- 703 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Demokrasi, Azınlıkların Bağımsızlığı mı
Mayıs 2014
Bu makale, 28 Nisan 2014 tarihinde www.ulkucuhaber.com, ( www.ulkucuhaber.com/makale/erdal-koca/demokrasi-azinliklarin-bagimsizligi-mi/1143.html )
www.siyasihaberiniz.com,
(www.siyasihaberiniz.com/haberdetay.php?id=1705&adi=Demokrasi-Azinliklarin-Bagimsizligi-mi )
www.jurnalhaber.com
( www.jurnalhaber.com/makale/erdal-koca/demokrasi-azinliklarin-bagimsizligi-mi/156.html )
Adreslerinde yayınlanmıştır. Ayrıca tüm yazılarıma aynı adreslerden ulaşabilirsiniz
Her ne kadar televizyonlar göstermese, gazeteler yazmasa da Ülkemizin doğu ve
güneydoğusunda sürekli bir hareketlilik mevcut olup, bu duruma müdahale de söz konusu
değildir. Zira askerin sessiz sedasız çekilmesiyle birlikte polis de akşam saatlerinden sonra
hemen hemen hiçbir olaya müdahalede bulunmamaktadır.
Yerel seçimlerde iktidarın elde etmiş olduğu en azından yenilgi sayılmayacak başarısı elini
kuvvetlendirmiş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar durumu idare edecek ortam hazırlamıştır.
Ancak, bu arada terör örgütü de kendisini unutturmak istemiyor ve taleplerinin karşılanmaması
halinde nefesimiz ensenizde demek istiyor. Bunun için de zaman zaman ses getirecek eylemlere
başvuruyor. Yukarıda da ifade edildiği üzere, artık kanıksadığımız türden eylemleri zaten ne
görüyor ne duyuyoruz.
Bu arada iç ve dış güvenlik tehditlerinin ağırlaşması, iç çatışma ortamına zemin hazırlamayı
amaçlayan etnik tahriklerin tırmanması ve başta siyasilerimiz olmak üzere halkımızın gaflet
sınırlarını aşan zillet ve utanç siyasetinin Türkiye’yi çok ağır bir krizin eşiğine getirdiğini ne yazık ki
görmek istemiyoruz.
Görünen o ki, önümüzdeki bu zor dönemde dört ana kriz dinamiği aynı zaman diliminde
buluşacak ve Türkiye bunların toplu ve çoğalan tahribatının etkisi altında kalacaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde her hangi bir iç meseleyle karşılaşmamak adına terör
örgütünün nerdeyse her eylemini görmemezlikten gelmek.
Seçim sonrasında taleplerinin karşılanmaması ihtimaline karşı terör örgütünün kanlı saldırı için
pusuda beklemesi ve etnik tahrik kampanyalarının kampanyalarının artarak devam etmesi ve çok
tehlikeli bir noktaya ulaşılmış olması.
Kuzey Irak’tan kaynaklanan güvenlik tehditlerinin yeni boyutlar kazanması, Türkiye’nin önündeki
üçüncü risk unsurudur.
Saygıdeğer Dostlar
Gelinen noktada “Türkiye’nin önünde çok ciddi bir terör ve siyasi bölücülük gündemi bulunduğu,
Türkiye’de maalesef, Kuzey Irak modeline özenen Şeyh Sait bozuntularının türediği, Türk
vatandaşı olan ve Türk kanunlarına göre kamu görevi yapan özerlik iddiasında bulunan bölgedeki
insanlarımızın da bunlara ayak uydurmak zorunda oldukları da bir gerçek.
Öte yandan, “Barzani’nin tehditlerinin, Türkiye’ye savaş ilanı ile eş anlamda” olduğunu anlamak
için kâhin olmaya gerek yoktur. Dahası, Türkiye’nin milli değerlerinin aşağılanmasını
demokratlığın bir gereği saymak, gafletten öte ihanettir.
Bu nedenledir ki, bu yıl kutlanan Nevruz, PKK’nın eylem takviminde önemli bir tarihtir. Zira PKK,
önümüzdeki yıl (2015) teki Nevruz’un, Abdullah Öcalan ile birlikte kutlanacağına dair BDP ve
yöneticilerinin açıklamaları kabul edilebilir türden değildir. Lakin bunun da kanıksanmış olması
esef verici bir durumdur.
Son olarak PKK nın iki uzman çavuşumuzu kaçırmış olması ve bu durumun ses getirmemesi
doğrusu şaşılacak bir durum. Millet tarafından adeta sıradan bir olay olarak algılanmış, yeteri
kadar tepki gösterilmemiştir. Hâl böyle olunca insanımız askerlikten ve polislikten soğumaya
başlamış ve bu durum, güvenlik zafiyetine doğru gitmektedir.
Bir zamanlar iki kelime Kürtçe yüzünde yıllarca hapis yatanlar kahraman olmuş, bırakın artık
Kürtçe konuşmayı, anadil olsun diye T.C. ni dize getirmeye çalışıyorlar. Bundan önemlisi
sırasıyla: Özerklik ve bağımsızlık da artık yüksek sesle dillendiriliyor.
Sonuç olarak, Barzani’nin Bağdat yönetimine çektiği resti unutmayalım. Arkasındaki gerçek ne ola
ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.