- 1235 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Memleket
Şairin 40’lı yılların Türkiye’sinde dile getirdiği bu istekler, günümüz Türkiye’si için adeta ütopya haline geldi. Belki yüzde yüz mutluluk, sınırsız refah, bolluk, bereket imkansız ama bari ortalama bir huzuru yakalasak artık bu memlekette. Tamam, dünyanın en mutlu ülkesi olamayacağız ama hiç değilse ön sıralara yakın bir yerlerde dursak. Ölümler ecelden, koşuşturmalar günlük rutinden olsa!...
Geçmişe dönüp bakabilsek hep birlikte, bu topraklarda yaşamanın hatta hayatta olabilmenin kıymetini bileceğiz elbette. Tarihimiz savaşlarla dolu, günümüzse bin beter... Terör, ihanet, katliam, aile içi şiddet... Ne ararsanız var yani.
Her şeyi yok ederek ilerleyen bir güruh var yanı başımızda. Doğayı, insanı, yaşamı katlederek hayatta kalan bir güruh... Ne uğruna? Nasıl bir dünya uğruna bu savaşlar, bu terör, ırzına geçilmiş bir toplum?..
Umutsuzluğa kapılmamak için kendimle mücadele halindeyim sürekli. Çok kolay olmasa da, huzur ve refah ülkesi haline geleceğimiz günlerin umudunu taşımak istiyorum hala. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için. Bizler çok şey gördük bu topraklarda, çok acıları gömdük içimize. Her gün yeni travmalar yaşadık ne yazık ki toplumca. Şehit haberlerinden yorulduk, terör kurbanlarına baş sağlığı dilemekten usandık, utanır olduk ’iyiyiz’ demekten...
Nasıl bir memleket istiyorsak, hepimiz onu inşa etmek için çabalamalıyız. Herkes üzerine düşeni yapsın! Liderlerden, siyasilerden en küçük vatandaşa kadar hepimize görev düşüyor, öyle değil mi?
Huzur ülkesi Türkiye hayaliyle!..