Margarin Üstü Toz Şeker
MARGARİN ÜSTÜ TOZ ŞEKER
Gülümsedi. Biliyordu ağlaması gerektiğini aslında ama gidenin Nalân olmadığını da biliyordu. Onun için okunan ezanın, sırtlanan kutuya benzeyen adı lazım değil cefanın, onun eziyet çekmişliğiydi sadece. Hepsi o kadardı. Çoğu kişi arkasından ağlarken, o yüzünü kapatıp ağlarmış gibi yapıp, gülümsüyordu.
Çünkü Nalan’ın ardından ağlamak yakışmazdı. Oh diyesi gelmişti ruhunun derinliklerine.
Nalan’ın o gülen yüzü, çocukluğu bizlere kalmıştı. Nasıl da rahattı şimdi, nasıl da gülümsüyordu. Hadi gel de gülümseme bakalım isterlerse etraftan deli desinler, kimin umurunda ki. Tıpkı eski günlerdeki gibi hep beraberiz yine. Hani margarin üstüne toz şeker döküp yediğimiz günler gibi. Bilsem kimsenin bana deli demeyeceğini ardından ekmek üstüne margarin döker, üstüne de toz şeker serperim. Eminim ki tepsiyi de sen kendi elinle dağıtırsın.
Fakat bu millet ne anlar ki be arkadaşım. Kesin suratlarını görür gibi oluyor, daha bir gülesim geliyor. Bu millet alışmış illâ helvalarda kusur arayacak. Şimdi gel de önlerine helva sunma toz şeker ek, iş mi bu yani Nalan? Bizim de bu yaptığımızı düşman düşmana yapmaz vallahi. Biz seviyoruz diye, millette de sevdirmek zorunda mıyız yani? Kızım millet alışmış artık çeşit çeşit reçellere, tereyağlara. Masalarda örtüler illaki, çocuklar bile beğenmiyor öyle kafadan yumurta olmadan masayı. İllâ rafadan yumurta olacak. Kız Nalan, rafadanı ancak liseye gelince öğrenmiştik de yüzümüz kızarmıştı. Hiç unutmam, sen pantolon paçası demiştin asalak. Ne atlıyorsun hemen ulu orta madem bilmiyorsun sus bari.
Ben senden biraz daha uyanıktım her zamanki gibi. Ellerimi gözlerime götürüp iki yuvarlak yapmıştım. Bu defa onlar asalak olmuş, beni biliyor sanmışlardı.
-Bildi bildi. Yumurta, az pişmiş yumurta.
Diye bağırmışlardı. Oysaki ben seni görmemek için gözlerimi kapatmak istemiştim. İşte böyle.
. . .
-Gözlerini açabilirsin artık, onu gömdük.
Bu defa gülümseyemedi. Yanağından ince bir yağmur kayıp gidiyordu. Elinle iki rafadan yumurta yaptı. Eğildi, toprağından aldı.
-Gülümsüyorsun biliyorum. Yanağımdan akan yağmura bakma sen, havalar böyle bugünlerde. Geçer geçer merak etme.
Davi/12.03.2016
YORUMLAR
Bilgisayar ekranından uzun süre yazı okuyamıyorum. Uzun yazılardan kaçmak zorunda kalıyorum bu yüzden ama okumakta istiyorum bir taraftan. İşte böyle zamanlarda bu sayfa ilk uğrak yerim oluyor. Her zaman duygumu harekete geçirecek bir şeyler var. Bir tebessüm, bir hüzün ama illaki tekrar sayfaya uğramak için bir neden var.
Teşekkür ederim.
Sevgiyle daim.
Davidoff
Kalemimi bazen ruh ikizim sanıyorum. . .
Öylesine beni yansıtıyor ki zaman zaman. Tıpkı benim gibi kısa cümlelerle anlatıyor upuzun olayları.
Teşekkür ederim Rehnüma.
Ben ' Annesiz ' büyüdüğümden çok iyi bilirim ekmeğin üzerine bol margarin ve üzerine bolca toz şeker ' okul dönüşü bir köşede yerken değmeyin keyfime :) ' yalnız hiç sevmezdim , bazen yanağımdan süzülen yaşların şekerin tadını tuzlu yapardı ':) ve o ' Annemin yemeklerini dünyanın tüm margarinli toz şekerli ekmeğine değişe bilirdim çünkü'
eski ve çok kabuk tutmuş bir yara açıldı ' ama üzülmeyin yine gülümsedim .:) .acıyı ball gibi anlatan yazınızı okurken .........sevgilerim ile mutlu pazarlar..
Davidoff
Annesini erken yaşta kaybeden insanlar, çok iyi anne olurlar. Siz de öyle düşünün. En azından iyi anne olacaksınız. Tadamadığınız duyguları tatmaya çalışacaksınız.
Teşekkür ederim.
Ilk kez tebessüm ile ölümü okudum bir arada.
Aslinda başlık kurabiye çağrışımı da yaptı ilk önce..
Sonra evet dedim bu yazı 'hayat devam ediyor'un Davidoff hâli..
Olur ya hani bi çay içsek geçecek gibi herşey.
Bir Davidoff okusak sakinleşecek herşey diyorum bazen..
Çok çok sevgimle..
Seni okumaya vakit oldukça devamm..
Davidoff
:)
Arada sıra ince belli bardakta bir çay koymalısın mutlaka.
Bir de Davidoff öyküleri Nar Çiçeğim yoksa hayatın bisikletinin ön lâstiği durmadan patlar ve bisiklet takla atar.
Sevgim uzaklardan.
Davidoff
Teşekkür ederim Sevgili Yazarım.
Nostalji işte, dediğiniz gibi.
Sevgiyle.
O ayrılışın öyküsü. O an. Bu öyküden yansıyan duyguları biz de yaşasak ya her ayrıldığımız için, biz de yaşatabilsek... Ölüm duygusuzca... Yağan yağmurdan birkaç damla yanağımızı ıslatıp geçiyor nedense... Belki duygularda kalan margarin sürülmüş ekmeğin üstündeki şeker tanelerinin tadı... Sevgili Davi, her zamanki gibi... Tebriklerimle. Saygıyla...
Davidoff
İki kişilik bir yolculuğu sormuşlar Davi'e nasıl anlatırsın? Diye.
-Ooo demiş ekmeğin üstüne margarin sürerim mesela.
-Yok deve demişler.
-Sonra üstüne toz şeker ekerim.
-Ekmek lazım mı?
-Çok olmasın birisini öldürürüm mesela.
(-Bedri Ağabey israf olmasın dedi de :) )
-Sonra? Tamam anladık katil olup diğer ekmekleri nezaretten alacaksın.
-Yani siz de devamını yazı bitince kendi gözünüzle okuyun değil mi?
Teşekkür ederim Kemnur abi.
Biz de köy ekmeğine şehir ekmeğini katık yapardık.
"Margarin üstü toz şeker" güzel olur muydu ki ?
Bizim evde Vita yağı vardı hep. O da margarinden sayılır mıydı?
Vita nın üzerine toz şeker dökseydik belki olurdu.
Olsa bile annem kızardı."İdareli ol" derdi belki.
Hele rafadan yumurta ! Bildik öğrendik ama onun da tadı kalmadı şimdi.
Acıyı bile bu kadar tatlı yazan Usta...
Saygılarımı gönderiyorum Isparta'dan gül yaprağına sararak...
Selamlarımla.
Davidoff
"İdare." Ne güzel dermiş anneniz.
Günümüzde idareden geçtik, israf olmasın o bile yeter. İnsanlar para kazanma yolunda kaç mağaza açıyor, yılda kaç defa ucuzluk yapıyor. Kaç defa ayakkabı, kıyafet alıyoruz? Acaba kaçını giyiyoruz? Acaba kaçını eskitiyoruz?
Hangimiz diyoruz ki benim bu ayakkabıya ihtiyacım yok ama Ayşe'nin, Fatma'nın ihtiyacı var, bu defa kendime alacağıma ona almalıyım diye.
Bizim ayakkabılarımız tabi ki eskimez. Bizden idareci mi olur.
Saygıyla