- 727 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Örnek barış
Çocukluk yıllarımdı. Komşu köyden bir atlı geliyordu. Ama ne geliş...
Şimdiye değin görülmemiş... geliş değil, uçuş... görenleri bir merek,
bir endişe sarmış olmalı ki; damların üstünde, kapı önlerinde izlenir
olmuştu.’Bunda bir iş var, pek hayra delalet değil!..’ deniyor...
Ağaya da iletilmişti, elbet." Gelsin bakalım.. kimmiş..hayırdır inşallah!"
demiş ama o da endişelenmiş olmalıydı... dem masasından kalkıp
camdan bakınıyordu. Hele dereyi geçerken!.. atın ayakları altında
kıvılcımlar fırlıyordu...Meraklı gözler altında varıp ağa gilin kapısında
atından atladığı gibi taş merdivenleri ikişer alıp konuk odasına daldı...
soluk soluğaydı...Kasım ağa " Nedir bu telaşın Hacı... hayır mı!..."
" Ne hayrı ağa ne hayrı!...!!"
" Sakin ol hacı, sakin ol da anlat!:"
" Ne anlatayım ağam, ne anlatayım!.." ağzı kurumuş, dili dolaşıyordu...
" Uzatma da anlat be!.."
Ulak, ağanın sinirlendiğini anlamıştı... toparlanmaya gayret ederek:
" Köy basılıyor... köy... !"
" Ne köyü ne baskını... ne diyorsun!!.."
" Büyük köy ağam, büyük köy... !!"
"Ee! ne olmuş büyük köle..!"
" Ayaklanmış odca köy... bizim köyün üstüne yürümekteler...
Belki yüz... belki iki yüz... ellerine ne geçirmişlerse!!.."
Ağayı da endişelendi, iki köy arasında, su sorunu olduğunu biliyordu...
bir tatsızlık olacağını da tahmin ediyordu, ama bu denli değil, elbet!
" Tamam, tamam... endişelenme..!" dedi, masadaki misafirlerinden
ve amcası Hamit amcasından izin alarak; hizmetçilerine, gerekli
talimatları vererek, köyden de hatırı sayılır komşulardan alarak,
artık hiç zaman kayb etmeden yola çıkıp aynı telaşla iki nefeste
yolu kat edip küçük köyün yamacına çıkınca, onlarda gördüklerine
inanmaz oldular... gerçekten de koca büyük köy ayaklanmış,
küçük köyün üstüne yürüyordu... Kimileri tam aradaki sınırı
oluşturan dereyi geçmişler, kimileri köyden akın akındılar..
İşin ciddiyetine ve tehlikesine kani olup artan endişeyle...
Ağa hazırlıklı gelmişti... yine gerekli talimatları vererek,
heyetiyle, atlarını dehleyip ilerlediler... Küçük köyün
içinde iken biraz ağırdan alarak, hatırı sayılır yaşlılardan
üç kişiyi elçi olarak görevlendirip gönderdi...
Elçiler ellerinde beyaz bir bez ve gerçek bayrak..
bir de koç olmak üzere varıp karşılaştılar...
Onlar da, saygılı ve ölçülü davranıp hal hatır ettikten sonra;
kendi aralarında görüşüp , konuştular... Muhtarları;
" Kasım ağa olsun, yanındakiler olsun... hepsinin selamları
başımız üstüne... Hatırlarını, nüfuzlarını kıracak değiliz...
Buyursunlar görüşelim...!" demesiyle; karşılıklı istişarelerden
sonra havuzun yanında toplanma sağlandı... Yine hal hatır
kaynaşmalarından sonra, her iki köyün muhtarı, heyetten
gelmiş olanlar ve hatırı sayılanlardan olmak üzere komisyon
oluşturup, barış heyetinin hakemliğinde görüşmeye başlandı.
Kasım ağanın işaretiyle koç dereye doğru götürüldü, ateş yakıldı..
Küçük köyün muhtarı söz alarak; Aramızdaki sorunun su sorunu
olduğunu biliyorsunuz... Suyun kaynağı bizim köyün sınırları
içinde bulunan Hızır pınarının suyu... Onlar büyük köy olmalarına,
güçlerine güvenerek, köyün suyunu kesiyorlar...!"
Büyük köyün muhtarı; " Kaynak onların sınırın da ama, kadim su,,
Var oluşundan beri bu dereye akar...derede çayırlarımı, ağaçlıklarımız
bostanlarımız var... Hepsi kurumaya mahkum...!"
Küçük köyün muhtarı: " Derenin bu tarafı da bizim köyün..!"
Konuşma ve tartışmaların sınır ihtilafına dönüşeceğini anlayan
hakem heyetinde eski muhtar Kazım Efendi" Sınır sorunu bizi aşar...
Şu suyu bölüşemediniz mi!!"
Küçük köyün muhtarı: "Önerdik!... Ama onlar kabul etmiyor...
Köye alınan suyu kesiyorlar... işte kanalları, boruları kırmışlar...!"
Büyük köyün muhtarı : " biz size daha işin başındayken söylemedik mi?.."
İşin inada bindiği kanaatine varan hakem heyetin sözcüsü Kasım ağa;
" Beyler!... Komşular Hepiniz aklı başında insanlarsınız...
Sorunu biliyoruz... bir tatsızlık vardı, ama buraya kadar olmamalıydı...!
Her iki taraftan sesler geliyordu... Kimileri ağayı doğruluyor.
kimileri karşı tarafı suçluyordu!!...
Kasım ağa sesini yükselterek biz buraya barışa, sorunu çözmeye geldik...
Çözülmeyecek bir sorun değil... inatlaşma... şimdi herkes sussun,
her kafadan bir ses gelmesin... söylenecekler söylendi... Her iki tarafa
bizi kabul ettikleri için teşekkür ederek Diyoruz Ki: küçük köy, tesis yapmış,
masraf etmiş... evlere su verilmiş... bunda suçlanacak bir husus olmadığı gibi
iyi bir örnek diye takdir edilmeli... Sonuç olarak Hızır pınarı suyunun 2/3 ü
1-3 ü de büyük köy için dereye akmasının doğru olacağı kanaatindeyiz...
Kabul mü... !" dedi... Her iki tarafın muhtarları kendi aralarında bakışıp olur,
olur dediler...Bununla ilgili olarak tutanak tutuldu mühürlendi... imzalandı..
taraflara suretler verildi...
Ziyafete başlandı...
İşte çocuklu yaşlarımda tanık olduğum imrendiğim ve imrenilecek, örnek
alınacak bir barış örnei...
Barısı, günümüz sorunların çözülmesine!..
Eski not ve gerçek, yaşanmış
^
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.