- 1141 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Haram meyve
Özet
Çevresinde ve arkadaşları arasında, yakışıklılığı ile dikkat çeken yeni okulundan mezun olmuş öğretmen Ali bey, etrafındaki kişiler arasında ve kızlar arasında bu yakışıklığından faydalanarak yaptığı çapkınlığı ile ün salmış bir genç öğretmendir.
Alında bu yakışıklı öğretmen Ali beyi, bu çapkınlığa iten arzu, kadınlara olan kininden nefretinden kaynaklanmaktadır.
Ali bey okul sıralarında çok sevdiği aşık olduğu bir kız arkadaşının, okul sonrasında mesleğinde verilen göreve atanıp öğrencilik sonrası hayata atılınca, Ali beye karşı olan kendi sevgisini aşkını elinin tersi ile itip, sadece zengin ve daha güzel bir meslek sahibi olduğunu düşündüğü zengin bir subayla evlenip, kendi aşkını hiçe saymasından kaynaklanmaktadır.
Ali bey kadınlara karşı olan biri olduğundan onlardan nefret ettiğinden çapkınlık yaptığı hiçbir kıza kadına asla tam olarak gönül bağlamayan biridir, Bu nedenle de, etrafında arkadaşları arasında çiçekten çiçeğe koşan şıp sevdi biri olarak, tanınan biridir.
Fakat yedek subay olarak yaptığı askerliği sonunda, onun bu alışılmış kötü alışkanlığı, onun başına bela olmaya başlardır.
Bir gün onun en yakını olan üvey amcasının güzel kızı, Fatma ile yakınlık kurmaya başlardır.
Başlangıçta sıradan bir ilişki olarak gördüğü bu yakınlık zamanla değişmeye başlar.
Amcasının biricik kızı Fatma üvey amcasının oğlu Ali ‘i etkileyecektir.
Fatma onu bir başka kızlara, baktırmayacak kadar güzel ve akıllı bir kız olduğundan, yakın akraba üvey amca çocukları olmasına rağmen, Ali ile evlenebileceğini onunla bir gün mutlu gerçek bir yuva kurabileceğini düşündüğünden, zaman içinde onunla olan ilişkisini zenginleştir. Ve Fatma sonunda kadınlara karşı kin tutan çiçekten çiçeğe arı gibi konup geçen Ali’yi, sonunda kendine âşık etmeyi başarırdır.
Artık bir daha âşık olmamaya tövbe etmiş olan Ali ile Fatma, birbirlerini tanıyan birbirlerine âşık çok seven iki sevgilidirler. Bunlar yaşadıkları şehirde sık, sık ailelerinden gizli olarak, buluşarak geleceğe dair planlar yapmaya başlarlardır.
Ali artık geçmişteki çapkınlıklarının üzerine bir çizgi çekmiş kadınlara olan kin ve nefretini unutmuş gerçek evliliğe doğru, emin adımlarla yürümektedir.
Fakat Ali nin, hiç hesap etmediği bir şey vardır. Ali nin babası bu ilişkiye ve onların evlenmelerine karşıdır. Babası Hüseyin amca, aksi sinirli kafasına koyduğunu çekinmeden yapabilecek karakterde biridir.
Kendisi anneden aynı, fakat babadan ayrı olan Mustafa bey ile geçmişten bu yana süre gelen bir miras kavgası yüzünden husumetlidirler.
Bu iki üvey kardeşin, miras davasından kaynaklanan husumetleri birbirleri seven evlenip yuva kurmak isteyen Ali ile Fatma’nın evlenmelerine engel olmaktadır.
Ali nin babası Hüseyin amcanın, yazın göçtükleri bir yaz boyunca orada kalarak ekip biçtikleri meyvelerinden faydalandıkları mahsul ekip dikip mahsulünü topladıkları bahçeleri ile, aynı şekilde olan Fatma’nın ailesinin bahçeleri her ne kadar, belirlenmiş taş duvarlarla birbirinden ayrılmış olsa da yine aynı ailenin mülkünün bölünmesi ile meydana geldiyse de bitişik durumda görünmektedir.
Günlerden bir bahar günü, bahçelere yaz için sebze ekilmeye gidildiğinde, Ali ile Fatma bahçe içindeki evlerinde ailelerin bahçelerinin uzak noktasında bahçe işleri ile uğraşırken uğraştığı bir sırada buluşmaya birlikte olmaya geleceğe ait planlar yapmaya karar verirler.
Genç öğretmen Ali nin, Ahmet isminde o yıllarda ortaokula giden bir kardeşi vardır.
Ahmet, olayın olduğu yıllarda henüz çocuk olduğu için aşktan sevmekten sevilmekten anlamayan, abisine göre biraz da saf görünen, abisinin sözünden çıkmayan bir çocuktur.
Günlerden bir bahar günü Ali kardeşi Ahmet ile beraber, Ali’ in sevgilisi olan Fatma ile buluşacakları bahçe evinin bulunduğu yere giderler.
Ali bey kardeşi Ahmet’i dışarıda gelip gidene karşı gözcü olarak koyarak, sevdiği kız olan amcasının kızı olan Fatma ile gittikleri bahçede bulunan bağ evinde buluşarak, onunla gelecekleri hakkında konuşurlar ve sevişirdir.
Bu gizli buluşmanın sevişmenin sonucunda, bağ evinde, haram meyve meydana çiçeklenir.
Bu haram meyvenin çiçeklenmesi, günler sonra ortaya çıkınca, Ali ye âşık olan Fatma ‘nın babası bunu namus davası yaparak bunların mutlaka evlenmelerini ister, her masrafı bile kendi üstlenmeyi kabul ederek, bu durumu Ali nin babası olan üvey kardeşi, Hüseyin efendiye açardır.
Açmasını açar ‘da, inatçı Hüseyin efendi, Nuh der Peygamber demez bunların evlenmelerine razı olmazdır.
Çaresiz kalan kız babası Mustafa Bey, durum daha’ da kötüye gitmeden, olayın ortaya çıkmasını istemediği için kızını bulundukları ilçede bakkallık yapan, hali vakti oradaki halka göre biraz daha iyi görünen, olan bitenden habersiz kızını istemeye gelen biriyle evlendirmek mecburiyetinde kalırdır.
Fatma’ nın bu durumunu, evlendikten sonra öğrenen eşi bulunduğu küçük kasabada dedi kodlulara meydan vermemek için, işini ve evini büyük bir şehir olarak bildiği Ankara’ ya taşır ve burada başkasından olan çocuğu ve daha sonra kendinden olan çocukları ile birlikte yaşamaya başlardır.
Evinin tek kızı olan sevdiği Ali, bey ile evlendiremeyip bir başkası ile evlendirmek mecburiyetinde kaldığı Fatma’nın, Ankara’ya taşınmasının arkasından, Fatma’nın babası Mustafa bey’ de, aynı korku içindedir.
Bu sebepten Fatma’nın babası Mustafa bey, geçmişte aile içinde kavgalara husumetlere neden olan ilçedeki ailesinden kalma bir çok kavgalara neden olmuş üvey kardeşi ile arasının açılmasına neden olmuş mevcut malını mülkünü satarak, kızının olduğu şehre taşınırdır. Burada daha sonra iş kurarak inşaat yap sat işleri yapmaya başlardır.
Zaman geçer, daha sonra Fatma, haram meyvesini ortaya getirir büyütür olgunlaştırır ve meslek sahibi yapardır.
Fatma durumunu başlangıçta kızından gizler eşi ölünce ona bu durumu anlatmaya karar verirdir amma, veremez.
Bir haram meyve meydana getiren sonra mecburiyet karşısında başka şehirlere göçüp giden Fatma’ nın haram meyvesi ile birlikte yaşadığı bu şehirde bir tesadüf sonrası bir zamanlar çok sevdiği kendisine âşık olduğu evlenmek isteyip de evlenemediği haram meyvenin ortağı öğretmen Ali bey de yaşamaktadır. Haram meyvenin ortağı onların çok yakınlarında yaşamasına ve çoğu zaman görmelerine rağmen kızına baba kendine’ de artık eş olacak durumda değildir.
Fatma olayı sinesine çekerek, bir kara taş gibi bağrına basarak, kızına hiçbir şeyi anlatmadan iki eski aşık gençler hayatlarının sonuna kadar yaşamlarını konuşmadan sürdürür giderdir. Ta ki, onun haram meyve olan kızı bir gün kendi durumu öğreninceye kadar.
Ahmet Yüksel Şanlı er
06 Mayıs 16
YORUMLAR
Merhaba Ahmet bey
Haram meyve adlı yazınızı özet başlığı adı altında yayınlamışsınız bende bu vesile ile okuma şansını buldum.
Bu platformda dikkatimi çeken bir şey var.
Yayınlanan eserlerde
Konusu,yazının anlatımdili,yazıdaki devrik cümleler ve başka olumsuzluklar göze batınca eleştiri kısmına genelde kimseler yorum yazmıyor.
Tahminimce yazılan esere objektif bir dille eleştiri yazarak eleştirmeler yazarlarla kötü olmak istemiyor.
Bu durum eleştirmenler açısından iyi olabilir ama yazarlar için iyi bir şey değildir.
Yazarlar kendi yazdıkları yazıların eksiklerini veya yalnışlarını görmeyebilirler;
Dışarıdan bakan akla ve göze ihtiyaç vardır daha güzelini ve iyisini yazmak için objektif eleştiriler çok önemlidir.
Klasik düşüncenin dışında biri olarak izninizle Haram meyve adlı çalışmanıza kendimce bir eleştiri yazmak istiyorum.
Her şeyden önce yazınızı önemsediğimi bilmenizi isterim ve edebiyata ilği duyup gönül dünyanızı bu sayfalara döktüğünüz için eleştiriyide hak ediyorsunuz.
Yazı başlığınızı ilk gördüğümde aklıma Adem ile Havvanın cennette yedikleri yasak meyve geldi.
Yani okurda ilk intibayı oluşturan yazı başlığıdır,
Yazının konusu klasik bir çok film ve dizilerde işlenmiş olayları içeriyor.
Anlatım dilinde çok tekrar cümleler var bu durum okuru sıkar
Yazının baş karekteri olan Ali öğretmen toplumun büyük bir kısmı tarafından sevilmeyen ve özellikle kadınlar açısından nefret timsali olduğundan bu hikayede Ali öğretmeni çarmıha da gerseler kimsenin umrunda olmaz. sonuçta toplum nezninde karektersiz bir adam olduğu için yaznın değerinide düşürüyor.
Özet yazınız da olaylar hızlı geçildiği için yazı dilinin akıcılığınıda bozmuş.
Bu eleştiri babında yazdıklarım benim düşüncelerimdir bunlar doğrudur demiyorum yalnış anlaşılmasın sadece başka bir pencereden yazınıza bakarak yapılan değerlendirmelere olarak kabul buyurunuz.
Benimde bir kaç yazım var ve hiç eleştiri yazılmamıştır belkide bende kendi yazılarımın hatalarını görememişimdir sonuçta her işte olduğu gibi yazmak işide sabır ve deneyim gerektiren bir şeydir.
Ahmet bey çalışmalarınızda başarılar dilerim.