- 2027 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
FIKRACI
Resmi işlemler de bazı uygulamaları gereksiz görürüz. Nüfus cüzdanı fotokopisini isteme, şahitlik gibi. Bence o uygulamalar gereksiz yere konulmamıştır. Bizlerin anlamadığı bazı önemli nedenler mutlaka vardır.
Arkadaşım:
“Tapuda bir işimiz var. İki şahit gerekli. Birisi sensin, diğeri de Fıkracı”
“Eyvahh.” Dedim elimde olmadan
“Niye eyvah dedin ki?”
Aslında “eyvah “ dememin nedeni başkaydı. Arkadaşımı kuşkulandırmamak için:
“Biliyorsun bu gün benim yolculuğum var. İşlemler uzar da yetişemezsem diye düşündüm de…”
Fıkracı dediğimiz arkadaş. Çok iyi bir insan. Hassas, duygulu, yardım sever, arkadaş canlısı. Ama bir huyu var ki aman Allahım !!!
Yerli yersiz mutlaka fıkra anlatır. Bir fıkra duydu ya da okuduysa onu önüne gelene anlatmadan huzur bulamaz. Giyinir, kuşanır çıkar sokağa;
İlk işi Oto Sanayi ye uğramaktır. Arızalı aracı tamir etmekte olan bir ustanın çeker alır elinden aleti.
“Boş ver şimdi tamiri. Sonra devam edersin. Ben sana bir fıkra anlatayım.”
Dinlenip dinlenmediğine, kızılıp kızılmadığına bakmadan anlatır. Fıkrası bitmeden de vermez ustanın aletini.
Sonra bir işe yetişecekmiş gibi aceleyle ayrılır oradan,
Mesela; bir binanın dışına iskele kurulmuş ustalar çalışıyorlar. Bağırır onlara:
“İnin aşağıya inin. Çok önemli.”
Çalışanlar bir terslik olduğu endişesiyle iskelenin en üstünden inerler aşağıya.
“Boş verin şimdi çalışmayı. Sonra devam edersiniz. Ben size bir fıkra anlatayım.”
Anlatır da. Sonra ellerinden aldığı aletleri ustalara geri verip yoluna devam eder.
Onu biriyle tanıştırdığınız da:
“ Memnun oldum.”
Der demez başlar fıkra anlatmaya. Fıkrası bitmeden de tanıştığı kişinin elini bırakmaz.
Güçlü, kuvvetlidir de. Fıkra anlatacak tanıdık kimseye rastlayamazsa, yoldan geçen birini kolundan tutar, kaçmak isterse de altına alır zorla dinletir fıkrasını.
Belirlenen saatte Tapu da buluştuk. İçerisi kalabalık. İşlemi olan insanlar sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar. Sıra bize geldi. İşimizi yapacak yetkili memurun karşısındayız. O kişi yaptığı işlerin önemi nedeniyle dikkatli ve çok ciddi. Gerekli kontrollerden sonra hazırlanan evrakta, imzalamamız gereken yerleri gösterirken, bizim fıkracı çekti aldı kalemi elinden:
“Boş ver şimdi sonra imzalarız. Ben size bir fıkra anlatayım”
Memur sinirlendi.
“Fıkranın sırası mı? İş yapıyoruz burada.”
Hiç dinler mi? Kahkahalarla anlattı fıkrasını. Memurun hırstan elleri titriyordu:
“ Bu insanın akıl sağlığından şüpheliyim. Şahitliğini kabul edemem. Bu devir işlemini de onaylamam. Aklı başında başka şahitler getir.”
Arkadaşım ne kadar ısrar ettiyse de, memuru ikna edemedi. Bizi dışarı çıkardı. Dışarıda:
“Bu güzel fıkraya gülmediği gibi bizi de kovdu. Sen fıkradan ne anlarsın ki? Salak herif.”
Diye söyleniyordu.
Tapuda işi olan arkadaşım çok sinirlenmişti. İşlem tamamlanamamıştı Koluna girdim:
“İşte ben bundan korkuma “Eyvah” demiştim. Korktuğum da başımıza geldi.”
Ben yola çıkmak için yanlarından ayrıldım. Onlar daha sonra ne yaptılar bilmiyorum.
Arayınca da o günü hatırlar diye telefon edip te soramıyorum arkadaşıma…
GÜLMEK İYİ İSE DE HER ZAMAN DA GÜLÜNMEZ.
MUHABBETİN ARABASI TEK FİTESLE YÜRÜMEZ.
YORUMLAR
Eilne, diline, kalemine ,düşüncelerine sağlık devrem. insan çevresine bakmasını bilirse kimlerle muhatap olduğunu görür. Sen bu konuda ustasın zaten. Seninki kadar olmasa da benim de böyle bir arkadaşım var, O bize moral vermek için anlatıyor fıkralarını . çok ta iyi oluyor.harika bir yazı olmuş teşekkür ediyorum bizlerle paylaştığın için sen hep yaz emi...
Bedri Tokul
Yine geldin yine yorum yazdın.
Beni onurlandırdın.
Güç verdin. Kuvvet Verdin.
Sağ ol Can...
Güzel bir öykü olmuş. Kendini gayet güzel okutan, ilgiyi dağıtmayan bir anlatım var.
Okurken karakterinin Fıkracı diye anılması öykünün sonunu ele veriyor mu diye düşündüm ama vermediğini farkettim. Karakterin fıkra anlatmasını bekliyoruz ama bunun sonucunda olacakları kestiremiyoruz.
=> Tapuda işi olan arkadaşım çok sinirlenmişti. İşlem tamamlanamamıştı Koluna girdim:
“İşte ben bundan korkuma “Eyvah” demiştim. Korktuğum da başımıza geldi.”
Anlatıcı yangına körükle gitmiş. Zamanında niye Eyvah! dediğini haklı çıkarmak uğruna zaten sinirden gözü dönmek üzere olan adama daha da gaz vermiş. Ertesi gün tapu dairesinde işi olan arkadaştan telefon da alabilirdi:
"Bu işe beraber başladık, beraber bitireceğiz. Cesedi ormana mı gömelim, yoksa denize mi atalım?"
Saygılarımla.
Bedri Tokul
Aslında ben yorumların bu tarz da olmasından yanayım.
Yazıya objektif bir bakış açısı getiriyor ve gözden kaçan ayrıntıları gösteriyor.
Selam ve Saygılarımla...
nerede nasıl konuşacağını bilmeyen insanlarla bir arada olmak çok zor
hele bunlar bir de fıkra anlatıyorsa
güzeldi Bedri Bey
saygılarımla
Bedri Tokul
dinleyene ne büyük bir işkence değil mi?
Can Bacı boş ver sen Sami Hocayı.
Erkekler daha çok konuşur ve de daha da çok dedikoduya meraklıdırlar.
Selam ve Saygılarımla Bacım.
Değerli abim.
Öncelikle yazı için çok teşekkürler. Zira bir hayli güldüm.
İşin doğrusu ben de fıkra anlatmayı da dinlemeyi de severim. Hele de ik kez duyduğum bir fıkraysa ve çok komikse onu mutlaka birilerine anlatmak isterim. Ancak, ben fıkra anlatırken birileri lafıma limon sıkarsa, ya da dinlemezlerse daha sonra ''Eee sen ne anlatıyordun?'' Dediklerinde kafamı kesseler o fıkrayı anlatmam bir daha. Yani senin fıkracıdan oldukça farklı bir tarafım var.
Bir de, fıkra anlatmak bir sanattır. Her babayiğidin harcı değildir. Laf aramızda ben iyi fıkra anlatırım.
Bir tane anlatayım mı? Dinle bak, bunu daha önce hiç duymadın. Üstelik oldukça kısa:
'' İki kadın hiç konuşmadan öylece duruyorlarmış'' Hepsi bu kadar ))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
su_misali(Gülhun Ertilav)
aşkolsun hocam
beklemezdim sizden ne kötülüğümüzü gördünüz :)))
saygılar
sami biberoğulları
Bedri Tokul
Ama sen ne yaptın?
Bir cümleyle bana kahkaha attırdın.
İşte ustalık burada.
Sağ ol hocam.
Selamlarımla...
Bedri Abim, yazınızı bir okur gibi aynanın karşısına geçip okuyun. Fakat dikkatlice.
Çünkü inanın ben her cümlede gülümsemeden önce, bir durdum ve düşündüm. Çoğumuz bir işi düştüğü zaman, mutlaka bir şahit olacak kişi bulur. Kim bilir o an nasıl telaş işindedir düşünün. ( Hangimizin aklına bir "Fıkracı" bulmak gelir?)
Arızalı bir aracı tamir eden tamircinin yüzünü düşünün, kim bilir o an nasıl demoralize bir haldedir adam. (Hiç aklına gelir mi atölyesine "Fıkracı" gibi birisinin gelip de onun yüzünü güldüreceğini.)
Çocukken hep derdim ki büyüyünce ya doktor, ya da inşaat müh. olacağım.
Diyelim ki oldum.
Sonra: Onca yıl oku, evinden mutlu huzurlu çık, akşama kadar hastalarla uğraş dur.
Şimdiki aklım olsaydı "Fıkracı" olurdum.
Tebriklerimle.
Bedri Tokul
Çoğunluk fıkracıya kızarken siz değişik bir açıdan bakmışsınız.
Çok ta iyi etmişsiniz.
Ben olayın bu yönünü düşünmemiştim.
Çok anlamlı bir bakış açısı.
Evet bahsi geçen kişi hiç bir karşılık beklemeden,
insanları güldürmek için çaba harcıyor.
Aslın da saygı duyulması gereken bir davranış değil mi?
Sağ ol.
Selam ve Saygılarımla...
Davidoff
İşte aynanın farkı da bu.
Bazı sivilceleri insanın yüzüne yakışan ben gibi gösterir.
Hocam ben de fıkracıyım; ama gülenler fıkraya değil benim anlatma şeklime güler. Anlatırken komik bir sıfata bürünürmüşüm. Ama güldürünce mutlu oluyorum yine de.
Hocam sizin de dediğiniz gibi çeşitli nedenlerle her yer gülmek için müsait olmuyor. Çünkü her şeyin yeri ve zamanı vardır. Yerinde ve zamanında yapılan her şey güzeldir.
kaleminize sağlık
Bedri Tokul
Kimisi ilk duyulan fıkra da güldüremez. kimisi de onuncu dinlenmesin de bile güldürür.
Demek ki siz güzel anlatanlardansınız.
Evet herşey zamanında güzeldir.
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Selam ve Saygıyla.
Eh sizde olmasanız gülmeyi unutacağız sanırım.
Saygılarımla efendim kaleminize sağlık...
Bedri Tokul
Fakat bu günlerde gülmek çok zor.
Bir nebze olsun uzaklaşalım istedim kara bulutlardan.
Selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
Aslında gülecek halimiz yok ta biraz kafamızı dağıtalım istedim.
Selamlarımla
Hikaye Hacivat- Karagöz'ün yaşam öyküsüne benziyor. Belki de fıkracı arkadaş doğrusunu yapıyor. İş fıkracı arkadaşı anlamayan da mı dersin Abi. Düşünsene hiç kimsenin, hiç bir şeye gülmeyi bilmediği bir dünyayı. Hoşgörü gerek. Mizansen devlet dairesinde geçmesi olayı olanaksız kıldı. Neyse lafı uzatmayayım. Yüreğine sağlık. Saygılarımla..
Bedri Tokul
Aslında yüreklerimiz yangın yeri.
Bir kaç saniyelik ara işte...
Hasretle öperim gözlerinden.