- 1191 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
ONLARDAN BİRİ
Onlara hep saygı duydum. Eğer bu Vatan bir bina ise, temelinden çatısına hep onların eseridir. Tuğlalarını özenle yerleştiren, aralarına harcı ustaca koyan onlardır. Onlar bu Vatanın baş ustalarıdır.
Anadolu da bir tabir vardır. “Yolda büyük” derler. Evet, onlar ”yolda” büyüktürler. Yaşça büyük olanın da küçük olanın da saygıyla ellerinden öperim.
Onlar öğretmenlerdir. Öğretmenlerimizdir.
Henüz leyleği hava da görmedim. Ama valiz elimizden hiç düşmüyor bu günlerde. Üç gün Ankara, beş gün Antalya derken evlat, evlat dolaşıyoruz. Ya bir sıkıntıları oluyor ya da toruna bakmak gerekiyor. Düşüyoruz yollara. Neredeyse kendi evimize misafir gibi geliyoruz. Olsun yeter ki onlar iyi olsun. Canları sağ, huzurları yerinde olsun
En son Antalya da idim. Yeni görevimiz küçük toruna bakmaktı. Henüz altı yaşında Ana Okuluna gidiyor. O bir akıl küpü. Sabah bırakıp öğle alıyorum.
Bir gün onu almak için vaktinden evvel gittim. Okul bahçesi cıvıl cıvıl çocuklar koşuyorlar. Oynuyorlar. Sesleri kuş seslerinden daha güzel, daha hoş. Oturdum bir banka çocukları seyrediyorum.
Yakınımda bir ağacın gölgesinde ki bir başka bankta, ağarmış saçları düzgün taranmış, takım elbiseli, kravatlı gözündeki okuma gözlüğü, kaliteli bir zincirle boynuna asılmış. Her haliyle beyefendi biri oturuyor. Önüne de bir okul sırası konulmuş. Öğrenciler ellerinde açık kitaplarla dizilmişler. O sırası gelen öğrencinin kitabını alıyor, bir şeyler anlatıyor, saçını okşayıp gönderiyor. Sonra sırada ki diğer öğrenciyle ilgileniyor.
Bu insan kim? Okulun öğretmenlerinden biri olsa, neden bahçede ders versin ki? Sonra sıradaki öğrenciler büyüklü, küçüklü her yaştan! Aynı sınıfın öğrencileri olma ihtimali çok az.
Çalan zille (artık zil de çalmıyor okullarda. Zil yerine Hababam Sınıfının müziği) çocuklar yanından ayrılıp sıra oldular. Merakımı yenmek için yanına gittim.
“Merhaba”
“Merhaba. Bakışlarınızdan anladım. Beni merak ettiniz değil mi?”
“Evet doğru. Merak ettim.”
“Anlatayım; ben öğretmenim.-Yoruldum artık- diye emekli oldum. –Oh be dünya varmış- dedim önceleri. Sonra evde sıkılmaya başladım. Kahvelere gittim. Oralar da açmadı beni. Çarşılarda dolaştım durdum günlerce. Eve dönerken yolumu mutlaka bir okulun önünden geçiriyordum. Sonra okul bahçelerine girip öğrencileri seyretmeye başladım. Bir gün bu okulun bahçesinde iki öğrenci bir problem üzerine tartışıyorlardı. Çağırdım yanıma ikisini de. Doğrusunu gösterdim. Mutlu oldular sevinerek girdiler sınıflarına. İleride ki günlerde beni okul bahçesinde gören öğrenciler yapamadıklarını, anlayamadıklarını bana sorar oldular. Zamanla öğrencilere yardımlarım göreve dönüştü. Okul Müdürü de işte bana bu gördüğünüz sırayı verdi. Her gün bu okula gelir, yerimi alırım. Öğrencilere yardımcı olurum. Onlar da mutlu ben de. Ancak Okul Müdürü korkuyor –Belki hakkımda soruşturma açarlar- diyor. Şimdilik öyle bir durum yok. Allahtan hayırlısı.”
Torunum çıkmıştı. Elinden tuttum. O büyük insanla vedalaşıp ayrıldım. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordum. Var mıydı böyle bir uygulama? Bilmiyordum. Arkamdan seslendi. Geri dönüp yanına geldim.
“Sizi ilk defa görüyorum. Beni şikâyet etmeyeceksiniz değil mi?”
Hiçbir şey söylemedim. Gözlerine minnetle baktım.
“Anladım. Siz kötü bir insan değilsiniz” dedi.
Elini öpmek istedim. İzin vermedi. Vatan, meslek sevgisi böyle bir şeydir işte…
Bizim bu sitemizde de birçok öğretmenimiz var. Yazılar, şiirler, yaptığı araştırmaları yazıyorlar.
Bu vesile ile onların ve onların şahsında tüm öğretmenlerin ellerinden öperim.
YORUMLAR
bunca güzel yaşanmışlık varken
bunca güzel yaşamış insan
bunca güzellik varken
uyduruk yazılara
günlük kavgalara
bizi ilgilendirmeyen sözde meclis oyunlarına
canımızı yakan haber, terör ya da iğrenç puştluklara
lanet okumak geliyor içimizden
tebrikler
teşekkürler.
Bedri Tokul
Sağ olasın.
Selamlarımla.
Ah komutanım ah!
Yaramın en kanayan yerine dokundun. Ne vardı emekli olacak, ben de o öğretmenden farksızım şimdi.
Yazı yazmamta canim istemiyor.
Bizi, bize anlatan kalemini kutlarim, selamlar
Bedri Tokul
Ben kendimden biliyorum.
O emeklilik kurdu bir kere beyine girmeye görsün.
İnsan emekli olmadan iflah olmuyor.
İllaki emekli olacaksın.
Sonra pişmanlıklar, sıkıntılar yalnızlıklar başlıyor.
Takma kafana. O güzel yazılarından, şiirlerinden yazmaya devam et.
Tek çıkar, umar bu, Başka çare yok.
Selam ve Saygılarımla.
Değerli Bedri Bey,
Galiba evlat da torun da var yeteri sayıda? Ne güzel. Allah hepimize versin böylesini. Ama bir de sizden kaynaklanan bir aurora var sanırım, sizden etrafa yayılan? Hayata böyle pozitif bakan bir insanın torunu olmak da bir şans. Öyle olunca, paylaşılmaz dedenin bavulu hep hazır ve nazır olmalı elbet.
Bir öğretmenin tezgahından geçmemiş bir insan düşünebilir miyiz, neresinde olursa olsun dünyanın? E, canım siz de öyle tatlı tatlı anlatmışsınız ki, insanın yeniden okuyası geliyor.
Sağlıcakla kalın Bedri Bey,
Bedri Tokul
Bende evlatta çok torunda.
Allah olanlara sağlık,olmayanlara da istedikleri kadar versin.
Onların tadı bir başka oluyor.
Karnın açsa ekmek almıyorsun da torun isterse istediğini alıyorsun.
Değerli ve anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ederim USTAM...
Selamlarımla.
Okulda karşılaştığınız insan bana babamı hatırlattı.
O çocukları çok severdi. Memur emeklisiydi.
Siyasi durumlar yüzünden erken emekli olmuştu.
Gördüğü çocuğa en azından gülümser, onunla çocuk dilinde konuşurdu.
Onlara yazın elmalar olduğunda cebine doldurduğu elmalardan verirdi.
Onu bütün çocuklar tanır, dede diye önüne koşarlardı.
Yazınızdaki insan da sevecen bir insan ki çocuklara bir şeyler öğretmekten
mutlu olmuş.
tebrikler,
selam ve saygılarımla..
Bedri Tokul
Rahmetli oldu ise yattığı yer nur olsun.
Eğer yaşıyor ise yukarıdaki cümlem için özür diler ellerinden öperim.
Yorumunuz için teşekkürler...
Selamlarımla.
glenay
Şimdi onun torunları çoluk çocuk sahibi.
Çok teşekkürler..
selamlar..
Önce fotoğrafa takıldım.
Bizim zamanımızda
hep bu projeye göre yapılırdı okullar.
Şimdi,
nerede bu tür bir okul görsem,
aklıma 41 yıl önce mezun olduğum okulum gelir.
Şimdilerde memleketimde yaşıyorum.
Her fırsat bulduğumda gider ziyaret ederim okulumu.
Biraz eskimiz, biraz yorulmuş ama.(İlk öğrencileri bizdik yapıldığında)
yine de cıvıl cıvıl öğrencileri eğitiyor bağrında.
Bir fark var yalnız;
Bizim zamanımızda, tüm mezunlar üniversiteyi kazanabilecek seviyede eğitim alabiliyordu.
Şimdi ise, şehrimizin mütevazi bir okulu olmuş Epey arka sıralarda yer alıyor bu konuda.
Öğretmenlere gelince;
onların hakkını asla ödeyemeyiz.
Sağ olanlara şükranlarımı sunuyor, sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Vefat edenlere de, Allah'tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsınlar.
Bedri Tokul
değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum.
Selamlarımla...
Öncelike esselamu aleyküm cuman mübarek olsun diyorum Bedri hocam.
Bu kutsal meslek erbablarından birini işledediğiniz için sizi kutlarım.
Bizim zamanlarımızda da öğretmenleri hem sever hem korkardık, gerek sınıfımızın gerek başka sınıfların olsalarda.
1967 senesi Trabzon Lisesi 5 edebiyat sınıfında okurken okulun kapısının yanında simit,börek satan hacı dayı dediğimiz bir ihtiyar vardı ama tezgah altından da (dal sigara) dediğimiz tütün mamullerini satardı teki 5 kuruşa.
Bir gün gene teneffüste kaytarıp toplanmışız hacı dayının mekanına havada dumandan geçilmiyordu.
Tam yarısına geldiğimiz sigaraları tüttürürken içeri 6.cı sınıflara giden Adil bey damlamaz mı içeri,bizde bir telaş anlatamam ama yakalandık işte,bizi sıraya dizdi adımızı sınıfımızı ve numaralarımızı sormaya başladı tek tek.
bana sıra geldiğinde 1685 olan numaramı 1681 diye fısıldadım sanki doğrusunu bilecek diyede 3.5 atıyorum,yazdı çizdi kapıdan saldığına da enseye birer osmanlı yapıştırıyordu.bu yapılanlar bana gelene kadar 4 5 kişi olduğu için düşünmeye fırsatım olmuştu onun içinde numaramı yanlış söylemiştim,kapıdan çıkarkende osmanlıdan kurtulmayı kafama koyduğum için başımı eğerek hocanın tokadını teğet geçirtip kaçmıştım.
Ertesi gün okula giderken saçımı sıfıra vurdurup devamlı giydiğim elbiseyide değiştirdim,ikinci ders başladığında hademe Osman efendi elinde bir kağıtla sınıfa girip hocamızdan izinle (bu sınıfta 1681 var mı) diye sordu tabii yok dedik neyse yırttım dedim şükür.
Ondan sonra bırak elbise değişmeyi saç kazıtmayı karşılaşmayayım diye o hocayla koridorları bile değişmiştim.
Şimdi var mı böyle (biz talebe derdik) öğrenci veya (biz hoca derdik) öğretmen?
Hocaları hem sever hem onlardan korkardıkya,burda da onların vasıflarına haiz olan bir hoca buldum
korktuğum için sayıyorum sevdiğim içinde seviyorum,onun adını ben demiyeyim ya o söylesin yada sen bul.))))
Anını paylaştığın için teşekkürler.
sevgi ve saygılarımla..
Bedri Tokul
Dediğiniz gibi o muhterem insanları hem sever hende onlardan korkardık.
Onlar öğretmekle kalmazlar. birde bizleri terbiye ederlerdi.
Onlar ne kadar uyanık olsalar da bizlerde az uyanık değildik hani !
Mesela anınızda olduğu gibi.
Sorduğun kişiyi ben değil bütün bu site tanıyor.
Ben de isim vermeyeceğim.
En iyisi "O BENİM" desin kendisi.
Sizinde Cumanız mübarek olsun.
Selam ve Saygılarımla...
Halit Kesler
Selam ve saygılar.
bizim kuşak öğretmenini herkesten çok sever çok sayardı...onlarda öğretmendi....öğretirler edep ve geleneğe sahip çıkarlardı bizler onların eseriyiz. hala elini öpmekten gurur duyduğum hocalarım var. ölenlerin mekanı cennet olsun..yazında o güzel günlerin tadı müşfik, sevecen insanların görüntüsü ve kokusu vardı...senin kalemini çok seviyorum güzel adam saygı ve sevgilerimle....
Bedri Tokul
Saçlarımızı uzun görürseler keserlerdi.
Biz tren yolu derdik.
Bir gün bir öğretmenim saçımı kesmek istemişti.
Karşı gelmiştim.
Çünkü o yıllarda ana, baba, kardeş sevgisinden başka yeni bir
sevgi filizleniyordu yüreğimde.
Senin kaleminde çok özlendi bil artık...
Selam
Sevgi
Saygı
Hasret...
Eski öğretmenler daha bir sevgi doluydular ' daha koruyan daha sahiplenen . .
Haksızlık etmek istemem elbette vardır öyle değerli Öğretmenlerimiz ' fakat sayıları azaldı ..
Kıymetli yazınızı beğenile okudum .. Sevgiler Sayın Tokul'
Bedri Tokul
Ama tayini Doğuya çıkan yeni öğretmenlerin
sevinçlerini gördükçe de gururlanıyorum.
Teşekkür ediyorum değerli yorumunuz için.
Selam ve Sevgilerimle.
"Anladım, siz kötü bir insan değilsiniz." demiş Bedri Bey'e emekli öğretmenimiz. Bu güzel yazıyı yazan insan nasıl kötü olur? Hep şunu derim yazılarımda, sohbetlerde: "Hikâye mi arıyorsun yazmak için. Çal şu kapıyı, kim bilir ne hikâyeler vardır?"
Hayatın her anı yazılmaya değer. İnsan sevgisiyle dolu yazınız beni duygulandırdı Bedri Bey.
Sağlıkla kalın, selamlar, saygılar.
Bedri Tokul
Sizin değeriniz benim için çok özel.
Hep derim ya;
"Ben büyüttüm, siz eğittiniz"
Selam ve Saygılarımla.
NOT: Numan Hocam küçük kızımın edebiyat öğretmenidir.
Değerli Ağabeyim.
Farkında mısınız bilmem, sizin anlatmış olduğunuz o öğretmen tablosunu görebilmek için artık ancak eski bir filmi izlemek gerekiyor.
O zil sesleri bile ancak o filmlerde duyuluyor. O öğrencilerin kıyafetlerini, müdürlerin disiplinlerini, öğretmenlerin şefkatini ancak orada görebiliyoruz.
Teşekkür ederim güzel paylaşımınız için.
Bedri Tokul
Çok değil, ÇOK ÇOK haklısınız.
Bizler ana babamızdan çok öğretmenimizden korkar,
onları da onlardan çok severdik belkide.
Şimdiler de Öğretmenlere karşı geliniyor. bıçaklanıyorlar bile...
Selam ve Saygılarımla.
Bedri Tokul
Bir öğretmenle evli olmak nasıl bir duygu?
Hep merak etmişimdir.
Bir suç işlediğinde yüzünü duvara dönüp tek ayak cezası veriliyor mu?
Nurten Öğretmenime sonsuz selam ve Saygılarımı
lütfen iletiverin.
Selamlarımla Dostum...
Kemnur
Değerli abim.
Sizler bu ülkenin silahlı ordusu bizler de irfan ordusu olarak hizmet verdik hep. Ne sizsiz olabilirdi ne de bizsiz.
Ben kendi hesabıma emekli olduğum için hâla kızarım kendime. Rahat rahat 65 yaşıma kadar çalışabilirdim.
Biliyor musun değerli abim. Biz öğretmenleri öğrenciler asla yormazlar. Bizi maalesef hâla bir türlü rayına oturtulamayan Milli Eğitim sistemimiz ve anlayışımız ile bazı velilerimiz yorar.
Hani bir rivayet vardır. Zamanın birinin bir Milli Eğitim Bakanı '' Okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdim'' Demiş. Ben de diyorum ki Milli Eğitim Bakanlığı ve bazı veliler olmasa maarif dört dörtlük olur. Her gelen bakan ve iktidarla eğitim sistemi mi değişir yahu? Ama Türkiye'de değişir. Öğretmen yeni sisteme alışmadan bir yeni sistem daha gelir.
Ama her şeye rağmen özledim öğretmenliği.
Haa bu arada, okullarda bahsettiğin gibi bir uygulama yok. Bahsi geçen okulun müdürü okulundaki bu uygulamadan dolayı soruşturma yiyebilir. Yemeyebilir de. Biraz il milli eğitim müdürünün olaya bakış açısına göre değişir.
Bir diğer husus da bahsettiğin öğretmenin yaptığı takdire şayan ama öte taraftan öğrenci bence anlamadığı hususu kendi öğretmenine sormalıdır derim. Malum, zaman kötü. Öğrencilere ders göstereceğim diye bahçeden içeri giren kötü düşünceli insanlara karşı da dikkatli olmak lazım.
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
Tabii sizin mesleğiniz. Yaşanan bu olayı
en iyi sizler bilir, sizler değerlendirirsiniz.
Ama beni çok duygulandırdığı için paylaşmak istedim.
2017 Martın da dedeliğinizi kutlamak dileklerimle...
Yine kendine has anlamlı bir konuyu seçmişsin abim. İnsanın bir uğraşısı olmayınca, hele de emeklilikten sonra kafayı yer valla. Öylelerini biliyorum ki emekli olduktan sonra; torun torbaları da olduğu halde boşanan çiftleri. Yani iki ihtiyar evde kalınca bir birlerini yiyorlar çeneleriyle adeta. Adamcağız maziye dalmışken kadıncağız da oraya buraya, şuraya oturma evi kirletiyorsun demez mi.
Emekli olanların çoğu da iş yapmayınca erkenden tahtalı köyü boyluyorlar. Ben bu yönden şanslıyım. Emekli olduğumun ertesi günü pazarlarda mafya ile boğuşmaya başladım. Onun için işim başımdan aşkın. Ne Azrail yanıma geliyo, ne de başka şeyler beni rahatsız ediyorlar.
Emekli öğretmenin durumu da böyle işte. Onun hayatı öğrencilerle geçtiği için tekrar onların yanlarına dönmesi gayet normal.
Umman genişliğinde, derinliğinde sıcacık sevgi ve selamlarımı yolluyorum, kuşların kanatlarıyla...
Bedri Tokul
Ticaretten anlamam.
Tanesi 75 e olan bir malı;
"Üç tane alayım da yuvarlak 250 ye ver" demiş adamım ben.
Benim mesleğim de emeklilikte bir işe yaramıyor.
"Beni de Doğuya gönderin" desem göndermezler de.
İyi ki bu site var. Yazıyor okuyoruz.
Hasretle öperim gözlerinden...
Dünya iyi insanların omuzlarında yükselir ve iyi insanların ayaklarında durur. Ama, bu bilinçli olursa daha makbuldür. Burada ki öğretmenimiz bunu severek yapıyor zira, diğer işleri becerememiş. Ve kendini mutlu hissediyor bunu yaparken. Ya hiç meyvesini yiyemeyeceğini bildiği halde, ölümünden 2 ay önce ağaç diken insanın kutsallığını hiç düşündün mü Üstat. ?!!
Erenlik o işte. Üç duayı para ile satan şerefsizin erenliği mi olur.?!!
Kal sağlıcakla. Hürmetlerimle Abim.
Bedri Tokul
Çok haklısın.
İyi insanlar olmazsa kötüleri nasıl ayırt edebiliriz ki?
Sevgiyle öperim gözlerinden Orhan Veli nin yeni versiyonu.