- 815 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bekleme Odasında
İnsanlar duvarların yanındaki banklarda oturmuşlardı. Kimisi üzgün, kimisi tedirgin ve kimisi de açık gözlerini kapalı kapıya dikmiş sırasını bekliyordu.
Odada beklemekte olan herkes kritik anlar yaşıyordu. Bir kaç dakika sonra kazandığı hakkını kullanacaktı. İçeri girip tanrıdan birer soru soracaktı. Aldığı cevap muhtemelen hayatının geri kalanının huzurunu sağlayacaktı veya o yanıtın sayesinde gelecek için başarılı adımlar atacaktı.
Kapının önünde duran melek içerideki kişinin işi bitip dışarı çıktıktan sonra sıradaki diğer kişinin ismini yüksek sesle söyleyip onu içeri yönlendiriyordu.
Kapı açıldı ve üzgün bir genç dışarı çıktı. Kafasını aşağı indirmişti ama omuzlarının titremesi gizlice ağlamasını gösteriyordu.
“Ne oldu kardeşim” diye, insanlar sordular.
“Hayır, düzelmeyecek. Ösym, yanlış sorularını sonsuza dek sürdürecektir.” diyerek, dışarı çıktı.
Sonra melek birden bağırdı:
Takım elbiseli adam!
Takım elbiseli kişi hemen ayağa kalktı. Saçlarına çeki düzen verdi. Kravatını düzeltti. İnşaat planlarını kolunun altına topladı ve getirdiği gül buketini de eline alıp kapıya doğru gitti.
Kapıcı melek “dur bakalım. O gül ne ya?” diye önünü kesti.
“Efendim saygısızlık olmasın diye gül getirdim.” Takım elbiseli adam dedi.
Melek “gül olmaz. Onu buraya bırak, kendin içeri gir. Dönüşte alırsın. Bugün taksimde bomba patladı. Gülü götürüp oraya bırakırsın. Ha ha ha..” dedi ve gül buketini onun elinden alıp yanındaki masanın üzerine koydu.
Adam içeri girdi ve bir kaç dakika sonra ağlayarak dışarı çıktı. Olayı merak eden insanlar ondan neler olduğunu ve tanrıdan ne sorduğunu sordular.
Adam cebinden temiz bir mendil çıkarttı. Gözyaşlarını silip dedi:
“Acaba bizim ülke 2023 yılına kadar dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girecek mi?”
“Peki sonra ne oldu? Tanrının cevabi neydi?” diye ondan sordular.
Tanrı büyürdü:
“Artık bu dünyada çok şey çok yere giriyor, özellikle de sizlerde. Bu durumda neden ülkeniz de 10 ekonomi devin arasına girmesin ki? Ama bunu bilmelisin, girerse bile sen o günü görmeyeceksin, bu kadar.”
Odadakiler ona “geçmiş olsun” dediler. Adam mendili gözlerinin önüne tutup kafasını sağa sola sallayarak dışarı çıktı.
“Ölen çocuğun babası” diye melek bağırdı.
Üzgün kişi ayağa kalkıp tanrının odasına doğru gitti. onun da girip çıkması çok uzun sürmedi. O da çoğu diğer kişiler kimi ağlayarak dışarı çıktı. İnsanlar “tanrıdan ne sorduğunu ve neden ağladığını” öğrenmek istediler.
Üzgün adam hıçkırıklar içinde söyledi:
Rabbimizden sordum “Yüce tanrım! Bugün bir çocuk gazetesinde çocuklara ‘şehit olun, cenneti kazanın’ mesajını okudum. Acaba benim tecavüze uğrarken ölen çocuğum da şehit sayılır mı?
“Ee, tanrı ne söyledi? Neden ağlıyorsun peki?” diye, millet ondan sordular.
“Tanrı söyledi ki bir kere yaptıysalar şehit sayılmaz arkadaşlar. Ben de dedim ki, ama ya rabbim çocuğuma bir vakıfta tecavüz etmişler. Tanrı söyledi: zaten bu avantaj vakıflar için sağlandı”
“İşte benim neden ağladığımı şimdi anladınız mı?” diye meraklı insanların sorusunu yanıtladı.
Üzgün adam daha da üzgün olarak ağır adımlarla binanın çıkış kapısına doğru gitti.
Sonra kapıcı melek yüksek bir sesle bağırdı:
Barış Manço!
Barış Manço ayağa kalktı ve tanrının odasına gitti. kısa bir süre sonra dışarı çıktı. Ama garip olan şey yalnız işinin hemen bitmesi değildi. Belki o dışarı çıktıktan sonra tanrının yüksek sesle ağlamasıydı.
Herkes şaşkınlıkla Barış Manço’ya bakıyordu. Hemen onu sorgulamaya başladılar:
“Ulan, sen ne yaptın? Ne sordun rabbimizden böyle hönküre hönküre ağlıyor?”
Barış Manço “bırakın Allah aşkına arkadaşlar gideyim. Hiçbir şey söylemesem sizin için daha iyi olur.” diye, onlara yanıt verdi.
Barış Manço konuşmaktan ne kadar kaçtıysa insanların ısrarı da bir o kadar artıyordu.
Sonunda isteksiz bir şekilde “tanrım, şu bekleme salonundaki oturanlar bir gün adam olacaklar mı?” diye, sorduğu sorunu insanlara söyledi.
Bekleme odasında oturan herkesin sinirli bakışları Barış Manço’ya doğru yöneldi.
Oradaki insanların dayağından kurtulamayacağından emindi. O yüzden hemen tanrının ona verdiği yanıtı:
“Olacaklar, ama ben görmeyeceğim” söyleyip hızlıca dışarı koştu.
Muhammed Ahmedizade
Bekleme Odasında Yazısına Yorum Yap
"Bekleme Odasında" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Sevgii hocam, hem günceli ti'ye alan, hem yanlış olan itikatlarıiğneleyen güzel bir yazıydı. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Paylaşmanız vesilesiyle bu güzel yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...Konuyu işleme şekliniz ve tarzınız okumaya keyif katmakta. Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle... Saygıyla...