- 990 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
HİÇ İNSAF KALMAMIŞ BENÎ ADEMDE / ANAMI .... ACIBADEMDE. -2-
Dikkat edilecek olursa bizim aydın kesim denen....Durun, burada bir soru sormam gerekiyor? Hakikaten bu aydın kesim neye göre aydın? Bunları kim böyle ışıl ışıl hale getirmiş de aydın olmuşlar? Hangi kriterler mesela aydın olmanın kriterleridir?
Her neyse işte bu aydın kesim denen kesim ve dahi onların yandaşları, yoldaşları ile kendi vatanını her türlü platformda kötülemeyi aydın olma sananlar veya bire bir bu işe soyunmuş olan güruh başlıyor eski teranelere. Özellikle de Osmanlı padişahlarından başlamak üzere aşağıya doğru tüm devlet erkanının, hatta sanat erbabının eşcinselliği olayı... (!) Bakıyorsunuz eşcinsel olmayan bir tek padişah, fahişe olmayan bir tane padişah annesi yok(!) Hatta öyle ki Lut kavmi, Osmanlı dönemindeki hallerimizin yanında adeta melek. Şairlerimiz bile şiirlerini oğlanlar üzerine yazıyorlar(!) (Resim 1) Sodom, Gomore ve Pompei Osmanlı dönemindeki İstanbul’un yanında zemzem suyuyla yıkanmış gibi (!)
İşin ilginci de nedir biliyor musunuz ? ( Ki bilirsiniz.) Bunlar eşcinselliğe karşı oldukça toleranslıdır. Mesela dindarlar/Dinciler eşcinsellere saldırırlar bile ama bunlar ’ İnsanların cinsel tercihi, kim ne karışabilir ki’Derler. Padişahlara gelince hepsi sapık olur da omuz omuza ’Velev ki’ Diye beraber yürüdükleri gayler, lezbiyenler, biseksüeller, transseksüeller sapık olmaz. (!)
Bu arada bir başka şey daha ‘’Ay vallahi kardeş, insanı dinden imandan soğutuyor bunlar.’’ Olayı... Kim söylüyor bunu? Ömrü hayatından din ile iman ile zaten hiç bir zaman arası sıcak olmayanlar. Yani ipim kuşağım, iskim-toşağım bir hayat yaşayanlar...Sanırsın mübareklerin alınları nasır bağlamış secde etmekten ama şimdi böyle şeyler ortaya çıkınca güzel dinlerinden soğumuşlar.
Hatırlar mısınız bilmem. Bir zamanlar da bu ülkede her gün bir kapkaç olayının haberi yapılırdı medyada. Neden şimdi yok diye hiç merak ettiniz mi? Ne oldu? Kapkaççıların tümünü ıslah mı ettik? Tamamen bitti mi kapkaççılık? Hayır elbette ama artık rağbet edilen bir haber değil. Şimdi revaçta olan konu İslam=Eşcinsellik+Ensest..Bilmem anlatabiliyor muyum?
Dikkat edin, şu sıralar her gün bir ensest haberi var medyada. Daha dünkü haber. 5 Nisan 2016
Kocaeli’nin Çayırova İlçesi’nde annesinin merdivenden düştüğünü iddia ederek hastaneye getirdiği 3 yaşındaki erkek çocuğun doktorların kontrolü esnasında vücudundaki morluklar ve bağırsaklarındaki yırtılma nedeniyle tecavüze uğramış olabileceği şüphesiyle polise haber verildi.
Küçük çocuk yoğun bakımda tedaviye alınırken, çocuğun gözaltında tutulan annesi ve annesinin nikahsız eşi de Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek sonuca göre adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. (Resim 2)
Google a girin, ‘’çocuk tecavüzleri’’ yazın karşınıza bir sürü benzer haber çıkacaktır.
Efendim, ülkemizde olan bu iğrençliklerin haberleri yapılmasın mı? Üç maymunu mu oynayalım? Bunu mu demek istiyorum? Elbette ki asla. Ama bu tip iğrençliklere karşı bir bilinçlenme ve tepki oluştururken bir takım bedhahların ( Kötü düşüncelilerin ) oyununa, tuzağına da gelmeyelim.
Mesela bu tip haberlerin özellikle her gün şehit cenazesi kaldırdığımız bir ülkede bu denli yaygınlaşması hiç kimsenin midesini bulandırmıyor mu? Zaten karamsar olan milleti daha da moral olarak çökertmek için bir algı operasyonu olarak gören yok mu bütün bu olup bitenleri? Böyle bir günde konuşmamız gereken şey ‘’ Öne yatma’’ Denen tabirin ‘’ Koruma - kollama’’ mı yoksa ‘’ Ben hazırım hayatım, gel haydi ‘’Anlamındaki bir seks söylemi olduğumu mudur?
Bu tip haberlerle birlikte araya o kadar çok kaynak yapılıyor ki. Mesela: Güya yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de yaşayan her yüz kişiden yetmiş beşi mutlak surette ensest kurbanıymış.’’ Bu araştırmayı kim yapmış, ensest gibi neredeyse hiç kimsenin itiraf edemeyeceği bir şeyi kimler itiraf etmiş de böyle bir ensest istatiği ortaya çıkmış? Madem Türkiye’de yaşayan insanlar üzerinde bir araştırma yapılmış o halde bana niçin kimse ‘’Sen de enseste maruz kaldın mı?’’Diye sormamış? Sahi, size soran oldu mu? Olmadı tabii ki. O halde böyle bir istatistiğin(!) servis edilmesinin amacı nedir? Gayet açık: ‘’%99u Müslüman olan Türkiye’nin %75 i enseste maruz kalmış. Toplum muhafazakar ve dindarlaştıkça ensest artıyor. O halde bunun çaresi bir an önce dinsiz olmaktır, ya da bir başka dine geçmektir’’ Diye bir sonuç çıkarmamız...
3. Resme dikkat edecek olursanız orada bir tepki görüyorsunuz. Bu tepki elbette haklı bir tepki. Ancak araya kaynak yapılan hususa dikkat ! ‘’Ve DİNDAR nesil diyen...’’
Subliminal mesajı( Bilinç altı mesaj) görüyor musunuz? ‘’ DİNDAR...’’ Bu kelimenin diğer kelimelerden farklı olarak büyük harflerle yazılmasının ardındaki sebebi anlayabiliyor musunuz?
Mesajı belki okuyamayabilirsiniz diye buraya yazıyorum.
‘’ Bir olay düşünün ki Kocaeli’nde geçsin. Daha 3 yaşında bir erkek bebeğine, el kadar günahsız sabiye üvey babası makatından defalarca tecavüz etisin. Tecavüzler neticesinde sabi’nin bağırsakları yırtılsın.
Ve bunu bilen anne bebeğini hastaneye götürüp, merdivenden düştü desin! Yapılan kontrollerde tecavüz sonucu bağırsak yırtılmasına bağlı iç kanama olduğu anlaşılsın! Ve yavrucak 11 gün sonra ÖLSÜN !
Ve ‘’DİNDAR nesil’’ diyen, ‘’ Bir kereden bir şey olmaz’’diyen Dinci parti ‘’ Çocuklara yönelik istismarlar araştırılsın’’ önerisini reddetsin !
Ve bu toplum hala bana Din’den, İmandan, ahlaktan bahsetsin. LANET OLSUN SİZE.
İşin ilginci nedir biliyor musunuz? Aslında bahsedilen şey aile bakanı hakkında verilen gensoru önergesinin reddedilmesidir. MHP nin daha önce verdiği çocuklara yönelik istismarın araştırılması önergesi ise öncelikle – Üzerinde toplu bir mutabakat olmadığı gerekçesiyle- reddedilse bile daha sonra bu konuda anlaşmaya varılıp komisyon kuruldu bile.
Evet...Arada her ne kadar ‘’ Yahu biz de Müslümanız. Gerçek dindarlara, Müslümanlara bir şey dediğimiz mi var?’’ Mesajını vermeyi ihmal etmiyorlarsa da ağzlarındakini çıkartıyorlar ve siz de bir güzel yiyorsunuz o çiğnenmiş baklayı.Zaten sık sık derler ‘’ Biz dindara karşı değiliz, sözümüz dincileredir’’ Diye ama o ‘’Dindar’’ ile ‘’Dinci’’ arasındaki farkı da ne bizzat kendi yaşantıları ile ne de en azından söylemleri ile ortaya koymazlar.
Daha geçtiğimiz Pazar günü bir şiir etkinliğinde vatandaşın birinin ‘’ Siz dindar kesimin Karaman’daki tecavüz olayına tepki verdiğini hiç gördünüz mü?’’ Sorusu üzerine etkinliğin sunucusu ‘’ Dindar ile dinciyi karıştırmayalım’’ Diye araya girince vatandaş ‘’ Ben de dincileri kast etmiştim.’’ Diye kıvırıverdi hemen. Ama yine de anlayamadık dindar ile dinci arasındaki farkı. Aslında biz biliyoruz tabii ki ama acaba lafa öncelikle ‘’Dindar’’ Diye başlayıp daha sonra ‘’Dinci’’ Diye kıvıranlar da biliyor mu? Biliyorlar, biliyorlar...Hem de bal gibi biliyorlar. ‘’Dindar’’ ifadesini kasten kullanıyorlar zaten. Ancak bir itiraz ya da tepki gelirse ‘’Dinci’’ Diye kıvırıyorlar.
Peki Müslüman olmasaydık, evet evet Müslüman olmasaydık ülkemizde ensest diye bir bela olmayacak mıydı? Ya da en azından çok çok daha az mı olacaktı?
Soruyu şöyle de sormak mümkün: ‘’Eğer tam anlamıyla Avrupalılaşırsak ensest diye bir gündemimiz olmayacak mı?
O da bir sonraki bölüme kalsın.
YORUMLAR
Değerli hocam, bizim 'çocukça' diye de tabir ettiğimiz bir düşünme biçimi vardır...
Buna göre, insanlar 'iyi' ve 'kötü' diye köşeli bir çerçeve içinde algılanır...
Bu düşünme biçimi sonunda paranoyaya varır...
Paranoyak kişiye göre, mesela kendisini güvende hissettiği dar çevrenin dışındakiler çoğunlukla kötüdür...
Mesela, bir İstanbulludan kazık yediyse, bütün İstanbullular namussuzdur, şerefsizdir...
Bu düşünme biçimi çocukça niteliği nedeniyle masum gibi algılanmakla beraber, buna sahip özne üzerinde emelleri olandan dolayı potansiyel bir tehlikedir...
Diğer yandan, özne kendine dönük sağlıklı projeksiyonlar yapamadığı için, emelleri olanın kışkırtmalarını da bir nevi dostluk ve destek gibi algılayacaktır...
Evet, söz konusu olan bir 'çocukça düşünme' biçimidir...
Gündemdeki iğrençlik bahanesiyle İslamiyet'e saldıranların gerekli bilgi, tefekkür ve takdirden nasiplerinin ne oranda olabileceğini anlamak için hep söz konusu edilen eğitim seviyemizin göz önünde bulundurulması yeterlidir...
Söz konusu özne o kadar 'masumdur' ki, kuşu ölen çocuğa başsağlığına giden peygamberin dininden sayıldığını bilmekten mutlu olduğunu da unutuverir...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
ben cevap bulamadım, şayet düşünüp cevap bulan varsa bi-zahmet bana da söylesin lütfen.
Soru şu;
Neden bu dindar(!) kesimde cinsel suçlar hız kazandı?
şeytan ayrıntıdadır da haberlerde ya imam hatip ya çocuk esirgeme ya vakıf ya kuran kursu hocalarının yediği haltlar var haliyle imam şey edince cemaat malumunuz durumu hasıl olmuş oluyor ondan dindar diye kıstas koydum soruyorum.
Filiz Şahin. tarafından 4/9/2016 1:45:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sorunun cevabını 3. Bölümde vermeye çalışacağım. Hatta 4. Bölüm de bu sorunun cevabını ile ilgili olabilir.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli ağabeyim anladığım kadarıyla Cinsi sapıklığın din ile iman ile veya başka bir olgu ile bir anılmasının hiç bir önemi veya da kusuru yok!Diyorsunuz. Ve çok ta doğru söylüyorsunuz, sonuna kadar da haklısınız.
Her seferinde kendimden Asayişçiyim ben bu gibi olayları çok yaşadım anlatmaya utanıyorum demeyeceğim!!! Kafası basmayan kendince akıllı ama bana sorarsanız cahil, kafası böyle olayları idrak edemeyenler hemen din ile ilişkilendirirler.Kişisel dürtülerin,Sapıklıkların, psikolojik davranışların ve egoistçe rabbena hep bana demenin, bir toplumala, dini düşünceyle ne alakası olduğunu hiç mi kimsenin, Şehirlinin, Köylünün,yobazının, aydın(!) ının kafası almıyor. Alıyor kafası zehir gibi basıyor da yaşam biçimleri ve art niyetli olduklarından bunu başka mecralara çekiyorlar.
Hani bir söz vardır ya ''' açtırma kutuyu'' açmayacağım ve kötü de söylemeyeceğim.
Konunun sonunu bekleyeceğim.
Yüreğine sağlık Ağabeyim.
Selam ve dualarımla.
sami biberoğulları
Aynen dediğin gibi. Bu meselenin din ile iman ile bir alakası yok. İnşallah 3.Bölümde izah etmeye çalışacağım. Belki 4. Bölüme de sarkabilir.
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli Hocam.
Öğrencilik yıllarımdan bu güne, siyaset, tarih, felsefe ve psikoloji bilimi hep ilgimi çekmiştir. Dolayısıyla bu yönde ve konunun uzmanlarınca kaleme alınmış kitapları defalarca okumuştum. Okuduğum o kitaplardan edindiğim bilgiler ışığında. Özet olarak şunu söylemek isterim ki, Cinsel sapkınlıkların dindar olmakla, dinsizlikle, modern olmakla, olmamakla, sağcı olmakla veya solcu olmakla vesaire türünden düşünsel kavramlarla doğrudan bir bağı ya da ilgisi yoktur. Ancak dolaylı yollardan (tetikleme) yönüyle etkileşim söz konusudur. Örneğin; Dindar olmak adına gelişim çağındaki kız ya da erkek çocukların. sağlıklı cinsel dürtülerini bastırılması, günah kavramlarıyla bu sağlıklı dürtülerin dışlanması. İleri evrelerde bireyin cinsel yaşamını (cinsellikten veya karşı cinsten tiksinme ya da cinselliğin saplantılı şeklinde yaşaması vs türünden)üroloji, verenolojik ve psikolojik yönden olumsuz manada etkileneceği sağlık sorunlarına yol açabilir. Toplumsal anlamda içgüdüsel reflekse dönüşerek ruhsal olarak da sosyal yönden bireyi toplum içerisindeki davranışlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum sağlıklı düşünebilen ve karşılaştığı olaylarla ilgili doğru çıkarımlar yapıp sonuca gidebilmek gibi yeteneklerin gelişmesini de olumsuz yönde etkileyebilir.
Aynı durum modern olmak adına ileri seviyedeki müstehcenliği normal gören insanlar içinde geçerlidir. Yani cinselliğin kontrolsüz yaşanması benzer tepkimelere yol açabilir. Müstehcenliğin sınırsız yaşandığı toplumlar da. Gelişme çağındaki kız ya da erkek çocukları, yaşamlarının ileri evrelerinde cinsel içgüdülerini kontrol edemeyip, cinsel sapkınlığa yatkın davranışlar gösterebilirler. (lezbiyenlik) veya (homoseksüellik ) vs gibi. Bu durum diğer kesimde olduğu gibi ruhsal anlamda da sosyal yönden de bireyi toplum içerisindeki davranışlarını olumsuz yönde etkiler. Örneğin; insanlarla sağlıklı iletişim kuramazlar. Modern yaşadığını zannederken. Aslında bilinçaltında değişime kapalı yenilikten korkan, geçmişten kopamayan, sabit fikirli saldırgan takıntılı ve farklı fikirlere tahammülü olmayan insan özelliklerine sahiptirler. Bununla birlikte alkol ve uyuşturucuya yatkınlık. Karşılaştığı olaylara geniş açıdan yorum getiremeyen vs gibi insan davranışları sergilerler.
Bilindiği üzere insanın yaradılışı çok karmaşık özelliğe sahiptir. İnsanın anne karnında başlayan ve doğumunda ölümüne kadar geçen sürede ki tüm davranış ve düşünce yapısını cinsel içgüdüler belirler. Aslında çok sağlıklı olan bu doğal etkileşim. Sağlıklı cinsel ilişkiler kurulması içinde çok gereklidir. Ancak genetik bozukluk ile başlayan cinsel içgüdüler ile ilgili süreç çevresel faktörler ile ruhsal bozukluğa dönüşür. Ve maalesef fırsatını bulduğunda eylemsel vaka olarak karşımıza çıkar. Yani çocuk istismarı karşı cinse veya hemcinsine aşırı düşkünlük şeklindeki cinsel sapmalar aslında cinsel kökenli ruhsal bozukluklardır.
Sağlıklı her Kadın ve erkekte toplam kırk altı (46) kromozom bulunur. Bu kırk altı kromozomun (23) yirmi üç kromozomu kadınlık hormonu özellikleri taşırken, diğer (23) kromozom da erkeklik hormonu özelliklerini taşır. Olması gereken kromozom sayındaki veya niteliğindeki sapmanın düzeyi cinsel kökenli ruhsal bozukluğunda seviyesini gösterir. Bu düzey bazen bireyin kendisinin kontrol altında tutabileceği ölçüdedir. Bazen de profesyonel anlamda hekim desteğine ihtiyaç duyulmasını gerektiren ölçüde olabilir. Bu derinlikli olaylar bilimsel açıklamalara muhtaç önemli konulardır.
Maalesef bizim gibi üçüncü dünya ülkeleri diye adlandırılan ülkelerde bireyin cinsel sapkınlıkları ve o bireyden kaynaklanan adli olaylarla ilgili sorunlara toplumsal çözüm aramak yerine bazen siyasetin aracı olarak, bazen de kurumların, sosyal yapıların birbirini aşağılaması ve hakaret etmesi için kullanılır.
Ne diyelim umarım bilgili bir toplum olur sorunlarımıza partizanca yaklaşmaz akıl yoluyla çözüm buluruz.
Kaleminize emeğinize sağlık.
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Aslında bu tür iğrençlikler mesela dindar insanlardan, mesela öğretmenlerden, mesela kültürlü insan olarak bildiklerimizden beklenmeyen davranışlar değil. Şaşkınlığımız biraz da bu yüzden.
İşte benim anlatmaya çalıştığım da bu: Bu sapkınlıkları gösterenler dindar değil, kültürlü de değil, aslında insan bile değil...
Selam ve sevgilerimle.
Yalnız, Karaman olayını dinciler boşverin de dindar kesimden de kınayan duymadık. Bu tip olaylar, toplumda ki çürümenin göstergesidir. Bu kadar sessizlik çürümüşlük ve korkaklığın göstergesidir. Ortaya çıkan aysberg'in görünen kısmı. Bu vurdumduymazlık hayra yorulmaz genelde. Osmanlıda ki eşcinsel tercihlerin varlığı yadsınmaz. Bu kapalı toplum ögesidir. Sadece Osmanlı değil, Avrupa'da da bir dönem vardı ve hala var. Ortadoğu da şimdilerde bile çok yaygın. Din anlayışı ve ahlak anlayışı maalesef tam zıt. Derinlemesine araştırılması gereken sosyolojik bir olgu.
Konunun üzerine gitmek gerekiyor.
Teşekkür ederim Hocam. Aydınlatıcı bir yazıydı.
sami biberoğulları
Şimdi şöyle düşünelim:
Diyelim ki benim sevdiğim bir bir kadına veya çocuğa tecavüz ediyor. Aslında suçlanması, hakarete uğraması, yüzüne tükürülmesi gereken tecavüzcünün kendisi. Ama ben de bir zamanlar o tecavüzcü ile arkadaş olduğum için bana da tükürüyorlar. Böyle bir durumda '' Tecavüzün her türlüsünü lanetle kınıyorum'' Demenin bir anlamı kalıyor mu? Desen bile kulağını açıp da benim sesimi dinleyen oluyor mu?
İşte bu sebepledir ki o dindar kesim toplumsal lincin kendisine de dönmemesi için susuyor.
Benim bizzat şahit olduğum bir iki tepki geldi. Sonuç: Hiiiç şimdi timsah gözyaşları dökmeyin. Bunları siz başımıza getirdiniz. Aslında tepkiniz de yalan sizin. Siz çocuklara tecavüz edilmesinden hoşlanıyorsunuz'' Oldu.
Umarım izah edebilmişimdir.
Selam ve sevgilerimle.
Maalesef edepsizler çoğalmakta edep kaybolalı ''
Gerici zihniyetler temizlenmedikçe daha çok canlar yanacak bu ülkede ..
Konunun hassasiyeti bakımından çok yerinde paylaşımlar' emeğinize sağılık efendim ..
Saygılar..
sami biberoğulları
Adı ne konursa konsun bu sapıklar evet temizlenmeli. Hem de en elim azaplar verilerek temizlenmeli.
Selam ve sevgilerimle.