- 4681 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ÖRTÜSÜZ KADIN PERDESİZ EVE BENZER. PERDESİZ EV DE YA KİRALIKTIR YA DA SATILIK !
Yukarıdaki sözün bir benzerini 1983-1989 Yılları arasında görev yaptığım Batman’da duymuştum ilk kez.
Okul Müdür vekili adeta titriyordu bir asteğmenin karşısında. Milli Güvenlik Derslerine giren asteğmen ‘’ Kim bunların İnkılap Tarihi Öğretmeni?’’ Diye sormuş, müdür vekili de acele beni çağırtmıştı.
Müdür odasına girdiğimde az önce temiz bir sopa yemiş olduğu her halinden belli olan zayıf yapılı bir öğrenci ile öfkeden burnundan soluyan Milli Güvenlik öğretmenimiz asteğmeni gördüm ilk olarak. Okul müdür vekili ise hayli endişeli görülüyordu.
Ben içeri girer girmez asteğmen:
-Hocam bu hain heriflere ‘’ Başı açık kadınlar toplumun ortak malıdır.’’ Diye siz mi öğretiyorsunuz?
Buz kestim adeta. Nöbetçi öğrenci ‘’ Müdür bey sizi istiyor’’ Dediğinde böyle bir şeyle karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmiyordu.
- Komutanım. Bu nasıl bir iddia böyle? Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsiniz? Ben asla böyle bir şey öğretmem. Öğretecek olanın da hep karşısında olmuşumdur.
-İyi de hocam. Bu namussuzlar nereden öğreniyor bunları? Siz Atatürk ve inkılaplarını öğretmiyor musunuz bu öğrencilere?
-Biz öğretmesine öğretiyoruz da siz öğrencinin sadece okulda eğitildiğini mi sanıyorsunuz? Çevrenize bir baksanıza. Türkiye’de faaliyet gösterip de Batman’da olmayan bir tek aşırı akım görebiliyor musunuz? Hizbullahtan tut da adını sanını bilmediğimiz bir sürü örgüt, bunun yanı sıra Marksist, Leninist bir sürü illegal yapılanma bu topraklarda mevcut değil mi?
-Bu hergele Hizbullahçı mı yani?
O hergele dediği çocuğun ailesi açık bir şekilde Hizbullahçıydı. ‘’Evet bu çocuk Hizbullahçıdır.’’ Desem çocuğun hayatı kayadı ki müdür vekili de endişe ile benim ağzımdan çıkacak kelimeyi bekliyordu. Evet mi diyecektim yoksa hayır mı?
-Komutanım ! O sadece bir çocuk. Üstelik psikolojik sorunları olan bir çocuk.
Asteğmen az sakinleşmişti.
-Bunu disipline sevk edin. Ben cezasını verdim ama bir ceza da oradan alsın.
Asteğmene çocuğu disiplin kuruluna sevk edeceğimize dair teminat verdikten sonra sıra okulumuzda asla böyle bir yanlış eğitimin verilemeyeceğine onu ikna etmeye gelmişti. Bu okulun kapısından çıkarken bizlerden herhangi birinin öğrencilere ‘’ Başı açık kadın toplumun ortak malıdır ‘’Gibi adi ve ve iğrenç bir lafı telkin etmediğini, edemeyeceğini kavratmamız gerekiyordu ki sonrasında gelebilecek feci bir soruşturmadan kurtulalım.
Komutan kahvesini yudumlarken laf lafı açtırmak suretiyle konuyu kendi eşlerimize getirdik.
Müdür vekili ‘’ Benim eşimin de başı açıktır ‘’ Dedi.
Komutan ‘’ Ya seninki?’’ Der gibi bana baktı. O sormadan ben verdim cevabı:
-Komutanım az önce sormuştunuz ya ‘’ Bu çocuklara bu lafları siz mi öğretiyorsunuz?’’ Diye. Benim eşimin de başı açıktır. Eşinin başı açık olan bir insan ‘’Başı açık kadınlar toplumun ortak malıdır’’ Diye bir şey öğretir mi öğrencilerine? Böyle bir şey dediğinde düşünmez mi öğrencilerinin ‘’ Madem başı açık kadınlar toplumun ortak malı o halde ortak malımız olan senin eşini ortak malımız olarak kullanalım ‘’ Diyeceklerini?
Komutan ‘’Yaaa. Sizin eşiniz de mi başı açık?’’ Deyince cevap verdim:
-Komutanım ! Benim eşim o konuda kafasına göre takılır. Daha önce örtülü bir kadındı. ‘’ Niçin örtünüyorsun?’’ Demedim. Şimdi Batman’a geldik, başını açtı. ‘’ Niçin açtın başını?’’ Demedim. Yarın bir gün tekrar kaparsa ‘’Niçin kapattın?’’ Demem. Çünkü ben insanların kafalarına örttükleri örtüye değil, kafatasları içindeki beyine bakarım.
Sonunda komutanı ikna ettik ve bir kaza belaya uğramadan, öğrenciye de yanlış hatırlamıyorsam bir iki gün okuldan uzaklaştırma cezası vererek olayı kapattık.
Bu anıyı şunun için anlattım:
Senelerdir Necip Fazıl Kısakürek’e ait olduğu söylenen bir söz dolanır durur ortalıkta. Sözde Necip Fazıl demiş ki: ‘’ Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev de ya kiralıktır, ya satılık.’’
İşte sırf bu sözü yüzünden (!) Edebiyatımızın en büyüklerinden biri olan Necip Fazıl topun ağzındadır genel olarak.
Peki bu lafı nerede söylemiş? Hangi kitabında ya da çıkardığı dergide var? Yahut hangi gazeteye böyle bir bayanatta bulunmuş? Yok. Böyle bir kayıt yok. O halde böyle bir lafı söyleyip söylemediği ile ilgili ancak mantık yürütebiliriz değil mi?
Peki gelin o zaman onun bazı şiirlerini okuyalım ve kadına nasıl baktığı hakkında fikir sahibi olalım.
BİR KADIN
Sana ey kanımda eriyen kadın
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın
Önümde o siyah gözlerin yansın.
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Yalnız seni görür gözünü yuman.
Senden ateşine bir deva uman
Bari gitsin kara toprağa kansın.
Bir çukur solumda, bir taş sağımda
Kabre girdiğim gün bu genç çağımda
Öyle bir yüksel ki sen toprağımda
Görenler ruhumu tütüyor sansın
KADIN
Kalıp değil bir fikir...
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın...
Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap...
Madeni som ıstırap;
Kadın...
Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak....
Tadı zehrinde erzak;
Kadın...
Bir işaret, bir misal;
Ayrılık remzi visal...
Allah’a yol bir timsal;
Kadın...
Haydi bu ilk iki şiir neyse. Bir de şu şiire bakalım.
KADIN BACAKLARI
Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! onlar varken konuşmayınız sakın.
Ince sütunlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum.
Boynuma doladığın güzel putu görseler
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa’nın eli diye, bir kadın bacağını.
Bu şiirin sahibi sizce ‘’ Örtüsüz kadın ya kiralık ya da satılıktır’’ Demiş olabilir mi?
Ama bu kadar değil. Necip Fazıl Kısakürek’in eşi Neslihan Hanım da örtülü bir kadın değildir ve örtülü bir kadın hiç olmamıştır. (Ortadaki resimlerde F.Neslişah Kısakürek Hanımefendiyi görmektesiniz.)
Eşi başı açık olan bir insan ‘’ Örtüsüz kadın ya kiralıktır, ya satılık’’ Der mi? Bence demez. Böyle bir şeyi söylemenin ‘’ Benim karım kiralık ya da satılıktır’’ Anlamına geldiğini çok çok iyi bilir çünkü.
Peki bu laf nereden çıkıyor? Kimler çıkarıyor böyle lafları? Amaçları ne?
Bana kalırsa bu soruya ben hangi cevabı verirsem vereyim sanırım Can Yücel’in Necip Fazıl Kısakürek hakkında söyledikleri kadar etkili etkili olmayacaktır.
Hayatı, yaşam şekli, düşünceleri ile benimle taban tabana zıt olmasına rağmen ‘’Şair’’ Denince ilk sıralarda göstereceğim ve konu şiirse benim için de ‘’Can Baba’’ olan Can Yücel bakın neler diyor bir röportajda:
SORU- Necip Fazıl’ın şiirde yeri neresidir?
CAN YÜCEL- Necip Fazıl, sahasının en iyi şairlerinden biridir. Türk Edebiyatının yarım yamalak giden hece şiirinin en büyük üstadıdır. Kendisi için en büyük sayılan ilk döneminde ortaya koyduğu eserler, Türkiye’de büyük şehir hayatı içindeki bireyin bunalımını en iyi anlatan şiirler içermektedir. Daha sonraki inançlı dönemi hiç bir zaman küçültücü değildir. İnançları için hapislere giren adamın fikir, düşünce ve eserlerini uluorta değerlendirmemek gerekir. O kendi alanında fikirlerini somut bir şekilde hiçbir dış etkenden çekinmeden ortaya koymuştur.
SORU- Solun Necip Fazılı görmemezlikten gelmesi ideolojik bir yaklaşım mı?
CAN YÜCEL- İyi bir eleştiri ortamı olmadığı için bizim sol eleştirmenler kendi kaprisleriyle insanı değerlendiriyorlar. Eleştirilerde nesnel bir değerlendirme olmadığı ortada. Sübjektif ve indî değerlendirmeler yapılıyor. Eleştiriler nesnel olmadığı için hissî değerlendirmeler unutuluyor. Büyük şairler de unutuluyor. Fazıl Hüsnü, Oktay Rıfat gibiler unutulmuştur. Bizde kayıtsızlık alabildiğince fazla. Yine değerlendirmelerde ideolojinin tesiri büyük.Dikkatsizlik ve nesnel gözle görmeyi beceremeyenler, ideolojilerinin tesirinde kalarak yanlış değerlendirmelere gidiyorlar.
SORU- Solcular Necip Fazıl’ı niçin okumuyor?
CAN YÜCEL- Solda adam mı var Necip Fazıl’ı anlayacak? Hepsi dangalak.
Röportajın devamını yazmadım. Sanırım bu acayip ve saçmasapan paylaşımları hazırlayıp servis edenlere verilmiş en güzel cevap Can Yücel’in bu altı çizili sözleri olmalıdır. Eğer anlayabilselerdi Bir Necip Fazıl Kısakürek resminin altına ‘’ Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, perdesiz ev de ya kiralık, ya da satılıktır’’ Yazarak böyle bir saçmalığı servis etmezlerdi.
Bu arada, bu paylaşım sağ kesimden bazıları tarafından da maalesef oldukça fazla rağbet görüyor ‘’ Bak bak üstadımız ne kadar haklı demiş, gerçekten de örtüsüz kadın ya kiralıktır ya satılık’’ Diyerek… Yani Can Yücel’in ‘’Dangalak’’ Dedikleri sadece sol kesimde yok. Sağ kesimde de bir hayli dangalak mevcuttur.
Defalarca yazdık çizdik. Bir resmin altına o resimdeki şahısla hiç alakası olmayan iki satır yazı yazmak artık o kadar kolay ki. Dört yaşındaki bebeler bile bilgisayarda bunu yapabiliyorlar.
Mesela sol alttaki resimde olduğu gibi. Yaz Türkan Saylan’ın resminin altına ‘’ Ömrümün şu son demlerinde artık kesin olarak anladım ki örtüsüz kadın gerçekten de perdesiz ev gibiymiş. Yani ya kiralık ya satılık’’ Diye bir takım zırvalar, sonra paylaş. Nasılsa memlette okumadan, araştırmadan, sorgulamadan, Agop’un kazı gibi önüne atılan her şeyi yutan kaz bol.
Allah’ın verdiği beyin denen organı kullanmak lazım. Ne dersiniz?
YORUMLAR
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun...
17 Mart 1923 Tarsus
Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı.
Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk 'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar.
Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal , bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
Mustafa Kemal Atatürk
Filiz Şahin.
koyver gitsin, neresi dip ise vursun da dibin de dibi varmış görsün
ben izah etmekten vazgeçtim izliyorum artık
birileri servis ediyor ne biçim bir açlık ve öfkeyle bilenmişlerse artık duymuyor görmüyorlar. okumak bila kayd u şart külfet!
Necip Fazıl şairi sevmem ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler Türkçe'yi hakkıyla kullanan sayılı şairlerdendir. Ustalığına laf söylemek haddin aşmaktır.
neyse
satırlarıma son verirken
"kadın, adın batsın bu köhne küf diyarında ki bataklık senin eserin" diyorum
saygı sunuyorum
sami biberoğulları
Sanırım sen ve ben bu yüzden mutlu olamıyoruz. Yani cahil kalmak istemediğimizden.
Selam ve sevgilerimle.
Hep diyorum her zaman da diyeceğim...
En büyük eksiğimiz okumamak...Millet olarak gittikçe okuma özürlü bir millet olma yolunda hızla ilerliyoruz...
Kanuni Sultan Süleyman'ı Hürrem'den...öğrendik Haremdeki hatunların yarı çıplak gezdiğine inandı gençler ve işin ilginci bir sürü herif de haremde cirit atıyor...Haydi onu geçtik...Kösem Sultanı gördük hatunun elbiseleri dekoltesi maşallah oda yetmedi saçları açık :)) okumak neye yarar ki beyin kullanmak neye yarar ki
izliyoruz işte beyinlerimize zorla değil zevk ala ala empoze ettirilenlerle bütünleştiriyoruz tarihimizi...
Özellikle sanal ortamda kimin kime ne dediğini hangi sözün, şiirin kime ait olduğu iyice karıştı...İki tane kelimeyi alt alta yazan herkes şair oldu hamlık pişmelik aşamasını aşıp hepsi birden yanmayı da aşıp köz oldu. Geçenlerde Yunus Emre'nin bir şiirini ben yazdım diye deftere atanı da gördüm Karakoç'un şiirini olduğu gibi alıp benim şiirim diyeni de...Eeee Necip Fazıl resminin altına yaz iki satır paylaş olur sana Fazılca...Neden bu söz kime ait diye araştırmıyoruz ki...Din düşmanlığı yapmak isteyen bazı kesimlerin eline koz bol bol servis ederler işte .
aman babacuğum beyin dediğin nedir ki ? Kullanmaya kullanmaya fındık kadar kalan organdan mı bahsediyorsun :)
selam ve dua ile.
sami biberoğulları
Sana şaka gibi gelecek ama şiiri çalınan şairleri kıskanmaya başladım. Şu ana kadar benim herhangi bir şiirimin çalındığına şahit olmadım. Beni adam yerine koyan yok galiba. Gidip ağlıycam valla )))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Nurefşan.
Değerli hocam, biz tartışma deyince ağız kavgasını anlarız... Fikir diye üretmeye çalıştığımız da ağız kavgasına argümandır çoğunlukla...
Hatırı sayılır fikir adamlarımız çok az olmasına rağmen, hazırkileri de bir sözüyle mahkum etme gibi bir yabaniliğimiz var ve teknoloji sayesinde bunun .okunu çıkarabiliyoruz sadece...
Düşmanın uzun menzilli, nükleer başlıklı füzelerine gerek yok, biz teknolojiyi en kapsamlı kitle imha silahına dönüştürmeyi iyi biliyoruz zaten...
Ha, bunun soğuk savaşın evrilmiş bir biçimi olduğunu da gözden ırak tutmamak lazım...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bir gün Çetin Altan bir tv de anlattı.
Malum Çetin Altan ile Necip Fazıl birbirlerini hiç sevmezler.
Bir gün Necip Fazıl bir binada asansöre bindiği anda hemen arkasından Çetin Altan da aynı asansöre girer. Bunun üzerine Necip Fazıl '' Bal yemek için ille arıyı görmek mi gerekir?'' Der yanındakilere.
Yani sevmemek ayrı şeydir, herkese hakkettiği değeri vermek ayrı.
Bu gün artık teknolojiyi kullanarak yapılamayacak melanet yok. O halde yapacak tek şey mantığı en doğru şekilde kullanmaya çalışmaktır.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sami Hocam,
Ben bu lâfı 2013-2014 öğretim yılında görev yaptığım bir okula gidiş gelişler esnasında servis minibüsünde yolculuk ederken bir bayan öğretmenden duymuştum. Ama onun söylediği kişi Mehmed Âkif Ersoy idi. İstiklâl Marşımızın şairini kişi olarak sevmediğini söyleyen bu hanıma "niçin?" diye sorduğumda sizin yazınıza konu olan bu cümleyi söyledi. Kadına saygısı olmayana benim hiç saygım olmaz, sevgim hiç olmaz diyerek cümlesini bitirdi. Ben, bu sözün nerede ve ne zaman, kimin tarafından söylenmiş olduğunu bir süre araştırdım ama sonuç alamayınca bıraktım peşini.
Toplum mühendisliği yapanlar öylesine iğrenç yöntemler kullanıyor ki... Lânet olsun.
Sizi, bu güzel yazıdan dolayı tebrik ediyorum.
Muhabbetle...
sami biberoğulları
Korkarım yarın bir gün aynı sözü Hz Ebukeri'e, Ömer'e, hatta Hz. Peygambere(S.A.S) Atfedecekler.
Dediğin gibi. Oldukça iğrenç yöntemler kullanılıyor. O halde okumaya, araştırmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Selam ve sevgilerimle
Necip Fazil'in yasadigi hayat gayet net biliniyor. Dogrucu Davut'u oynamakla birlikte, menfaati ile es orantili sürüklenmistir. Kendisinin zik zak çizmeleri yer ve yön degistirmeleri, elbette kendisinin bilecegi mesele, fakat etkiledigi kisilerin sayisi o kadar çok olunca, bu konuda hak helal etmem benim açimdan mümkün degil. Ben rahmetle dahi anamiyorum, cennette olduguna hiç inanmiyorum.
Can Yücel'in röportajda söylediklerine de katilmiyorum. Gerçi ben Can Yücel'in çok özel bir sair olduguna da katilmiyorum.
Ben A'dan Z'ye muhalif çiktim bu konuda Sami beg hocam, kusura bakmayin :))
Saygilarimla,
sami biberoğulları
Ona muhalif, buna muhalif. Şimdi ben bu yoruma nasıl cevap vereyim ki? Bana da muhalif olursun sonra ))))))))))
Şaka bir yana, ben burada Necip Fazıl'ın kişiliği ya da yaşadığı hayatı, iniş çıkışlarını tartışmıyorum ki. Ona atfedilen ve onun üzerinden dindar insanlara saldırıda bulunulan bir lafın onun ağzından çıkmış ya da çıkmamış olma ihtimalini masaya yatırıyorum ve vardığım sonuç: O böyle bir laf etmemiştir...
Can Yücel'i kendime yakın bulurum. Aman yanlış anlaşılmasın. Küfüürü yeri ve zamanı geldiğinde esirgememesi açısından kendime yakın bulurum )))))))
Selam ve sevgilerimle
Claudio Pedro
Hah! işte o kadar ahmak ve bencilsiniz.
Afedersiniz de siz önce gidip kıçınızı temizleyin. Kalkıp Necip Fazıl'ı eleştirmek ne haddinize...
Alp Aldatmaz
Ben Alp Aldatmaz, sen kimsin Klavdiyo Pedro :)
Bu anınızdan bir çıkarım yapmaya kalksak, Necip Fazıl bunu demedi mi diyeceğiz.?
Sayın Hocam, Necip Fazıl'ın iyi bir şair olduğu konusunda karşı düşünce öne süremem. Yazdığı gerçekten güzel dizeler var. Yalnız, Necip Fazıl'ın bu sözü söylemiş olabilir. Zira, zaafları olan bir insan, hepimiz gibi. Bilindiği üzere Kumarı çok sever ve bir kaç kez de Kumarhane baskınında tutuklanır. Kumar da parasını yitirdiği zamanlar ilk sığındığı yer o günkü Demokrat Parti. Eee tanınan biri. Böyle bir laf edip, Kumarda kaybettiklerini tahsil etmiş bir isim. Tutarlı biri değil. Ve hakkında okuduğum tüm makalelerde bu konuya dem vuruluyor.
Ama, başınızda ahkam kesen Asteğmen ilginç biri. Keşke bu yazınızı okusa da karşılıklı tartışsak. 1983'ün Asteğmenin de olan cesaret şimdi ordu komutanın da yok.
Varolun iyi ki varsınız.
sami biberoğulları
Benim yazımdan '' necip Fazıl bunları demedi'' Diye kesin bir hüküm çıkarmak mümkün değil elbette. Ancak elde kesin kanıt olmadan bir resmin altına yazılan bir iki satır yazı ile herhangi bir hükme varmak sanırım daha da yanlış olur.
Ben hiç olmazsa fikir yürütüyor ve eşi başı açık biri bir yerde çok afedersiniz kendini pezevenk konumuna düşürecek bir laf sarf etmez diyorum.
Öteki hususlarını biliyorum ki siz sadece kumardan bahsetmişsiniz. Şeyh Abdulhakim Arvasi ile tanışıncaya kadar, hatta sonrasında bile içki, kokain gibi kötü alışkanlıkları var. İnişleri çıkışları olan bir insan olduğu da doğrudur. Ama her ne olursa olsun kendi eşine baktığımızda böyle bir laf etmiş olmasını düşünemiyorum.
Selam ve sevgilerimle.