- 1279 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kalbimin Ağır Yaralı Düşleri
Uçuklamış dudaklarımı peçeliyorum gecenin amâlığında kimseler görmesin
diye. Azad edilmiş bir köle sevinci kadar sürmüyor parmak uçlarımdaki
gazellerim. Boğazıma kadar ilerlemiş bir suyun körpe ihtilaline
eğiliyorum, ciğerlerime ilişmiş Fildişi kulelerinde hüküm süren
yalnızlık.. Örtüyorum çıplaklığımı İbrahime uzanan hodgam ateşiyle.
Şah damarlarımdan dökülen bıçaklarından ucundan su içiyorum
Yusufçuklara. Kan ter içinde kalıyor nefesleri ve kanatları zemzemle
yıkanmışcasına diri. Gözlerimde Yusuf’un gömleği ağlıyor, yüzümden
dökülüyor Meryem’in utangaçlığı.Çiviyle süslenmiş bir yatağın içinde
nereye dönsem yalnızlık öpüyordu kirpiklerimi oysa nefesimin telaşlı
çığlıklarına vuruluyordu gece. İçimdeki yangınları dileniyor bir kuyu
oysa gazete manşetlerine konu olmuyorum memleket kavgaları kadar.
Ücüncü sayfa intihar haberlerinin yer aldığı bir gazete kağıdıyla
siliyorum yüreğimin yağmurlarını, ne çok acı varmış kirpiklerimden
sağılması beklenen.
Bir enkazın altında kalmış yüreğime seslensem, gözlerini özledim
cümlesi cılız olsa da hayatlanır mı yüzümde. Kardan adam yapmak zor
değildi aslında, asıl onu güneşe karşı mevzileyip yüreğinde
yaşatabilmekti, soğuk hava deposu hüviyetindeki gögüslerimde saklı
bırakmak onu. Ne de olsa hala bakirdi gözyaşlarım. Naftalin kokulu
sandukam hiç öpülmemişti bir bahar cicekeleri tarafından. Yokluktan
öte bir hiçliğin hikayesiydi aşk.Bir uçurumda unutulmuş bir ekmeği
yanaştırıyorum dudaklarımın tuzuna. Daha boğulmamış boğazımda
düğümleniyor yaralar, göğsüm taşlaşmış frengi bir hastalıkla.Kutsal
bir ayine kurban veriliyordu bir kız cocugu düşüm oysa kısırdı
topraklarım ve hiçbir su yolu dokunmamıştı dudaklarımın yangınlarına
ve de ellerinden tuttuğum bir kız çocuğu sesiyle uyanmayacaktı evimin
duvarları
Tebessümleri birer birer bir dil hapı gibi yutkunurken, boğazımda
asılı kalıyor hüznüm. Daha acı haber göğsümde taçlanmadan bir yelkovan
pervazından düşüyorum, uyandığımda köhne bir merdiven ağzı yokluyor
ciğerlerimi. Saçlarım epeydir incitilmiyordu muhalif dudaklarda, ve
epeydir tenim bir mezar kovuğunda ateşe rehin verilmiyordu.bir saksıya
döküyorum içimi, öyle çekiyor ki içime yüreğimi tükenmişliğim
yeşeriyor ve gövdesinin elleri semaya uzanacak kadar azametli.
Paçalarımdan sızan yetimliğimi derceste ediyor demir parmaklıklar,
askıda unuttuğum gülüşümü saklıyorum göğüs kafesimde. Sadeleştiriyorum
ayrılıklarda yediğim kavgaların şiddetini, ağzı bozuk bir rayın
ortasında ucuz yollu ölümlere kaldırıyorum uykusuzluklarımı.Duvarlara
yaslayıp yaralarımı, bir gece yarası hastane kokusu sirayet etmiş
neşterle sevişiyorum, kan ter içinde kalan nefesime bir suni teneffüs
reva görülüyor sonra. Sonra da her ayrılığa bir serum telaffuz ediyor.
Kusmak istiyorum içimde birikmiş zelzeleleri oysa kendi mezarımı
kazıyormuşum sevda niyetine. Bilemedim, bilemezdim
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.