- 1142 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KRAL ÇIPLAK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Akreple yelkovanın çiftleşme umuduyla birbirini kovaladıkları zamanın çok öncesinde başlamıştı, bu evrensel travma. Kaf Dağının ardında Simurg’un tüylerinden yapılmış yatakta, bir dişi masallarla uyutuyordu günahkar bir kulu! Bin bir geceden su getirilerek, yanan bir yüreğin ateşi söndürülmeye çalışılırken, nefretin antivirüsünün sevgi olduğu gerçeği idrak edilmiş ama unutulmuştu zamanla. Şehrazad, önemli bir buluşa imza atarak kadın cazibesiyle erkeği yatağa, hegomonyasını tarih kitaplarına gömmüştü. Ne acıdır ki, o günden bugüne “KRAL ÇIPLAK” diyen kimse olmadı.
Cazibesiyle kendini yediden yetmişe kediden köpeğe herkese sevdiren, sözde mazlum Jerry’nin zavallı Tom’a yaptığı zülumdan çok seneler önce bulunan ve her derde deva “sevgi” iksirinden faydalanmak yerine, maskeler takıp Şehrazat’ın cazibesini kullanarak erkek cinsini düşsel yolculuklara çıkaran ve yarı yolda bırakan bir virüs bulaştı Şehrazat’ın torunlarına. Şehriyar’ın aldatılmışlığı, Şehriyar’ın nefreti, Şehriyar’ın acısı da yarıp geçmişti zamanları. Ölüp ölüp dirilen ve küllerinden doğan Simurg’un acısına benzer, adına aşk dedikleri bir duygu musallat olmuştu insanoğlunun başına. Şehriyarlar güçle, Şehrazatlar güzelliğiyle savaşıyordu birbirleriyle; maskelerle, sevginin gücü ve güzelliğinden uzak.
Oysaki Şehrazat; güzel ahlakı, doğruyu, sevgiyi öğretmişti krallar kralına. Gökten üç elma düşmüştü başlarına, nur topu gibi; sevgilerinin meyvesi olarak. Ama zaman Şehrazatlara kadınlığını koz gibi kullandırtmayı, Şehriyarlara doyumsuzluğu aktardı. Şehrazat azat oluşunun, Şehriyar yar oluşunun mutluluğuyla uzanmışken sonsuzluğa; nesilleri düşmüştü nefret, arzu, şehvet, doyumsuzluk belasına.
Gün geldi, tükenme noktasına geldi sevgiler. Simurg’un tüyleri kadar bulunmaz, değerli olmuştu. Oysaki ruhun gıdasıydı sevgi ve onsuz yaşamak zor ve anlamsızdı, yüreği hala kirlenmemiş insanlar için. Mutlu sonla biten masallarla mutsuzluğunu avutur duruma gelmişti zavallı insanlar. Kaf Dağı’nın ardındaki umudun tecelli edilmesini beklemekteydiler, saflıkla; gerçek gücün ve mutluluğun insanın içinde olduğunu düşünmeyerek. Sevgi dilenen insanlar, karşılığında bozuk yara alıyordu. Her yara, sevgiye olan inancı biraz daha azaltıyor, yüreğe nefret tohumlar ekilmesine neden oluyordu. İnsan bir gün ölüyordu, insanlık her gün!
Unutuluyordu Şehriyar’ın kadınlara karşı kalbindeki nefretin sebebi de bir kadındı, o nefreti sevgiye dönüştüren de. Unutuluyordu akreple yelkovanın derdi aşk olsaydı günde iki kere buluşmalarına rağmen ayrılmazlardı, günümüzdeki aşk diye tabir edilen anlık birlikteliklerin zamansal göstergesi olarak . Unutuluyordu kral çıplak diyemeyenler ve göremeyenler, elbet Jerry’nin Tom’a yaptığı zülmu hoş karşılayacak hatta Tom’un daha beter olmasını isteyeceklerdi; zalimi ve mazlumu ayırt edememenin korsan yayınıyla, kandırıldığımızdan bihaber. Unutuluyordu sevginin gücü ve de unutturuluyordu.
Olympus Dağı’nda tanrılar sevişirken, anneler masal okurdu çocuklarına. Hep mutlu sonla biten masallar anlatarak bize hayatı yanlış tanıtan annelerimiz, bizi ilk aldatan kişidir. Ama yaşadıkça o kadar çok aldatıldık ki ilk aldatılmayı hiçbirimiz hatırlamadı bile. Eros’un oklarına denk gelen kıçımız yer çekimine karşı koyarken, kısa bir zaman sonra yaralar yüreğimizde beliriyordu. Zannedersin ki hergün denizden Afroditler türüyordu. Helen’i Paris’in koynuna koyan tanrıların, onurlu Hector’un soytarı Achilles’e kaybetmesine göz yumması da bir aldatma değil miydi? Bakire yalanlarla aldatılan münafık ruhlarımız sana armağan olsun Hades! Şehriyar abartma işte, biz de en az senin kadar aldatıldık ve üstelik bizi bu bataklıktan çıkaracak bir Şehrazat da çıkmadı karşımıza.
KRAAL ÇIPLAAAK!!!
YORUMLAR
MERHABA YİNE BEN GELDİM KARDEŞİM ..YAZINI ŞİİRSEL OKUMAK İSTEDİM DE... KIZMADIN DEĞİL Mİ...BEN OLAYLARA ŞİİR YÜREĞİMLE BAKARIM... HANİ BİR TRİK VARYA EKSAN MEKSAN GALİBA BÖYLE BİR ŞEY BİZİM YAPIMIZ...
Akreple yelkovanın çiftleşme umuduyla
birbirini kovaladıkları zamanın çok öncesinde başlamıştı,
bu evrensel travma
. Kaf Dağının ardında Simurg’un tüylerinden yapılmış yatakta,
bir dişi masallarla uyutuyordu günahkar bir kulu!
Bin bir geceden su getirilerek,
yanan bir yüreğin ateşi söndürülmeye çalışılırken,
nefretin antivirüsünün sevgi olduğu gerçeği idrak edilmiş
ama unutulmuştu zamanla.
Şehrazad, önemli bir buluşa imza atarak kadın
cazibesiyle erkeği yatağa,
hegomonyasını tarih kitaplarına gömmüştü.
Ne acıdır ki, o günden bugüne “KRAL ÇIPLAK” diyen kimse olmadı.
Gün geldi, tükenme noktasına geldi sevgiler.
Simurg’un tüyleri kadar bulunmaz, değerli olmuştu.
Oysaki ruhun gıdasıydı sevgi
ve onsuz yaşamak zor ve anlamsızdı,
yüreği hala kirlenmemiş insanlar için.
Mutlu sonla biten masallarla
mutsuzluğunu avutur duruma gelmişti zavallı insanlar.
Kaf Dağı’nın ardındaki umudun tecelli edilmesini beklemekteydiler,
saflıkla; gerçek gücün ve mutluluğun
insanın içinde olduğunu düşünmeyerek.
Sevgi dilenen insanlar, karşılığında bozuk yara alıyordu.
Her yara, sevgiye olan inancı biraz daha azaltıyor,
yüreğe nefret tohumlar ekilmesine neden oluyordu.
İnsan bir gün ölüyordu, insanlık her gün!
emir___can
Ya abla, tamam dedim, deneyecem. Ama inan daha önce denedim, şiir yazamıyorum. Ama senin hatırın için tekrar deneyecem. Olmazsa kızma :(
Zahmet edip şiirleştirmişsin. Teşekkürler...
Kaf Dağı’nın ardındaki umudun tecelli edilmesini beklemekteydiler, saflıkla; gerçek gücün ve mutluluğun insanın içinde olduğunu düşünmeyerek. Sevgi dilenen insanlar, karşılığında bozuk yara alıyordu. Her yara, sevgiye olan inancı biraz daha azaltıyor, yüreğe nefret tohumlar ekilmesine neden oluyordu. İnsan bir gün ölüyordu, insanlık her gün!
Bu kadar mı çarpıcı anlatılır gerçekler,
tamam kral çıplak da
niye bu kadar acımasız yüzüne vurdunuz ki..
Defterde okuduğum en derin yazılardan biriydi. Tebrik ederim. Kaleminiz daim olsun.
Saygılar.
emir___can
Fazla mı ileri gittim bilmiyorum ama sizin gibi değerli ustalardan aldığım olumlu eleştiriler belki de kalemimle barışmamı sağlayacak.
Çok teşekkür ederim efendim. Saygılar...
emir___can
Değerli yorumunuz için teşekkürler...
Sevgiyle kalın.
valla tutuldum,yazacak bişey bulamadım.doğru söze ne hacet...Aaah şehrazat ah...demek ki oymuş herşeyin sebebi:)) herzaman ki gibi harikaydı,duygularına sağlık:)
emir___can
Şaka bir tarafa çok teşekkür ederim yorumun için. Varlığın yeter. Sen vazgeçilmez bir dostsun.
yasak özgürlük
emir___can
yasak özgürlük
Güne yakışan müstesna bir yazıydı okuduğum.
Tüm yüreğimle kutluyorum efendim.
Saygılar, selamlar...
emir___can
Sizden bunları duymak ayrı bir onur.
Saygılar...
Kral Çıplak
Bir yanı DELİ olmalı insanın
Çıplak ayak dolaşmalı patikalarda
Sırılsıklam ıslan malı yağmurlarda
Elleri morarıncaya, kanayıncaya kadar
Parmaklarıyla kaza bilmeli toprağı
Seve bilmeli yedisinde ve yetmişinde
Bir yanı DELİ olmalı insanın...
Bir yanı bahar olmalı insanın
Yapraklarına HAZAN uğramayan
Bir mevsim yağmurları durmayan
Meyve vermeye meyilli olan
Gülleri hiç kurumayan,solmayan
Bir yanı bahar olmalı insanın...
Bir yanı DERBEDER olmalı insanın
Darmadağın dünyada çekmeli
Dertleri zevk etmeli
Sevdası gizli,erkekce
Mertçe söylemeli
Kral çıplak vede zalim...
Bir yanı dobra olmalı insanın...
DERBEDER-HAZANİ
01.04.2002
ehhh nihayet kralı ve kalemi gördüler... tebriklerim kalben ..selam ve muhabbetle
emir___can
Aşk... zaman, mekan ve maddiyat ( duyusal algı) ötesi; temeli enerji olan etkileşim...
Evren ötesi zihin karmaşası, ruh'larımızın yegane vazgeçilmezi, ölümün bizden alamayacağı tek yalan gerçek.
Çok sevdim yazınızın kurgusunu ve akıcılığını
Tebrikler
Saygılarımla
emir___can
Gökkuşağının görünmeyen rengi, metafiziğin kanıtı, ölüm kadar...
Ruhun tutsak hali...
Teşekkür ederim.
Saygılar...
Nereden nereye. Koca tahtımda otururken ve emrimde onca asker, insan ve köle varken, kim bana ya da kimler bana sen çıplaksın diyebilir ?
Diyebilmişler !
Uykusuz geçirdiğim her gece ,nedense rüyasız ve kavgasız geçerdi kendi dünyamda. Tutunabileceğim bütün tanrıları Antik çağda ararken, ben tanrıydım diyirdum. Sonra anka yılı sonra kafDağı meselesi peyda oldu başıma. Öyle hayaller türediki aklımda hepsini anka kafDağına taşıdı. Ve ben orada giyinirken en güzel sevgiyi, en güzel sevneyi En'leri kendime diktirdim.
Sıra bütün bu giysileri halkıma göstermeye gelince kalabalıktan o sesleri işittim. Kral çıplak, kral çıplak ! Oysa benim giydiğim sevgi görülemeyecek kadar gerçekti.
Olympus ! Bekle beni yeniden geliyorum.
Harika bir yazıydı. Tebrikler.
Saygılar
emir___can
Teşekkür ederim Beren Hanım. Sizi sayfamda görmek onurdu.
Saygılar...
emir___can
Teşekkürler...
baya ahengirli olmuş bu yazı
serserice bir bakış
ve evet kral çıplak hatta ölü ve çıplak
emir___can
Yürekten ne geçmişse ve el ne yazmışsa o işte.
Kral çıplak da belki biz de çıplağızdır, bilmiyorum.