- 5702 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
CESARET VE KORKAKLIK (EDEBİ METİN)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Cesur insanları Tanrıya yaklaştıran güç, korkak insanları iblisin oyuncağı yapar.
Tanrının emrettiği kadar dürüst olması, namuslu yaşaması ve bu dünya nimetlerini görüpte, nefsine yenik düşmemesi için, insanın bir irade mabedi olması gerekir.
Ama maalesef insanlar menfaatlerine zarar verecek olaylara, kavramlara, kişilere ve kurumlara her zaman korkuyla ve ihtiyatla yaklaşmışlardır. Bu nedenle her zaman duygularının esiri olmuşlardır.
Evet cesur insanlar çok az yaşar, ama korkakların sonunu görüp, insan olduklarından hiç bir zaman utanmazlar.
İnsanlık vasıflarına sahip her insan için, korkakların sonunu görmek, gerçekten acı ve elem vericidir.Çünkü korkaklık, bir insanda var olması gereken insani değerleri yok ederek, onu ruhsuz, bedeninin esiri ve nefsinin istek ve arzularına göre hareket eden başka bir mahlukata dönüştürür.
Ölmekten korkanlar yaşamaya cesaret edemez.
Ve onlar yaşamları boyunca cesaretli olsaydım ve başka hiç bir şey olmasaydım diyemezler. Çünkü onlar için ölüm bir son ve yaşam o sonu mümkün olduğunca geciktirecek bir çabadan ibarettir. Oysa yaşamak için, iyi yaşamak için ve şerefle yaşamak için insanın çalışması, üretmesi, risk alması, gerekirse hayatını ortaya koyması gerekir. Yani savaşması gerekir.
Unutlulmamalıdır ki savaşarak ölenler bir defa, kaçarak yaşayanlar her gün ölür.
Savaşmak; bir kayıp kazanç meselesidir.
Bir savaşın, bir mücadelenin sonunda herşeyini kaybedebilirsin ama cesaretini asla.Çünkü o zaman fiyatın korkakların satın alabieceği kadar ucuzlar.
Ey Türk Evladı!
Geçmişinde ve bugününde olduğu gibi, geleceğinde de düşmanın tarafından cesaret ve korkaklık duygularıyla yüzleşmek zorunda bırakılacaksın.Cesaretle yüzleşmekten korkma fakat korkuyla yüzleşirken cesur ol. Çünkü cesaret bir mabet, korku onun dışındaki dünyadır.
Sen cesaret mabedinde, gönlünü yardımlaşma ve hoş görüyle, yüreğini dürüstlük ve fedakarlıkla, kalbini sır tutma, fikir ve emel birliği ileyücelterek, ve ruhunu azim ve dayanıklılıkla mühürleyerek, onun dışındaki korku dünyasına hükmetmeye muktedir olacaksın!
Düşmanların sana cesur diyebilirler, ama sen kendine cesurum demekten her zaman korkmalısın. Zira kendine ben cesurum diyenler aslında ne kadar korkak olduklarını itiraf etmektedirler.
Sözlerle desteklenen eylemeler cesaretin değil, korkakalığın ifadesidir. Eylem adamı söylemin değil, inancın ve imanın dilini kullanır. İnanç ve iman yüklü bir eylem cesur bir kişiliğin en anlamlı söylemidir.
Korkakların sesi her zaman cesur insanların sesinden gür çıkabilir. Bu onların varlığının sesi değil çığlığının sesidir. Varlığın sessizliği, yok oluşun çığlığından daha onurlu bir duruştur. Bu sessizliği gülümseyişine yerleştiren cesur insanlar, o çığlık atan korkaklara her zaman can alıcı azrail gibi görünmüşlerdir.
Korkakların çığlık atmalarının bir nedeni de budur.
Türk Evladı!
Korkak insanlar sana, yaşamının her safhasında; haksızlığa her zaman baş kaldırmış, o asil varlığına hükmedebilmek için, aklının yüreğinden üstün olduğunu söyleyeceklerdir.
Oysa yüreği akıldan üstün kılan cesaretin ta kendisidir.
Korkaklar korkalıklarını akıl ve mantığın arakasına gizleyerek hayatta kalırlar. Zira cesaretle takviye edilmemiş mantık oyunları her zaman yenilgiyle sonuçlanmıştır.
Çünkü cesaretli yürekler korkak beyinlerin efendisidir.
En masum, en mantıklı korku bile cesur olmamak için sebep sayılmaz. Unutulmamalıdır ki cesaretin mükafat galibiyet, korkaklığın cezası mağlubiyettir. Türk Milleti; hiç eksilmeyen o şanlı cesaretiyle; katıldığı tüm savaşlardan galip çıkmasını bilmiştir. Cesaretin ışığının düştüğü yerde, korkunun karanlığının çiçek açtığı görülmemiştir.
Türk Evladı!
Korkaklarla dost olma. Bin korkak dost, bir cesur düşmandan daha tehlikelidir.
Çünkü düşmanın önünde dostun arkandadır. Ve son ona güvenerek sırtını dönmüşsündür. Ve ihtiyaç duyduğunda yardım istemek için geriye döndüğünde, onların yerinde olmadığını görmek süpriz sayılmamalıdır..
Eğer sende korkaklar gibi içinde korkunun yol almasını istemiyorsan, cesaretin sana açtığı yolsa yürüme inadından asla vazgeçmeyeceksin.
Zira korku dağlarını aşmasını biliyorsan, denizleri yürüyerek geçme cesaretini mutlaka gösterirsin. Hiç şüphen olmasın ki cesur bir er korkak bir orduyu durdurabilir. Ama korkak bir ordu cesur bir eri durduramaz.
Bu nedenle korkularını çok iyi tanımalısın. Neden korktuğunu bilmek cesur olmanın ilk adımıdır. Ama neden korkmaman gerektiğini bilmek cesur olmak demektir.
Cesareti yargılayanlar korkaklığa hükmedemez.
Tarih bu yanılgıya düşenlerin ibret veren hikayelerinden oluşur. Çünkü tarih cesur insanları yüceltir, Fakat korkakları asla affetmez.
Bu nedenle tarih her zaman cesur insanların şeref defteri, korkakların ölüm fermanı olmuştur. Tarih kahramanlar için destan, korkaklar için tiyatrodan başka bir şey değildir. Bu perspektiften hareketle tarih cesur insanları kahraman, kararsızları zavallı, korkakları hain diye kaydeder. Yani korkaklıkla ihanet hain olmak için eş anlamlıdır.
Bu nedenle cesaret komedi değil ama korkaklık bir dramdır.
Çünkü korkaklığın dışında ihanet etmeden size hain damgası vurulacak başka bir kavramda yoktur.Bu dramı yaşama istemiyorsan korkman gerektiği yerde kork, fakat cesur olman gerektiği yerde asla korkma.
Eğer düşmanının korkusunu komediye çevirmek istiyorsan; cesaretin düşmanında korku yaratmalı, fakat korkuların düşmanı asla cesaretlendirmemelidir.
Cesur bir insanın korkaklığından korkma, ama korkak bir insanın korkaklığından her zaman kork.
Zira her korkağın en büyük korkusu bir gün cesur olmaktır.
Cesur bir insanla karşı karşıya gelmek korkusu onları her zaman rahatsız eder. Bunu gizlemek için korkaklar korkak olmadıklarını söyleme cesaretini her zaman gösterirler. Bunun içindir ki cesurların savaşında dublör olmak, korkakların savaşında başrol almaktan daha onurludur.
Ve bu nedenle cesur insanların gölgesi, korkak insanların varlığından daha güvenlidir.
Türk Evladı!
Cesaret kılıcın ucunda değil, yürekten damlayan kanda saklıdır!
Senin yüreğine saplanan kılıçlar, yüreğinden damlayan kanda boğulacaktır. Çünkü o kan dünyanın en asil kanıdır.Ve her zerresi bir cesaret tufanıdır.
Korkak bir adam cesur bir topluluğa hükmediyorsa hiç bir şey değişmez...
Cesur bir adam korkak bir topluluğa hükmediyorsa çok şey değişir. Ama cesur bir adam cesur bir topluluğa hükmediyorsa her şey değişir. Mustafa Kemal cesur bir adam ve Türk Milleti cesur bir topluluk olduğu için her şey değişmiş ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur..
Ve Sen!
Yüreğinde var olan ve damarlarında ki asil kanda asırlardır akan delikanlı cesaretinle; korkaklığın ve korkakların üstüne geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecektede bir kabus gibi çökmeye devam ettikçe ay yıldızlı al bayrağın Anadolu’nun özgür ufuklarında sonsuza kadar dalgalanacak ve Türkiye Cumhuriyeti kıyamete kadar yaşayacaktır...
Senin delikanlı cesaretinin; kanlı deliye dönüştürdüğü korkaklar bu gerçeği hiç ama hiç unutmasın!
SON ŞEHİD!
Nefsin telaşesinden gönüller üryan
Ağlıyor babasız bir garip sübyan
İhanete dağ taş ederken isyan
Son Uhud’u musallada görmek mi lazım?
İndirmek istiyor hain bayrağı
İnliyor elemden Vatan toprağı
Meydana çıkmışken o gizli ağı
Son teyidi musallada görmek mi lazım?
Yüreğinin üstüne bir baş koymadan
Yirminin üstüne bir yaş saymadan
Gençliğine bile henüz doymadan
Son yiğidi musallada görmek mi lazım?
Her taraf kör kuyu, her taraf pusu
Bitmiyor anaların figanı yası
Acep neden bekliyor Ah! Türk Ulusu!
Son cihadı musallada görmek mi lazım?
Neden inanmak ister insan yalana
Yürekler köz olmuş bak yana yana
Gerek var mı sanki başka ilana
Son beyiti musallada görmek mi lazım?
Yaraları benzer altın hızmaya
Mezarcı kıyamaz mezar kazmaya
Destanlar yetmezken an’ı yazmaya
Son şahidi musallada görmek mi lazım?
O’ki dalar ateşe Allah adıyla
O’ki koşar güneşe o pak alnıyla
O’ki yazar adını kendi kanıyla
Son şehidi musallada görmek mi lazım?
YORUMLAR
Bir savaş sonunda sahabilerden biri şehit olur vucudu parçalanmıştır.Prygamberimiz yanına varır ve yüzünü çevirir
sahabe sorar noldu yarasulalh?
Peygamberimiz şu anda ona verilen huriyle beraber o ncennette der:biz bunun için musalla değil cennet döşeklerine konulur şehit...Şehitler Ölmez Mekan değiştirirler....
Buduyarlı yüreği kutluyorum vatan ve bayrak sevgisi imandan dır
yüreğinin bileğini büken şair sana sealam olsun...
Korkak bir YAZAR cesur bir topluluğa YAZIYORSA hiç bir şey değişmez...
Cesur bir YAZAR korkak bir topluluğa YAZIYORSA çok şey değişir.
Cesur bir YAZAR cesur bir topluluğa YAZIYORSA her şey değişir.
Cesaret KALEMİN ucunda değil, yürektE ÇAĞlayan DÜŞÜNCEDE saklıdır!
Bu yazıyı yazarken gösterdiğin cesaretinden dolayı kutluyorum.Hangi topluluğa yazdığın önemli değil,önemli olan okuyucunun kendini nereye koyduğu.
Ben cesur bir yazarı okuyup cesaret aldım.
SAYGILARIMLA.
Emeğinize saygı ile sevgili şairim.
Yazınızın bazı bölümlerinde Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi gibi bir hava yaratılmak istediğinizi gördüm.Ata'nın hitap ettiği dönem Cumhuriyetin doğum sancısı vardı ve yeni bir nesil doğmuştu.Yani gençtiler anlayanlar aydın olup sürgün yedi anlamayan....
Şimdi ki nesil ne kadar genç diye düşünmeden edemiyorum.Kafa yaşı yani(akıl değil) bana öyle geliyor ki nefes alamayacak kadar tüberkiloz bir zihniyet var.
Şimdi temaya gelelim.Belirtmek isterim ki şiir cesurcaydı.Peki korkmak ve cesaret her ne kadar tezat görünsede aslında birbirinin tamamlayanı değil mi?Ben kendi lisanımca kelimeleri ayrıştırıp irdelemeyi seviyorum ve kendi çıkardığım anlamlar benim doğrularım hem de doğrultularım.
Örneğin korkmak,kökeni kor/k/mak yani ateş,kendini ateşe atmak yanmak.
''Zira kendine ben cesurum diyenler aslında ne kadar korkak olduklarını itiraf etmektedirler.''
Alıntıladığım bu cümle,asla katılmıyorum.Çünkü ben hiç kendimi ateşe atmadım ve cesurum.
Ama hiç yorum almayan bu yazınıza kırmızı kurdela takmışlar ben de bu kurdelaya taktım kurul biliyordur.Merak ettim neye göre veriyorlar kurdelayı ve kaç kişi okudu kuruldan bu yazıyı yoksa sizi cezbeden fon rengimi???Ya da madem okuyorsunuz emeğe saygınızda mı yok bir iki satır yor/saydınız kendiniz(İ)ce...
Ben saygı ve bütün sevmekle kalmanızı dileyerek Kutlu/yorum...
Cesaret ve korkaklık,her iki uçta bir toplamın ifadesidir ve her ikiside zamanla kazanılacak şeylerdir.İnsan cesur veya,korkak doğmaz.Devamlı ölümü çağrıştıran iş ve oluşlarla meşgulseniz,zamanla ölümü yendiğinizi farkedersiniz.Ölüm sizi artık korkutmaz.Vücut kendisine bunu hazırlar.Tecrübeyle sabittir.Korkaklıkta öyledir.İnsan korkaklığada eyitilir.Bunların asılda çok önemi yok.Önemli olan cesaretinizi ne anlamda ve nerede kullanacağınızdadır.Bu anlamda bazen korkaklığında işe yaradığını görürüsünüz.Her iki halde yaşanılan hayat içerisinde kazanılabilir ve kaybedilebilir şeylerdir.Günün yazısını kutladım efendim.Selam,saygı...
Kutlu/yorum öncelikle efendim...
Ben oy vermedim (yazınızı farketmediğim için) size.. Göreceli bir ilericiliğiniz var.. Ama sağucu ve yuğcu açı yoğunlukla yazmışsınız.
Bu, sevmek ve nefret etmek farkını ortadan kaldırır.
Çok seven ya da nefret etmiş; arkasında duracak onun !..
Sevgisinin.. Nefretinin !
Durmuyorsa, bir şey değiştirmiyorsa sevgisi veya nefreti. Fark sıfırlanmıştır.
Çok yanılan çok ölür, çok ölen görmüşte -ölüsevici- birey/toplum olmuştur.
Esenlik hal(i) değil hiç, ulus toplumsallığın !..
'Türk Evladı' demişsiniz ya?
Yazmak gerekiyordu, bu yazıya.. Ben Türk evladıyım !
Bakın benim tez doğru ( içinde Türk/Atatürk geçen kavramdan nefret eden işbirlikçiler diyorum ben).. Türk filan demişsiniz, pek yazan yok.. "Heval, havin, hrant, Türk'den gayri insan hakkı, bir de bunların demokra(t)si ve de başörtüsü destekli" olan içerikselini yazsaydınız eğer, ne severlerdi sizi!..
Başarılarınızın hep devamını dilerim.
Esenlik..
Göktürkmen tarafından 8/8/2008 8:01:27 AM zamanında düzenlenmiştir.