- 807 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İlker Başbuğ’un “Şimdi ordu mu var?” Diyen Seyirciye Cevabı ve Soru Üzerine Bir Tahlil Çalışması
İki gün önce bir haber çıktı gazetelerde. Eski Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ, Almanya’da bir otelde düzenlenen panele konuşmacı olarak katılır. Tahmin edilir ki, dinleyici sıralarını büyük ölçüde Almanya’da yaşayan Türkler doldurmaktadır. Meraklı ve görevli Almanlar, sığınmacı bölücüler, siyasi misyonu Türkiye Cumhuriyet hükümetini silkelemek olanlar var mıydı, tarafımızdan bilmek mümkün değil; çünkü haberlerde bu derinlik yoktu. Her neyse, biz habere dönelim yine:
“ Bazı Türk sivil toplum kuruluşlarınca Frankfurt’taki otelde düzenlenen panelde konuşan Başbuğ, ordunun bir ülke için çok önemli olduğunu söyledi. Konuşması esnasında salondaki bir dinleyicinin “Şimdi ordu mu var Paşam?” sözlerine tepki gösteren Başbuğ, şunları dile getirdi:
“Hem de öyle bir ordu var ki o ordu 400 tane şehit verdi hanımefendi, siz neden bahsediyorsunuz? Yapmayın, ben geçtiğimiz günlerde Gülhane Hastanesine gittim. Orada Diyarbakır Sur’da çenesinden yaralanmış bir teğmeni ziyaret ettim. Bana odasına girerken ‘Konuşamıyor, zorlanıyor, kanaması oluyor’ dediler. Odasına girdik, teğmen bir şeyler anlatmaya çalıştı ve zorlanarak, ‘Komutanım, şu anda Sur’da görev yapan arkadaşlarımı yalnız bıraktığım için üzülüyorum.’ dedi. Böyle bir orduya sahip olduğu için Türk milleti oturup kalksın, dua etsin. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ordu bulmazsınız.”
Bu haberde önemli olan ve benim de takıldığım soru; “Şimdi ordu mu var Paşam?” sorusudur. Niyet okuyacak değilim. Başta soruyu soran olmak üzere, kimseyi de suçlamak niyetinde değilim. Sadece, dilin bilinçaltı ile bağlantısını kurmak, beynin arkasının nasıl çalıştığını göstermek istiyorum. Sorunun altını çizip bu soruyu yönelten zihniyeti ortaya koymaya çalışacağım. Muhtemeldir ki Sayın Başbuğ da bu imayı sezmiş, aldığı askeri terbiyenin ve mesleki deneyimin ışığında bir başka ülkede ve bir bayana hitabın en keskin tonuyla yanıt vermeyi yeterli görmüştür. Bu sorunun analizine “Paşam” hitabıyla başlayalım! Burada askeri bir şahsiyetin gururunu okşama ve soruyu soranın kendini Sayın Başbuğ’a yakın görme ve gösterme gayreti vardır. “Şimdi” zarfıyla yaşadığımız Türkiye’nin genel şartlarını, devlet yönetimini ve yönetim anlayışını “Heyhat şimdi!” vurgusuyla derinleştirmektedir. “Ordu mu var?” ise, cümlenin öznesini soran sorudur! “Ordu mu var ki!” şeklinde düşünülmüş, bir “sözde soru cümlesi” kurulmuştur. Sözde soru cümleleri soru sormak ve cevap beklemek üzere kurulmadığına göre, bu kişi, aslında Sayın Başbuğ’a soru sormuyor, sadece kafasında kesinleşmiş önyargısına tasdik bekliyor. “Evet!” densin, “Türk ordusu şu anda kurum olarak da, yönetim kadrosu olarak da, yok mertebesindedir!” densin istiyor! O zaman içi rahatlayacak, yüksek rütbeli bir Türk subayı ağzından bir mesaj almış, bir mesaj iletmiş olacak ilgili yerlere! Eskiden ordu, sivil yönetimleri titretir, gerekirse darbe ile hizaya getirirdi! E, o zaman? “Şimdi ordu mu var Paşam?” sorusunun tercümesi şu olmuyor mu? “ŞİMDİ DARBE YAPACAK ORDU MU KALDI?”
YORUMLAR
Analizini yaptığınız sorunun sorulma amacı kesinlikle budur. Bir başka ihtimali düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü orada ordunun nasıl yiğitçe, canını hiçe sayarak savaştığını bu konularla az çok ilgili olan her kişi net olarak görecektir.
Bundan dolayı soruda kastedilenin, ordunun askeri başarısızlığı olduğunu söylemek gerçekten gülünç olur. Sorudaki amaç, belirtmiş olduğunuz gibi çok başka.
İşte burada İlker Başbuğ'un zekice vermiş olduğu cevap ön plana çıkıyor.
Tek kişiye vermiş olduğu sanılan cevabıyla, bu sözde soruyu sormak isteyen herkese açık açık "Ordunun görevi ülkenin güvenliğini sağlamaktır; siyaset yapmak değil" mesajını verdi.
Bunun yanında, teğmenle arasında geçen diyaloğu anlatması, Türkiye'de ajanlarının cirit attığı sözde ittifak devletlerine de "Bu millet size bir karış toprak vermez" gibi asil ve haklı bir mesaj göndermiş oldu.
Kısa bir cevap ve hem içeriyi hem de dışarıyı sallayan mesajlar.
Var olsun ordumuz !