlar, zengin soylu kimseler mezarlarına altın gümüş süs eşyalarını koymuşlarsa da sonradan mezarları açılarak yağmalanmış o değerli ziynetleri yine dünyada kalmıştır..
Öyleyse değer mi insanları kandırıp haksız yoldan servet biriktirmeye..Komşularının tek kör lirasını gaspedenden daha haktan nasipsiz, ahlaksız insan olamaz.Hırsızlığın en adisi komşularının parasını gaspeden çalandır demişler.
Değer mi senin olmayanı alıp da senin en değer verdiklerine rızık olarak verip onların ahiretlerini de berbat etmeye..
Sonradan iş işten geçiyor bir ayağı çukura girince insan pişman oluyor ama bu pişmanlık fayda getirmiyor.
Ölen ölüyor giden gidiyor kalanlar malın sahibi oluyor..Kalanlar zevkle o malı yerken ölenler mezarda mahşerde hesabını vermek durumunda kalıyorlar..Değmez inanın buna değmez..’’
Bu yazdıklarımın muhatabı bunu hakeden apartman sakinleri ve Yönetici tiplerinedir.İşini hakkıyla yapana,komşu hakkına saygıda kusur etmeyenlere hayır duadan başka diyeceğimiz olmaz.
Biz de bu şehirde bu ülkede yaşıyoruz.Apartman yaşantısıyla alakalı neler duyuyor neler işitiyoruz.Bütün bu yazılanlar bunların birikimidir.
Henüz Batılı olmadık.Bizim insanımıza kural kanun olacak.Yoksa kuralı da kanunu da kendisi belirler ve de bunun adı Orman Kanunudur.
Yazılarımda sürç-i Lisan ettimse Dostlar affola..
04.07.2016//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.