- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Savaş Kaçınılmaz Olandır
Peşin hükümlerden sıyrılmak isteyen, basmakalıp fikirlerden uzaklaşabilen, zaman ve mekanın şartlarını değerlendirebilen kişilerin anlamak isteyeceği bir deneme olacağını en başta belirtmek isterim. Çünkü bu yazıda barış kavramının içi boş, çıkarlara göre değişebilen ve savaş için verilmiş stratejik bir mola olduğu belirtilecek.
Dünya tarihinde sıkça örneğini gördüğümüz bir kandırmaca olan barış, birçok büyük devleti gücüne güç katmak yerine, galip gelen taraf olduğu için rehavete düşürmüş ve kaybetme sebeplerinin başında gelmiştir.
Kaybettirdiği gibi, doğru bir halde yol izlenirse kazandırabileceği de görülmüştür. Fakat yalanlarla var olan bu strateji, milletimizin yapısına uymadığı için barış bizim tarihimizde olumlu bir iz bırakmıştır diyemeyiz. Bu tür oyunları Batılı, tarihinin her döneminde oynamış olduğu için, bu konuda üstat sayılabilecek güruh olduklarını söylemek yanlış olmaz. Batılı için bu formül elmas kadar değerlidir!..
Batılı devletler, Afrika’yı sömürmeden önce bu formülü kullandılar. Bu kurnazlığı ilk defa onların devletleri yapmıyordu fakat o döneme kadar bu konuda en büyük kurnazlığı Batılı devletler yapmıştı. Batı açık açık onlara barıştan, medeniyetten bahsediyordu.
Bu yalana çoğunluğu inanmış olacak ki, zaten teşkilatlanma ve silah bakımından çok geri olan Afrikalı topluluklar büyük bir direniş gösteremeden hem zenginliklerini hem de hayatlarını Batılılara verdiler. Böylelikle barış mefhumu, koskoca bir kıtanın Avrupa’da erimesindeki sebeplerden biri olmuş oldu.
Amerika bundan farksız bir şey yapmadı. Irak’a demokrasi, barış, huzur nutuklarıyla çıktılar ve asıl amaçlarının bunlar olmadığı çok geçmeden ortaya çıktı. Ne demokrasi geldi Irak’a ne barış. Aksine, ardı ardına savaşlar.
Güncel bir meseleden de örnek verilebilir. Azerbaycan-Ermenistan arasında ne gibi bir düşmanlığın olduğunu anlatmaya gerek yok. Bu iki devlet de barış olmasa bile ateşkes halindelerdi. Sonra Ermenistan devleti tarihinden ilham alarak sivil alanları vurmaya başlayınca savaş yeniden başladı.
Şuan saldırmazlık durumu olsa da Azerbaycan, hakkı olan Karabağ’ı yine isteyecektir. Ermenistan ise tarihinden ilham alarak yine savunmasızları vuracaktır. İkisi de birbirini yok etmeden rahata kavuşmayacaklar. Kaldı ki daha diğer Türk devletlerinin bu konudaki tavrından bahsetmedim.
İran’ın bu meselelerden uzak duracağını beklemek elbette olmazdı. Tarih herkese bir duruş kazandırdı. Acem için çıkar her şeyden önemliydi. İranlılar için de bu mesele çıkar meselesiydi. Bu yapılarının etkisi sayesinde tek kurşun atmadan Sovyet hediyesiyle güney Azerbaycan Türklerinin yaşadığı bölgeleri işgal ettiler. Bugün İran’da en düşük sayıyla 30 milyon Azerbaycan Türkünün yaşadığı biliniyor. İran’ın nüfusu ise 80 milyon. Ne de güzel barış içinde yaşanır bu İranlılarla!..
İsrail-Filistin anlaşmazlığı da savaşın kaçınılmazlığına verilebilecek örneklerdendir. Yahudi’nin yetinmez ve her zaman haksız da olsa daha fazlasını ister yapısının her yerde geçerli olacağını bilmezmiş gibi bu iki devletin bile barış içinde yaşamasını bekleyenler var.
Orta Asya’daki soydaşlarımız olan Uygur Türklerinin vatanı Doğu Türkistan Çin esaretindeyken, Çinlilerle iyi geçinebileceğimizi uman pek hümanist kişiler sizce 70 yıl öncesini araştıramayacak kadar üşengeç midirler ?
Açık olan bir şey var ki; dünya savaş istiyor, yıllar savaş istiyor, şartlar savaş istiyor ve en önemlisi intikam hissi savaş istiyor. Tarihte yaşananlar ve şimdi yaşanıyor olanlar tüm dünyayı savaşa yönlendiriyor. Bütün bunlar ortadayken, vatanıma, soydaşlarımın davasına, din için mücadeleme nasıl katkı sağlarım derdi yerine hala bir ütopyanın peşinden koşmaya devam mı edecekler ? Eğer devam edeceklerse, başkaları bütün bir ülkeyi yok edebilecek atom bombaları üretirken, onlarda "Silah üretimi yaşamın sonudur" sloganlarıyla diğer kardeşlerine katılabilirler!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.