Belki de böylesi daha iyiydi
Seni buraya bir rüzgar getirmişti
şimdi deniz kıyısında
ordan oraya savrulan çiçekli hasır bir şapkayı izliyorum
böyle kurmuştum hikayeyi
dialogları acemice oldu ama güzeldi
korumuştu uzun bir süre güneşten ve aşk’tan seni
ıslaktı elbisenin etekleri hep kırık beyazdı
o rengi hiç unutmadım
sonra gidip gidip konuştuğun tozlu yoldaki o korkuluk
ne çok eğlendirirdi seni
kasabadan uzaktık boylu boyunca uzanırdık yan yana
konuşmazdık saatlerce önemli bi şey olduğunda yazardık kumlara
elin havada kalmıştı giderken göğe yakın duruyordun
o akşam üstü simit alıp yemiştik hep aynı yerlere giderdik insanlardan uzak
büyülü bir dünya mıydı rüya mıydı kafamda kurguladığım bir serüven miydi yoksa
dünya sinema sahnesi hayat iyi sonla biten bir film olsaydı keşke
senaryosunu kendi yazdığımı hatırlıyorum şimdi
o çocuk ben çocuk acımtrak tatlı bir rüya denizinde boğulmak üzereydik
bir gün bir sevgilisi çıktı geldi bekliyordum zaten
keşke öyle olsaydı daha kolay olurdu onu unutmak
bitti demiştim usulca bitti
anladım ki hepimiz yaşar gibi yaparmışız
oynarmışız kendi yazdığımız bir oyunu
giderken el sallıyordun elin havada kalmıştı başın göğe yakın
kanatsız bir melektin ara sıra gelip beni yoklayan
bazen bir arı vıız vıız vızlayan dönen etrafımda
bazı bir durgun suda Nilüfer
çoğu zamanda dokunulmaya dayanamayan benekli bir kelebek
hatırladım sonunda
ıslaktı hep elbisenin etekleri kırık beyaz
Yüksel Nimet Apel
1/Ocak/2015/Perşembe/Ankara
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.