- 711 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Aklını Bağışlayan Şizofren 2
Günlerin hızlı mı geçmesi iyi yoksa yavaş yavaş ağırdan almak mı hayatı? Bu sorunun cevabını ben henüz bilmiyorum..
’’’’’’ ’’’’’ ’’’’’
Yine o uçurum dolu gözleri görüyordum, sanki uzun süre baksam beni içine çekecek gibiydiler. İçimde yine o bildik, tanıdık kaçma dürtüsü, ama ayaklarımda mecal yok ve o uzakta aslında. Camdan bakarken ruhumun tüm enerjisi gidiverdi sanki, olduğum yere yığıldım..
’’’’’’ ’’’’’ ’’’’’
Kabus gibi bir gecenin ardından tekrar işe gidecek olmam çok sinir bozucuydu. Bütün gece uyuyamamışken üstelik, sabah alarmın ilk tınısına tilki uykumdan uyanarak ve hiç dans etmeden, hiç kahve içmeden evden apar topar çıkmak zorunda hissetmek kendini. Kalabalığa karışma arzusu ve sokaktaydım..
Yaşadıklarımı anlatmalı mıydım acaba en yakın bildiğim arkadaşıma, deli gözüyle bakardı sanırım bana vazgeçtim, en iyisi bu saçma halleri saklamaktı herkesten. Belki de uyurgezerdim ve rüyaydı gördüğüm. Ofise geldiğimde her zaman ki gibi kocaman bir selam çaktım herkese yerime geçtim ve yeni işlere odaklandım. Saçımı kalemle topladıktan sonra bir kahve söyledim kendime, içimden sürekli "sakin ol tamam her şey geçti" diye tekrar edişlerimden başkaca bir sıkıntı yoktu. Öğlene doğru fotokopi odasına gitmek için dosyalarımla beraber yerimden kalkmıştım nihayet, fotokopi odasının ofisin en alt katında ve kasvetli bir yerde olması hep canımı sıkıyordu bugün daha da sıkılmıştı içim, işimi satacak birilerini aradım ama bulamadım, sonra kızdım kendime hadi ama bu kadar kalabalığın içinde ne olabilir sanki? Uygun adım marş, istikamet fotokopi odası..
Kafamın içi her geçen saat dahada kalabalık oluyordu, akşama dair hiç bir şey düşünmek istemezken sürekli bunu düşündüğümü fark etmem uzun sürmedi. Kafam o kadar doluydu ki, kağıtları ayarlanmış bir robotmuşçasına makineden alıp dosyamın içine takıyordum, bir ses ilişti kulağıma, ayak sesleri geliyordu koridordan. İçim garip bir hisle dolmuştu işte, korkudan ellerim titremeye başlamıştı, biliyordum o geliyordu, evime girebilen beni iş yerinde de bulabilirdi pekala. Kapının arka kısmına geçtim, beni bulursa bu kez ona saldıracak ve beni rahat bırakmasını isteyecektim - hayır, hayır. Yapamam çünkü çok korkuyorum. Olduğum yere çömeldim. Kapının kolu yavaşça aşağıya indi, bayılacak gibi hissediyordum kendimi, işte geldi, ne yapacağım, neden korkuyorum ondan bu kadar Allahım delireceğim, kapı yavaşça açıldı ayaklarını görebiliyordum ama kafamı yukarıya kaldıramadım bir türlü, bir el omzuma dokundu
-Hayat burada ne yapıyorsun? ahh bu ses tanıdıktı, Gökhandı bu.!
-Allahım sana şükürler olsun.! deyip sarılıverdim Gökhan’ın boynuna ve ona bu durumu izah edemeyeceğimi düşündüğümden uykusuz olduğumu ve kendimi iyi hissetmediğimi söyledim, izin almamı söyledi o da haklı olarak ama izin alıp eve gitmek istemedim.
’’’’’’ ’’’’’ ’’’’’
Fotokopi odasından yukarı çıktıktan sonra cama yöneldim kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı, halime acıyan Gökhan kahve iliştirdi elime içersem uykumun dağılacağını düşündü sanırım, gökyüzüne baktım uzun uzun, kuşların gidişini, kanatlarında hayal ederken kendimi bakışlarım karşı yolun kaldırımında asılı kaldı, işte oradaydı, cılız vücudunu bir direğe yaslamış, bakışlarını bana dikmiş orada öylece duruyordu, uzun uzun baktım ona bir yerden tanıdık geliyordu yüzü ama bir türlü çıkaramıyordum kim olduğunu, sanki bir anda karşımda duruyor gibi hissettim, dizlerim titredi ve düşürdüm kahvemi elimden..
’’’’’’ ’’’’’ ’’’’’
Uyandığımda ofisteki herkes başımdaydı, Hayat iyi misin hadi uya neyin var, gibi bir sürü soruyla başıma üşümüş onca insan. Kalabalığın arkasında yine o yüz, hafifçe gülümseyerek ortadan kayboldu ve ben birden ayağa kalkıp onun gittiği yöne doğru ilerledim ama gözden kaybolmuştu...
Günlerdir bende kalsana azıcık laflarız diyen Derya bana acıyarak baktı ve yine aynı teklifi yaptı sırtımı okşayarak, bu kez hayır diyemedim, bu kez evde tek başıma kalmaya mecalim yoktu, onda kalmayı kabul etmiştim..
Akşam huzurlu bir uyku uyuyacağımı düşünerek çıktım ofisten Derya ile, arkamdan geldiğini hissediyordum, yine peşimdeydi ama bu kez yalnız değildim..
YORUMLAR
iki şekil sadelik vardır; basitliğin üstüne çıktıkça
o sadelikte yatan o mükemmellik çıkar ortaya.
gerilim olarak iyi aslında
yalnız gereğinden fazla var gibi kuru kalabalık
sevgiler
Eyşan Deniz
yasar_Çetinkaya
baş göz yarmamaya dikkat tabi :))
bütünlük olmazsa olmazıdır hikayenin
okuyucuyu bağlamak zor zanaat
saygıyla...
Eyşan Deniz
Teşekkürlerimle saygılar..