- 2939 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE SAKATLAR DERNEĞİ KASTAMONU ŞUBESİ
Merhaba değerli okurlarım.
Sizlerle burada sohbet etmek için klavyemin başına geçtiğimde düşüncelerimin bir haber olacağının farkına vardım. Araştırmalarımda rastladığım gerçekleri ve başarıları sizlerle paylaşmadan edemezdim. Ve işte şu an bunları yazmakla meşgulüm.
Şehrin sokaklarını gezerken ya da bir köşede, parkta, adı ne olursa olsun otururken gözlemlediğiniz katmanlara baktığınızda, insanların gerçekleriyle karşılaşırsınız. Bu gün bu gerçeklerden sadece bir tanesini işleyeceğim, tabi sizleri sıkmadan. Yazının tümünü sabırla okuyacağınıza inanıyorum.
Toplum içinde çok değişik yapıda insanlar vardır. Bunlardan birisi de kiminin sakat, kiminin özürlü dediği engellilerdir. Bugün sağlam ve varlıklı olan kişilerin bir gün sonra Allah korusun herhangi bir şekilde sakatlanıp engelli hale gelmeyeceklerini nereden bilebiliriz. İşte böyle bir trafik kazası sonucu 1996 yılında sakatlanan bir kardeşimizin o acılı günlerinde karşılaştıklarının ardından sabırla, kararlılıkla, çevresindeki çok değerli arkadaşlarıyla birlikte girdikleri yoldaki başarılarını yazmak istedim bu gün. Bu gün, sakat ya da engelli diye muhtaç sandığımız insanların özellikle ilimizde neler yaptıklarını paylaşacağım sizlerle.
17.07.2000 yılında Dernek Başkanı Sayın Serhat YOLASIĞMAZ’IN sadece 7 arkadaşıyla birlikte kurdukları TÜRKİYE SAKATLAR DERNEĞİ KASTAMONU ŞUBESİ, bu gün 646 üyeye sahiptir ve bütün insanlara hizmet vermektedir.
Dernek denildiğinde aklımıza gelen ilk şey önümüze uzatılan yardım makbuzlarıdır. Elbette tenzih ederek yazıyorum ama dernek deyince aklımıza neredeyse birilerinin keyfiyeti için ya da insanların duygu ve inançlarını sömürürce, dilenciler gibi para toplayan birilerini algılarız nedense. Bu tür dernek adı altındaki teşekküller yasaların boşluğunu istismar ederek faaliyet gösterirler, biz bunlara çanta dernekleri diyelim.
Ama öyle dernekler de vardır ki gerçekten amaçları uğruna büyük bir özveriyle çalışmaktadırlar. Zor olan bir derneği oluşturmak değil, onu amacı doğrultusunda çalıştırabilmektir. İşte Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu şubesi bunu fazlasıyla başarmış olan bir demokratik kitle örgütüdür.
Bu dernek İlimizde neredeyse bir ilki gerçekleştirmiş ve başarmıştır, bir devrim yaratmıştır. Toplum anlayışı içinde, toplum için çaba sarf etmektedir. O günlerde Topçu oğlu iş hanında UFO toplu işyeri kooperatifinin bürosunda bir karton bisküvi kutusundan karton sehpa yaparak birkaç sandalyeyle etrafına toplanan sadece 7 kişilik heyet, bu gün aynı yerde neredeyse koskoca bir işletme durumuna getirdikleri dernekleriyle hak ettikleri gururu yaşamaktadırlar. Ama bu yaptıkları onlara yetmemektedir. Sadece yönetim kurulu olarak değil, bütün üyelerin katılımıyla yarattıkları fikir fırtınalarında beyinlerinde hazırladıkları plan ve projelerini gerçekleştirme çabasındadırlar. Bu derneğin en büyük özelliklerinden biri de neredeyse üyelerin tamamına yakının üretken oluşudur.
Sadece yönetim kurulunun değil tüm üyelerin katkılarıyla birlikte bir yönetim tarzına sahip olan dernek doğrusu övgüyü hak etmektedir. Tek üzüntüleri, toplum örgütü olarak çalışmalarına rağmen birilerinin kendilerinden çanta dernekleri gibi çalışmalarını istemesidir. Buna asla izin vermeyeceklerini bildiğim değerli dernek üyeleri ve Sayın Başkan, Kastamonu’nun kendilerine yeter dediği güne kadar çalışmaya kararlıdırlar. Böyle bir kararlılığa ve başarıya kim dur derki? Çünkü onların hedefleri komple bir hizmet kompleksi gerçekleştirmektir.
Türküye Sakatlar Derneği Azim İktisadi İşletmesini açarak topluma hizmet, insanlara iş vermeyi amaçlamışlar ve hediyelik eşya satışı ile işe başlamışlardır. Ama ithal ve Çin mallarına karşı bir tavır alarak Kastamonu yöresel el sanatlarına yönelmişlerdir. İlk defa Münire Hatun medresesi tuvaleti ve çay bahçesini açmaya talip olduklarında kendileriyle alay edildiği günleri gülerek anmaktadırlar. Bu gün o tesislerde verdikleri hizmetle rakip tanımaz hale gelmişlerdir.
Bu arada Yakubağa külliyesinde de ikinci işletmeyi kurmuş ve hizmete açmışlardır. Münire Hatun Medresesi ve Yakubağa Külliyesi bütünleştirilerek, tüm işletmelerin boya ve tadilatları yaptırılmıştır. Bu gün Yakubağa külliyesinin aydınlatma giderleri 1500 Ytlyi bulmaktadır. Bu işletmedeki ciddiyetin bir göstergesi değimlidir? Kastamonulu ustaların yaptığı ve kendi işletmelerinde bezleri dokunan Kastamonu’ya ait özel sofra bezi türünde şemsiyeler, masa ve sandalye örtüleri yaptırılmış, diğer malzemeler yine dokuya uygun olarak sadece yöresel olarak hazırlanmıştır. Münire Hatun Medresesinde ocağının yanında yine yöresel bir etli ekmek ocağıyla birlikte hediyelik eşya satış yeri düzenlenmiştir. Bu satış yerinde tamamen kendi üretimleri ve Kastamonulu ustaların yaptığı çok değerli el sanatı hediyelik eşyalar teşhir edilerek satışa arz edilmektedir. Yapılan düzenlemelerin ardından İlin en önemli Turizm Merkezleri haline gelmiş olan işletmelerde ki Ney ve Kaval dinletileri artık Rezervasyona tabi hale gelmiştir.
İldeki Mülki ve İdari Amirlikler, kurum ve kuruluşlarla sağlanan yakın ve uyumlu çalışmalar sayesinde sakatların genel sorunları anlatılmaktadır. Şehrin iş adamlarıyla ve ileri gelenleriyle yapılan görüşmelerle sonuçlandırılan Opet Projesi 8000Ytl gelir sağlamıştır. İstanbul’da bulunan Kas- Der Genel merkezi bünyesinde Engelliler Komisyon kurulmuştur. Burada yapılan çalışmalarla engellilere dağıtılmak üzere 40 adet tekerlekli sandalye kazanılmıştır.
LDS Vakfının Amerikalı temsilcileri İlimizde Dernekçe ağırlanmıştır. LDS Vakfı Temsilcileri, Genel Balkan Yardımcıları ve İlin Mülki ve İdari Amirlerinin katılımıyla Yakubağa Külliyesi içersinde 200 adet tekerlekli sandalye dağıtılmıştır. Ve bu güne kadar bölge LDS temsilciliği alınarak Giresun’a kadar uzanan ve Çorum’u da içine alan bölgede 1000 adet tekerli sandalye dağıtımında bulunulmuştur. Bu 2007 yılı sonu itibarıyla verilen rakamdır.
Eski sanayide bulunan atölyelerinde el sanatı ahşap işleri yapılmaktadır. Vilayet konağının maketini ölçekli olarak hazırlamışlar ve Münire Hatun Medresesinde teşhir etmektedirler. En önemli gördüğüm işlevlerinden birisi de şuan 22 adet Kastamonu konağının ölçekli maketlerinin hazırlanmış olmasıdır. Bu maketler hediyelik eşya olarak satışa sunulmaktadır. Artık kendi İlimizde kendi konaklarımızı da görebilmenin sevincini yaşadım. Bu çalışmaların derneğe olan maliyetinin 10000 Ytl yi bulduğunu anlattılar. Bu atölyede ayrıca Sultan kayığı, kanyon ve kadırga üretmektedirler.
Bana dokumayı anlattılar. Merakla ve takdirle dinledim. Öylesine büyük bir heyecan vardı ki anlatımlarında, gözlerindeki pırıltılardan ne kadar inançlı olduklarını gördüm. ENGELLİLERİN ENGEL TANIMAZ olduğunu kanıtladılar. Engellilerin de ekonomiye büyük katkılar sağlayabildiğini anladım. Tek dilekleri toplumun kendilerine anlayışla bakmasıydı.
Bir zamanlar ülkenin en büyük dokuma merkezlerinden biri olan Kastamonu’nun bu günkü geri kalmışlığından çıkması için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Kastamonu’da dokuma sanatı belli başına bir inceleme konusu. Burada kısaca yazıyorum El tezgâhlarıyla çoğu aile işletmesi olarak çalışan ve yine çoğu ev hanımlarının çalıştığı bu işletmelerle dokuma pazarından büyük pay alan Kastamonu’da bu gün bu sanat ve endüstri neredeyse yok gibidir. Tekniğin gelişmesiyle o günün Ankara Hükümeti tarafından Ankara’ya kadar Kastamonu’da kurulmak için getirtilen tezgâhların, o günün Kastamonu’sunda yeterli elektrik enerjisinin bulunmayışı nedeniyle Denizliye yönlendirilen bu makineler sayesinde Denizli bir dokuma merkezi olmuştur. O günden bu güne denizli dokumalarını alan Kastamonu, engellilerin kurduğu işletme sayesinde Denizli’ye az da olsa mal satmasını becermiştir. Bunu değerli dernek üyeleri gururla anlatmaktadırlar.
Ziyaretlerim sırasında dokuma atölyelerinde sadece iki adet tezgâhları olduğunu gördüm. Ama sadece iki adet dediğimiz tezgâhın bizler için altın kadar değerli olduğunu ve Kastamonu’da başlatılabilecek dokuma hamlesinin ilk adımı olacağını düşünüyorum. İkinci el olarak alına bilmiş olan ve maliyetinin 20000 Ytl olduğunu ifade ettikleri bu tezgâhlar için yabancı bir kurumdan sadece 3000 Ytl bir yardım gördüklerini ve Kastamonu Belediye Başkanlığınca da 1500 Ytl kadar bir nakliye ücreti yardımı yapıldığını söylediler. Bunun ötesi sadece dernekçe karşılanmıştır. Hatta bazı kurumların kendilerine yardımcı olacakları yerde sıkıntı yarattıklarını ifade ettiler. Kaldı ki benim beklediğim resmi ve gayri resmi kurum ve kuruluşların bu tür atılımlara çok daha fazla destek vermeleriydi. Dilerim bundan böyle bu talebim en azından düşünülecektir.
Kastamonu’da yetişmiş unsur bulunamayışının sıkıntısını yaşamaktalar. Denizli’den getirmiş oldukları bir tek ustayla maliyeti yükseltmeme adına uğraş verdikleri dokuma atölyesinde Büyük bir gayret sarf edilmektedir. Günlük üretim kapasitesi 60 metre olan tezgâhlarda Kapasitenin çok altında çalışılabilmektedir. Bir iplik alımında bile zorlanmakta olduklarını gördüm. Ama her şeye rağmen inançlarını yitirmemekte, bu atölye dışındaki ferdi ev ve işyeri atölyelerine de destek verme çabasındadırlar. Dernekçe üretilen bu kumaşlardan yine kendi çabalarıyla yapılan ekose denemelerinde başarıya ulaşmışlardır.
Ben tüm bunlara şahit olduktan sonra TÜRKİYE SAKATLAR DERNEĞİ KASTAMONU ŞUBESİNE, değerli başkan ve yönetimine ve muhterem üyelerine gerçekten tün kalbimle inandım. Onlara destek veren tüm kurum, kuruluş ve insanlarımıza sizlerden biri olarak şükranlarımı sunuyorum. Dileyim bu müteşebbis ve kararlı insanları örnek alıp hiç değilse onlar kadar olabilmemizdir.
Yazılacak o kadar çok şey var ki, kitaplar doldurur. Ama ben bu gün onlar için yazdığım bir iki kıta şiirimle yazımı şimdilik noktalıyorum. Saygıyla efendim.
Sakat ve Engelli Kardeşlerime
Gözlerim yoksa şayet, duymaz ise kulağım,
Dokunmak yeter bana parmağımda duyarım,
Ben hiç engel tanımam, biraz sakatım belki,
Kaderime razıyım, acımanız neden ki?
İstemem acınmayı, ben dilenci değilim,
Çalışırım biriyle tutmazsa diğer elim,
Bir şey istemem sizden anlaşılmak emelim,
Kaderime razıyım, acımanız neden ki?
Bir taş koyabilirsem bu vatan toprağına,
Kalan yanım fedadır gülüne yaprağına,
Düşmüşsem ben kaderce sakatlığın bağına,
Kaderime razıyım, acımanız neden ki?
Benimde yüreğim var, bende sevdim âlemi,
Kimi bende yazarım tutar elim kalemi,
Ben çoktan aşmışım bak üzüntüyü, elemi,
Kaderime razıyım acımanız neden ki?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.