- 803 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HORTOĞLU VE ALTIN SEMER
Sınır boyu bir illerimizde uzun yıllar kaçakçılık ve kaçakçı şebeke liderliği yapmış Hortoğlu lakaplı biri yaptığı işlerden oldukça zengin olmuş.
Orta yaşın üstüne gelince tövbe ederek düzgün bir insan olmaya karar vermiş, Fakat çevresinde bozuk insanlar olduğu için bir türlü dikiş tutturamamış
Şehrin bilgili birine giderek durumunu anlatıp kendisine yardım etmesini ve nasihatte bulunmasını istemiş.
Bilgin uzun uzun düşündükten sonra, Hortoğluna ya yaşadığı şehri terk ederek daha büyük bir şehre ve düzgün insanların muhitine yerleşmesini söylemiş
Fakat. Hortoğlu “cahil birisi olduğunu söyleyerek başka bir şehirde yaşayamayacağını” dile getirmiş.
Bilgin uzun uzun düşündükten sonra “ şehrin zengin muhitinde lüks bir konak yaptırmasını ve orada yaşamasını öğütlemiş.
Horoğlunun bu teklif aklına yatarak şehrin en zengin semtinde konak yapmaya koyulmuş. Konak bitince, hizmetçi, dadı halayıklar da alarak konakta yaşamaya başlamış.
Aradan bir iki yıl geçtikten sonra hortoğlu tekrar bilginin kapısını çalarak. başlamış durumunu anlatmaya “ Konağı yaptım, mahallede bir de Bakkal dükkanı açtım ama ne dükkana uğrayan ne de bana selam veren var, gittikçe mutsuz olmaya başladım.; bana yeniden bir akıl verebilirmisiniz acaba? “ demiş
Bilgin yine uzun uzun düşünerek; "bir yol daha var demiş, o semtte bu güne kadar görülmemiş bir ziyafet vereceksin; ziyafete de şehrin büyüklerini davet edeceksin" demiş
Hortoğlu, bir yandan ziyafet hazırlıkları yaparken, bir yandan da şehrin ileri gelenlerini Vali, Kadı, Uleme ,Müfti kim varsa davet etmiş
Ziyafet başladığında sofrada kuş sütünden başka her şey bulunmaktaymış. Yemek bittikten sonra koyu bir sohbet başlamış. Vali bir şeyler anlatmış ve misafirler müftüye sorular sormuş böylece nakit ilerlemiş.
Kadı hortoğluna dönerek, “muhterem Hortoğlu, herkes sohbette bir şeyler söyledi ve sorular sordu senin de söyleyecek bir şeyin , soracak sorun yok mu ? demiş.
Hortoğlu derin bir nefes almış,” bende bir şeyi merak ediyorum acaba Zaloğlu Rüstem Peygamber mi yoksa veli mi idi ?.”
Cemaatte uzunca bir sessizlik , çökmüş, derken bilge devreye girerek ,kadı efendi işte Hortoğlu sorarsa böyle saçma soru sorar “ deyince konuklar basmış kahkahayla gülmeye sora devam etmiş “ Bet asla hiç necabet mi verirmiş üniforma ,Zerdununi palan vursan merkebe, merkep yine merkeptir..
Hortoğlu bu sefer bilgeye dönmüş efendi merkep ne ola ki ? Bilge “ yük taşıyan çalışkan bir hayvan” diyince; Hortoğlu “ elbette ben hepinizin yükünü taşırım, merak etmeyin demiş (
Kadıya dönerek efendi sizden bir isteğim var bu Hortoğlu adı bana uğurlu gelmedi, adımı değiştirir misiniz demiş, Kadı düşünmüş “ ne ola ki, olsa olsa Hortoğlu adın ,Zortoğlu olur; hadi Zortoğlu olsun” demiş, O günden sonra herkes onu Zortoğlu diye çağırmaya başlamış....
O geceden sonra çevrede itibarı oldukça artmış, dükkanı ve evi insanlarla dolmaya başlamış. Zenginleştikçe zenginleşmiş, bakkal dükkanını kapatıp atölye fabrikalar açmış,ve ardından müteahhitliğe başlamış.
Bir gün bir toplantıda bilginle karşılaşmışlar, Bilgin işlerinin nasıl gittiğini sormuş, Zortoğlu,” iyi ki o gece Zaloğlu rüstemi sormuşum da sizde beni zerduni palanlı merkebe benzettiniz, eğer kadı adımı Zortoğluna dönüştürmeseydi, şimdi bakkal dükkanında sinek avlıyor olacaktım”.
Bilgin gülümsemiş,” hortla zortun arasında büyük bir fark yok, ama senin başına ‘Dövlet eli değdi’ demiş ( Halit Özdüzen)