- 407 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Usanmadım sana düşler kurmaktan…
Sakın ha yangınıma el uzatıp bir de kendini benim gibi yakma, yanık bir yüreğe, yanmış bir el yakışmaz...
Bir hayattı aslında içinde duramayasıya debelendiğimiz, bir yarıştı aslında sevgiye dair, kim kimi daha çok sevdi, aslında bir labirentti bu sorunun cevabının yol aldığı zamanlar, aslında yarınsızlıktı içinde nefeslendiğimiz yıllar, gözü kara bir dip dalıştı koyu bir mavilikli olan denize, belki de umutlarımız götürdü bizi bu sahte mutluluğa, dayanabileceğimiz bir yolculuk değildi baştan belli olan, evet sevgili biz birbirimizde aldandık ve bir birimizde yaşarken çürüdük...
Engelsiz bir çürüyüştü bu sahip olduğumuzu sandığımız sevgide var olmak... Aldandık ve de yanıldık, tek hata vardı bu sevginin yolculuğumda bir birimize aşırı güven ve de aldatılmaya çıkan bu yola baş koymuş olmamız... Geçti kör bir atıştı bu zamana sahiplenmek...
Aslında tek bir cümleyle vurulmuştuk geleceğe dair yaşam için “ben de seni çok sevmiştim” evet ben de derken yıllarda çürüyeceğimizi hiç hesap etmemiştik, bu çok derin bir kuyuydu ve biz bu kuyuda boğulduk acılara sanırım…
Hoş kal sevgili hoşça kal denmeden söylenmiş bir rızasızlık cümlesi ve bir ihanetin açık adresiydi…
Şimdilerde pişmanlıksız bakmak mümkün müydü eskimiş yıllara
kurumuş zamanlara ve kuruttuğumuz ömrümüze?
Şimdilerde sadece eskimiş gözlerim için üzüntülerimle baş başayım, yıllar yılı senin gelişini gözlemek ve de gidişini düşlemekle geçen kahır zamanlarında…
Şimdilerde hazmedilemez bir hırsla bakıyorum geçmişime, acaba diyorum tekrarı olabilecek bir yaşantımız olabilir mi diye, içimden fışkıran bir öfkeyi zaptetmek mümkün olsa daha söylenmemiş sözlerimi haykırırdım yüzüne ama artık yangın yerine ulaşmış bu yaşamla senin, serinlik vermen artık yaşlı gözlerime söz geçiremezdi ve sen öfkelerimin ardına saklanan bir gölgesin artık sevgili…
Bunların içine gizlenmiş aslında başka bir sorum vardı ve yıllarca cebelleşip durdum o sorunun cevabı ile ve o soru aslında çok netti ama cevabsız aramalarda kalıyordu hep bu soru “bir insan çok sevdim diyeni bu kadar çok ağlatabilmeli miydi?
Evet sevgili, bu da oldu yaşamımızda… Artık yüreğim tutkunun şarkısını söylerken, gözlerimden akan yaşların anlamsızlığını fark etmek asıl içime işleyen…
Yoksun, yani yokuz artık. Şarkıların içinde kaldı tüm eskimiş günler. tüm yorgun zamanlar, bitmeyesiye uzayan acıların zamanı artık biliyor musun?
Bana yalnızlığın şarkısını söylerdin hep, en korktuğum derdin hep bak işte senin korktuğunla yaşıyorum artık hem de içim içime sığmadan…
Zaman be can zaman en çok insanın yüreğini eskitiyor, en kolay eskiyen yerimiz olmuş artık hüzün yüklü yüreğimiz…
Sonsuz aşklardan, sonu gelmez aşkların varlığından söz ederdin hep, bense düşüncede kalır sesim çıkmazdı, şimdilerde çok iyi anladım ki, sonsuz aşklar toprağın altında uzayıp gidermiş zamanla…
Hep masallarda anlatılırdı sevgiye bağlılık, bizse yaşadığımızı sanmıştık, yanıldık şüphesiz ama sen uzak şehirlerin rüzgârında nefes alırken geçmişin tozu hep avuçlarında olacak sanırım. unutma sevgi riyada dolaşanları asla görmek istemez…
Olmayasıya düşler vardır, bilirim…
Yokluğunla yazıldı kalan yaşamımın sayılı nefes almalarım…
Yokluktu aslında yaşamın dar zamanları acınası nefes almalar. Esir alınmış bedenin perişanlığı çökmüş akşamın son güneş ışıklarına… Tamamı gömülmüş tüm yaşantımın an zamanları kaybolmuşluk dünyasına.
Sen sevgili kalan ömrümün tüm sevinçleri iken sensizliğin acılarının içinde kıvranmış bir beden iskeleti bu, şikâyetsiz varoluşa isyansız sevinçleri iken…
Yaşanmışlığın tüm sevinçlerini senle saklarken yarınlara şimdilerde yalnızlık köprüsünden düşer tüm hayallerim sessiz sessiz…
Dünlerim vardı sensizlikle geçmiş, sonra sen nefesleri yapıştı nefesime, sanki tüm evren maviydi gökyüzüne inat ve ben sensizliğin içinde bocalarken sadece kaybolan maviliklerim değildi…
Oysa en büyük isteğimdi yağmurlarda seninle ıslanmakla geçecek nefes almalarım olmalarıydı…
Sendeliyorum şimdilerde tüm düşüncelerimle şafaklara uzayan geceler boyu…
Her şey sendeydi ve her şey senleydi, sadece hak ettiğimiz zamanlar kayboluyordu hayatımızdan…
Hoş kal sevgili, hayatın tüm mavilerini sana bırakarak hoş kal…
Özlediğim tüm yaşanmışlıkları sende bırakarak hoş kal…
Tüm gülüşlerimi sende bırakarak hoş kal, yarınlarda düşün sadece beni sevgili…
Artık kaderimi senin avuçlarına bırakmakla yarınlarım ve de tüm düşlerim oluyorsun sevgili… Adın benle nefeslenecek son düşlerimle…
Susarken, gülümserken, düşlerken, çoğu zaman ağlarken, düşlerim sana doğru akarken ben seni sevdiğimi düşündüğümde, çoğu gece, tana ulaşırdı bu hislerimle, yüzümden aşağı düşen yaşlarla karşılarken güneşi tan zamanında ben sevgiye tekrar inanır ve sevdiğime yeniden aşık olur ama hiç pişman olmazdım…
Oysa zaman inatçıydı, oysa zaman acımasızdı, oysa zamanın pervasızlığında boğulurdum ben seni düşlerken ağlamak neymiş ki, nefes alamazdım…
Oysa sevmiştim helâlinden acımasızken kendime, oysa sevmiştim gecenin güzelliğinden ulaşırken tana hiç pişmanlıksız ve kendime sevginin omuzlarında baş koymayı ödül bilmiştim…
Oysa düşler, oysa düşünceler hiç bırakmadı içimde sevinçler, hep çaldı çaldı vurdu yere, düştüm, kanadım, acıdı canım kendime ağlarken, hiç pişmanlıksız sana hep gülümsedim bu halimle…
Kendimi seninle paylaştım, seni benimle pay ettim sonunda çatladı kalbim acılanmalardan, pervasız bakışlardan, üstüme düşen ne varsa fazlalaştırmalarından, bin parçaya bölündü tüm düşüncelerim, oysa sen hep teklikle kaldın, oysa seni hep kıskandığım kendimdim ve ben seni sevdim diye düşmanı oldum kendimin ama yine de vaz geçmedim hayatın seni sevmelerle geçen yaşamdan…
Sen sevgili, her güne adınla nefes aldığım sen, öteledin hep mutluluklarımı, hep saldın içime kahredici acılanmaları ama yine de usanmadım seni sevmekten…
Usanmadım sana düşler kurmaktan…
İnanılması bile insanda aykırı yaşama kapı açar ve sadece var oluşa isyan getirirdi…
Sen benim her kimsemdin sevgili, senin her şeyin olurken, kendimi kimsesiz bırakmazdım ben…
O günler böyle düşlerle ve de inanmışlıklarla geçerken, bu günlerdeki yaşamdaki sahipsizliğimizdi asıl bizi per perişan eden…
Şimdilerde umutsuz, başıboş bir yaşamın içinde volta atarken, taban diplerimizde oluşan çatlaklıklardı bu sevdadaki bedel ödeme zamanları…
Bedelini ödediğimiz her şey bizimdi ve her kesimizle her bir şeyimiz olurdu…
Biz dünlerimizi kaybettik sevgili, dünlerle beraber bu günlerin titreyen bedenleri olduk, öfke ve hazmedilemeyiş bastı basacağı kadar bedenimize tüm ağırlığı ile…
Yaşam bu sevgili, bedelini ödeyemediğim çok şey var daha borçlandığımız. O çok şeyin arkasında ezildikçe yaşam nefeslerimiz zorlanacak ve biz bir daha bir birimize “sen benim her şeyimsin” diyemeyeceğiz…
Eksikli yaşadığımız yaşamın borcu idi aslında bunlar. Çoğunda kendi yetikliğimiz kendimize eklediğimiz eksikliklerdi bunlar sonradan bedelini isteyen hayatın eksik yaşam kısmıydı tüm bunların oluşması. Aslında eksik bir yaşam derken de yaşamın doyumsuzluğunda bir birimiz için kaldığımız açlıklardı bunlar…
Oysa biz nefes alışlarımızda bir birimize benzeyen kokularımızla tanırdık Birbirimizde varoluşumuzu...
Ve biz omuzlarımıza karlar düşse de, birbirimizi düşüncelerimizle kalplerimizdeki eksiklikleri tamamlardık...
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Teşekkür ederim Erhan bey, bu yazdıklarım diğerleri ile birlikte kitap yazılarımdır ve o kitaptaki yazıları paylaşma duygusu ile bölümlerdeki akışlara göre nette paylaşıyorum 17 yılldır...
Elbette çok güzel günler var yaşamlarımızda ama çoğu zaman şans kayması ile dağılmamaya çalışarak farklı duyguları da yazıyoruz...
Tekrar teşekkürlerimle, saygılarımı ekleyerek...
mustafa yılmaz
Merhabalar Mustafa hocam. İçsel bir savaş veriyor gibisiniz.
Yazınızda kendi merkezinize sürüklendiğinizi ve orada yaşadığınız buhranlı duyguları aktardığınızı görüyorum. Sevgiliye değil de kendinizle hesaplaşıyor gibisiniz.
Yazınızın üslubu gayet naif. teması da uyumlu. Konu bütünlüğünden sapmamışsınız. Lakin neden bu kadar karamsar yaklaşmıssınız anlamadım. Elbette hayatta bir çok zorluk var ama bir o kadar da yaşarken haz alacağımız, yüzümüzü güldüren şeyler vardır. Hüznün yanında biraz da umut görseydik daha iç açıcı bir yazı olurdu diye düşünüyorum. Sevgilerle.