Güneşimi Kaybettim
Ramazan geliyor diye herkeste bir alışveriş telaşı başladı. Bende birkaç eksiğimi almak için çarşıya çıktım. Et almak için kasaba
girdiğimde Ankara’da oturan bir kadının kilolarca et alışına şahit oldum. Neden bu kadar çok alıyorsunuz diye sorduğumda
eti yalnız kendisine almadığını ve buraya bir daha gelemeyeceği için çok aldığını söyledi. Ben de Çubuk’un eti iyidir, Ankara’dan
çok kişi geldiğini söyledim. Neyse konum bu değil..
Marketten almam gereken şeyler vardı. Çubuk’un ana caddesi olan caddede yürürken arkamda yürüyerek gelen genç konuşmalar
ilgimi çekti. Biri diğerinin anasına söverek başlıyordu her cümlesine ve diğeri neden anama sövüyorsun, doğru konuş demiyordu.
Birinci genç:
- Lan ananın... diye başlıyor devam ediyordu. Dün dört tane aldım iyi mi? Baygınlık geçirdim. Bir titreme tuttu ki sorma. Zangır
zangır titredim. İçim bulandı. Kustum.
İkinci genç:
- Oğlum sen Hepatit c olmuşsun. Bende de var biliyor musun? O herkeste olur. Bak sara hastalığına da yakalanmış olabilirsin. O
zamanda kendini kaybediyorsun. Pek çok insanda var. Onda da titreme oluyor..
Yanımda geçerlerken nasıl biri bunlar diye dönüp baktım. Birinci gencin başında gençlerin çok beğendiği tepede gurup halinde
havaya dikilmiş saçlar vardı. Üstünde kıyısı çizgili bir eşofman. Diğerinin tişörtü dirseğine kadar sıvanmıştı. Yine kolunun o açık
olan bölümü simsiyah dövmelerle kaplıydı. Onlar önümden yürüyüp gittiler; ben ise markete girdim.
Alışverişimi yapıp evime doğru yürümeye devam ettim. Bu kez elimde pazar arabamla kestirme bir yoldan gitmeye karar verdim.
Bir de ne göreyim markete giderken kulak misafiri olduğum iki genç bu kez önümde yürüyor. Birinin elinde şişe suyu vardı. Belki
yanılıyorum iyi niyetli düşünmekte. Daha önce ailelerin oturduğu camları kırık, dışardan bakınca oturacak durumda görünmeyen
iki katlı yıkıntı eve girdi gençler. Evin karşısında eski beton evin duvarında kocaman harflerle Güneşimi kaybettim yazıyordu.
Yıkıntı evin duvarında ise daha küçük yazılmış -bağırarak yazdım- yazıyordu. Bu evin tanınması için sanki birde isim vermişlerdi.
Şu an anımsayamıyorum. Bu kıvrımlı dar sokaktaki ev onlara göre bilinmez bir yer gibi gelmiş olmalı. Oysa burası Çubuk’un en
merkezi yeri. İlk kuruluş yeri Yukarı mahalle. Bu iki gencin ve belkide pek çoğunun uyuşturucu hap veya benzer şeyler almak için
buluştukları yer olmalı. Eskiden bu evde oturan buranın sahibi aileyi düşününce içim sızladı.
Polisi aramalı diye geçti içimden. Sahi polisin numarası kaçtı,155 mi? Anımsayamadım.Polisi aramadığıma üzülerek yoluma devam
ediyordum ki arkamdan polis sirenleri çalmaya başladı. Yoksa polisler bunları takip mi etmişti.
Gençleri düşündüm. Neden bu hale düşmüşlerdi? Aileleri nasıldı acaba? Hangi güneşi kaybetmişlerdi. Ben o kadar düşünsem bile
güneşimi kaybettim diye anlamlı bir dize bulamazdım..
Gençler için üzüldüm. Kimse güneşini kaybetmesin. Düştüğü batakta kendini hasta sanır, yoksa. Ne yapıyorum, kendime nasıl zarar
veriyorum diye düşünemez hale gelir..
05. 06. 2016 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
O çocukların güneşten kastı bütün insanlıktır...
İnsanlığı, yani Allah'ın o çocukları gönderdiği büyük özneyi; anneleri, babaları, kardeşleri kaybettik derlerken, insanlığın başına gelebilecek en büyük felaketi bir nevi ferasetle dile getirmişler...
Ne ilginçtir ki, o çocuklar, insanlığın onlara çok daha kolay ve bilinçli olarak sahip çıkacağı bir zamanda, yiyeceği, içeceği, giyeceği, barınağı, eğitimi, öğretimi çok fazla üretebildiği ve ne yazık ki bütün zamanlardan fazla israf ettiğ bir zamanda söylüyorlar bunu...
"Güneşimi kaybettim..."
Sözün bittiği yerlerden biri...
Saygılarımla.
glenay
Güneşi kaybetmek, yaşamı kaybetmek demek.
Bunun içinde aile toplum her şey var..
Yazıda yeterince bu konuda duygularımı anlatamadım.
İki gün düşündüm güneşimi kaybettim sözünü.
Hiç aklımdan çıkmadı.
Yoruma çok teşekkürler,
saygılar..
Anlamlı yazınız için teşekkür ederim.Gerçekten herkesi ilgilendiren bir konu.Kimse benim çocuğum kardeşim bu durumda değil ya da ben değilim diyemez.Yarının ne getireceğini bilemeyiz.Bu yüzden temkinli olmamız,insanlara yardımcı olmamız gerekiyor.
Gençlerimiz çocuklarımız ağızlarından küfrü eksik etmiyor ve kendilerini bu şekilde ifade etmekten mutlu oluyorlar.Vücutlarına zarar vermeyi cesaret olarak adlandırıyor,bir anlık zevklerin kurbanı oluyorlar.Oysaki bu vücut onlara verilmiş en değerli emanet.Onlar emanete sahip çıkmayı bilemiyorlarsa,bilinçli insanlar olarak onlara doğruyu öğretmeliyiz.
Kutlarım yazınızı ve yazılarınızın devamını dilerim.Saygı ve sevgilerimle...
glenay
Çocuklarımıza sahip çıkmalı, onlara öncelikle sevgi vermeliyiz.
Bizim vermediğimizi bir şekilde dışarda arıyorlar.
Selam ve sevgilerimle..
Uyuşturucu konusu gerçekten son derece ciddi bir konu,
Bu gençlere üzülmemek gerçekten mümkün değil, ama bazı insanlarda bu konu hakkında "herkes kendi kaderini yaşar " diyor ve olayı hiç umursamıyor.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da duyarlı, çalışkan, konuya hakim insanlara ihtiyaç var.
Herkes kendi yaşam savaşının içinde,
Hatta çoğu böyle bir sorunun olduğunu bile bilmiyor. Biliyorum söylediğim inanılır gibi değil ama; benim gözlemlerim öyle.
Aileler çocuklarına sahip çıksın " deniliyor...
Peki nasıl sahip çıkacaklar? Sabahtan akşama ırgat olarak tarlalarda çalışıyorlar, yaşamak için para kazanmak zorundalar.Çocuklar evdeki yaşlılara ya da yalnız bırakılıyor.
Gerçekten son derece ciddi bir konu.
Bir şey yapmalı ama ne?
Selam ve sevgiler.
glenay
Çocuklarla, gençlerle ilgilenilmiyor.
Ne yaptığı, nerde gezdiği, arkadaşları çok önemli.
Bir kontrol gerekli. Bunu her aile yapamıyor.
Çok teşekkürler Sare hanım,
sevgilerimle..,
''Esaret
esaret sınırları aşmak;o sınırları içinde yakmak kadardır
umut hayatın ta kendisidir.asla bir aynaya ihtiyacı yoktur
ruh bedenin tek hakimi değil.
savaş her dönem içimde,savaş ruhumun ta derinliklerinde.kaç kişi görebilmiş ki ?hikaye o kadar uzun ki,oysa hayat anlatılamayacak kadar kısaymış.kısa bir ruh analizi,içimde uzun bir iç savaş misali .
eroin
Metropol sokaklarında kendini kaybeden bedenim, aksağanımı yağan yağmurların sürüklendiği diz boyu göller.Sanat eseri gibi bir gökyüzünden dökülen yalvarışlar.Klasik bir güzellikten kaçan gün,yaşam çizgimin sonunda.Benim takıldığım yerler belli,sosyal hayatım belli,takıldığım kelimeler belli.Yani bir çocuğu,bir sosyal serzenişi,bir angel’ı ,bir kelebeği ne hale getirdiler...Şimdi sen düşün sen !
ecstasy
Klasik düşüncelerim ardına saklanan yarı baygın,yarı bayat sözlerim, şimdi şeytanı taşlar gibi. Hangi şiirin, hangi şarkının ardına saklanırsan saklan. Hangi metin, hangi yazıyı yazarsan yaz, elbet biri bulur, biri okur seni. Elbet biri söyler biri sever seni... Elbet diyorum ! Şeytanın karnı acıkana kadar,ebedi bir şiir istiyorum senden!
jamaica
Köy sokaklarında kaybolan uçurtmam, gök kuşağına takılı kaldı Üstüne Yağan yağmurları renk renk boyalarla boyadı. Topraktan yükselen her gölgenin avuçlarında biriken umutlarım ! Büyüyün büyüyün... Şimdi içimde Kocaman bir yangın var. Küçük küçük umutları tükettiğim ve yaktığım anlar . Küllerini savurduğum gökyüzünde, rüzgarın diline dokunan şiirler gibi. İçimde yıkanan ruhum, şeytanla körebe oynamakta, uçsuz bucaksız meralarda meleyen, büyüyen soylu hayallerim. Köylü bir şapkanın, yırtık bir günden doğan güneşi gibi. Ufkunu kızıl yabana boyayan bir abide gibi. İnkar bir gidiş,imkansız bir yol önünde.
bonzai
Şehrin, sessiz ara sokaklarında üşüyen ,korkak yüzlere değen rüzgar. Bir teneke içinde yanan ateşin, sıcaklığını duyan gözler.Kimsesiz yabancı bedenlerin yürüdüğü kaldırımlar kapkaranlık.Köşe başında, saatler önce bir kemancının çaldığı kemane den kalan melodilerin çığlığını duyan, ölü ruhlar ..! Kimsiniz sorusunun sorulmadığı ıssız mezar başlarında uyuyan bedenler.
isimsiz
Uyan ! Hangi sebebin ardına saklanırsan saklan;hangi hayallerin sana yabancı olursa olsun;sen hepsinden büyüksün ! Hangi sorun sana çelme atıyorsa atsın,hangi arkadaş seni kandırmışsa kandırsın;şimdi dur ! Geride bıraktığın kocaman bir sevgi yumağı,kocaman bir dünya var.En büyük çaresizlik dumanı içine çekmek değil;en büyük çare, seni esir eden her şeye tek tek veda etmek kadar...
lütfen !
(BAĞIMLILIK BİR KADER DEĞİLDİR, TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR.)''
Güneş bağımlılığın ötesinde her gün insan için insanlık için yeniden usanmadan doğuyor...Işığa doğru koşun gençlik !!
sevgiler
glenay
Yaşadığım, gördüklerim gerçeğe ışık tutuyor.
Açıklama ve görüşlerinize çok teşekkürler,
sevgilerimle..
ne kadar çok gencimizi kaybediyoruz o illet yüzünden
inşallah bir çaresi bulunur
teşekkürler paylaşıma
sevgiler
glenay
Dilerim tedavi olurlar..
Çok teşekkürler,
sevgiler..
glenay
Geçen akşam yeğenimle biraz yürüdük, parkta oturduk.
O gösterdi, şurada, şunlar uyuşturucu hap alıyorlar diye.
Çok teşekkürler arkadaşım,
sevgiyle.