ÖTEKİ BOYUT
Sanal, yalan egemen bir çağda; teknoloji, metaya aşırı bağlılıklarımızdan dolayı kendi özümüzden ayrıldık! İnsan ve insanlığa dair her şeyi unuttuk veya çıkar değerlerine göre sınıflandırmalar yaptık. Kutuplaşma, ayrışma ve özelikle toplumların bin yıllarca uğruna savaştıkları toplumsallaşmadan kopup harika birer “bireysel” olduk. Neden, niçin, nasıl soruların Cevapları herkes biliyor! Çünkü her sorunun cevabı insanların kendilerindedir.
Hırs, sınırsızlık egemen bir hayata her insan, bir başkasına; kendine göre kusursuzdur ve elzem sanır. Oysa doğa ve insan, inanç ve serbesti doğal olarak birbirine zincirleme olarak bağlıdır.
SİMURG/ OTUZ KUŞ*
Mistik kuş Simurg, Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Bir antik İran tanımında ise, kendisini alevler kaplayana kadar 1700 yıl yaşadığından, ölümsüz olduğundan ve Bilgi Ağacı’nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. Sasani Persler Simurg’un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Simurg’un tüylerinin bakır renginde olduğu söylenmiştir. Onun iyilik sever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı.
Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan Zümrüd-ü Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürlermiş. Ama içlerinden onu gören olmamış. Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Onun var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip, yolunda gitmeyen şeyler için yardım istemeye karar vermişler.
Kaf dağına varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, Bu vadilerin her biri bir diğerinden daha çetinmiş. Birincisi; İSTEK, ikincisi; AŞK, üçüncüsü; MARİFET, dördüncüsü; İSTİSNA, beşincisi; TEVHİD, altıncısı; ŞAŞKINLIK ve yedincisi ; YOKOLUŞ vadileriymiş.
‘Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.’
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce ‘Aşk Denizi’nden geçmişler sonra ‘Ayrılık Vadisi’nden’ uçmuşlar. ‘Hırs Ovası’nı aşıp, ‘Kıskançlık Gölü’ne’ sapmışlar. Kuşların kimisi ‘Aşk Denizi’ne’ dalmış, kimisi ‘Ayrılık Vadisi’nde’ kopmuş sürüden. Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını; Balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş…
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça ‘si’, ‘otuz’ demektir. ‘Murg’ ise kuştur.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi ‘Şaşkınlık’ ve sonuncusu Yedinci Vadi olan ‘Yokoluş Vadisi’nde’ bütün kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış. Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki ‘Simurg – otuz kuş’ demekmiş. Onların her biri birer Simurg’muş. 30 kuş anlar ki aradıkları kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.
Özümüze Yolculuk
Efsanenin üzerinden günümüz insanına baktığımızda, eş zamanlı olarak bizler de kendi öz benliğimizin farkına vararak, bilincimizde kim olduğumuzun farkındalığına uyanarak kendimizi yeniden var etmeye çalışmıyor muyuz? Bunun için önce kurban olduğumuzu farkedip, şaşkınlıkla uyanış ile kurban bilincini deneyimleyip, egolarımızı farkedip, onlarla başetmeyi öğrenip , yine yeniden ego benliğimizi yok ederek öz benliğimizi ortaya çıkarmaya çalışmıyor muyuz?
Her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Kendi içimizde bizi bize esir eden yanlarımızı farketmedikçe bunu başaramayacağız. Oysa ki şimdi, bu an her birimiz için kendi gökyüzümüzde uçmak zamanıdır…
Farkedelim, farkettirelim…
* Alıntıdır…
RÜZGAR/®2016
YORUMLAR
İnsan tükenişte!...
Kaç kişi bu tükenişin'in farkında. Sorunun çözümünü dışarıda aramak da bir yere kadar ama insan kendi özüne dönmedikçe...
Çok güzel dokunmalar yapmışsınız Deman. Simurg olabilmek de bir meziyet, Simurg olup uçarken Zümrüd-ü Anka misali bilgi ağacının meyvelerinden yemek evla meziyet...
Saygılarımla..