- 784 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kırmızı Balık
Yaşlı adam aynada bakıyordu kendisine. Parmaklarıyla saçlarına okşuyordu ve konan kar tanelerinin üzerinde kaybolan ayak izlerini arıyordu. Musluktan akan suyun soğukluğunu eliyle hissediyordu. Birden kafası üstünde bir güneşin sıcaklığını hissetti ve yavaş yavaş aynadaki karların erimesini ve...
Üzerine okşayan güneş ışınlarından hoşlanıyordu. Arka bahçedeki havuzun kenarında oturmuştu. Bir eli suyun içindeydi ve meraklı gözlerini sudan ayırmıyordu. Göz bebekleri havuzdaki kırmızı balığı takip ederek sürekli sağa ve sola dönüyorlardı.
Kaç haftaydı her gün yaptığı işti bu. Geçen günlerin birinde balığı yakalamayı başarmıştı ama kırmızı balık aniden elinden kayıp havuzun diğer köşesine kaçmıştı. O günden beri onu yakalama hırsı daha da artmıştı. Sanki balık da bunu hissetmişti ve her seferinde bilerek eline dokunup uzaklaşıyordu. Sanki çocuğun isteğiyle dalga geçmekten zevk alıyordu.
“yavrum acele et okula geç kalırsın”
Annesinin sesini duydu. Son kez olarak yine şansını denemek istedi.
Balık bir bahaneydi aslında. Asil olan şey ona dokunup yakalamanın inanılmaz zevkiydi. O hissi bir daha avucunun içine almak istiyordu hem de tamamıyla ve sonsuza dek.
Yaklaşmakta olan balığa bir hamle daha yaptı. Ama balık onun eline dokunmadan kayboldu. Ayağa kalktı ve havuzun derinliğine dalıp giden balığa “bekle de gör. Yarın yakalayacağım seni.” diyerek bahçeden eve koştu.
Okul çantasını sırtına ve beslenme çantasını da eline aldı. Annesinin elini sıkı tutarak okula gitti.
Daha da derin havuzlara doğru ve daha da büyük kırmızı balıkları yakalamak için uzun bir yola koyuldu.
Yıllar art arda geçip gittiler. Bahçe havuzundaki kırmızı balığı unutmuştu artık. Ama onun dokunuşundan aldığı o muhteşem duygu hala kafasının içindeki sularda yüzüyordu.
Her sene sonu aldığı yeni kırmızı balığı odasındaki kavanoza bırakıyordu. Ona dokunuyordu. Avucunun içine alıyordu ama anılarındaki duyguyla eşleşmiyordu bir türlü. Balığı tekrar kavanozun içine bırakıyordu. Sevinçle aldığı balıklar bir süre sonra bakımsız kalıyorlardı ve sonunda ölen balıklar çöp kutusuna bırakılırdı.
Üniversiteyi bitirdi ama yine de çocukluğundaki kırmızı balığını bulamadı işte.
İş kurdu ve başarılı bir iş adamı oldu.
Evlendi ve eşiyle beraber tekrar kırmızı bir balık aldı. Ama yeni aldığı balık da kafasındaki yüzmekte olan o yalnız balığa eş olmadı.
Lavabo kapısına vurulan yumruklardan çıkan tak tak sesleri bir an duyunca kendine geldi yaşlı adam.
“Dede! Gelmiyor musun? Geç oldu.”
Torunu dışarıdan onu çağırıyordu. kırmızı balık almaya götürecekti onu.
Duyduğu ses tekrardan etrafta yankılandı. Ama yeni gelen ses torununa ait değildi artık. Arkasına, sağına ve soluna baktı. Ortalıkta hiç bir şey yoktu.
Tekrar yüzünü aynaya çevirdi. Gözlerine inanamıyordu.
Çocukluk evlerinin arka bahçe havuzundaki kırmızı balık aynadan ona sesleniyordu:
“Dede! Gelmiyor musun? Geç oldu.”
Muhammed Ahmedizade
Kırmızı Balık Yazısına Yorum Yap
"Kırmızı Balık" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
28 Mart 2016 Pazartesi 02:58:38
Gün birazda kovalamak mı? Aslında elimizden kayan şey ,sahip olduğumuz ve yaşadığımız şeylere dönüp bakmak mı? Öyle ya ''her şey elimizden nasılda bir anda kayıp gitti'' Oysa içimizde ki hırs bir sonraki günü kendi zevk ve emellerimize ulaşmak için kullanırken,elimizden kayıp giden ve yakalanması mümkün olmayan o şeye benzemez mi? Zaman ve geçmiş !
Ve çocuk ve dede ve ikisi arasında sıkışan zaman kime ne için ne zaman sesleneceği belirsiz an'ların tümcesindeyiz.
Güzel yazınız için teşekkürler
saygılar
muhammed1347
@muhammed1347
Çok teşekkür ederim saygı değer dost, yazıyı okumanız için,
okuyup güzel yorum yazdığınız için.
Hayat bir aramadır
kendimzi bulmak için
okuyup güzel yorum yazdığınız için.
Hayat bir aramadır
kendimzi bulmak için
muhammed1347
@muhammed1347
Okuduğunuza sevindim sevgili hocam. Yaşlandıkça kaybettiğimize
yaklaşıyoruz. Belkide halüsinasyonlar bizde bizde bıraktığı anılardır.
yaklaşıyoruz. Belkide halüsinasyonlar bizde bizde bıraktığı anılardır.