- 365 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ölümü düşlerken
ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ (BEYAZ CEHENNEM)
........... Uyandığımda gece yarısı çoktan geçmişti
Dışarda hafif bir uğultu sesi geliyordu. tahta pencere ardına kadar açıktı ve durmadan kendi çerçevesi gıcırdıyordu. İdare lambası çoktan sönmüştü ocağın ateşi ise odunları uzun bir zamandan beri kemirip bitirmişti yatak buz gibiydi boğazıma sebebini bilemediğim bir ağrı bir ok gibi saplanmıştı durmadan tekrarlanan bir sıtma nöbeti gibi titremelerle vucudum kasılıyordu.
Ayağa kalktım sağ ayağım tamamıyla uyuşmuştu belli bir süre olduğum yerde durdum arada iki üç dakika geçmişti tahta pencere tekrar gıcırdamaya başladı ve birden gözlerim pencereye odaklandı Dışarda kar fırtınası bütün dehşetiyle devam ediyordu. Fırtınada kaçan kar taneleri açık pencereden içeriye doluyordu. Fırtına önüne kattığını adeta yutuyordu.
o gece yaşadıklarım hayatım boyunca benim yakamı bırakmadı. O gece deli Hüseyinin gecenin ilerleyen saatlerinde kendini koca çınar ağacına asacağını bin yıl düşünseydim aklımın ucunda bile geçmezdi ama o gece tahta pencerenin gıcırtısıyla uyandığımda deli hüseyinin cansız bedenini koca çınar ağacında sallarken görmüştüm o an şok olmuştum ilk kez yaşadığıma lanet etmiştim kafama paslı çiviler saplanıyordu.
Uzun bir süre deli hüseyinin ağaçta asılı olan bedenine odaklandım oysa hüseyin kendini çoktan infaz etmişti ölüm koca bedenini ağırlaştırmıştı ve koca çınar ağacının sarkacında fırtınanın dehşetiyle sallanıyordu. Tahta pencereyi korku içinde kapattım yaşadıklarımın bir rüya olması için içimde dua ediyordum önce gözlerimi kapattım korku ve tedirginlik kafamın içinde durmadan yer değiştiriyordu.
O gece Sabaha kadar korkularımla yüzleştim kafamın garip oyunları olduğunu düşünüyordum sabahleyin fırtına dinmişti deli Hüseyin çınar ağacında hala asılı duruyordu. Bedeni kardan dolayı bembeyaz kesilmişti bu güne kadar bir çok ölüme şahit olmuştum ama Deli Hüseyinin ölümü kadar dehşet bir ölümle karşılaşmamıştım
Evden dışarı çıktım etraf sakin ve sessizdi hüseyinin bedeni kendi ekseninin etrafında ara sıra dönüyordu. Koca çınar ağacına doğru ilerledim iki üç adım sonra hüseyinin cesediyle yüz yüzeydim cesedi ölümün dişleri arasında adeta kemirilmişti gözleri gök yüzüne doğru bakıyordu ve göz çukurlarında kan yere doğru sızmıştı ve burun deliklerindeki kanla birleşip çene kısmında soğuktan dolayı sarkıt oluşturmuştu göz çukurları kardan gözükmüyordu. Kalın bir iple kendini ağaca asmıştı ip yarıya kadar boğazını kesmişti irin ve kan karışımı bir sıvı boğazından ayak uçlarına kadar akmıştı sağ ayağının parmak uçlarından yere doğru damlamıştı sağ yaağında ayakkabı yoktu ayak parmakları ateşten kavrulmuş gibi morarmış ve derisi kemiklerine yapışmıştı bedeninde uzun bir süre kan damlamıştı vanası bozuk bir musluk gibi yerde gölcük haline gelmişti kan karın beyazlığında bir şarap lekesi gibi yayılmıştı
ölüm yine randevusuna geç kalmamıştı tıpkı diğerleri gibi Hüseyinde ölümün peşine takılıp gitmişti ve sonsuzluğa gözleri kapanmıştı buralarda yaşanmanın bir anlamı yoktu burada herkes kendi kader yanlızlığını yaşıyordu. Her insanın kendine göre bir hayat gerçeği vardır tıpkı deli hüseyin gibi ve diğerleri gibi..........
Kar yeniden yağmaya başlamıştı ......
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.