- 751 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DAĞ ÇİÇEKLERİMİZ: KADINLARIMIZ
Cemreler düşüyor bir bir. Toprağa, suya, havaya. Derken yeryüzüne hayat geliyor yeniden. Ölümden sonra diriliş misali diriliyor doğa. Dağların narin çiçeği çiğdemler gösteriyor önce kendini. Cılız göründüğüne aldanmayın. Sert toprakları delerek başını gökyüzüne uzatır. Kadınlarımızı hatırlatır bana. Ne kadar narin görünseler de bir o kadar güçlü Anadolu kadınlarımızı.
“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız”
Kız olarak doğmanın ezikliği damarlarına kadar hissettirilmiştir. Kıymeti hayvandan sonra gelen kızlarımız… “ Neden hep ikinci planda kalıyorum?” sorusunu sorabilecek cesareti çoğu kez bulamayan kızlarımız… “Okusa ne olacak, kocaya varmayacak mı, masrafa ne gerek var?” sorularının muhatabı kızlarımız… 14-15 yaşlarına geldiğinde namus korkusuyla evlenmeye zorlanılan kızlarımız… Oyuncak bebekle oynama yaşında, kendi bebeğini büyüten kızlarımız… Artık bu zamanda kaldı mı böyle şeyler diyenler, yüzlerini sadece şehirlere çevirmişlerdir. Prensesler gibi büyütülen orkide narinliğindeki kızlarımızı görürler onlar. Evet, üzgünüm ki hâlâ bu zamanda dağ çiçeklerimiz var. Her türlü zorluğa rağmen boynunu bükmeyen dağ çiçeklerimiz…
“Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran,
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır.”
Kimine göre ayaldir, kimine göre vebal. Kimine göre her işe koşturan hizmetçi, kimine göre kaşık düşmanı. Her zaman itaat etmesi beklenir kendisinden. İtaatsizliğin sonu ise… Narin çiçeği kırmak kolaydır. Kadınlarımızın lâl dilleri ninnilerde çözülür sadece.
“Ninni de ninni demekten
Ben kesildim yemekten
Hastayım annem yürekten
Doktor gelsin frenkten
Ninni benim yavruma ninni
Ninni benim kuzuma ninni”
Dağ çiçeklerimiz; Anadolu kadınımızdır, analarımız, demir ninelerimizdir. Çuvalda kalan son buğday taneleri gibi kıymetlidirler. Şanlı tarihimizde Şerife Bacı, Nene Hatun… vatanımız için savaşmışken Allah’a şükürler olsun ki demir ninelerimiz hâlâ var. Eşe Eğerci örneğin. Hakkari’de 15 yıl önce şehit olan oğlu için ödenen tazminatı ve maaşı biriktirip, okul yapılması koşuluyla bağışlayan, elleri, ayakları öpülesi Eşe Eğerci. Eşe anamız gibi birçok demir ninemiz, adları bilinmese de vatan için çalışırlar. Seferberlik zamanında pusatlarını kuşanıp kadınlara komutanlık yapar onlar. Bacıyan-ı rum teşkilatının devamı niteliğindedir. Vatan, hiç yaşamamış gibi adları bilinmeden ölen Anadolu kadınlarımıza minnettardır.
Cemreler düşüyor bir bir. Doğa canlanıyor yeniden. Dağ çiçeği çiğdemler misali kadınlarımız da hayatımıza bahar getiriyorlar. Onların sizlerden istediği çok şey yok aslında. Sevgi ve saygı yeterli. Sanırım bu kadarını da yapabilirsiniz.
Özlem ÖZTÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.