- 1867 Okunma
- 9 Yorum
- 2 Beğeni
1.ÇAYLAR ŞİRKET'TEN YEMEKLER ŞEVKET'TEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Önce anı başlığından başlayayım:
1965 lerden önce fabrikasyon otobüsler yoktu kamyondan bozma önden motorlu otobüsler vardı ve yolcu fazla otobüs az olduğu için yolcuya fazla itibar ve izzet ikram yoktu.İstanbul’a göçün olduğu yıllar bilet bulabildiğine şükrederdi yolcular.
1968 den sonra fabrikasyon otobüsler çoğalmaya başlayınca arada rekabet olduğu için (zaten rekabet daima tüketiciden yanadır)yolculara itibar başladı.Önceleri yollarda da dinlenme tesisi fazla yoktu,yolcular azıklarını çıkarır bir kenarda veye otobüsün içinde yerlerdi artık soğan sarımsak kokularını siz hesap edin.
Otobüs dinlenme tesislerine yaklaşınca lambaları yaktığında o zaman teknoloji az mikrofon dahi yoktu.Muavin arkadan seslenir,falancı tesislerde kaptanınız yarım saat istirahat molası vermiştir akabinde bir edayla buyrun:
ÇAYLAR ŞİRKETTEN YEMEKLER ŞEVKET’TEN
Daha sonraları teknoloji ilerlemesiyle otobüslerde gelişti yolcuya izset ikramda nereyse artık mola vermeden expres servisler çoğalarak çaylarda yemeklerde şirketten olmaya başladı.
Efendim ben 40 senesini yurt içi ve uluslar arası yolcu taşıyan bir kaptanı, gitmediğim şehir ve ülke kalmadı gibi bir şey.
Trabzon lisesi orta okulla beraber aynı binada idi,8. sınıfa gittiğim de bile araba kullanabilirdim çünkü evimizde bir kamyondan bozma otobüsümüz vardı abim de şoförü idi.
Yedek anahtar bile yaptırmıştım gizliden onunla sınıfta sıranın boş bir yerine sokar marşa basar gibi yapıp ayaklarımla da güya varmış gibi debreyaj fren gaza basardım.Bir gün sanki önümdeki araç aniden durmuş bende çarpmamak için frene asıldım meğer önümde oturan öğrencinin ayağına basmışım sertce oda ahhh diye bağırmaz mı?Tabi hoca da heyy noluyor orda diyerek çıkıştı.
Trabzon lisesi yola yakın olduğundan gelip giden araçların sesleri duyulurdu helede eksozları boşaltılmış olanlar daha fazla duyulurdu.Ben çoğu arabayı çıkardıkları seslerden tanırdım marka olarak.
Okuldan çıkıp eve gitmeden önce araba tamircilerini ziyaret eder bakardım.Mekanik olan her şeye allerjim ve sempatim vardı.Bunun yanında lise 2 de edebiyat bölümünü seçmiştim.
Şimdi diyeceksin ki ne alaka mekanik ve edebiyat.Çalışan her mekanik aygıt bende bir şiir dinler gibi hisler uyandırırdı.Nasıl ki şiirde bir redif var çalışan aletllerde de vardır.Bir eski saatin çıkardığı ses sanki bana Allah Allah diye gelirdi,Daha sonraları anlıyorum tabiiki yaratılan canlı ve cansız kendi lisanlarıyla Allah’ı zikreder.
Yedek anahtarım olduğu için bazı geceler evde herkes yatınca ben kalkar sınıfta sıra arkadaşım olan Hasan Soytürk ki halen 50 senelik arkadaşımdır onunla gezmelere çıkardık.
Evimizin önü rampa idi adı,Trabzon’da düz yer mi vardı. Arabayı boşa salıp daha sonra marşa basar devam ederdik.
Sınıfımızda ki sevgilimin evinin önünden geçer cama çıkıp bana bakmasını beklerdik onunda haberi vardı zaten geleceğimden.
Bir seferinde cama bakarken arabayı kaldırıma fazla yaklaşmışım,derken gezer gene arabayı yukarıda stop eder evin önüne park edip sessizce eve girer yatardım.
Yazları tatil yerine ben abime muavinlik yapardım.Bir gün garaja gittik ben arabanın tavanına çıktım bagaj vermelerini beklerken simsar bir hışımla abime çıkışıyordu:yahu bu arabanın kapı kolları nerdeeee.
Abim de yazıhaneden çıkıp bana bağırdı ulan it kapı kolları nerde)))
Meğer ben sevgilimin evinin önünde kaldırıma fazla yanaşmıştım ya eski arabaların kapı kolları dışarda olurdu
traş etmişim kapı kollarını.Mecbur başka otobüs mü var,abim şöfor kapısında girip kapıları içerden açtı yolcular bindiler.Artık benim abimin elinden ne çektiğimi tahmin edersiniz.
Ondan sonra abim anahtarımı aldı ama ben gene yaptırmıştım yenisini.Annem zavallı ne çekmiştir benden.
Ben alışmışm daha dururmuyum gece gezmelerine devam ama bu sefer çok dikkat ediyoruz arkadaşımla.
Bir gün abim beni çekti kenara tartaklıyor:ulan sen daha akıllanmadın mı nedir sende çektiğimiz bir gün birini ezicende başımıza iş aldıracaksın.Ben yok abi artık yapmıyorum desem de al bir tokat daha gene kaçırmışın arabayı dedi ben her ne kadar inkar etsemde.
Ulan kimi kandırıyorsun sen? meğer tebeşirle arabanın lastik önlerini işaretlemiş deyyus abim:)))
Eh artık yanımda arkadaşım var onun az ileri gel az geri git direktifleriyle arabayı aynı yere yanaştırıdık.
Ne başınızı ağrıtayım molaya geldik.
ÇAYLAR ŞİRKETTEN YEMEKLER ŞEVKETTEN
Arkası yarın devam ederiz..
İçinizde o eskiden olan radyo programını hartırlayanlarınız vardır sanırım, Arkası yarın.
Kalın sağlıcakla...
YORUMLAR
Nefis bir hatıra yazısıydı. Yer yer tebessüm ederek ve tabi düşünerek okudum. Derler ki; otobüslerde hiç olmazsa kaptanlar sigara içsin ki, uyumasınlar...
Sigara uyanık tutarmış uzun yol şoförlerini.
Bence de mantıklı.
Diğer serileri de okuyacağım. Kalın sağlıcakla.
Halit Kesler
Şiirlerimde ise gökteki yıldızı indirip yar saçına toka yapmam
hepsi ya bire bir yaşadıklarımdandır yada etkilendiğim olaylardandır.
SAYGILAR
Birinci bölümle birlikte arabalarda sigara içtiğimiz günleri hatırladım. Koltukların arkasında küllükler olurdu ama çoğu kez o küllüklerin yeri boş, yani oyunlmuş olduğundan klümüzü yana serper, sigarayı da ayağımızla söndürürdük.
Bir gün dalgınlıkla ızmariti o boşluktan içeri atınca az daha koskoca otobüsü yakıyordum. )))))))))))
Okumaya devam. Sardı yazı.))))))))))))))
Halit Kesler
4 bölümüde okıudun mu?
devamı çok bedri sezai dört gözle bekliyor.
sami biberoğulları
Halit Kesler
2. bölümüde astım bakalım beğenirmisin.
Selam ve duamla kal..
Halit Kesler
Halit Kesler
Halit Kesler
Sayfamada onur verdiniz.
Halit Kesler
Zaten şiirlerimde de (GÖKTEKİ YILDIZI İNDİRİP YARİN SAÇINA TOKA) yapmadım,hepside ya yaşadığım olaylara yada temaşa ettiğim olaylardan esinlenilmiştir.
Tekrar teşekkür ederim.
Selam ve dua ile.
Halit Kesler
Ha sahi bizim Yaşar'a ne oldu.)))
Kemnur
Hiç unutmuyorum, üniversiteye ilk girdiğim sene (1977) Mersinden Ankara'ya gelmek için bindiğim 302 otobüs'ün kaptanı çok hızlı gelmişti. Ekim ayıydı sanırım . Ankara'ya sabah ortalık ağarmadan indik. ( Normal gelen otobüsler sabah saat 07.30 - 08.00 arası gelirdi. Üzerimde kısa kollu gömlek. Sabahın ayazı, tir tir titriyorum. Eski otobüs terminali.( Şimdiki Büyükşehir Belediyesinin olduğu yer). Hemen kafeteryaya geçtim. Güneş doğuncaya kadar çay içerek ısındım. Yazı beni o yıllara götürdü. Nostalji oldu yani. Teşekkür ederim. Elinize sağlık.
Halit Kesler
o kaptanı bulsam cezalandırdım.
Beğendiğine sevindim bu daha başlangıç devamı gelecek.
Dedim ya ROMANIMI YAZSAM HAYAT OLUR.
Herkes gider Mersine ben yazarım tersine:)))
Selam ve dua ile...
Bekleyeceğiz Mecburi istikamet!!!
Ama önden motorlu Otobüs dedinde! 1968 Model Magirus tipli. Bursa yapımı, önden Motorlu 58 AF 398 Plakalı, Beyaz renkli, Ford Otobüsü aklıma getirdin Halit kardeşim. İlkokul Üçe gidiyorum, Okul çıkışı baktım Zara'ya bir Otobüs gelmiş bize doğru geliyor. ANAAAAA bizim Otobüüüüsss. YIKILMAZLAR.... Direksiyon da Babam...
Ne günlerdi be yav.
Yüreğin dert görmesin inşallah.
Devamını Bekliyorum. Selam, Saygı ve dualarımla.
Halit Kesler
Yukarı tavana bağaj sarardık kilosu 1 tlden ne günlerdi be..
Selam ve duayla kal.
"İnsan sevdiği işi yaparsa başarılı olur derler"
Sen bu işi sevmişsin başarılı da olmuşsun.
Ne ehliyetim var, ne arabam.
Bu işlerden de hiç anlamam.
Ama anılarınızı zevkle okuyacağız.
Bu işin en üst rütbesi "Otobüs kaptanlığı" herhalde.
Selamlarımla...
Halit Kesler
Neyse ilerlerde bunlardan da bahsedicem.Hani derlerya hayatımı yazsam roman olur,ama bana uyansa(romanımı yazsam hayat olur) deyimi olmalı:))))
Ziyaretine teşekkür ederim kal sağlıcakla
Selam ve dua ile...