- 462 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanın kendine "ağır" geldiği yaş/yaşlar...
Sivaslı halk ozanı Aşık Ruhsati’nin bir türküsündeki,
"Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor,
Gel de bu dünyayı yor deli gönül." satırları daha gençlik yıllarımdan beri dilimdedir ya da dilime pelesenk olmuş iki satır da denebilir.
Bu satırlardan yola çıkarak "acaba ülkemizde bu yaşta kaç insanımız vardır" diye merak edip durduğum da çok olmuştur.
Yıllar önce basında,Japonya’da 100 (yüz) yaşını geçen insan sayısının 30 bin olduğunu okumuştum.Oldukça "çok"tu bana göre.
Ama ya ülkemizdekilerin sayısı kaçtır?
Nihayet yakın zamanda (mart/2016 içinde)TUİK istatiğine dayanılarak nüfusumuzun yaşlara göre dağılımı yapılmış;bir skalası çıkarılmıştı:
-Toplam 5.283 kişi.
Düşündüğümden fazlaydı ve bence önemli bir sayıydı bu.En çoğu İstanbul(651),İzmir(222) ve Şanlıurfa’da(218) yaşarken, bu yaştaki en az insanımız da Ardahan (2),Bayburt (5)ve Bilecik’te(7) imiş...
İlginçti...
Lakin esas sorun bizim bu insanlara ne kadar ve nasıl ulaştığımızda/baktığımızda saklı sanırım.Çünkü dünyanın en gelenekçi ülkesi sayılan Japonya’da devlet,bu insanlarına sahip çıkıp,bakımlarına özen göstermekte ve hepsinin başında bir sağlık personeli ile bakımını üstlenen ekibin görevlendirildiği yine haberde yer almaktaydı.
Galiba insana değer vermek böyle bir şey...
Yaşananları önemsemek,onlara şefkat elini uzatmak.Sosyal devlet de olsa olsa "sözde" değil "özde" böyle bir şey.Somut,gözle görülür elle tutulur bir şey olmak.
Japonya’dan öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu düşünmekteyim.
1952 yılında Japonya savaştan yeni çıktığı için fert başına düşen milli gelir 200 dolar iken,bizde savaşa girmediğimiz için 220 dolar kadarmış.
Aradan geçen 60-65 yıllık dilimde,Japonya oldu 46 bin dolar,ülkemiz ise 10 bin 500 dolar.O da son zamanlarda.
O zaman ülkelerin siyasi/sosyal tarihlerine de bakmak ve kıyaslama yapmak gerekir bence.Mesela Japonya’da şu an iktidardaki Liberal Demokrat Parti,1955’te hükümet oluyor ve arada kaybolan üç yıl hariç kesintisiz iktidar.
Demek ki zenginleşmenin birinci ayağı "istikrar";ikinci ayağı da "temsilde adalet"miş!
............
"Sosyal" sıfatı oldukça geniş bir kavram ve herkesin murat ettiği ya da anladığı da farklı farklı.Zaten son yapılan araştırmalarda,İngilizcede 160 (yüzaltmış) kadar sözcüğün başına bu sıfatın getirildiği ortaya çıkmış.
Ben devletin ekonomideki rolünün mutlaka azaltılması ama sosyal sıfatının da üç durumda öne çıkmasının gerektiğine inanan bir insanım.
-Hastalara,yaşlılara ve yoksullara yardım!
Sanırım Japonların da yaptığı bu.
Ülkemizde de 100 yaşını geçkin bu insanlarımıza,bir tür "pozitif ayrımcılık" yapılmalı diyorum.
Çünkü bu yaşlar biraz da özel ilgi ve bakımı gerektiren,insanın kendine "ağır geldiği" yaşlardır da ondan!
Yıllar önce,İstanbul’da 90 yaşını geçen yaşlı bir emekliye rastlamıştım.Özel Bakımevinde kalıyordu.
-Sizin hiç yakınınız yok mu,neden burayı tercih ettiniz diye sormuştum.
-Evlat,90 yaş insanın kendine "ağır" geldiği yaştır.Bir de çoluk-çocuğuma yük olmak istemem.
Bu bilgeliğe ne denebilir ki?
Susmak,düşünmek ve nihayet anlamaktan başka!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.