- 1057 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
BU GÜN KARACAAHMET’TE---‘’RAHMETLİYE NE KADAR ÇOK BENZİYORSUNUZ.’’
Bu gün belki on kişi ile aynı muhabbeti yaptık.
Akşam eve gelip bilgisayarı açtığımda gelen mesajlar hep aynıydı:
-Hocam hayırdır, bu gün ortalıkta görünmedin. Nerelerdeydin?
Soru bu. Verdiğim cevap ise şu:
-Evet arkadaşım. Bu gün Karacaahmet’e gittim.
Karacaahmet lafını duyan başlıyor artık.
-Hocam kendine yer beğenmeye mi gittin?
Karacaahmet malum. İstanbu’un Anadolu yakasındaki en büyük mezarlık orada. İlle velakin sadece mezarlık değil orası. Koskoca bir mahalle. Öyle olmakla birlikte hiç kimsenin aklına mezarlık dışında bir kavram gelmez nedense ‘’Karacaahmet’’ Dendiğinde. Ya kendiniz ve aileniz için bir mezar yeri ayarlamaya gitmişsinizdir ( Ki artık oldukça zor oradan bir mezar yeri almak ) Ya da bir cenaze törenine veyahut bir ölünün kabrini ziyarete gitmişsinizdir.
Bu arada eş dost da sağ olsun sizi öteki aleme göndermek için seferber olmuştur adeta.
- Hocam. Yolculuk ne zaman?
- Vah vah hocam ya. Aslında çok da yaşlı sayılmazsın. Demek sen de aramızdan ayrılıyorsun ha? Üzülme. Her fani bir gün mutlaka ölümü tadacaktır.
- Nurlar içinde yatasın hocam.
-Işıklar içinde uyu hocam. Üzerine yıldızlar yağsın.
-Hocam çok özür dilerim. Cenazene yetişemedim. Artık kabrine gelip bir fatiha okurum.
Yok yani insanın arkasından bu kadar fazla tezahürat yapılınca ister istemez ölesi de gelmiyor değil hani. Meğer ne kadar da çok sevenim varmış.
Neyse efendim. Evet bu gün Karacaahmetteydim ama ne kendime mezar yeri bakmak için ne de bir tanıdığın, akrabanın cenazesi için değil.
Değerli şair arkadaşım İsmail Aydoğmuş’un organize ettiği bir etkinlik için oradaydım.
Etkinliğin konusu ünlü halk ozanı Aşık Daimi idi. Ölümünün otuz üçüncü yılı münasebetiyle kabri başında anma , akabinde Karacahmet Dergahında önce yemek( Ki bu yemeğe lokma deniyor), ardından da şiirler ve türkülerle dolu bir etkinlik yapılacaktı.
Dergahın yerini biliyordum. Bizim Ümraniye- Kadıköy Belediye otobüslerinin güzergahı üzerinde. Dolasıyısıyla dergahı bulmam çok kolay oldu. İlle velakin etkinlik neredeydi. Aşık Daiminin ( İsmail Aydın) Kabri neredeydi?
Sitemizin Zaralı Can’ı Şadiye Gürbüz’e telefon ettim. O da ‘’ Abi dergahı sor. Orada herkes bilir’’ Dedi. Cevap verdim: ‘’Yahu dergahın önündeyim zaten.
Şadiye hemen aşağı indi ve etkinliğin üst katta olduğunu söyledi.
Kapıdan içeri girince baktım Karacaahmet Hazretlerinin türbesi o binanın içinde. Şadiye’ye ‘’ Sen çık, ben türbe ziyareti yapıp geliyorum’’ Dedim. O çıktı, ben de türbeye girip bir fatiha okudum ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Yukarıdan saz sesleri geliyordu. Seslerin geldiği yere ilerledim. Baktım kapısında ‘’Cem evi ‘’ Yazan bir bölümden geliyor sesler. ‘’ Burası galiba’’ Diyerek dışarıda ayakkabılarımı çıkarıp Cem Evinden içeri girdim.
Uzun lafın kısası hayatımda ilk defe çok merak ettiğim ama bu güne kadar hiç canlı canlı dahil olmadığım bir cem olayının içindeydim. Kırk yıllık Alevi gibi oturup bir müddet oradaki insanlara baktım. Bir müddet semah yaptılar. Ben etrafa iyice baktım ama ne Şadiye ne de İsmail Aydoğmuş orada yoktu. Ayrıca herkesin oturduğu bir yerde lokma ikramı olmazdı. Yanlış yere geldiğimi anlayıp dışarı çıktım. Baktım millet bir üst kata çıkıyor çoğunlukla.
Gerçekten de lokma ikramı ve şiir etkinliğinin yapılacağı yer bir üst kattaymış.
Oldukça kalabalıktı salon. Bu kadar kalabalık olmasına rağmen öyle muazzam bir organizasyon vardı ki tüm salona yemek ikramı en fazla on dakika sürdü. Etli kuru fasulye, etli bulgur pilavı, ayran ve un helvasından oluşan yemeğimizi kemal-i afiyetle yedikten sonra tekrar aşağı indik. Meğer Aşık Dami’nin kabri de hemen dergahın altında, bir bahçe içindeymiş. Kabir başında da anma töreni yapıldı. Sonra tekrar yukarı salona geçtik. Bir posta daha lokma ikramından sonra etkinlik başladı.
Etkinliğin onur konukları elbette Aşık Daimi’nin oğlu ve kızıydı. Hemen akabinde türküler söylendi ve sonra da şiirlere geçildi.
Sıra bana geldiğinde heyecanla sahneye çıktım ve önce hemen orada yazdığım bir dörtlüğü okudum:
Ne şeytandan ne de cinni,
Aynı türkü, aynı ninni.
Alevi kim, kimdir Sünni?
Hepsi Adem’den değil mi?
Peşinden eski bir şiirim olan ‘’ Ne yazar’’ı okudum.
NE YAZAR?
Bir adem ki omurga yok, yürek yok.
Gönlü olsa, gönsüz olsa ne yazar?
Böylesine şu acunda gerek yok.
Canlı olsa, cansız olsa ne yazar?
Bir garibe ’’Buyur ’’ Demez konağı,
Bir mecnunu ak-pak etmez yunağı.
Çukur gamzeleri, o al yanağı,
Benli olsa, bensiz olsa ne yazar?
Doyurmaz fakiri, açlıktan koksa.
İşkembeden gönderir karnı toksa.
Umulur ki ehl-i dil olsun; yoksa,
Denli olsa, densiz olsa ne yazar?
Bakarsın ki adam yoktur neslinde.
Hayvan bile denmez ona aslında.
Köçek olur şedarâbân faslında.
Donlu olsa, donsuz olsa ne yazar?
İşi gücü palavrada, mavrada.
Ölü soyar, elleri kadavrada.
Bir gün kilisede, bir gün havrada.
Dinli olsa, dinsiz olsa ne yazar?
Arar isen nesebini, soyunu.
Oymağını, obasını, boyunu.
Ha onu gör ha da bizim koyunu
Yünlü olsa, yünsüz olsa ne yazar?
Bir şey sanır kendisini, şişinir.
Huyu o dur: Kaşınır da kaşınır.
Nerde külhan, gider orda eşinir.
Ünlü olsa, ünsüz olsa ne yazar?
Altın sırma olsa bile kaputu.
İki metre nihayeti çaputu.
Gül ağacı, o en halis tabutu.
Enli olsa, ensiz olsa ne yazar?
Sami yine kaldı hiçin hiçinde.
Nedeninde, nasılında, niçinde.
Eğer ki kol kırılmışsa içinde.
Yenli olsa yensiz olsa ne yazar?
Öğünmek gibi olmasın, şiir oldukça beğenildi. Ayakta alkışlayanlar bile oldu.
Yerime oturduğum anda bir bayan ‘’ O şiirinizin fotoğrafını çekebilir miyim?’’ Diye sordu. Ben de ‘’ Buyurun sizin olsun’’ Diyerek şiiri ona verdim. Tabii ki gurur verici bir olaydı benim için ama asıl süürpriz bir başka bayandan geldi. Yani bu yazının başlığı.
Baktım omzuma bir el dokundu. Döndüm, kırk- kırk beş yaşlarında bir bayan.
-Beyefendi sizin resminizi çektim sizden habersiz.
Kendimce ‘’Herhalde şiirimi beğenen bir hayranım.’’ Diye düşünürken kadın devam etti.
-Rahmetli kocama o kadar benziyorsunuz ki.
Şaşırdım tabii ki. Çünkü böyle durumlarda ne denir bilmiyorum. Öylece kadının yüzüne bakıyorum.
-Yani hani ikiz kardeşi olsanız ancak bu kadar benzersiniz. Elinizi çenenizin altına koymanız bile aynen rahmetli kocam.
Artık cevap vermem gerekiyordu.
-Ben, kafam büyük ve ağır olduğu için, aşağı sarkmasın diye altına destek koyuyorum.
Kadının gözleri parladı.
-Rahmetlinin de kafası sizinki gibi büyüktü. O da oturduğu zaman hep böyle elini çenesinin altına koyardı.
Allah Allah, kadının anlattığına göre kocası hık demiş benim burnumdan düşmüş olduğu gibi huyu suyu da bana benziyor. Oysa ben bu dünyada benden bir tane daha olmadığına o kadar emindim ki.
‘’Allah Allah, o derece yani?’’ Deyince kadın cep telefonunu uzattı ve kocasının resmini gösterdi. İşin doğrusu, gerçekten de tıpkı ben. Hani bir yerde kadının kocası ile çekilmiş bir resmini görsem ‘’ Yahu ben bu kadınla ne zaman birlikte resim çektirdim.’’ Diyeceğim.
Neyse efendim, daha sonra şiir etkinliği devam etti, kadın kendi masasına döndü ve nihayet etkinliğin sonuna geldik.
Bu arada Şadiye yanıma geldi. Ona olayı anlattım. Bolca güldü ama sanırım pek de inanmadı bana. Ancak....
Ancak daha sonra birlikte sigara içmek için aşağıya indiğimizde bir de baktık o kadın da aşağıda sigara içiyor.
Beni görünce yanımıza geldi. ‘’ Bakın’’ Diyerek cep telefonunu uzattı yine.
Aman Allah’ım. Kadıncağız benim resmimi çocuklarıyla paylaşmış ve aynen şöyle demiş ‘’Bu resmi gizlice çektim. Babanıza ne kadar benziyor değil mi?’’ Çocuklarından biri de cevap vermiş ‘’ Evet gerçekten de çok benziyor. Duruşu, saçları, teninin rengi aynı babam.’’
Kadın son noktayı koydu ‘’ Rahmetli kocamı çok seviyordum. Onu çok özlüyordum. Allah’a dua ediyordum onu bana tekrar göster’’Diye. Rabbim bana sizi gösterdi onun benzeri olarak.’’
Ne denebilir ki: ‘’Rabbim kocanıza gani gani rahmet eylesin. Ne demişler ‘’ Çok muhabbet tez ayrılık getirir.’’ Sizinki de öyle olmuş ‘’ Diyerek kadıncağıza ve Şadiye’ye ‘’ Allahaısmarladık’’ deyip oradan ayrılarak evimin olunu tuttum.
Evet...Bu gün de böyle geçti. Yarın kim bilir nelere gebe...
YORUMLAR
Korkma her şey geldiği gibi geçer.Yalnız fazla Karacaahmete uğrama.
Biz orayı hep mezarlık biliyoruz.Selamlarımla..
sami biberoğulları
Aslında Karacaahmet'e çok sık gitmek lazım. Gitmek lazım ki eninde sonunda o toprağa gireceğimiz, dünyanın gelip geçici olduğunu unutmayalım.
Selam ve sevgilerimle.
hocam sizi okumak ayrıcalık, yine gülümsettiniz sağ olasınız.. Ne güzeldir hoşgörüyle bakmak insana ..sevmek ön yargısız, yanlışıyla doğrusuyla insanları.. sadece tüm insanlıkta iyilerle kötüleri ayırt etmek amacımız, sizi orada yanımıza görmek sevindirdi doğrusu.. ülkem insanlarının kardeşçe barış içinde yaşamaları için, sizin gibi aydın insanlara ihtiyacı var. saygıyla tebrik ederim sizi.
Hocam cem evine yanlışlıkla girişini zihnimde canlandırdım da...Sanırım sesli güldüm. Etraftakiler bir tuhaf bakıyorlar.
Seni kocasına benzeten kadına gelince. Ne güzel işte kısmet ayağına kadar gelmiş. Kesin kadının beğenmediğin bir yanı vardı. Yoksa ne diye "Hı hı Allah rahmet eylesin" deyip çıkasın ki :)
Ne iyi geliyor seni okumak.
Saygılarımla hocam.
sami biberoğulları
Ben her zaman nasip denen şeye çok inanırım.
Şu anda boşanmış olduğum eşimle evlenmeden önce aramıza o kadar çok engel girmişti ki, dışarıdan bakan hiç kimse bizim evlenebileceğimize ihtimal vermezdi. Ama evlendik. Yine biz evlendikten sonra hiç kimse bir gün bizim boşanabileceğimize ihtimal vermezdi ama boşandık.
Kısacası: Nasipse gelir Hintten Yemenden, nasip değil ise ne gelir elden. Yoksa bende kusur vardı, Allah için kadında bir kusur yoktu.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam, okurken gözlerim doldu. Kadının nasıl bir kalbi varmış ki...
sami biberoğulları
Olaya hiç bu yönüyle bakmamıştık. Çok çok haklısın. Evet..Kadında nasıl bir kalp, nasıl bir sevgi varmış.
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli Hocam
Gecenin bu saatinde güldürdünüz beni. Siz dua edin de kadın, herif herif neredesin evde çocuklar seni bekliyor. Hadi düş önüme eve gidiyoruz dememiş.))))))
Hayır, bir şey değil kadının kaç çocuğu varsa bedavadan o kadar daha kangalların olacaktı.))))))))
Gerçekten çok kısmetlisiniz.)))))
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Aslında sen şu olaydan şahane bir mizah çıkartabilirsin. Gerçi başlamışsın da. Devam etsene ))))))))))
Evdeki kangallardan kurtulmak isterken yeni kangallar??? Aman aman kalsın.
Selam ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Saygılarımla.