- 590 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Engelli Olarak Ben Kaçıncı Sınıf Vatandaşım?
Anayasamızın eşitlikle ilgili 10.maddesinde ülkemizde yaşayan her vatandaşın yasalar önünde eşit olduğunu belirtir. Anayasamızın eşitlikle ilgili maddesi aynen şöyledir…
“X. Kanun önünde eşitlik
Madde 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 12/9/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Anayasamızda her vatandaşın eşit olduğu yazıyor ancak gelin görün ki bir engelli vatandaş olarak ben bu eşitliği yaşamımda bir gün dahi göremedim.
Anayasamızda ki bu eşitlik maddesine “engelli” kelimesinin eklenmesiyle bizlere pozitif ayrımcılık yapılmasını sağlam temellere oturtanlara, “Ben bu eşitliği, bu pozitif ayrımcılığı yaşamımın hiçbir alanında neden göremiyorum? Bu maddeler kâğıt üzerinde kalması için mi çıkarıldı?” diye sormak istiyorum.
Engelli kanununun çıkmış olduğu 2005 yılından önceki yapılan uygulamaları ve düzenlemeleri kenara bıraktık. 2005 yılından sonra erişilebilirlik ile ulaşılabilirlikle ilgili yapılanlara bakıyorum ve kaplumbağa misali yol aldığımızı görüyor ve üzülerek kahroluyorum.
Her gün evimden çıktıktan sonra dönene kadar gerek kamu kurum ve kuruluşları olsun gerekse de özel kuruluşlar olsun nereye gidecek olsam mutlaka sorunlarla karşılaşıyorum. Bir tek sorunla karşılaşmadığın gün var mı diye soracak olsanız cevabım kocaman bir HAYIR olacaktır. Aklınıza gelebilecek gerek kapalı gerekse de açık alanlarla ilgili neresi varsa gözünüzün önüne getirin hiçbir yer engellilerin kullanımına uygun değil.
Henüz yeni yapılmış kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlara ait kapalı ve açık alanların dahi engellilerle ilgili TSE Standartlarına uygun yapılmadığını görüyor ve üzülerek kahroluyorum.
Kahroldukça isyan ediyor ve haykırmak istiyorum. Anayasanın eşitlikle ilgili maddesiyle bizlere sağlanan pozitif ayrımcılık nerede? Kim aldı, kim sakladı ya da kim kaybetti bu yasalarımızı?
Bunları düşündükçe yüreğim kabarıyor ve içimden haykırıp duruyorum.
Bir engelli vatandaş olarak bu ülkenin vatandaşıysam insanlara sunulan hizmetlerden neden eşit şekilde faydalanamıyoruz? Neden yasal haklarımızı yerine getirmiyorsunuz? Neden bunları uygulamıyorsunuz?
Bizleri görmezden gelmeye devam ettiğinize göre, sorunlarımızı duymazdan gelerek kulak ardı ettiğinize göre, yasalarımızı sümen altı edip uygulamadığınıza göre soruyorum sizlere, “Bu ülkede ben kaçıncı sınıf vatandaşım?” Evet, kaçıncı sınıf vatandaş olduğumu bilmek istiyorum?
Bunu bilen yetkililer cevap versin lütfen... Bu cevabı ister bakan, ister milletvekili, ister vali, ister belediye başkanları, kısacası seçilmiş veya atanmış hangi yetkili vermek isterse verebilir.
Hangisi verirse versin, beni memnun edecek, beni ikna edecek bir cevap vermelerini bekliyorum.
Bu soruma onlardan cevap istemekte en doğal hakkım.
Nasıl olsa özel günlerde, özel haftalarda ya da bizlerle karşılaştıklarında bizlere “Sizleri çok seviyoruz, siz başımızın tacısınız.” diye söylüyorlar.
Vereceğiniz cevaplarda öyle cak’lı, cuk’lu cevap olmasın ama... Açık ve net bir cevap olsun... Madem beni seviyorsunuz, beri gelinde bu soruma bir cevap verin lütfen?
Sözün özü olarak, yetkili yetkisiz mevkisi makamı ne olursa olsun herkes bizi özel günlerimizde ya da karşılaştıklarımızda sevdiklerini söylüyorlar ya… Gerçekten sevip sevmediklerini bilmiyorum ama ben onları çok seviyorum. Hatta onların beni sevdiklerinden daha çok seviyorum. İnanın bu sözüme onları çok seviyor ve onlar için her gün Allaha dua ediyorum. Benim yaşadığım iyi veya kötü olayları ve sorunları sevdiğim bu insanlarla paylaştırsın diye dua ediyorum. Beni bu sevdiklerimden ayrı bırakmasın ve neyim varsa onlarla birlikte yaşayayım diye dua ediyorum. Ne demişler “Sevinçler paylaştıkça çoğalır, üzüntüler paylaştıkça azalır.”
Ben de bana üzüntü yaşatan bu sorunlarımı onlarla paylaşmak için dua ediyorum… Ne dersiniz dua etmekle kötümü ediyorum?
Ali Haydar KOYUN
Engelli Aktivist/Disabled Activists
YORUMLAR
İyi ki uğramışım sayfanıza ; burada tanık olduğum şeye rastladığım sayılıdır neden mi ?: çünkü burada isteğin berrak hali , hayatın bütünü, sevgi, kin, tecrübe var; bir ülkenin vicdanını harekete geçirme çabası, idrake vurulan zinciri kırma çabası var . Ben çok etkilendim kısacası bu haklı çıkışınızdan.
"Yaradanın elinden çıkarken her şey güzel ve özel de insanın elinde her şey yozlaşır " diye bir cümle var ya bu ne kadar doğru değil mi dedim içimden sizi okurken. Farklılıklar sorun değil aslında sorun olan farklılıklardan doğan minik gereksinimleri karşılayabilmek için çözüm bulmak çabasını yitirmiş olmak.
Teşekkürler bizleri uyandırmaya çalıştığınız ve bunu içten bir biçimde yaptığınız için ve sonsuz saygılar
alihaydarkoyun
Sevgiyle kalın
Ali bey,
cok haklisiniz maalesef sehir planlamacilari, muhendisler, siyasiler vs. engellileri goz onunde bulundurmuyorlar. Bir defasinda carsida gezen milletvekiline bu konuyu sordugumda, beyfendi rahatsiz oldu ve basit bir cevapla oradan sivisti. Tabi o kadar pofpoftan sonra kritik bir soru soguk dus etkisi yapti.
Bence, bazi vatandaslari madur eden, onlari gormezden gelenler: ahlaki, vicdani veya anlayis engellilerdir.
slm,
abdullah
alihaydarkoyun
Sevgiyle kalın