- 580 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ey Müzzemmil /Ey Vahye Bürünen
Kovulmuş olan şeytanın şerrinden Rahman ve Rahim Allah’a sığınırm
Çevresindeki sorunları görüp bir çözüm arayan insanlar vardır. Bu insanlar sorunlar yüzünden hem kendilerinin ve hem çevrelerinin acı çektiğini derinden hissederler. Bu durumdan çıkmak için, Allah’a kendilerini vakfetmek gerektiğini ve bunu öğrenmek için de gecelerini Kur’anı Kerim okuyarak geçirirler.
Onlardan istenen karşıtlarının sözlerine aldırmamaları, Cehennemin, bir hesabın olduğunu hatırlayıp hatırlatmalarıdır. Cezanın sadece ahirette olmayacağına örnek istiyorlarsa elçilere karşı gelen firavun örneğine bakmaları gerektiği söylenir.
Son saat öyle dehşetlidir ki bebekler bile ak saçlı ihtiyarlara dönüşür. Yani hesap vereceğini bilmek insanı o kadar etkiler ki bırak ona kayıtsız kalmayı aksaclı bir insan olur o durumu düşünmekten.
O zaman bütün sağlam görünenler bozulur. Bilimin dünyanın, evrenin yok oluşuna yazdığı senaryolar birbir dökülür, anlamsızlaşır. Mesele hesap vermeyecek gibi yaşamaktan korkmalı çünkü hayat eninde sonunda bitecek.
Şu dünya da insanı kendi vicdanının sesi dahi rahatsız eder bir yanlış yaptığında. Bu yanlış gerçekten herkesin kabulü olsun ya da kendi içinden inandığı doğrulardan kaynaklansın. İnsan nasıl Allah’ı inkar edemeyeceği gerçeğinde olduğu gibi hesap vereceği gerçeği karşısında irkilmeden duramaz. Ahiret olduğu bilinci insanı gerçekten sarsar.
Gece okumalarını mutlaka yapmalı. Gecenin yarısından çoğunda mutlaka Kur’an okumalı. Bu okuma, eğer rızık aramak amacıyla yolculukta veya hasta olursa birde savaş durumunda elinden geldiği kadar yapılır. Zaten rızık kazanmak olsun, savaş olsun, hastalık olsun insanın asıl hedefi olan Allah’ın rızası için burada olduğunu unutturacak değildir. Asıl amacı unutup araç olan şeyleri bir amaç haline getirmemek için; yani amacımızı bize hatırlatan öğüdü ıskalamamak için Kur’an’ı okumaya gücümüz yettiği kadarıyla devam etmeliyiz.
Aksi halde amacı unutursak; niye rızık kazandığımızı, niye savaştığımızı, sağlığımızı nerde harcadığımızı bilmeyiz.
Ama unutmayalım gece okumalarını azaltmak bize namazı azaltacağımız anlamına gelmez. Aynı şekilde zekatta vereceğiz. Zekatın en genel anlamıyla Allah’a verebileceğimiz ne varsa; bu kazandığımız paradan, maldan olduğu gibi, ilimden de olur. Hiçbir şey olmazsa bir tebessüm dahi insanlara zekatın (Senden artan değer) olarak ver.
Sonra karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek ihtiyaç sahiplerine para ver: Allah’a borç verin. Allah bunun karşılığını size ödeyecektir. Allah’a borç vermek: Verdiğimiz paranın karşlığını Allah’ın ahirette vereceğini bilerek ihtiyaç sahibinden bir teşekkür dahi beklemeden para verebilmek, bunun karşılığını Allah’tan bekliyorum diyebilmektir.
Allah’tan mağfiret bekleyin, Şüphesiz ki Allah tarifsiz bağışlayıcı, eşsiz merhamet kaynağıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.