- 489 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zihinlerdeki Engeller Kalkmadan
1994 yılından 2007 yılına kadar yıllarca dernek başkanlığı görevim nedeniyle gerek resmi işlemler gerekse de ziyaretler nedeniyle gittiğim Malatya Valiliğine kucaklarda taşınarak içeriye girdim...
Her gittiğimizde kucaklarda taşınarak girerken bir başka insanlara yük olmanın ezikliğini yaşadık…
Ne zaman valiliğe gidecek olsak arkadaşlarla birbirimizin gözlerinin içine bakar ve “Yine mi insanlara muhtaç olacağız, insanlar bizi kucaklarında taşırken onun ezikliğini yaşayacağız. Bize yardım edenlerin ne günahı var, bizleri üç dört kişi tutarak çıkarmak zorunda kalıyorlar, bizi çıkarırlarken ya onlarında sağlığına bir şey olsa ne yaparız. Ne zaman bizlerde normal vatandaşlar gibi kimsenin yardımına muhtaç olmadan girebileceğiz.” derdik.
Bu muhtaçlık duygusundan kurtulabilmek için ilimizde görev yapan birbirinden değerli olan valilerimize yaşamış olduğumuz genel ve yerel sorunlarımızı ilettiğimiz gibi bu sorunumuzu da ileterek çözüm talebinde bulunuyorduk… Bu konuda valilerimizde çok ilgilendiler ancak bazı nedenlerden dolayı bu soruna bir çözüm yolu bulamıyorlardı…
Bu sorunumuz 2006 yılına kadar devam etti ve bizler valiliğe her gidişimizde patates torbaları gibi kucaklarda taşınırken incinen yüreklerimizde ise isyan fırtınaları eserdi…
2006 yılında ilimizde göreve başlayan dönemin Valisi Halil İbrahim Daşöz’ü ziyarete gittiğimizde de sohbet esnasında, “Sayın valim, şimdi geldik hoş geldiniz dedik, göreviniz hayırlı olsun dedik. Ancak bundan sonra bizler sizi derneğimize bekleriz” dedik. Valimizde seve seve geleceğini ve bizleri ziyaret edeceğini söyledi ve bizlerinde ne zaman olsa yanına gidebileceğimiz söyledi. Bu sözleri üzerine kendisine, “Bizler ancak size hoş geldiniz demek için geldik birde uğurlamak için gelebiliriz, çünkü mimari engeller nedeniyle gelip gitmemiz çok zor” dedik. Bunun üzerine valimize sorunun nedenini detaylı olarak anlattık ve çıkışta kendisi de bizlerle yola kadar gelerek merdivenlerde nasıl kucaklarda taşındığımıza şahit oldu…
Valimiz Daşöz çektiğimiz sıkıntıyı gördükten sonra hemen inceleteceğini ve bir çözümü varsa hiç vakit geçirmeden yaptıracağına söz verdi. Ve verdiği sözü de tuttu. Çok sürmedi valilik binası girişine rampa ve içeriden üst katlara çıkmak içinde asansör yapılması amacıyla çalışmalar başlatıldı.
Çalışmalar başladığında ise bana ve dernekte başkan yardımcısı olan Yücel hanıma, “Yapılan çalışmayı sık sık kontrol edin ve gördüğünüz yanlışlığı, eksikliği bildirin müdahale edelim. İş bittikten sonra şikâyet etmeyesiniz, bu denetim görevi de sizlerin.” demişti. Bu söz üzerine rampada bir iki defa müdahale dahi etmiştik…
Sonunda rampa ve asansör 2007 yılının başlarında bitmiş ve bizlerde artık kucaklarda taşınmadan, kimseye muhtaç olmadan valiliğe istediğimiz zaman gitmeye başladık… Rampadan çıktıktan sonra normal vatandaşlarla aynı kapıyı kullanıp binaya giriyor ve sonra asansörle üst katlara çıkıyorduk.
Tam bağımsız olduk, insanlara artık yük olmaktan kurtulduk diye sevinirken bu sevincimiz çok sürmedi 2011 yılında binada restorasyon yapılmaya başlandığında son buldu… Bizler yapılacak restorasyonda daha standart uygulamalara kavuşacağımızı düşünürken maalesef her şey bittikten sonra hayal kırıklığına uğradığımızı gördük.
Betondan yapılan rampa kaldırılmış yerine ise üzerinden arabalarımızla geçtikçe esneyen saclardan yapılma bir rampa vardı. Yapılan rampada o dönemki valimize bir görüşmemizde binadaki rampanın kaldırıldığını ve yerinde bir şey olmadığını gördüğümüzü söyleyince hemen talimat verdiğinde aceleyle yapılan bir rampaydı.
Rampadan yaylana yaylana çıktık diyelim. Bu defa kapı engeli karşımıza çıktı. Daha önce vatandaşlarla aynı kapıyı kullanıp güvenlikten geçerken şimdi aynı kapıdan geçemez olmuştuk. Kullandığımız kapının oraya ulaşmamız için araya konulan beton bölmeyi atlamamız gerekiyordu. Bunun nedenini sorduğumuzda binayı ilk yapıldığı zamanki orijinal haline getirmek için bu şekilde projelendirildi diye açıklama yaptılar. Beton bölmenin kaldırılmasını dile getirdiğimizde ise binanın tarihi özelliği olduğundan Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden onay alınması gerektiğini ileri sürerek bunun yapılmasının zor olduğunu söylüyorlar.
Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonu olarak binayı denetledikten sonra yapılan toplantıda bu sorunu dile getirdiğimizde hep aynı cevabı aldık. Onlar aynı cevabı verdikçe bende daha önce ki valimizin nasıl yaptırdığını sordum. Bir çivi dahi çakılamaz denilen binaya beton rampa ve asansörü nasıl yaptırmıştı.
Akıllarınca bizi kolumuzdan, bacağımızdan ya da gözlerimizden engelli olarak görüyorlar ya düşüncede, fikir yürütmede ve mantığımızı kullanmada da engelli sanıyorlar.
Devleti temsil eden illerdeki en üst makam olan valilikler yine devletin kanunlarını usulüne uygun uygulamaz ve kanuni uygulamaları yerine getirmezse normal vatandaşa nasıl uygulatacaksınız?
Hangi kanundan bahsettiğimi anlamayan yetkililer bir zahmet uluslararası imzaladığımız sözleşmeler başta olmak üzere Anayasa’daki, kanunlardaki ve diğer yasal mevzuatlardaki engellilere tanınan hakları açıp okuyarak incelerlerse göreceklerdir.
Sözün özü olarak, 2005 yılında çıkarılan yere göğe sığdıramadığımız Engelliler Kanunu ile engelsiz bir Türkiye yaratmak için 7 yıl süre konuldu, içimize sinmese de kabul edip bekledik. 7 yıl doldu, bu defa olmadı diyerek 1 yıl direkt 2 yılda dolaylı olarak süreyi uzatarak 10 yıla çıkardılar. Buna da eyvallah dedik. Şimdi 10 yılda doldu, 11 yılın dolmasına da bir şey kalmadı. Ne değişti dersiniz. Anladığım bir tek şey var o da zihinlerdeki engeller ortadan kalkmadan bu ülkede engelli sorunlarının bitmeyeceğidir…
Ali Haydar KOYUN
Engelli Aktivist/Disabled Activists
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.