- 644 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TUTUNAMAYANLARA TUTUNMAK
Tutunamayanlar,romanı yayınlandığı zaman hayatta olan yazar eserinin ancak bir baskısını görebilir.Uzun yıllar ikinci baskısı yapılmaz.Ölümünden sonra ancak ilgi görür.Tanpınar gibi.Bu konu edebiyat eleştirmenlerinin ilgi alanına girer.Neden bazı yazarlar kendi zamanlarını aşarda yıllar sonra anlaşılır.Zor bir konu.Şöylede düşünebiliriz;yaşadıkları dönemde ünlü olsalardı daha güzel eserler verebilirmiydiler?Belkide ünlü olmanın verdiği ağır bir yükle daha güzel eserler yazamazdılar.O zamanlar kendilerini sadece eserlerine verdikleri ve okunma endişeşi reyting (paylaşım oranı) o zamanlar icad olmadığı için böyle bir edişeleride yoktu.Tanpınar ve Atay çok faklı teknik kullanmışlardır.Olaylar sade değildir.İnsanın içi dünyasına derinden girerler.
Cemil Meriç,Tanpınar eserleri için,"romanlarından eğer olayları çıkarırsak geriye deneme kalır" demişti.Konuşmalara ve olaylara az yer veren Tanpınar eserlerini okumak bu yüzden sıkıcı olabilir.şiirlerinde ki,öz anlatım romanlarında okuyucuyu uzun anlatımlarla sıkıyor.Sırdan roman kahramanlarını bile eleştiri yetkisi veriyor.O nun hayatında elit bir hayat tarzı olması sıradan inanların içi dünyasını gözlemleme imkanı vermiyor.
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanın için Türk edebiyatında ilk post modern roman diyen eleştirmenlerde vardır.
Tutunayayanlar ronanından bir alıntı.Diğeri Ali Ural’a ait..İki yazı birbirine ne kadar çok benziyor;Atay diğer yazarlarıda etkilemiş.
"Kelimelerden önce de yalnızlık vardı.Ve kelimelerden sonra da var olmaya devam etti.Yalnızlık..kelimenin bittiği yerde başladığı,kelime söylemeden önce başladı.Kelimeler yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı.,insanın içinde,kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu..Yalnız kelimeler acıyı dindirdi,ve kelimeler insanın aklına geldikçe,yalnızlık büyüdü,dayanılmaz oldu."
OĞUZ ATAY-TUTUNAMAYANLAR
’Her şey vardı ve hiçbir şeyin adı yoktu" diyerek başlayıp kelimelerini arayan kâinatı anlattınız. Sonunda da ‘Her şeyin adı var şimdi fakat hiçbir şey yok ortada.’ diyerek kaybettiğimiz değerleri sorguluyorsunuz. Bunu açıklar mısınız?
Kelimeler bağıştır. Allah’ın Âdem’e bağışı. Kelimeler rütbesidir insanın, ilâhidir çünkü. Fakat insan her şeyin adını bilse de hiçbir şeyi çağıramıyor. Çağırılamayan her şey varla yok arasında. Eşyanın hakikati bilinmeden kullanılan her kelime rütbesini söküyor insanın. Yücelecekken alçalıyor. Güç kazanacakken acze düşüyor.
Ali Ural
Tutunmayanların konusu ve anlatımı diğer romanlardan çok farklıdır.O nedenle hala ilkler arasındadır.Roman kahramanlarından Turgut ve Selim yazara geniş bir alan bırakmıştır.Konular bazen sırandan insani konular olurken diğer sayfalarda uzun uzun akademik konular işlenmekte.Türk tarihinin derinliklerine gidilmekte.Bazen bu konular da latifelerde vardır.Mesela "Türkler kiraz yemez"derken diğer bir anlatımda "Türkler bir tabakta beraber yemek yerler diye Türk kültüne ait örnekler vermekte.Orhun yazıtlarının bulunması o zamanın TBMM de gündeme geldiği kısımda kayda değer bilgiler vardı.
Tutunamayanları okurken şunu hatırladım;birkaç eseri birden okuyan okuyucular bu eserde öyle yapamaz.Beni oku diyen bir eser.Tarih,insan,olaylar,insani olan herşeyin anlatıldığı sürükleyici eserin daha uzun bir süre gündemde kalması muhtemeldir.
YORUMLAR
O kadar düşünmekten bahsedilmiş madem, biraz da bunların (Onomastique) hegemonyası düşünülsün ve incelensin.
Ne bileyim, örneğin; bu katkı da Türk edebiyatının neden "Türk" olamadığı, Türkiyeli takıldığına dair sorunsalın girişi olsun.
Edebiyat salt estetik ve kurgu değidir.
Edebiyat aslında sadece edebiyat değildir.
Böyle sananın aklına yanarım.
Kör Birtengri'ye nasıl bakıyorsa, Birtengri de köre öyle bakıyor olmalı :)
"Ali Atay: Türk Oyuncu, müzisyen ve yönetmen.
Cahit Atay: Türk oyun yazarı.
Cemil Atay: Türk siyasetçi.
Falih Rıfkı Atay: Türk gazeteci, yazar ve milletvekili.
Mehmet Atay: Türk Oyuncu ve yönetmen.
Mustafa Atay
Oğuz Atay: Türk roman, öykü ve oyun yazarı.
Ömür Atay: Türk film yönetmeni."
Esenlik...
Göktürkmen tarafından 4/27/2016 6:52:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
yalnıztepe
Göktürkmen
Seçtiğiniz eleştirel amaçlı iki sözcükten ilkisiyasi bir kavram hegemonya ve yükselen tarihsel bloklar tezi oluyor, Antonio Gramsci'ye ait olduğunu söyleyebiliyorum.
Bir diğeri Türkçe bir sözcük oluyor.
Uysal, kumsal gibi; sorun etmiolojik "sorun"sal demiş oluyorum.
Asıl önemli parçayı görmemişsiniz.
Onomastique- Özeladbilim oluyor, burada değeri anlaşımadığı savlanan bir roman ve yazarı bağlamında, Türk edebiyatı ve Türk ulusal sorunu yadsınmışlığına rfarklı ve daha bütünsel bakma anlamında göndermede bulunuldu.
Aslında Mezartaşları ile ilgili bir diğer yazınızda, konuya epey yaklaşmışsınız.
Ben kısaca iç ve dış psikolojiden ziyade, bunun yerine iç ve dış proleterya, iç veya dış faktör vya da iç ve dıış analiz minimalizasyonunu önermiş oluyorum.
Genel bir metin veya manzum okuma-çözümleme yöntemselliği oluyor.
Esenlik.
yalnıztepe
Çünkü artık psikoloji denen şeyin değeri anlaşıldı. İç dünya, dış dünyadan daha karmaşık hale geldi ve edebiyat bu yönde şekil almaya başladı. Çok da iyi oldu. Reşat Nuri GÜNTEKİN öykülerini okuyan hemen herkes olayların akışındaki zekaya, betimlemelere ve nüktelere hayran kalır. Örn. Olağan İşler. Mükemmel bir hikaye kitabıdır. Oğuz ATAY'IN edebiyatı direkt insanın iç dünyasını, olaylar karşısındaki halini, sıradan işleri hiç sıradan olmayan bir üslupla anlatıyor. Eliyle göznuruna tutar gibi. Etkiyi öyle derin hissediyorsunuz. Fakat şu da bir gerçek ki hala klasik öykü ve roman okurların ilk tercihi. Nedeni ise okurun kafa yormak zahmetine girmek istememesi. Çünkü düşünmeyi seven bir toplum değiliz ve bu edebiyatımıza da yansır. Uzun tasvirler, okurun hayal gücünü öldürüyor.
Saygılar.
yalnıztepe
Modern romandan postmoderne doğru evrimleşme devam ettikçe, edebiyatın da mantığı değişmeye başladı. Somut gerçeklik ısrarı gitti, soyut gerçeklik dekullanılmaya başlandı. Bu sebeple bunun gerçek değil, kurmaca olduğu sürekli okura hissedilmeye başlandı. Ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığı önem kazanmaya başladı.Yazar okurla diyalog kurmaya başladı eserde.
Bunu ilk kapsamlı kullanan yazar, Oğuz Atay kabul edilir.
Güzel bir konu işlemişsiniz, kaleminize sağlık.
Sağlıcakla,