- 516 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Din ile Bilim
Tabiat tüm güzellikleriyle yaratılmış ve bizlere sunulmuştur. Doğal yaşamda yok yoktur. Sorunlar, çözümleriyle birlikte verilmiştir. Her sorunun çözümü, belki de hemen yanı başımızda olabilmektedir. Bu kainatı yaratan, her şeyi düşünmüş olmalı!...
Dünya üzerindeki tüm canlıları, hayvanlar, bitkiler ve insanlar diyerek sınıflandırıyoruz. İnsanları, bu Dünya üzerindeki en mükemmel yaratıklar olarak en başa yazıyoruz. Yaradan, insanlara kullansınlar diye akıl da vermiştir. Bu aklı bilimsel olarak kullansınlar diye vermiştir. Bilim, yaşamın gerçeğidir. Kainat, döner bir sistem üzerindedir. Uzaydaki tüm varlıklar, zaman içerisinde dönerek işlemektedir. Güneş etrafında dönen bir Dünya üzerinde yaşıyoruz. Bu dönüşler tekrarlandıkça; günler, haftalar, aylar, yıllar, asırlardan oluşan zaman akmaktadır. Bu sistem yüzde yüz bilimin ta kendisidir. Bu nedenle; sistemin parçası olan biz insanlar, bu sisteme zarar vermeden bilimsel çalışmalar yapmak zorundayız. Sistemiz içersinden zamansız eksilecek bir canlı türü, bizleri büyük sorunlarla bırakabilecektir. Örneğin, yılan türünün yok olması dahi, doğanın dengesini bozabilecektir.Her bir yılan, yılda en az elli adet kemirgeni yemektedir. Fare türü bu kemirgenler, en fazla çoğalabilen bir canlı türüdür. Yılanlar, bunları tüketmeseydi, doğanın dengesi bu kemirgenlerin lehine bozulacaktır. Dünya, farelerin istilasına uğraması halinde de insanların zor durumda kalacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Yaratan, mükemmel bir sistemle her şeyi dengelemiştir. Ölen her canlıyı, diğer bir canlı yemektedir. Ölen insanlar bile, mezarda kendi içinden çıkan kurtçuklara yem olmaktadır. Yaradan, tüm hastalıkların çözümünü de yine hastalıklarla birlikte yaratmıştır. Bilim, yeni bir şey yaratmayıp sadece yaratılmış olan iki maddeyi bir araya getirmektedir. Bilim, hastalıkları tamamen yok edememektedir. Deneme yanılma yoluyla binlerce kez tekrarlanan kanıtlarla hastalıklara çözüm getirmektedir. Bütün oluşumların nedenini ve neticelerini, sadece bu sistemi yaratan yüzde yüz bilimin kendisi bilmektedir. Bütün oluşumlara şahit olan iki şey vardır; birisi zaman, diğeri ise uzay denilen ve sonsuz boşluktan oluşan kara-deliktir. Bu kara delik, yaratan ile yaratılanı birlikte barındıracak kadar büyüktür. Kainatın tümü, tüm oluşumlarıyla birlikte bu kara-deliktedir. Ezeli ve ebedi zamanın kendisidir yaradan. Yapılan her hareketin mutlaka bir karşılığı vardır. Tabiatın dengesi çok adildir. Buna ister _Din_, isterseniz de _bilim_ diyelim. İster _ateist_ olun, isterseniz de _çok dindar_ olunuz, bu kaçınılmaz bir gerçektir. Din mutlaktır, bilim ise kesin kanıtlara dayanan gerçeğin kendisidir. Din ile bilim, bu nedenle daima çatışma halinde olmaktadır. Bu çatışmaların topluma hiçbir faydası yoktur. Din, kendi çerçevesinde icra edilmelidir. Bilim, din işlerinden ayrı yerde özgürce icra edilmelidir. Bu iki zıt kavramı birbirine karıştırmadan icra etmek zorundayız. Din, bir toplumun en zayıf olan ve en çok taraftarı olan bir kavramdır. Bu nedenle bilim adamları, din ile fazla uğraşmadan ve din kavramını fazlaca dışlamadan bilimsel çalışmalarını icra etmek zorundadır. Din ile fazla uğraşmanın neticesinde, insanlar din kavramına inanılmaz derece de yönelmek zorunda bırakılacaktır. Bilim, toplumun güneşi olmak ve karanlığı aydınlatmak zorundadır. İnsanlığa hizmet etmeyen bilim, bilim değildir.
Biz insanlar, maddi ve manevi temel değerlere sahip çıkmak zorundayız. Bilimsel düşünelim ve bilimsel hareket edelim. Ama bunun yanında, din kavramı dışlamadan dinlere de saygı gösterelim. Bu iki gerçeği yok etmeye çalışmak nafile bir çaba olacaktır. Bu iki kavram birlikte yaşamak ve yaşatılmak zorundadır. Ateistler, inançlı insanlara saygı duymalı, inançlı insanlarda ateistlere saygı duymalıdır. İşte bütün bunların tek teminatı, _Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti_ dir. Gerçekler daima haklıdır
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.