- 402 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Felsefenin Doğuşu 1
Düşünsel oluşun temeli (felsefi düşünmenin temeli) ittifakı sentezlerle ortaya kondu. Totemi manada tek köklü oluşa karşın çok köklü oluştur. Tekil totemdi dönemde; acaba sız, ama sız, fakatsız tek yönlü var oluşlar vardı.
İttifaklar ister istemez karşı grubun düz git düşünmesine fren oldu. Bu nedenle bir totemi grup, diğer totemi grubun yaptığı karşısında ona ikilemli tavrı oldu. Aynı grup eşlerin birbiriyle üremi olmaları yasaklandığı dönemde sözgelimi; "ben seninle yatardım ama sen karşı gruptan benim ilah kardeşim değilsin” diyordu. Totem eşiyle yatma tutumu düz giden bir grup anlayışıydı. Şimdi sekte, edilmişti.
Yine bir grup, acaba diye sorgulayacağı tereddüdünü; yine ittifak içinde bir totem grup karşısında fark edecekti. Salt kendi grubu içinde olur sandığı farklı totem mesleği olan becerilerin bir benzerini ittifak ettiği diğer grup içinde de görmesi bu tür tereddüdünü ortaya koyacaktı.
Her totem mesleği farklı düşünme şekli olmakla ve farklı deneyimler olması nedeniyle de, totemdi kişilerimize totemdi kişilerimizin kendi totem mesleği olan tarımcılığını; "salt kendi toteminin tarımcı totem anlayışı olmadığını görmekle, süreci çok yönlü oluşuyla görmeye başlaması da olacaktı". Tek yönlü anlayışa karşı çok yönlü anlayıştı. İleride insanlık bunu vesvese sayıp, karşıtıyla olur çok yönlü düşünceyi imanda şüphe etmek oluşuyla bilecekti.
Ve "Dumuzi önceden (totem dönemdeyken) sadece toprağı ekip biçerdi. FAKAT daha sonrası zaman içindeki ittifaklarından; çobanlık etmesini, demiri dövmesini, balık tutmasını, kanallardaki akan suya hükmetmesini, dikiş dikmesini, kumaş biçmesini de öğrendi" demeye başladılar.
Açıktır ki buradaki “fakat” sözcüğü farklı totem yapıların birleşen gücü ve sentezi olmasıyla o ittifak ilahının tümden birbirinin olan o totem mesleklerini öğrenmeleriyle söylenmeye başladılar. Totemi tekil zamanlı olan mana anlamasına karşı, “fakat” olan söz; sürecin totem meslekleriyle birlikte çoğul zaman süreçli anlamalarına dönüştüğünü belirtiyordu.
Totem kardeşliğine karşı, ilahi kardeşliğini söylüyordu. Diyordu ki; “bu benim totem kardeşim. AMA bu da benim yattığım ilahi kardeşim diyordu. Ya da “bu benim totem kardeşim. FAKAT yattığım kişi değil diye bilmece sorar gibi konuşuyordu.
İttifakı dönemle birlikte kişinin yattığı kişi olmayan kardeşleri, totem kardeşleriydi. İttifaklar bu türden söylemlerde totem dönemdeki alışmalarına fren ilişkisi olması tereddütleri işin esasıydı. İşte bilim de buradaki ama acaba, fakat türü bu kuşkuculuklarıyla doğacaktı.
İttifakı grup aitliğine göre kişinin kendi totem aitliği sıradan bir durumdu. Totem grubun içi, karşıt fiil içermediği için kendi totem grup referansı, yine kendisine referans olmakla hiç bir karşıt referansı içermiyordu. Bu nedenle temel durum oluşlardan biri olan cinsel oluş, ittifak içinde kurumlaşma oldu.
Kadının erkeğin totemi alan içinde pek adı yoktu. Cinsel oluşa dek cinslik vurgusunun, totem yapı içinde belirgin bir vurgulu söyleminin pek bir önemi yoktu.
Oysa grupların karşı totem gruplar buluşmasıyla yaptıkları girişmeler sonucunda; iki grup girişmesi iki nehrin birbirine karışıp, bulanıp durulma yapması gibi bir sonuç anlamasını ortaya koydu. Her girişme gibi iki grup girişmesi de sesli veya sessiz karar alan süreçti.
Sesli veya sessiz olan iki grup girişmesi sonrasında alınan ve seslendirilen kararlarından birisi şuydu " Ve adam, havayı bildi" olacaktı. Yani bu taraftaki kişi ve kişiler olan adam; karşı totem gruptan olan karşı grup temsilcisi olan hava ve havaları bildi.
Totemdi olan bu aşama da grup çoğulluğu tekil oluşla söylenmekteydi. Kişi avlanmak için avının adını bilmesi gerekmiyordu. Kişinin meyveyi yemesi için onu adıyla bilmesi lazım değildi. Görseldi biçimsel tanıma ve seçicilik çok ön plândaydı. Totem dönemin Âdem ile havası cisimce değil, isim oluşla yoktu.
Ancak ittifak içinde hem kendi totem kurallarından ötürü, hem karşı totem kurallardan ötürü “ Ve Âdem (erkek) havaya (kadına) yaklaştı “ denen vurgu, önem kazanışla giderek cinse dek adlandırma yavaş yavaş oluşacaktı. Âdem, hava tanımı karşı grup oluşla, birbirini aitti kılıcı kurum sal yaklaşımdır.
Yine yaşlısı, sakatı, çocuğu ve dinamik olanıyla nüfusu 25-30-50 kişi olan totem grubun içinde bir tek totem mesleğinin olması, genel ve yaygın tutumdu. Tek bir totem mesleği, tek yönlü totem mesleği olmasına karşın, ittifaklar; tarımcı, balıkçı, çoban, demirci, dokumacı gibi birçok ilahi meslekleriyle mücehhez olmuştular.
İttifakın çok yönlü meslekleri bir arada giriştirmesiyle bir grubun totemi anlayışına göre salt tarımın kendi totem mesleği olmadığını; salt kendi toteminin totem olmadığını görmeleriyle; grupların ve grup kişilerinin “gözleri açılmıştı”. Gözler neye göre açılmıştı?
Ve “Âdem meyveyi yedi” Buradaki yenen meyve ormanda ya da açık alanda yenen meyve olan (elma) değildir. Bir gruba ait totem mesleği oluşuyla üretilen, karşı totem gruptan kişilere yenmesi dokunma yapması yasak olan tabu meyvedir.
Âdem meyveyi karşı havanın elinde tapınak buluşması esnasında; cazibe oluşun ve karşılanmanın ikramıyla yiyor. Değilse meyve karşı Âdemin bilmediği bir lezzet değildi. Artık kendi toteminden söz ederken tek yönlü meslek belirten hükümleri karşısında yediği meyve, buğday vs. türü totem mesleği yasak ürün (meyve) olan lezzetler karşısında şimdi acaba, ama fakat gibi tereddütlerini de söylemeye başlamakla gözleri açılıyordu. Yediği lezzetler bir ilahtı grubun, karşı ilahtı gruplara öğrettiği sırlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.