- 1179 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
NEVRUZ
Nevruz, Farsça “Yeni Gün” anlamına gelir. Baharın gelişini, tabiatın uyanışını simgeleyen Nevruz, her yıl 21 Mart’ta kutlanır. Türk dünyasının tamamında ve Türk dünyasına komşu olan coğrafyalarda kutlanan Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür.
Nevruz; Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan, Ergenekon’dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte de kıvılcımlarından binlerce gönlü tutuşturarak ’ortak kültür ocağı’nda binlerce ruhu ısıtacaktır. Yeni takvime göre ise gece ve gündüzün eşit olduğu martın yirmi birine rastlamaktadır. Nevruz, Türkler’in ilk millî bayramıdır. Çin kaynaklarında; Hunlar’ın milattan yüzlerce yıl önce 21 Mart’ta hazırladıkları yemeklerle kırlara çıktıkları, bahar şenlikleri yaptıkları görülmektedir. Uygurlar’ın Nevruz kutlamalarını tasvir ettikleri tabloları bulunmaktadır. Osmanlılar’ın ise “Sultan-ı Nevruz” adı altında bizzat padişahın katılımıyla törenler yaptıkları bilinmektedir.
Nevruz,Türklerden ve İranlılardan Araplara da geçip islami inanç motifleriyle zenginleşti. İslamiyet’le birlikte Allah’ın dünyayı, Hz.Adem’i Nevruz günü yarattığına inanılmaya başlandı. Zamanla Hz.Nuh’un tufandan sonra karaya ilk bastığı gün,Hz.Yusuf’un kuyudan, Hz.Yunus’un ise balığın karnından kurtulduğu gün, Hz.Ademle Havva’nın Arafat’ta buluştukları gün inançları da Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır. Alevi -Bektaşi kültüründeki Hz.Ali’nin doğduğu gün,Hz.Hüseyin’in doğduğu gün,Hz.Ali’nin Hz.Fatma ile evlendiği gün, Hz.Ali’nin halife olduğu gün, inançları da Nevruz‘u daha kutsal bir gün durumuna getirdi. Türkiye ‘de Nevruz, “Sultan Nevruz, Navrız, Mart Dokuzu” gibi adlarla bir bayram halinde kutlanmaya başlandı.
Coğrafya, tabiat şartları, insan meşguliyetleri takvimlerin oluşmasında birinci derece önemli unsurlardır. Türkler genellikle orta iklim kuşağı veya ılıman iklim kuşağı (30°-60° enlemler arasında) adı verilen bir coğrafyada yaşayan, yirminci yüzyılın başlarına kadar genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinen bir millettir. Takvimleri de bu coğrafya, tabiat şartları ve meşguliyetlerinden doğmuş ve gelişmiştir. Doğal olarak Nevruz, bütün Türk devlet ve topluluklarında bilinmektedir. Bir başka ifade ile Nevruz’u tanımayan, yaşatmayan, uygulaması bulunmayan herhangi bir Türk devleti veya topluluğu yoktur. Bu yönüyle Nevruz; birlik, beraberlik ve barışı ifade etmektedir.
Diğer Türk devletleri ve topluluklarında ise şu isimler altında kutlanmaktadır: Altay Türkleri: Cılgayak Bayramı; Azerbaycan: Novruz, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Bayramı, Ölüler Bayramı; Başkurt Türkleri: Ekin Bayramı, Doğu Türkistan:Yeni Gün, Baş Bahar, Gagavuzlar:İlkyaz; Karaçay-Malkar Türkleri: Gollü, Gutan, Saban Toy, Tegri Toy; Kazakistan Türkleri: Navruz, Nevruz Bayramı, Nevruz Köce, Ulus Günü; Kazan Türkleri ve Karapapaklar/Terekemeler: Ergenekon Bayramı; Kırgızistan Türkleri:Noruz; Kumuk Türkleri:Yazbaş; Nogay Türkleri: Navruz, Saban Toy; Özbekistan Türkleri: Nevroz; Tatarlar: Nevruz; Türkmenler: Teze Yıl; Uygur Türkleri:Yeni Gün adlarıyla bu güne özel bir önem vermektedirler.
Nevruz ülkemizde Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün isimleriyle de bilinmektedir. Nevruz’un Türk tarihinde ve kültüründe köklü bir geçmişi bulunmaktadır. Türklerin Ergenekon’dan çıkış gününün yirmi bir marta rastladığı kabul edilmektedir. On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıl başı da aynı güne rastlamaktadır. Oğuz Kağan’ın bu günü kutsal saydığını ve bayram gibi törenlerle karşıladığı bilinmektedir. Türklerin Nevruz kutlamaları Eski Uygur Dönemi resimlerine de konu olmuştur. Selçuklu Sultanı Sultan Celaleddin Melikşah, devrin uzay bilimcilerini Selçukluların başkenti İsfahan’da toplamış, kendi adıyla anılan Celali Takvimi’ni yaptırmıştır. Şemsi Takvim adıyla İran ve Afganistan’da kullanılan bu takvime göre yılbaşı yirmi bir marttır. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı kabul etmiş, vergileri buna göre düzenlemiştir. Sultan kelimesinin Nevruzla birlikte kullanılması, padişahların halkla birlikte Nevruz kutlamalarına katılmasıyla ilgilidir. Ertugrul Gazi Törenleri, II. Abdülhamid zamanına kadar (eski takvime göre) mart dokuzu yani Nevruz günü yapılmaktaydı.
Selçuklulardan sonra Osmanlılar da Nevruz kutlamalarına çok önem verdiler. Bu dönemde pek çok Nevruziyye denilen şiirler yazıldı. Nevruziyyeler Nevruz günü önemli kişilere sunulur ve armağanlar alınırdı. Ayrıca, padişaha ve devlet büyüklerine “Nevruziye Pişkeşi” adı altında armağanlar sunulurdu. Manisa’da 22 Mart günü, “Nevruz bayramı” kutlanır ve mesir macunu denilen, şifalı olduğuna inanılan şekerleme dağıtılırdı. Günümüzde bu gelenek daha ileri bir tarihe (nisan ayına) alınarak yaşatılıyor. Mesir macununun asıl adı da Nevruziyye’dir. İlkbaharda karın altından boyunlarını uzatan “Kardelen” çiçeklerine ve mor renkli bir bahar çiçeğine de Nevruz adı verilmiştir.Klasik Türk müziğimizde Nevruz adında bir de makam vardır.
İstiklal Savaşı’nın karanlık günlerinde yüce Atatürk, milletimizi birlik beraberlik içinde tutmak, halkın moralini yükseltmek için sık sık at yarışları, güreş, müsamere gıbi etkinlikler düzenletiyor, dini bayram günlerinden, Nevruz gibi kutlamalardan yararlanıyordu. 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM açıldıktan sonra ilk Nevruz 21 Mart 1921 tarihinde kutlandı. II. İnönü Muharebeleri öncesinde bu kutlama şenlikleri çok sönük geçti. Çünkü, Bursa-Bilecik yöresinden Yunan birliklerinin taarruza geçtiklerihaberleri Ankara’ya ulaşmaktaydı. 1. İnönü Zaferi kazanılmıştı ama henüz güçlü bir ordumuz yoktu.İstiklal Savaşı sırasında Ankara’da en görkemli Nevruz kutlaması Büyük Taarruz’a hazırlık yapıldığı günlerde 22 Mart 1922 tarihinde yapıldı. O gün, Taşhan Meydanı (Hakimiyet-i Milliyye Meydanın) ’nda ögrencilerin katıldığı bir geçit töreni düzenlendi. Ayrıca, günümüzde Meteoroloji Genel Müdürlüğü binası olarak hizmet gören binanın, dönemin Genelkurmay Başkanlıgı binasının bulunduğu tepenin altındaki düzlükte öğrenciler toplanarak halkın huzurunda spor gösterileri yaptılar, şiirler okudular. Gösterileri izleyen Ahmet Emin Yalman, Ankara’daki Nevruz kutlamalarını şu cümlelerle anlatmaktadır:
“Ankaralılar, geleneksel Nevruz şenliklerine her yıl büyük coşku ile katılır, ‘baharın gelişini sevinçle karşılardı. Geçen yıl İnönü Muharebeleri nedeniyle Nevruz şenlikleri sönük geçmişti. 1922 şenliklerinin daha canlı olması için bütün okullar haftalar öncesinden hazırlığa başladılar. Nevruz şenlikleri, Ziraat Mektebi’nin, yani Genelkurmay Başkanlığı’nın bulunduğu küçük tepenin altındaki çayırlık alanda yapıldı. Hava güneşlikti. Ankaralılar, çayırın çevresini doldurmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa, Ankara’daki Sovyet Rusya, Azerbaycan, Afganistan ve Buhara elçileriyle birlikte büyük bir çadırdan gösterileri izledi. Gösteriler, öğrencilerin heyecanlı konuşmaları ve yurtseverlik şiirleri okumalarıyla başladı. Ankara Sultani (Lise) ve Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu) Mektepleri öğrencileri spor gösterileri yaptılar.”
Nevruz kutlamaları dolayısıyla 24 Mart1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle bir telgraf da gönderilmişti:
“Cenubi Kafkasya komiseri,Azerbaycan Serbest Harbiye Mektebi talebeleri,iki bölüklü Süvari askerleri ve Şoşa Muhafız Taburu askerleri,Türk milletinin büyük Nevruz bayramını tebrik ediyor ve biz ümit ediyoruz ki Azerbaycan İnkilap Ordusu,kahraman türk ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyıkinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar.Yaşasın Şark inkilap başları Mustafa Kemal!
Neriman Nerimanov
Azerbaycan Hükümet Başkanı”
Divan şiirinde tabiat oldukça önemli bir yer tutar. Bahar ise en çok rağbet edilen mevsimdir. Baharı konu edinen şiirler, sadece baharın getirdiği coşkunluğu, canlılığı anlatmakla kalmaz; gelenek ve göreneklerden, askeri yapıya kadar pek çok alana ayna tutar. Diğer taraftan bu şiirler tabiatın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini de yansıtan dikkat çekici örneklerdir. Bu kapsamda, Nevruz Divan edebiyatında da işlenmiş, şairler tarafından gazel ve kaside tarzında Nevruziyeler yazılmış, devrin hükümdarlarına ve devlet adamlarına sunulmuştur.
Halk şairlerinin Nevruz’u anlatan Nevruziyeleri ise konuya halkın bakışını yansıtmaktadır. Bunlar içerisinde halk şairi Zaralı Ozan Ali Nebi (Zara Akören köyü 1725-1810) ’nin Nevruz Semahı, Nevruzla ilgili pek çok konuyu 18. yüzyılda gözler önüne sermesi ilgi çekicidir:
Bu gün dağlar yeşillendi
Sultan Nevruz safa geldin
Cümle kuşlar hep dillendi
Sutan Nevruz safa geldin
Bu gün bahar eyyamıdır
Nevruz Türk’ün bayramıdır
Gönülerin sultanıdır
Sultan Nevruz saja geldin
Allah deyü öten kuşlar
Dua eyler dağlar taşlar
Yeşillendi hep ağaçlar
Sultan Nevruz safa geldin
Geçti şita (kış) döndük yaza
Ali Nebi’m vurur saza
Kızanlar düştü alaza (alev)
Sultan Nevruz safa geldin
Sovyetler Birlği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri’nde 21 Mart 1991’den itibaren Nevruz resmi bayram ilan edilmiş ve bayram kutlamaları devlet töreni durumuna getirilmiştir.
Nevruz kutlama ve uygulamaları Türk dünyasında genel olarak ortaklık arz etmektedir. Ateş kültü, su kültü ve atalar kültü temel inanışlardır. Sabahleyin ilk iş olarak ateş yakmak, dışarıda yakılan ateşin üzerinden atlamak gibi uygulamalar ateş kültü ile ilgilidir. Nevruz günü ikinci uygulama olarak çeşmeden su alınıp yola ve eve serpilmesi, geri kalan suyun ev halkınca içilmesi; ırmak, göl ve akarsuların kenarında törenler yapılması, su üzerinden atlanması ise su kültünü yansıtmakladır. Atalar kültü çerçevesinde bu günde eve uğurlu sayılan yaşlı bir kişi davet edilmekte, büyüklere ziyarete gidilmektedir. Mezarlıkta kutlamalar yapılıp atalar anılmaktadır.Birkaç gün önce evlerin temizlenmesi, özel yemeklerin hazırlanması, yeni elbiseler alınması; Nevruz günü törenler çerçevesinde yapılan yarışmalar ve sportif karşılaşmalar, halk oyunları ve geleneksel seyirlik oyunlarının oynanması yine Türk dünyasının ortak uygulamalarıdır.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1991 yılına değin Nevruz kutlamaları kendi doğal gelenekleri içinde, insan ve doğa sevgisi, hoşgörü, yardımlaşma, konukseverlik, atalara saygı, bolluk-bereket beklentisi çerçevesinde cereyan etti. Bu yıldan itibaren Devlet, Hıdrellezle birlikte Nevruz kutlamalarına özel bir önem vermeye başladı. Kültür Bakanlığının koordinatörlüğünde Nevruz şenlikleri düzenlendiği görüldü. Bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinde resmi tatil olarak kabul edilen Nevruz, Türkiye’de de kültür tarihimizdeki özel yerini koruyarak, geleneklerimiz içindeki saygın yerini aldı.
Bazı çevrelerin Nevruz’u olumsuz noktalara çekmeye çalıştıkları görülse de, sağ duyulu vatandaşlarımız Nevruz’u gerçek niteliğinde ve anlamında kutlamaya devam etmektedir.
Nevruz Bayramınız kutlu olsun.
Sağlıcakla ve sevgiyle kalınız.
Araştıran ve yazan : Vecdi Murat SOYDAN
YORUMLAR
Nevruz,Türklerden ve İranlılardan........
Ben İran'lıyım ve öz be öz de Türküm. Türk, Arap, Fars ve ve.. kelimeleri aynı soydan olan bir grup insan
için kullanılır ve İran, Türkiye, Arabistan söylediğimizde coğrafyadan bahsediyoruz soydan değil.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Araştırdığım kaynakları esas aldım, olmuşsa hatalı, eksik bir durum özür dilerim.
Saygılarımla.. Sağlıcakla kalınız.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Sağlıcakla kalınız.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Sağlıcakla kalınız...