DOĞMAMIŞ BEBEKTEN MEKTUP
Mardin Midyat’ta annesiyle birlikte şehit düşen doğmamış bebeğin ve bu hain saldırıda yaşamını yitirenlerin yüce anısına hürmetle...
Allah’ım!
Onlarca bomba patlattılar. Mardin Midyat’ı kana buladılar. Anladım ki terör denen vahşetin yaş cinsiyet gibi ayrımı yok! Anladım ki bebekleri de şarapnelle vururlarmış. Ölmezse eğer çapraz ateşle tararlarmış.
Allah’ım!
Ben 6 aylık bir bebeğim evimdeyim yani annemde.
Annem benim gözbebeğim ben ise onun tek bebeğiyim.
Hiç incitmem ben onu karnına basmam asla tekmeyi.
Çünkü o dünyanın en güzel annesi..
Şehitlerin bir tanesi...
İncitemem onu.
Ey kimsesizlerin kimsesi, Allah’ım!
Var mı benim günahım, henüz gün ışığına çıkmadım, çiçek kokusunu çekmedim içime doyasıya, dokunmadım annemim ellerine.
Babasını kaybeden şehit çocuklarından da olmadım.
Şehit oldum annemle birlikte.
Annem diyorum, cennet şimdi annemin ayaklarının altındadır, görüyorum.
Çocukları da vururlarmış işte, görün.
Doğmamış bebekleri de...
Alınmamış muratları da...
Kurulmamış hayalleri de yıkarlar, canları da yakarlar, kanları da dökerler.
Mardin Midyat’tayız bildiğim kadarıyla.
Annem yanımda olduktan sonra her yer bana cennettir.
Bana hep şarkılar söyler annem ve o şarkılarda aşina olmadığım bir hüzün saklıdır.
Acaba annem şehit olacağımızı hissetmiş miydi?
Cennet sesi gibiydi sesi.
Allah’ım anneme ne oldu? Birden sesi kesildi. Dünyanın en güzel sesi kesilirse çiçekler solmaz mı? Tahminim bir hüzün dalgası var Türkiye’nin dört bir yanında. Annem konuşmadığına göre...
Ona kim kıyabilir ki? Senden korkmayan, kuldan utanmayan, anneleri ve karınlarındaki bebekleri katleden... Ben onlara ne diyeyim ki: 6 aylık bir bebeğim daha. Benim hiç günahım olmadı ki! Hiç suçlanmadım ki! Hiç ama...
Onların kirli sesleri sesimizi kesti, çirkin elleri canımıza kastetti, korkunç nazarları canımıza odaklandı, neticede vicdansız ve insafsız halleri canımıza kastetti.
Mutlulardır şimdi!
Kutlulardır.
Ne de büyük bir zafer kazanmışlardır?
Allah’ım, bu katliamı yapanların türü ne?
İnsan olmadıkları kesin!
Vurdular bizi bir Çarşamba günü, Mardin Midyat’ta.
Ramazan’dı.
Annemdeydik.
Annemin adı Şerife’ydi ve şerefimizle şahadet şerbetini içtik.
Şerefsizlerin alçakça saldırısı bizleri sadece bu dünyadan aldı ama bizim ahımız bir ömür boyu onların gecelerini saracak ve adımızı onların kulaklarına fısıldayacak. Doğmamış bebeğin ah’ı onların üzerine bir karabasan gibi çökecek ve onları deli edecek.
Ben onlara hiçbir şey yapmadım ki!
Ben onları tanımıyorum ki!
Bilmiyorum ki!
Allah’ım onları taş et lütfen!
Bu kadar gözyaşına sebebiyet verdikleri için!
Vurdular bir Çarşamba günü bizi.
Unutma bunu güzel ülkem.
Bir de Nefize teyze vardı, o da şehit oldu.
Annem ve Nefize teyze polisti.
Ayrıca bizimle beraber 3 sivil de hayatını kaybetti, 51 vatandaşımız da yaralandı.
1 ton patlayıcıyla saldırdılar, haindiler.
Bilmem ki neye kandılar?
Anladım ki bebekleri de büyükleri vurdukları silahlarla vuruyorlar.
Anladım ki bir kalpte insanlık bitmişse bebekleri de hayvanlıkla vuruyorlar.
Sahi var mı annelerin ve karnındaki bebeklerin öldürülmediği bir coğrafya? Bu bizim coğrafyanın kaderi mi? Bizim kederimiz mi? Sahi ya sizin ederiniz ne ki? Beş paralık...Üç kuruşluk... Çöp tenekelik...
Oruçluyduk.
Bombayla açtık orucumuzu. İftara daha çok vardı.
Azrail gülümsüyordu bizlere.
Canımız vatana fedaydı ve rabbe kavuşmaya hazırdı.
Annem nerede ben oradaydım işte!
Annem cennete girdi bense o cennete ’cennet kuşu’ oldum. Uçup kondum annemin yüreğine, cıvıldadım "Allah’ım sen babama ve ülkeme sabır ver." diye.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.